SEYYAH: Hakan Yıldız-Önyargı yok adrenalin var

Birçok niş parfümü meraklılarıyla buluşturan Hakan Yıldız, gerek iş yoğunluğu gerekse spora olan düşkünlüğünden dolayı yılın büyük bir kısmını seyahatlerle geçiriyor.

Giriş Tarihi: 10.10.2018 15:26 Güncelleme Tarihi: 10.10.2018 15:27
Röportaj Seda KARAN
Fotoğraf Arda GÜLDOĞAN

Amouage, Byredo, Diptyque Paris, Robert Piquet, Memo Paris, Creed ya da Frederic Malle… Okuduğunuzda sizin için bir anlam ifade etmeyebilir ancak koku dünyasını yakından takip eden ya da bir nebze meraklı olanlar bugün Beymen'lerde niş parfüm noktası olarak kabul edilen Haker Group'un Türkiye'ye getirdiği bu kokuları bilecektir. Ancak en azından bu röportaj dâhilinde konumuz kokular değil. Zaten kendisi de tamamen tesadüfl er sonucunda koku dünyasına bir şekilde girmiş. Bizi asıl ilgilendiren Haker Group'un CEO'su Hakan Yıldız'ın gerek spora olan düşkünlüğü ve gerekse işleri gereği sürekli bir seyyah gibi hayatını yaşıyor olması.

Hayatının büyük bir bölümünü, üniversite yıllarından bu yana yurt dışında geçiren Hakan, TED Ankara Koleji'nden mezun olduktan sonra ABD'de fi nans eğitimi almış. Mezuniyetten sonra bir süre New York'ta bankacılık da yapmış ancak Rönesans Holding'in Başkanı Erman Ilıcak'ın tavsiyesi üzerine ABD'deki hayatını geride bırakıp St. Petersburg'a taşınmış. Zaten bankacılık sektörünün kendisine göre olmadığını da anlamış. 1,5 yıl St. Petersburg'da yaşadıktan sonra yine Ilıcak'ın teklifi yle rotasını bu kez Libya'ya çevirmiş. İnşaat ve AVM sektöründe çalışırken bir anda nasıl kendisini koku dünyasında bulduğunu merak ediyorum. "ABD'de yaşadığım dönemde, neden bilmiyorum; kokulara ve parfümlere karşı bir ilgim oluşmaya başladı. Hatta güzel ve değişik bir koku aldığımda hemen hangi kokuyu kullandıklarını sorardım insanlara. Hatta bir ara Creed'i keşfettim. Çok beğenmeme rağmen bütçeme göre pahalı gelirdi. Neyse Libya'da Orta Doğu perakende gruplarıyla toplantılara girip çıkıyordum. Bir gün, bir arkadaşım Creed'i Libya'ya getireceğini söyledi. Ben de markayı çok sevdiğim için bir gün Türkiye pazarına getirmeyi çok istediğimi belirttim kendisine. Artık niyeyse o günlerde annem de bir iş kurmak istiyordu ve arkadaşımın da desteğiyle Fransa'ya markanın merkezine gittik. Tam bir yıl boyunca süren pazarlıklar sonucunda marka ile anlaşmaya vardık. Tabii daha o zamanlar Türkiye'de bugünkü gibi butik parfüm işi yapılmıyor, bir yandan da riskli. Harvey Nichols'ın pazara yeni girdiği, Beymen Zorlu'nun açılacağı bir dönemdi. Creed ve ardından Frederick Malle derken beğendiğimiz markaları Türkiye pazarına getirdik. Beymen de hızla büyüme sağladı ve bugün onlarla bir nevi centilmenlik anlaşmamız mevcut."



Eğitim için önce ABD, ardından Rusya ve Libya. İş için de oldukça seyahat ettiği için bu seyahatlerin kendisine neler kattığını merak ediyorum… Acaba neler onu zorlamıştı? "ABD'de okuduğum için ABD'de çok seyahat ettim. Connecticut'daydım. Son iki yılım New York'ta geçti. Tüm doğu ve batıyı gezdim diyebilirim. Açıkçası çok gezmek insana apayrı bir vizyon katıyor. Öncelikle, anavatanınızın yapısını, insanını, kültürünü iyi analiz etmişseniz gittiğiniz yerlerde önyargısız hareket ettiğiniz sürece uyum sorunu yaşamazsınız. Bir de birçok farklı spor dalına ilgim olduğu için farklı destinasyonlar da ilgimi çekiyor. Açıkçası bugüne kadar zorlandığım bir ülke olmadı. Deneyimin iyisi kötüsü olmaz. Mesela; Libya çok keyifl i bir yerdi benim için. Uzaktan negatif algılansa da 1.600km uzunluğunda sahil şeridi, çölü ve aynı zamanda muhteşem denizi olan bir yer. O bölgede seyahat etmek çok ilginçti. Hayatın size neler getireceği belli olmuyor. Libya'ya taşınmasaydım Creed markasını Türkiye pazarına getirmek gibi bir fi krim olmayacaktı. Dolayısıyla bulunduğum yerlerde şartlara göre yaşamayı ve şikâyet etmemeyi de öğrendim."

En çok hangi ülkeye gittiğini ve ABD'de en çok hangi eyaletleri sevdiğini sorduğumda ise Fransa'ya iş için çok sık seyahat ettiğini, ABD'de ise en çok Kaliforniya'yı sevdiğini belirtiyor. "İnsanların giyim, kültür, inanç farkı gözetmeksizin rahatça yaşadığı, dört mevsim güneş gördüğünüz bir yer. Spor yapmayı çok seviyorum. Her yıl farklı bir spor dalı öğrenmeye çalıştığımdan Kaliforniya bunun için çok müsait. Ayrıca lokasyon olarak birçok yere çok yakın; dinlenmek için dört saatte Hawaii'ye ya da eğlenmek için Las Vegas'a, kayak için dağlara gidebiliyorsunuz. Ama sürekli orada yaşar mıyım diye soracak olursanız; hayır. Türkiye'de olmayı seviyorum."



Kendi deyimiyle de bulunduğu ortamlara hızlı adapte olabilen biri Hakan. "Her yerin kendine has özelliği var; önyargısız hareket ettiğiniz zaman ve çok da rahatınıza lüksünüze düşkün değilseniz bölge kültürüyle kendinizi rahatlıkla harmanlayabiliyorsunuz. Rahat olursanız her yeri seversiniz. Bir de her yerin kendine özgü bir güzelliği var. En çok Rusya'dan etkilendim mesela. Evet, havası çok soğuk ama insanlarına baktığınızda neredeyse herkesin piyano çalıyor ve kitap okuyor olmasına şahit olduğunuzda gerçekten çok etkileniyorsunuz. Ülkelerin sosyo-kültürel yapısı derken yemeklerle arasının nasıl olduğunu merak ediyorum… Beni hiç bekletmeden yanıtlıyor; "Nerede yaşarsanız yaşayın Türk yemeklerini özlüyorsunuz. O kadar zengin bir yemek kültürümüz var ki; mesela bak etin merkezi dediğimiz ABD'ye bile et kültürünü yeniden öğretmeye başladık."

Kozmetik sektöründe ve dünya çapında markalarla çalıştığı için Hakan çok sık iş seyahatine çıkıyor. Öyle ki, bunun sayısı ayda altıyı buluyor. Özellikle fuarlar dolayısıyla Fransa ve İtalya'ya dönemsel seyahatlerinin olduğunu belirtiyor. Mart ve Nisan aylarında İtalya, Ekim'de de Fransa. Dönemsel ve belirli tarih aralıklarında seyahatlere çıkan biri olarak kısa süreli de olsa gittiği yerlerde kendine özel vakit ayırıp ayıramadığını merak ediyorum bunun üzerine. Çok net bir şekilde hemen yanıtlıyor: "Ayırmam. Hayat rutinim bellidir ve şaşmasını da sevmem. Disipline olduğunuz zaman her şey daha düzgün ilerliyor. Son zamanlarda edindiğim yaşam rutinimi bozmak istemiyorum. Sabah saat 06:00'da kalkıp koşumu yapar işime giderim. Akşam da saat 11:00 gibi uyurum. Gece hayatını eskisi kadar aramıyorum, güneşin doğuşunu görüp gündüz yaşamayı daha çok seviyorum."

Hazır yaz da gelmişken Hakan'a yaz tatilini mi yoksa kış tatilini mi tercih ettiğini soruyorum. "Havanın güzel olduğu her yerde tatil yapabilirim. Havanın kapalı olduğu yerler bana iyi gelmiyor." diyor. Bu arada hazır havadan bahsetmişken, Hakan bir arkadaşının düğünü için gittiği Çamlıhemşin'den çok etkilenmiş: "Sabah uyanıp o müthiş doğasını gördüğümde neredeyse ağlayacaktım. O yeşilin kokusu, anormal güzel. Defalarca gitmek istediğim bir yer." Bir türlü denk getirip gidemediği yer de Kaş. İçinde ukde kalan destinasyonlar da; Brezilya, Bali, Hawaii ve Güney Afrika.

İş seyahatleri dışında ağırlıklı olarak sportif aktiviteler yapabileceği kısa tatillere çıkmayı tercih ediyor. "Mesela son 1,5 yıldır kite sörf'e sardım. O kadar çok keyif alıyorum ki, sürekli Akyaka'ya gitmeye çalışıyorum." Seyahat ve alışveriş kelimelerini yan yana getirdiğimde ise hemen yanıtlıyor: "Evimi görseniz her yerde bir motor kaskı, kaykay, boks eldiveni görürsünüz.

Bir de kendime bir şey alacaksam da artık Türkiye'de her şey fazlasıyla var. Yurt dışındayken alışveriş neredeyse hiç yapmıyorum." Hakan bir de bulunduğu yerlerin hakkını veren biri. Zevk alıp eğleneceği bir aktivite varsa, deneyimlemekten ve bunun için para harcamaktan çekinmiyor. "Bir şey yapıyorsam tam yaparım. Gittiğim yerin nesi meşhursa deneyimlemek çok isterim. O anki modumla eşleşiyorsa bütçesi neyse harcarım. Çünkü hayat deneyimlerden oluşur."

Son olarak Ankara'da doğup büyüdüğü için İstanbul'da mı Ankara'da mı yaşamayı sevdiğini soruyorum… Kesinlikle "İstanbul." diye yanıtlıyor: "Ankara dingin, ben adrenalin seviyorum, seyahat ettiğim yerde bile öyle çok uzun soluklu kalamıyorum. Hareketliyim çünkü."

Esquire Türkiye
The Big Black Book

İlkbahar-Yaz 2018

BİZE ULAŞIN