''Ben terörist değil futbolcuyum!''

Mahmoud Sarsak1987’de, dünyanın en büyük açık cezaevi Gazze’de doğdu. Refah mülteci kampında büyüyen çelimsiz çocuklar arasındaydı. Babası, günlük işlerle eve ekmek getirmeye çalışan binlerce Gazzeli’den biriydi. Mahmoud, tüm çocukluğunu, kumsalda top oynayan çocukların bombalarla öldürüldüğü ve dünya üzerindeki masumiyetin kaybolduğu yerlerin başında gelen ve Akdeniz’e bakan harika Gazze sahilinde top oynayarak geçirdi. Sarsak, Gazze’nin önemli takımlarından biri olan Refah Hizmetleri’nde, sağ kanat ve forvet oynuyordu. Hızlıydı. Bombalardan kaçarak büyüdüğü için, depara kalktığında ‘ok’ gibi fırlıyordu. 17 yaşında Filistin Genç Millî Takımı’na seçildi. Millî Takım ile Norveç’te bir turnuvaya katıldı. Norveç liginin iyi takımlarından Tromsö’nün ve bir Alman teknik direktörün dikkatini çekti. Ama Filistin’den ayrılması zordu. Sonrasında, Filistin Olimpiyat Takımı’na dâhil oldu. Gazze’de ne kadar mümkünse, hayatı o kadar iyi gidiyordu. Filistin Millî Takımı ile Çin ve Irak karşısında forma giydi. Filistin A Ligi’nin en genç futbolcusu oldu. Aynı zamanda, Filistin Millî Takımı’na dâhil olan Gazze’deki üç futbolcudan biriydi. Gazze’ye göre daha rahat bir yaşamın sürüldüğü Batı Şeria’daki Balata şehrinin önde gelen takımı Balata Gençlik, artık kendileri için oynamasını istiyordu. Biraz daha rahat yaşayacaktı. Kulübün yöneticileri, lig başlamadan şehre yerleşmesini istiyordu. Mahmoud, futbol oynadığı sahanın devamlı bombalanmasından bıkmıştı. Onun için Balata’ya gitmeye karar verdi. İsrail devletine, Batı Şeria’ya yolculuk yapabilmek için başvurdu. İzin çıkınca da hazırlıklara başladı. 22 Temmuz 2009, aslında oldukça güzel başlamıştı. Ailesi ve arkadaşlarıyla, yakıcı Gazze güneşinin altında kahkaha dolu bir kahvaltı etti. Sonrasında, yola çıktı. Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanoun’da bulunan Erez Kapısı’na gelerek geçiş işlemlerine başladı. Ancak bir anda etrafı silahlı İsrail askerlerince sarıldı. Bir yanlışlık olduğu aşikârdı. Sarsak’ı sorgu odasına aldılar. Devamlı bir bombalama eyleminden bahsediyorlardı. Sorgusunun uzayacağı anlaşılınca, en yakında bulunan Ashkelon Cezaevine gönderildi. İsrail, sorgunun ardından Mahmoud Sarsak’ı, bir askerin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalama olayına katılmakla suçluyordu. İsrail askeri güçlerine göre; Mahmoud; İslami Cihad Örgütü’nün aktif militanlarından biriydi. Mahmoud, cezaevinde, bir militan olmadığını; sadece, iyi bir futbolcu olduğunu anlatmaya çalıştı. Ancak onu dinleyecek kimse yoktu. İlk 45 gün en zoruydu. Fiziksel ve psikolojik işkence oldukça ağırdı. İsrail hakkında doğru düzgün bir suçlamada bulunmadığı gibi, mahkemeye de çıkarmıyordu. Mahmoud, yapılan işkenceleri şöyle anlatıyordu: “Farklı insanlar için farklı işkence teknikleri uyguluyorlardı. Bana uyku işkencesi yaptılar. Beni sandalyeye bağlayıp müziği yüksek seste açıp bir odaya bıraktılar. Kimi zaman da odayı buzdolabı haline getirirlerdi. Oda soğukluğu eksi 12 veya eksi 15 olurdu. Yarım saat boyunca öyle kalırdım; bayılma noktasına geldiğimde, beni hastaneye götürürler, ayıldığımda ise soruşturmaya devam ederlerdi.”

BİZE ULAŞIN