Kraliyete giriş dersi

Medyatik monarşi, canlı pembe dizi ya da modern peri masalı… Kraliyet ailesinde herkese göre bir şey var. Gelenekleri, düğünleri ve skandallarıyla birlikte dünyanın en ünlü kraliyet ailesini bir kez daha yakın takibe alıyoruz!

Giriş Tarihi: 02.05.2018 17:48 Güncelleme Tarihi: 02.05.2018 18:09

Yazı: Baran ALIŞKAN

İnsanoğlu, diğer insanlarla birlikte yaşamaya karar verdiğinden bu yana irili ufaklı topluluklar oluşturarak kendine özgü yaşam biçimleri belirledi. İlk sınırı kim çizdi bilemiyoruz ama günümüzde devletler için sınırlar olmazsa olmaz olarak görülüyor. Buna bağlı olarak cumhuriyet, federasyon, teokrasi ve daha birçok yönetim biçimi de günümüzde devletler tarafından uygulanıyor… Fakat bizim meselemiz anayasal monarşi ve gelenekleriyle alakalı olacak. Bugün itibariyle dünya üzerinde krallıklarını sembolik olarak muhafaza eden ülkeler var.

İspanya, İsveç, Danimarka ve Japonya gibi ülkelerden ziyade, kimilerine göre dünyanın en ünlü monarşisi olan İngiliz Kraliyet Ailesi'nin görünmeyen yüzünden ve ilginç geleneklerinden bahsetmek istiyoruz. "Şimdi nereden çıktı bu kraliyet meselesi?" diye soracağınızı düşünerek cevabı birazdan okuyacağınız satırlardaki cümlelerin arasına sakladık... Öncelikle İngiliz Kraliyet Ailesi popülerliğini asla yitirmiyor. Düğünleri, skandalları ve veliaht prensleri derken dünya üzerinde en çok dikkat çeken kurumların arasında yer alıyor. Ayrıca bahsi geçen aile önümüzdeki Mayıs ayında halkın prensesi (Bu kavrama birazdan değineceğiz.) Diana'nın küçük oğlu veliaht Prens Harry'nin düğünü sayesinde fazlasıyla konuşulacak. Önümüzdeki birkaç ayın gündemine hazırlıklı olmanız adına sizi soylular hakkında giriş dersi mahiyetindeki bu yazıyla baş başa bırakıyoruz.

Tarihin tozlu sayfalarında "Üzerinde güneş batmayan imparatorluk." olarak anılan Britanya İmparatorluğu, devam eden yıllarda Sanayi Devrimi ya da I. Dünya Savaşı gibi tarih kitaplarımızın önemli noktalarında yer alarak sahneden hiç inmedi. Aradan geçen yıllarda dünyanın en popüler sporu olan futbol -ki İngiliz oyunu olarak da bilinir-, müzik ve kültür turizmi açısından da adından söz ettirmeyi başardı. Son olarak Avrupa Birliği'nden çıkmak üzere gerçekleştirdikleri 'Brexit' isimli referandum ile birliğin dağılma ihtimalini su yüzüne çıkartarak dikkatleri üzerine çekti. Windsor Hanedanlığı'ndan II. Elizabeth'in, kraliçesi olduğu ailenin kökleri hayli eskiye dayansa da bu bir tarih dosyası olmadığı için konumuzun dışında kalacak. Haziran 1953'te gerçekleşen taç giyme töreninden bu yana Britanya halkı "God Save the Queen." yani "Tanrı Kraliçe'yi Korusun." diyor. Çünkü ilk kertede kraliyet soyundan birinin bu kadar sevilmesi durumuna şaşırsanız bile ailenin sembolik varlıkları, ülkelerinin saygınlığı ve tanıtımı açısında prestijlerini kullandıkları için halk onları çok seviyor.

Uzun yıllardır parlamento ve monarşinin birlikteliği İngiltere'yi özel kılan sebeplerden sadece biri olarak göze çarpıyor. Çünkü geçen yüzyıllarda demokrasi sürekli yükselişteyken monarşi her daim geriledi ve arka planda kalmayı tercih etti. Arka planda kalma politikası da hanelerine artı puan yazdıran etmenlerden biri olarak gösteriliyor. Kraliyet, devletin genel işleyişine karışmamakla birlikte yalnızca itibar katmayı amaçlıyor. Yasaları onaylama görevi Kraliçe'ye ait olsa da bunun sembolik bir görev olduğunu da belirtmekte fayda var. Aynı zamanda kraliyet üyelerinin oy kullanmadığını ve siyasi tartışmalarda fikir belirtmediğini de ekleyelim. Her ne kadar yönetmemek üzerine kurulu bir sistem gibi gözükse de kral ya da kraliçenin ülkenin iyi yönetildiğinden emin olma sorumluluğu bulunuyor.

Bu arada Kraliçe'ye dair ilginç bir ayrıntıyı hemen paylaşalım: Ülkedeki tüm kuğular kendisine ait. (Orta Çağ'dan kalan bir gelenek.) Tüm dünyanın gözünü bu aileye çevirmesini sağlayan 'The Crown' adlı Kraliçe II.Elizabeth'in hikâyesini anlatan dizi de kraliyet hakkında yazılıp çizilenleri destekler nitelikte. Bu yapımda Elizabeth'in hem politik hem de insani yönünü göreceksiniz. Kraliçe'nin iyi bir prenses olmak üzere eğitildiğini, yani temel eğitim yerine yalnızca anayasa öğrendiğini ve matematik, felsefe gibi konuların tabiri caizse asillerin ulaşamayacağı yerlere koyulduğunu görüyoruz. Tabii tahta oturduktan sonra eğitimini tamamlamak için özel dersler alıyor çünkü Britanya'nın 'başı' olarak bilgili biri olması gerektiğini düşünmüş. Elizabeth'in ilk yıllarına baktığımızda "Kocası ve halkı arasında kalmış bir kraliçe, iyi bir eş ve anne mi yoksa dünyanın en eski monarşilerinden birini mi temsil edecek?" sorusunu soruyoruz. Neyse ki cevabı çoktan aldık.


SOYAĞACI

Kraliçe II. Elizabeth Prens Philip / Edinburgh Dükü (Eşi)

Prens Charles/Galler Prensi

(Büyük oğlu, Veliaht Prens) *1

Camilla Parker Bowles / Cornwall Düşesi (Prens Charles'ın ikinci eşi)

Prenses Diana / Galler Prensesi

(Prens Charles'ın eski eşi)

Prens William / Cambridge Dükü (Prens Charles'ın büyük oğlu) *2

Kate Middleton / Cambridge Düşesi

(Prens William'ın eşi)

Prens George (Prens William'ın ilk çocuğu ve oğlu) *3

Prenses Charlotte

(Prens William'ın ikinci çocuğu ve kızı) *4

Prens Louis Arthur Charles

(Prens William'ın üçüncü çocuğu ve oğlu) *5

Prens Harry (Prens Charles'ın küçük oğlu) * 6

Meghan Markle (Prens Harry'nin nişanlısı)

Prens Andrew / York Dükü (Kraliçe'nin ikinci oğlu)

Anne Mountbatten-Windsor / Kraliyet Prensesi (Kraliçe'nin kızı)

Prens Edward / Wessex Kontu

(Kraliçe'nin küçük oğlu)

*Güncel taht sıralaması


Kraliçe Elizabeth, bugün dünyanın en çok tanınan devlet başkanlarından bile daha ünlü. Tahtta geçen 65 yılın ardından kendisi hakkında fazlasıyla bilgiye sahip olduk aslında. Hani olur ya, bir gün Kraliçe'nin selamına denk gelirseniz; kadınlar dizlerini kırarak gülümsemeli, erkekler ise kısa bir süreliğine başlarını öne eğmeli. Buckingham Sarayı'nda yaşayan aile, akşam yemeklerini Kraliçe gelmeden yiyemiyor ve o bitirdiğinde de yemeye devam edemiyor. İlk tabaklar bitene kadar yalnızca sağınızda oturan kişi ile sohbet etmeniz uygun. Aynı zamanda kabuklu deniz ürünleri yemeleri de yasak. Bu noktada Kraliyet'in eski aşçısı Darren McGrady'nin bir yayına vermiş olduğu röportaj ile ilginç sarayın mutfağına giriyoruz… Açıklamalarına göre, Kraliyet üyeleri öğlen çaylarını günlük kıyafetleriyle şömine başında içerken, akşam yemeklerine balo kıyafetleriyle katılıyor, Kraliçe uyumadan önce ise hiç kimse uyuyamıyormuş. Londra Kulesi'nde bulundurulan altı kuzgun da bir başka ilginç gelenekleri… Eğer kuzgunlar olmazsa krallığın düşeceğine inanıyorlar. (Merak etmeyin, bir tane de yedek kuzgun var.) "Yok artık, peki kıyafet yönetmeliği de var mı?" dediğinizi duyar gibiyiz… Elbette var! Çok renkli, desenli, mesaj verebilecek kıyafetler giyilmesinden kaçınıyorlar; aksine daha düz, basit ve zarif kıyafetler tercih ediyorlar. Ancak Kraliçe dikkat çeken renkler giyiyor… Bu da kalabalıklar arasında çabuk fark edilmesini sağlıyor. Karşısında otururken bacak bacak üstüne atılmıyor, oturma biçimlerine her zaman dikkat ediliyor. Saatler 18.00'i gösterdiğinde takılan şapkalar yerini taca bırakıyor. Ayrıca taç takma hakkının sadece evli kadınlara ait olduğunu da ekleyelim. Son olarak Monopoly adlı emlak-borsa oyununun oynanması da yasak. Prens Andrew öyle istemiş…

Kraliyet Ailesi, modern çağda medya ile ilişkilerini hep dirsek temasında tutmaya çalışıyor. Ün kazanmak için ekstra çaba göstermemelerine rağmen şöhretlerini koruma işinde bir hayli başarılı olduklarını düşünüyoruz. Zamanlarının çoğunu hayır işleriyle geçirdikleri bilgisi ise unutulmaması gerekenler arasında. Kraliçe Elizabeth'in babası VI. George'un radyoyla halka seslenişi, aile ile modern medya ilişkisinin başlangıcı olarak kabul edilir. O radyo konuşmasının ardından 100 yıla yakın bir süre geçti fakat ilgi hiçbir zaman azalmadı. II. Dünya Savaşı'nın ardından popülaritelerinin en düşük seviyeye inmesine rağmen Kraliçe'nin aile hakkında bir belgesel için saraya kameraları kabul etmesi ise bugünkü ilişkiyi tesis eden önemli manevralardan biri. Ayıca Kraliçe'nin taç giyme töreninin de televizyonlarda canlı yayınlanmasını talep eden Prens Philip, bu fikirler ne kadar haklı olduğunu da zamanla göstermiş oldu. Fakat Kraliyet'i daha sevilir hale getiren kuşkusuz meşhur prenses Diana'dan başkası değil.

Prens Charles, Kraliçe'nin büyük oğlu olarak tahtın ilk varisi olduğu için medyanın ve halkın yoğun ilgisine maruz kalan bir veliahttı. O dönemde kraliyetle ilgili en çok merak edilen şey de tabii müstakbel prensesin kim olacağıydı. Prens Charles, elbette veliaht prens olmanın getirdiği zorluklarla büyümüş ve gençlik yıllarını yaşamamıştı fakat kendisinde 'geleceğin kralı' havası yoktu. Charles'ın genç kızların sevgilisi olarak görünmesi için manipülatif iletişim yöntemleri kullanılmış desek yanlış olmaz herhalde. Kraliçe katı kurallarıyla bilinen bir anne olduğu için müstakbel prenses adayları da tabii unvana kavuşamadan veto yiyordu. 'Story of Diana' belgeseline göre soylu ya da aristokrat, İngiliz ve bakire bir gelin arayan Kraliçe en nihayetinde Spencer Ailesi'nden Leydi Diana'ya onay vermişti.

İngilizler ve dünya sonunda bekledikleri prensesleriyle tanışmış ve onu çok sevmişlerdi. Kraliyet Ailesi'ne gelin gitmek elbette zordur ama düğünleri şüphesiz peri masallarını aratmaz. (1840 yılına kadar aile içinde gerçekleşen düğünler, Kraliçe Victoria'nın düğünüyle birlikte dışa dönük yapılmaya başlamıştı.) Çok beklenen gelin Diana'nın düğünü de o dönem için 700 milyon civarı kişinin izlediği gerçek bir peri masalına dönüşmüştü.

Diana yaşam tarzıyla da son derece farklıydı. Kraliyet'in asiller hariç kimseye dokunmama kurallarını hiçe sayıp halkla temas ediyor, çocukları William ve Harry'yi fast-food restoranlarına götürüyor, eğlence parklarında diğer çocuklarla oynamalarına karışmıyor, onları yardım kuruluşlarına götürerek toplumun her kesiminden insan tanışmalarını sağlıyordu. Skandalları, yasak aşkları, bir türlü tutmayan enerjileriyle evliliklerini sürdüremeyen çiftin ilişkisi elbette çok uzun sürmedi. Birçok yasak aşk dedikodusuna maruz kalan hikâyenin sonunda sevgilisi Dodi Al Fayed ile Paris'te trafik kazası geçirerek hayatını kaybeden ve 'halkın prensesi' olarak kabul edilen Diana, medyanın yoğun ilgisinin kurbanı oldu. O dönemde tüm dergi ve gazetelerin kapaklarını, sayfalarını süsleyen Diana, medya ve kraliyet ilişkisini farklı bir seviyeye taşıdı. Düğünü gibi cenazesi de milyonlar tarafından izlenen Diana'nın tabutun ardından yürüyen William ve Harry, küçük yaşta bu acıyı yaşadıkları için öncelikle İngiliz halkının ardından tüm dünyanın sevgilisi haline geldi. Anneleri hayatta değildi ve onlar artık tüm halkın çocuklarıydı...

BU BİR KÜRESEL MEDYA ŞOVU

Prens Charles ve Prenses Diana'nın çocukları William ve Harry, hayatlarını neredeyse medyanın gözü önünde yaşadı. Tabii hâl böyle olunca Diana'nın gelini de meraklı gözlerin radarına takılacaktı. Tıpkı annesinin düğününde olduğu gibi Prens William'ın, Kate Middleton ile düğünü de küresel bir medya olayına dönüştü. Düğün, şüphesiz canlı yayımlanan pembe bir dizi benzetmesi taşıyordu. Dünyanın dört bir yanından gelen 5 bine yakın basın mensubunun takip ettiği düğünü, toplamda 2 milyar kişi izledi! (Sayıyla: 2.000.000.000!) William ve Kate'in kurduğu mutlu yuva, Buckingham Sarayı'nın balkonunda gerçekleşen meşhur öpücükle taçlandırıldı. Çiftin ilk çocukları George Aleksander Louis dünyaya geldiğinde yine tüm dünyanın gözü bu ailenin üzerine dikildi. Tahtın yeni varisi, Kraliyet'i ayakta tutan yegâne şeylerden biri olan ilgiyi yeniden topladı. Ayrıca, eğer şu ana kadar Prens George'un şortlarıyla 'kraliyet şıklığını' nasıl temsil ettiğini de fark etmişsinizdir. Evet, bu da bir gelenek… Kraliyet Ailesi geleneklerine göre belli bir yaşa kadar George pantolon giymeyecek. Mashable'a konuşan 'Adabımuaşeret uzmanı' William Hanson, bunun yüzyıllar öncesine dayanan, aristokrat bir gelenek olduğunu söylüyor. Bu, kökleri 16. yüzyıla dayanan bir gelenek… Hanson'a göre, bu aristokrat gelenek Kraliyet Ailesi tarafından halen benimsenip uygulanıyor . "Çünkü küçük çocuklara pantolon giydirmek, banliyöde oturanlara özgü bir davranıştı." diyor Hanson. Görünüşe bakılırsa Kraliyet Ailesi alttan alta hâlâ "Biz banliyöden miyiz canım? Bugüne bugün Kraliyet Ailesi'yiz…" mesajını veriyor.

Bu kuraldan sonra Kraliyet varislerinin aynı anda yolculuk yapmaması geliyor. Olası bir kaza ve can kaybından korktukları için varisler ayrı araçlarda yolculuk ediyor. Geziye çıkan bir kraliyet üyesi, yanında bir de cenaze kıyafeti taşıyarak ani ölüm ya da cenaze töreni için hazırlıklı davranıyor. Ya da kendi cenazelerini planlıyor desek? Ana Kraliçe (Elizabeth'in annesi) yıllarca kendi cenaze törenini planlamıştı. İkinci çocuk Chorlette'un aileye katılması ve beklenen üçüncü çocukla birlikte taht sırasında altıncı sıraya gerileyen, genç kızların gözdesi ve tüm dünyanın en sevilen prenslerinden Harry hakkında konuşmanın tam sırası! Britanya, Harry ile birlikte yeniden sahneye çıkıyor!

Soylu ailenin en eğlenceli üyesi olarak tanınan, ABD'lilerin 'Rock'n Roll Prensi' diye hitap ettikleri Prensi Harry, önümüzdeki Mayıs ayında evlenecek. Prens Harry, şüphesiz tüm dünyanın en sevdiği veliaht prenslerden biri olarak görülüyor. Fazlasıyla arkadaş canlısı, eğlenceli tavırlarının yanı sıra orduya katılarak sınır ötesi operasyonlarda da görev aldı. Tabii çıplak fotoğrafları ve bir kıyafet balosunda giydiği Nazi üniforması gibi imza attığı skandalları da es geçmeyelim. Tüm bu maddeler alt alta geldiğinde madalyonun diğer yüzünün yani Kraliyet'in eğlenceli tarafını görmüş oluyoruz. Kraliyet'in kriterlerine sahip olmayan gelin adayı ise bir süredir dünya gündemini fazlasıyla meşgul ediyor. 'Suits' adlı diziden tanıdığımız ABD'li oyuncu Meghan Markle Kraliyet'in yeni gelin adayı olarak kabul edildi.

Fakat beraberinde kraliyet kuralları tartışmasını da yeniden alevlendirdi. Markle'ın daha önce bir evlilik yapmış olması, asil ya da soylu olmaması, İngiliz olmaması (melez) Kraliyet'e uymayan niteliklerden. Tüm bu kuralları kenara bırakarak, Meghan'ın kabul görmesi ise Kraliçe'nin modern çağa ayak uydurarak aileyi, kültürlere ve insanlara daha saygılı bir kurum olarak gösterme çabası takdir topluyor. Tabii kurallar bunlarla da sınırlı kalmıyor. Sosyal medyada popüler olan Meghan Markle tüm hesaplarını kapatarak internetten elini ayağını çekti. Çünkü Kraliyet Ailesi, yalnızca tek bir hesabı ortak kullanarak dijital dünyada varlık gösteriyor.

Tüm dünya yeni bir kraliyet düğüne hazırlanırken, bu tip geleneksel kurumların düğünlerinde de belli kurallar olduğunu tahmin edersiniz. Tarafınıza gönderilecek olan davetiyeyle eşi dostu toplayıp "Kraliyet düğününde arz-ı endam ederim!" diyorsanız yanılıyorsunuz. 'No rings, No bring' kuralına takıldınız, yani evli değilseniz bir başkasıyla o davete katılamazsınız… Özel bir yayınevi olan Debrett's, asiller ve yüksek sosyete üyelerinin uyması gereken kuralları bir araya getirdiği kitaplar yayımlıyor. Yayınevinin 2007 yılında yayımladığı Düğün Kılavuzu adlı kitapta da yer aldığı üzere davetlilerin takım elbise, jacketatay ve üniforma giymeleri tavsiye ediliyor. Erkeklerin ciddi bir takım elbiseyi yelekle tamamlayarak giymesi, kadınların da şık bir gündüz elbisesi ile davete katılmaları bekleniyor. Malum düğünlerin en çok konuşulanı şapkalar… Bu konuda da geniş kenarlı şapkaların tercih edilmemesi gerektiği belirtiliyor. Üniforma meselesi biraz daha karmaşık gözüküyor! Çünkü Debretts'e göre her birliğin düğünler için kendine has gelenekleri varmış. Kadın ya da erkek fark etmeksizin sadece silahlı kuvvetlerden olanlar giyebilir, komutanların onayı şart.

Modern çağda yenilikleri çabucak benimsiyor olsak da bazılarımız geleneksel kurumlara hâlâ büyük bir sevgi ve saygıyla bağlı. Bazılarının "Bu ihtişamı halkın vergileriyle yaşıyorlar." çıkışına karşı diğerleri varlıklarını kendi ülkeleri için prestij kaynağı olarak görüyor ve gururlanıyor. Bu arada düğün masrafları Kraliçe ve Prens Charles tarafından karşılanacak, sadece güvenlik masrafları kendilerine ayrılan bütçeden ödenecek. Kraliyet'in başarıyla devam ettirdiği ve medyanın da desteklediği pozitif algı uzun bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Prens William'ın üçüncü çocuğu, Prens Harry'nin düğünü ve muhtemel yeni skandallarıyla Aile gündemde olmaya devam edecek.


KRALİYET KILAVUZU

Büyük Britanya: Coğrafi ifade. İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda birlikteliği.

Birleşik Krallık: İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler'in bir arada olduğu ülke.

Kraliyet Ailesi'nin Soyadı: Mountbatten-Windsor

Kraliçe II. Elizabeth'in unvanları: 'Majesteleri II.Elizabeth', 'Tanrı'nın lütfu ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ve diğer toprakların ve bölgelerin kraliçesi', 'Commonwealth lideri', 'İnancın savunucusu'. (Gittiği ülkeye göre bu unvan farklılık gösteriyor.)

Dük/Düşes: Latince'de 'dux' kelimesinden türemiş, lider anlamına gelen unvan. Günümüzde toprak sahibi olmasına gerek yok.

Baron/Barones: İngiltere'de soyluluk unvanlarının en alt kademesidir. Ömür boyu asalet unvanı bahşedilmiş kişilere verilebilecek en yüksek unvandır.

Şövalye: Orta Çağ'da kral ve prenslerin askerlerine verilen unvandır. Günümüzde, üstün başarı göstermiş kişilere de veriliyor.

BİZE ULAŞIN