Bir Fotoğrafçı Olarak Paul McCartney

Dünyayı sarsan bir müzisyenin 21 yaşındayken çektiği, şimdiye kadar hiç görülmemiş fotoğraflar 56 yıl sonra sergilendi.

Giriş Tarihi: 28.12.2023 11:33 Güncelleme Tarihi: 02.01.2024 09:16

Bu yazı Esquire Türkiye 197. Sayısında yayımlanmıştır.

Yazı Mehmet Çelik

30 EKIM 2010'DA; Magnum Photos üyesi David Hurn'ün 1964'te Londra'da çektiği, önde bağıran ve sağ elini yumruk yapmış küçük bir kızın durduğu, arkada ise okul kıyafetleri üzerinde binlerce The Beatles hayranı çocuğu gösteren bir fotoğraf üzerine yazdığım yazının son paragrafında "Beatles sevmek, kabına sığmayan fotoğrafları sevmek gibidir," demişim. Şüphesiz öyle, ilk küresel kitlesel "Beatlemania" fenomeni dünyayı kasıp kavururken çekilen bütün fotoğraflarda sadece müzikten kaynaklanmayan inanılmaz bir enerji vardır; görüntülerdeki insanlar o kadar canlıdır ki fotoğraflardan çıkacak gibidir. Belki de o dönem fotoğrafın kudretli saati ile müzik eşsiz bir ritimle bir araya geldi ve bir daha asla böyle bir zaman dilimi yaşanmadı.

Pek çok kişiye hep çok çok daha uzun sürmüş gibi gelse de The Beatles fırtınası sadece 8 yıl sürdü. Elbette grup bir arada olmasa da şarkıları insanları etkilemeye devam etti. Müzik açısından bambaşka bir çağdı, dünya müzik tarihini bu kadar kısa zamanda değiştiren The Beatles gibi ikinci bir grup daha gösterilemez. Grubun adının konduğu yıl 1960 olabilir ama ilk single "Love Me Do" 1962'de piyasaya çıktı. İlk albüm 1963 tarihli "Please Please Me" son albüm ise "Let It Be" (1970) oldu. Grubun dağılmasının üzerinden 50 seneden fazla geçmesine rağmen yaptıkları müziğin yankıları hâlâ günümüzü etkilemeye devam ediyor.

O kısa ama yoğun yılları şimdiye kadar çoğunlukla profesyonel fotoğrafçılar yardımıyla görebildik. Ta ki grubun yaşayan son temsilcisi Paul McCartney 2020'de Linda McCartney'nin (Paul'un merhum eşi) çalışmalarını arşivlemek için işe alınan ve bu projede Paul ile birlikte çalışan Sarah Brown isimli arşivci ile konuşana kadar. Paul McCartney bir gün yaptıkları bir toplantı sırasında Sarah Brown'a dönüp "1960'larda birkaç fotoğraf çekmiştim. Onlar arşivde duruyor mu merak ediyorum," der. Brown da fotoğrafların yerini bildiğini söyler. Bunun üzerine sonraki toplantıda bu fotoğraflara bakmaya karar verirler. Böylece McCartney'nin bile uzun yıllar unuttuğu bir kutudan, John Lennon, Ringo Starr ve George Harrison ile birlikte çıktığı "ilk büyük yolculuğu" sırasında çektiği yaklaşık bin kare fotoğraf keşfedilir. Bu süreçte işin içine National Portrait Gallery de dahil olunca sergi ve kitap fikri ortaya çıkar.

İşin ilginç yanı McCartney fotoğrafların kaybolduğunu sanıyordu. Oysa filmler onlarca yıl boyunda bir kutuda kalmış, o zamandan bu zamana fotoğrafları hiç kimse görmemişti. "Keşfedilen" bu fotoğraf hazinesindeki bin kare üç yıl süren titiz bir sınıflandırma, temizlik, tarama, baskı gibi işlemler sonrasında elendi ve toplam 275 fotoğraf seçildi.Seçilen fotoğraflar 28 Haziran'da Londra'da National Portrait Gallery'de açılan ve ekim başına kadar süren "Paul McCartney Photographs, 1963–64: Eyes of the Storm" isimli kapsamlı bir sergi ile taçlandırıldı (Fotoğraflar ayrıca 1964: Eyes of the Storm ismiyle, içinde makalelerin de olduğu 336 sayfalık bir kitaba dönüştü).

Sergide Paul McCartney'nin Aralık 1963 ile Şubat 1964 arasında, yani The Beatles'ın sıkı bir İngiliz grubu olmaktan çıkıp küresel bir fenomene dönüştüğü dönemde kendi fotoğraf makinesiyle çektiği kareler bulunuyor.

Grup, ABD'ye ilk geldiğinde havaalanında binlerce hayran bekliyordu. CBS kanalının New York'taki stüdyosunda gerçekleşen The Beatles'ın ilk canlı konserini yaklaşık 73 milyon Amerikalı izledi. Sunucu Ed Sullivan'ın "Bayanlar baylar, işte karşınızda The Beatles!" cümlesiyle birlikte, New York'un 53. Caddesi ile ünlü Broadway'in kesiştiği noktadaki 728 koltuklu Stüdyo 50'de, tam sekiz dakika boyunca genç kızların feryat figan çığlıklarından başka bir şey işitilmedi.

O sırada John Lennon ve Ringo Starr 23, Paul McCartney ve George Harrison ise 21 yaşındaydı. Grup 32 günde 27 konser verdi, bu sırada Paul McCartney fırsat bulduğu her anda fotoğraf çekiyordu. McCartney, New York'taki Plaza Hotel'in yan kapısından gizlice çıktıklarında onları kovalayan kalabalığı da görüntüledi. Fotoğraflar arasında güneye doğru seyahat ederken çekilen bir demiryolu işçisinin fotoğrafı da var. Sırasıyla: Liverpool, Londra, Paris, New York, Washington DC ve Miami'de çekilen 275 fotoğrafın çoğu siyah beyaz, sadece Miami fotoğrafları renkli. Çünkü elindeki filmleri biten Paul, Miami'de renkli film almıştı.

Aslında küçüklüğünde Kodak Brownie ile epeyce fotoğraf çeken McCartney daha hızlı davranmayı bu yolculukta deneme yanılma yoluyla öğrendi. Fotoğrafların en güzel yanı da aslen bu, samimi ve dürüst bir bakış açısı var. Grup son derece hızlı hareket ediyordu. Hiçbir yerde uzun süre kalamıyorlardı. Bu zorlu koşullar nedeniyle fotoğraflarda her şeyi hızla öğrenmek zorunda kalan ve hiç rahat bırakılmayan, buna rağmen hoşuna giden her anı görüntülemeye çalışan bir McCartney buluyoruz.

Analog fotoğraf makinelerinin günümüzdeki dijital makinelerden farkını da görüyoruz. Grenli ve ikinci bir şans verilmeyen fotoğraflar bunlar. Fakat her şeye rağmen fotoğraflar kişisel ve benzersiz çünkü ilk defa gruba ve Sir Paul'ün gençliğine içeriden bakıyoruz. Grup üyelerinin o kahkahalarını bir başkası böyle çekemezdi. Tıpkı bir aile albümü gibi, küçük bir jest, bir duruş, bir bakış gibi her şey dokunuyor.

Fotoğraflara baktığımda şaşırdığım bir başka konu da Paul McCartney'nin simsiyah bir 35 mm'lik Pentax SV kullanması oldu. Pentax deyince ister istemez çok sevdiğim bir makineyi hatırlıyorum: 1990'ların başında aldığım, 1976-1984 yılları arasında üretilmiş bir Pentax MX'im vardı. Pentax her zaman kendisine has estetik anlayışa sahip sağlam makineler üreten bir şirkettir. Pentax MX ile aldığım objektif de harikaydı. Hatta satıcının "Bu objektifle mum ışığında bile fotoğraf çekersin" dediği bile aklımda kalmış. Öyleydi sahiden, 50 mm'lik objektifim 1:1.2 diyafram açıklığıyla az ışıklı ortamlarda bile iyiydi. Sonra biri kanıma girdi Nikon'a geçtim ama Pentax'ı hiç unutmadım, halen fotoğraf dergilerindeki Pentax ilanlarına veya incelemelerine uzun uzun bakarım.

Müzisyen, söz yazarı, besteci, şair, ressam, tasarımcı, yapımcı ve daha birçok şey olan Sir Paul McCartney'nin fotoğraf merakı ilk eşi profesyonel fotoğrafçı Linda Eastman ile yakınlaşmasına da vesile oldu. Linda McCartney (1941-1998), Rolling Stone dergisine kapak (Eric Clapton) çekmeyi başaran ilk kadın fotoğrafçı ve bence rock müzik tarihinin en iyi fotoğrafçısı.Ne ilginçtir ki; Paul McCartney'nin kullandığı Pentax SV de, 1962'de piyasaya çıktı ve 1970'te üretimine son verildi.

BİZE ULAŞIN