Remake: Düğün Kulübü

Akşam saatlerinde dayımın evine vardım. Beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdü. "Neyin var Anlatıcı?" dedi. "Ne Anlatıcı'sı dayı? Benim ben! Yeğenin Selman!" dedim. Sessizce yüzüme baktı. "Uyuyamıyorum dayı. Ne yaptıysam kâr etmedi. Bana bir akıl ver." diye yalvardım. Koltuğunun hemen yanında bulunan komodinin çekmecesini açtı. Küçük bir not defteri çıkardı. Sonra elini tekrar çekmeceye daldırdı, tombala çeker gibi çekmecenin içinde gezdirdi. Tükenmez bir kalem aldı. Daha sonra muhteşem bir ciddiyetle bir şeyler yazdığı kağıdı bana uzattı. Kağıtta kargacık burgacık bir yazı vardı.

- Dayı bu ne?
- N'oldu okuyamadın mı?
- Dayı tamam, doktorların yazısı okunmaz da... Sen gerçek bir doktor değilsin ki! Niye bilerek kötü yazıyorsun?
- Yoo benim gerçek yazım bu.
- Ya dayı bırak Allah aşkına.. Ne yazıyor şurada? Hadi oku da gideyim, ocağına düştüm.
- Serencebey Yokuşu, Vatoz Apartmanı, No 71, Beşiktaş - İstanbul.
- Nerenin adresi bu?
- Bir terapi merkezi. Sana iyi gelecek.

Kağıdı kaptığım gibi kendimi dışarı attım. Bu terapi merkezi uykusuzluk sorunu yaşayanlarla ilgili olmalıydı. Benimle aynı dertten mustarip kişilerle karşılaşacağım için heyecanlıydım. Onların tecrübelerinden faydalanabilirdim.

Adrese vardığımda, saat 23:30'a yaklaşmıştı. Şehir yavaş yavaş uykuya dalıyordu. Zile bastım, Şampiyonlar Ligi müziği çaldı. Hayatımda ilk kez bir zilin bu melodiyle çaldığını duydum. "Herhalde terapi merkezi bu adrese yeni taşınmış, zili değiştirme fırsatı bulamamışlar." diye düşündüm. Kapıyı, kafasının sadece yan kısmında saçı kalmış, kel bir adam açtı. Üzerindeki soluk renkli tişörtün göğsünde bir cebi vardı. Cebe, bir tükenmez kalem iliştirmişti. Kapının açılmasıyla yüzüme doğru bir sigara dumanının çarptığını hissettim. Terapi merkezinden çok bir batakhane izlenimi uyandırdı bu ilk gördüklerim.

- Buyur kardeşim? Hayırdır bu saatte?
- Ben terapi için gelmiştim.
- Ne terapisi?
- Uyuyamıyorum da...
- Hangimiz uyuyabiliyoruz ki?

BİZE ULAŞIN