'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Gürsel Öztürk

Her ne kadar yanınızda ekibiniz ya da badi'niz olsa da denizde başınıza pek çok macera gelebilir. Bunca deneyime sahip biri olarak başına gelen komik ve tatsız anıları soruyorum kendisine: "O kadar çok var ki, hangisini anlatsam… Bir yarışımızda tam 'start' anında akşamdan kalan bir ekip arkadaşımız istifra etmeye başladı, bir yandan da ayıp olmasın diye çaktırmamaya çalışıyor tabii… Biz de en dezavantajlı start hattından, yani iskele kontra çıkmak zorunda kaldık ancak durum avantajımıza işledi ve fi lo geri kaldı. O yarışta birinci olmuştuk. Başıma gelen en kötü olay da Güney Yarışı'nda gerçekleşmişti; yarış esnasında kavançada başıma balon gönderi vurmasıyla, bu arada yıldızlar gerçekten görülüyormuş, havalanıp güverteye düşmüştüm. Kafamda yumurta büyüklüğünde bir şişlik olmuştu."

Hazır yarışlarda başına gelenler üzerine konuşuyorken yarışlara katılmanın kendisi için ne ifade ettiğini merak ediyorum… Mesela ekip olarak yarışmak nasıl bir his uyandırıyor? Yarışlarda elde ettikleri başarıları da anlatmasını rica ediyorum elbette… "Yarışmak yelken kalitenizi artırır ve ortak amaçta ahenkli davranışı geliştirir. Tabii artık senelerdir birbirini tanıyan küçük bir camia olduğumuz için yelken yarışları esnasında aramızda arkadaşlığımızla birlikte tatlı bir rekabet de pekişiyor. Ayrıca ekip arkadaşlarımızla yarattığımız birlik, güven ve inanç da başka bir güzellik! Bütün bunların yanı sıra başarılarımıza gelirsek yıllardır yarışlarda aldığımız kupalar oldukça fazla ama bunların arasında benim için en anlamlısı 'Güney Yarışı' diye bilinen Türkiye'nin en geleneksel ve en uzun yarışında aldığımız Deniz Kuvvetleri Yarışı Kupası'dır."

Bunun üzerine bugüne kadar yaptığı en uzun rotayı soruyorum… "İlk teknem Çark-ı Felek'i 1984 yılında aldım. Quarter Ton yapımı lamine bir yarış teknesiydi. Onunla yaptığım en uzun yolculuğum İstanbul-Marmara Adası olmuştu. İkinci teknem Relax, Beneteau 393 Fransız yapımı bir yarış gezi yelkenlisiydi. Onu Marsilya'dan teslim almıştım; İstanbul'a iki Fransız arkadaşımla getirdim. Aynı tekneyle Marmaris Yarış Haftası'nı kazanmıştık. Üçüncü teknem Energie Feeling 44 de, bir Fransız teknesiydi. Onu da Güney Fransa'dan alıp Sicilya'ya kadar getirmiştim. Son teknem olan Energie Moody 45 DS ise İngiliz tasarımı, Alman yapımı tam bir aile teknesi. Bu kızımla emeklilik zamanında uzun yolculuklar yapmayı planlıyorum." Bu kadar uzun rotalara çıkmış biri olarak denizcilik konusundaki olmazsa olmazlarını da hemen açıklıyor, Öztürk: "Denizi tutkuyla sevdiğin kadar ona saygı da duyacaksın. Savaşarak değil; tüm koşulları kabul ederek mücadele etmeyi öğreneceksin." Denize bağlılığı ve tutkusu yaz kış devam eden Öztürk, haftada 3-4 kez mutlaka denize çıkıyor. Kış şartlarında hiçbir amacı olmasa da teknenin altından su geçip zehirli boya çalışsın diye 2-3 mil yol yaptığını da belirtiyor.

BİZE ULAŞIN