Sovyetlerin üvey kızı: Kiev
Moskova ve St.Petersburg’un gölgesinde kalan Kiev, çağdaş sanat müzeleri, konsept restoranları ve sükseli gece hayatıyla dünya zenginlerinin artık yeni gözdesi.
Tres Français ise kurbağa bacağından meşhur soğan çorbasına kadar geniş yelpazede Fransız mutfağının iddialı temsilcilerinden. Servisin şıklığı Paris'teki bir restorandan, dekorasyonun şirinliği ise Eze köyündeki bir mekândan gibi. Geleneksel İtalyan lezzetleri için ise Art Deco mimarideki Monaco, şehrin en prestijli noktası. Özellikle restoran girişindeki peynir ve şarküteri reyonu mutfaktaki yemeğin kalitesini ve lezzetini önceden kanıtlar nitelikte. Kısacası sıra beklemek göze alındığı ve rezervasyon yaptırmak ihmal edilmediği sürece Kiev'de gastronomik hazza ulaşılacak seçenek çok. Andrevski'nin tarih kokan kaldırımları birçok kafenin de ev sahibi. Bunlardan en eskisi ise Avrupa ülkelerine dahi çikolata ihraç eden Lviv Chocolate House. Ele bulaşan çikolata lekelerinin peçeteyle değil ancak yalanarak çıkabileceğini iddia eden ve çikolata kalitesini bu amiyane açıklamayla belirten mekân, bir 18. yüzyıl markası. Balon etekleri, krem rengi şapkaları ve dantelli önlükleriyle eski bir gazete tasarımında mönü sunan güzel garsonlar müşterilere fi lm karesi yaşatırcasına nostaljik ve nazik. Dekorasyon en az meşhur sıcak çikolatası kadar iç ısıtıcı. Terasında hafta içi çikolata yapım atölyesi de düzenleyen mekân, Kiev manzarası eşliğinde yapılabilecek en tatlı aktiviteyi vadediyor. Narlı truffle en çok satanlar listesinde yer alırken, ayakkabı şeklindeki beyaz çikolatalar Lviv'in alametifarikası. Café'nin hemen ilerisindeki Dnipro nehri manzarası ise yokuşu tırmanmanın çikolata dışındaki bir diğer mükâfatı.
