Dünyayı değiştiren saat ve John Harrison

Yine de insanlar macerepest ruhlarıyla ölüme meydan okumayı tercih etti. Böylece hırslı Kristof Kolomb ile 1492'de Keşifl er Çağı başladı. Ancak karanlık bir devirdi bu, bilinmeyene yelken açmak pek çok insanın sonunu getirdi. Gemiler, bilindik rotaları takip ettiklerinde ise korsanlara veya savaş gemilerine yem oluyordu.

Dönemin teknolojisi ve bilgi birikimi için küçük bir örnek: Günümüze kadar ulaşan en eski küre Nürnbergli Martin Behaim'in 1492'de yaptığı küredir. Küre diktir, yani ekseni eğik değildir. Amerika kıtasının bulunduğu yer adalar ve okyanusla kaplı görünmektedir.

Denizciler daha eski çağlardan beri Güneş'in ve bilinen yıldızların ufuktan yüksekliğine ve günün uzunluğuna bakarak hangi enlemde olduklarını hesaplayabiliyordu. İşte zamanın bu kadim bilgisiyle Kristof Kolomb da böyle yapmıştı, boylamları dikkate almayıp belirli meridyenler üzerinde paralel olarak yol aldığı için devasa bir okyanusla mücadele etmeyi planlıyordu, sonunda zorlu bir yolculuk sonrası nihayet Hindistan'a gidecekti — arada Amerika kıtası olmasaydı tabii.

Boylam çizgilerinin ölçümü ise o kadar kolay değildir, zamana bağlıdır. Denizde bir noktada boylamı öğrenebilmek için o vakitte gemide ve boylamı bilinen (Bir liman olabilir.) bir yerde saatin kaç olduğunu bilmek şarttır. İki ayrı noktada saatin kaç olduğunu bilen bir denizci aradaki saat farkını mesafe bilgisine dönüştürebilir. Gezegenimiz kendi etrafında bir kez döndüğünde 24 saat geçmiş olduğundan, bir saatlik dönüş, günün yirmi dörtte birine denk gelir. Dünya 360 derecelik bir dönüş gerçekleştirdiğinden bu bir saatlik dönüş ise 15 dereceye karşılık gelir. Her saat farkı doğu veya batı yönünde 15 derecelik bir yolu gösterir, yani 1 boylam aralığı. Her boylam aralığı ise geçilen mesafeyi gösterir. Ne var ki Ekvator'da boylam aralığı 111 kilometre iken Kutuplar'da sıfır olmaktadır.

Ptolemaios'un dünya haritasının 1482 basımında görülen enlem ve boylam çizgileri.

BİZE ULAŞIN