SEYYAH: Kerimcan Akduman sınır ve engel tanımıyor

Dünya turu yapmak için hayatımızdaki her şeyi geride bırakmak mı gerekli? Aylar sürecek bir seyahati anbean planlamak mümkün mü? Hangi rota en iyisi? Aklımda birçok soru var. Karşımda da bu soruları en doğru şekilde cevaplayabilecek biri: Kerimcan Akduman (ıcantravel.co).

Giriş Tarihi: 06.10.2018 14:30
Röportaj Kaan SANCAR
Fotoğraf Arda GÜLDOĞAN

Kaçıncı dakikadaydık hatırlamıyorum. Belli etmemeye çalışıyorum ama hayretler içerisindeyim. Karşımda oturan kişi Amazon'da geçirdiği bir kaza sonucu sırtına saplanan bir ağaç dalıyla yaralanıp sadece yanında bulundurduğu dezenfektanla yarasını iyileştirmeye çalıştığından bahsediyor. Bu da yetmezmiş gibi zehirli bir denizanası tarafından ısırılıp kolunun geçici bir süreliğine felç olduğunu anlatıyor. Bir fi lm senaryosu dinler gibiyim. Yan sandalyemde oturan fotoğrafçımız Arda da öyle, sanırım. Genellikle sakinliğini koruyor ama arada şaşkınlık bildiren nidalarla konuşmamıza dâhil oluyor. Bu noktada, durumumuza dair en doğru bilgiyi karşımızdaki kişi, yani Kerimcan Akduman verebilir, sanırım. Kerimcan gerçekten çok belli ettik mi şaşkınlığımızı?

Kaseti biraz geri sarıp başa döndüğümüzde beni, uzun zamandır Instagram'da keşfet sayfamı süsleyen seyahat bloggerı ve infl uencer Kerimcan'la (Instagram hesabı: 'kcakduman') selamlaşırken görebilirsiniz. İlk izlenimlerim olumsuzluklara rağmen sakinliğini koruyabilen, rahat biri olduğu yönünde. Beklenmedik durumlarda "Tamam, ya. Sıkıntı yok. Hallolur bir türlü." gibi yorumlar yapabilecek birine benzetiyorum onu nedense. Bunu hâlihazırda buluşma öncesi yaşadığımız aksiliklere verdiği tepkilerle de göstermişti, aslında. Gelgelelim konuştukça Kerimcan'ın daha baskın bir özelliğini fark ediyorum: Seyahat tutkunluğu.

Röportajların 'klasiği'ni bozmadan çocukluğu hakkında konuşarak başlıyoruz. 33 yaşındaki seyahat bloggerı seyahatin çocukluk döneminden beri hayatında oldukça geniş yer kaplayan bir olgu olduğundan bahsediyor öncelikle. Bu noktada, Kerimcan'a ailesinde seyahati özellikle seven birinin olup olmadığını soruyorum. "Annem…" diyor ve ekliyor, "Babam da seyahati sever ama annem bu konuda çok başka. Küçükken bana hep atlas karıştırtır. Çocukluğuma dair anılarımın çoğunda da ailemle, çoğunlukla annemle, bir seyahatte macera peşindeydik. Mesela, annemle kamyon arkasında, daha hiçbir yayla yolu yokken, Ayder Yaylası'na çıkışımızı asla unutamam. Ha, şunu da söyleyeyim kendisi hâlâ benden daha fazla gezer.". Bu sözlerin ardından Kerimcan'a seyahat tutkusunun kimden aşılandığı daha da netleşiyor.

Seyahatlerle geçen çocukluğunun ardından Kerimcan üniversiteye başladığında da seyahatlerine devam etmiş fakat bir farkla: Bu defa yalnız başına. Yalnız seyahat etmenin özgüveni artırmanın yanında kişinin hem kendi hem de ortama olan farkındalığını artırdığını ve kendisi için adeta bir meditasyon yöntemi olduğunu belirten Kerimcan, bu dönemde kışları çalışıp yazları kendi çabalarıyla seyahat ediyormuş. Böylece birçok noktayı ziyaret eden seyahat blogger'ı, üniversite bittiğindeyse tam zamanlı bir işte reklamcı olarak çalışmaya başlamış. Kerimcan bu şekilde yedi yıl boyunca devam etse de seyahat tutkusu ağır basmış ve oldukça kesin bir kararla işini bırakmaya karar vermiş. Sonrasında ise pek çok kişinin hayal edip yapamadığını başarmış. Bu konuda Kerimcan "Benim şöyle bir durumum vardı: Herkes maaş pazarlığı yaparken ben izin pazarlığı yapıyordum. Fakat biliyorsunuz, Türkiye'deki izinler oldukça sınırlı. Bu izinler beni idare etmez hale geldiğinde kesin bir kararla kariyerimi yarıda bırakıp istifa ettim. Sonrasında da yaptığım birikimi kullanarak 1,5 yıl sürecek olan '360' ismini verdiğim bir dünya turuna çıktım." diyor.

Kerimcan'a bu noktada '360' ı soruyorum. Bu seyahatle ilgili aklıma takılan niçin başka bir yer değil de Cape Town'dan başladığı. Kerimcan bu seçiminin nedenini çok basit bir şekilde açıklıyor: "Cape Town benim en sevdiğim şehir. Daha önce orada bulundum, tabii, ama Güney Afrika Cumhuriyeti'nin geri kalan kısmını da merak ediyordum. O nedenle oradan başlamayı tercih ettim." Kerimcan rakam vermeyi pek sevmiyor ama öğrendiğim kadarıyla bu başlangıç Kerimcan'ın bu seyahatte dört kıtada 20'den fazla ülkeyi ziyaret etmesini sağlamış. Daha sonra ulaşacağı rakam ise 40'tan fazla olacakmış.



Yaptığı bu seyahatte planlama konusunda öncelikli ülke ve şehirlerini belirleyip diğer ülke ve rotalar konusunda esnek davrandığını belirten Kerimcan, bunun nedenini "Yolda başınıza hiç ummadığınız şeyler gelebilir. Rota değişikliği yapmanız gerekebilir. Bu nedenle bu denli uzun bir seyahati gün gün planlamak mümkün değildi, bence." sözleriyle açıklıyor. Güney Afrika'dan Kamboçya, Tayland, Malezya, Singapur, Endonezya ve Filipinler gibi Güney Doğu Asya ülkelerine buradan Japonya, Kanada ve Venezuela hariç tüm Güney Amerika ülkelerine uzanan seyahati sırasında başına gelen en olumsuz olaylarsa yazımın başında da bahsettiğim gibi bir orman gezisi sırasında yaralanması ve geçirdiği geçici felç olmuş. Bunun dışında fotoğraf makinesi, cüzdanı ve birkaç değerli eşyası da çalınmış ama Kerimcan'a göre bunlar çok da önemli değil. O tüm bu başına gelenleri birer deneyim olarak görüyor. "Cana geleceğine, mala gelsin." anlayışı adeta. Ona da gelmese daha güzel olur, tabii.

Konuşmamız ilerledikçe Kerimcan'ın 360 kapsamında seyahat edeceği ülkeleri genellikle vize gerektirmeyenler arasından seçtiğini öğreniyorum. Gideceği ülkeleri gelenek görenekleri, kültürel aktiviteleri, yeme-içme alışkanlıkları, siyasi yapısı, gelişmişlik seviyesi ve mimari özellikleri gibi birçok bakımdan derinlemesine inceleyen Kerimcan, "Bürokrasi işlemleri ve prosedürlerden hoşlanmıyorum. Evrak işleriyle uğraşmak yerine vizesiz birçok ülkeye gidebildiğim için onları tercih ediyorum." diyor. Burada belirtmeliyim; tercihlerini belirlerken ülkelerin yemek kültürü kendisi için önemli bir faktör!

Doğa yürüyüşlerini oldukça sevdiğini öğrendiğim Kerimcan'a kullandığı ekipmanları soruyorum sonrasında. Eğer kısa veya konforlu bir seyahate çıkıyorsa genelde valizle seyahat eden Kerimcan, doğa yürüyüşü ya da uzun seyahatlere çıkıyorsa sırt çantasını tercih ettiğini belirtiyor. Sırt çantasındaki vazgeçilmezleri arasında güneş gözlüğü, kulaklık, ecza kiti ve tabii ki çekim ekipmanları bulunuyormuş. Gittiği ülkelerden ayrılırken çantasına eklediği özel nesne ise karton bira bardak altlıklarıymış. Kerimcan bu noktada bu nesnelerinin her birinin birer anıyı temsil ettiğine inandığını belirtiyor.

Kerimcan'ın anılarını depoladığı diğer bir nokta ise blogu 'icantravel' ve 'Instagram hesabı. Şu anda Instagram'da 55 binin üzerinde takipçiye sahip olan Kerimcan blogu hakkında, "Ben aslında 2008'de blog yazmaya başladım. Daha önce bir yazı deneyimim de yoktu. Arkadaşlarım benden seyahat önerileri istiyordu ve ben de her birine detaylı e-postalar hazırlıyordum. O zamanlar bir arkadaşım 'Neden uğraşıyorsun? Bunları bir blog açıp oraya koysana. Linkini gönderirsin sadece." demişti. Sonrasında bloğumu açtım ve yavaş yavaş okurlarım arttı. Sosyal medyanın ortaya çıkması ve yaptığım dünya turunun sosyal medyada duyulması sonrasındaysa bu artış bir an ivme kazandı, tabii." diyor.

Sohbetimiz sona ererken Kerimcan yaptığı dünya turu sonrası tutkusunu daha rahat gerçekleştirebileceği turizm sektöründe yarı zamanlı bir işte çalışmaya başladığını ve yakın zamanda tüm bu anılarını bir kitaba dönüştürmeyi planladığını belirtiyor. Kerimcan'a tüm bu seyahatlerinin onu ne yönde değiştirdiğini soruyorum, son olarak, "Bunu başkasının gözünden görmek gerek tabii ama benim kendimde gözlemlediklerim daha hoşgörülü ve daha sabırlı biri haline geldiğim." diyor ve ekliyor, "Bunun dışında şu görüşü de benimsedim, sanırım: 'Halledilemeyecek bir sorun yok, bir şeyin çözümü varsa zaten o şey sorun değildir.'"

Röportajımızdan birkaç gün sonra sayfada gördüğünüz fotoğraf için Kerimcan'la yeniden iletişime geçmek için telefonuma sarılıyorum. Yazışma penceresini açıp yazmaya başlıyorum. Yazdığım mesajın ona hemen iletilip iletilmeyeceğinden emin değilim, şu anda hangi kıtada olduğunu ya da hangi maceraya atıldığını da bilmiyorum. Fakat emin olduğum bir şey var: Kerimcan şu anda yüreğinin götürdüğü yerde, sınır ve engel tanımıyor!

Esquire Türkiye
The Big Black Book

İlkbahar-Yaz 2018

BİZE ULAŞIN