Atın Kolunuzdaki Saati Denize!

Bronz masa saati, Lorenzo Burchiellaro (1960'lar)

Bütün bu ciddi kitapların yanında öyle bir kitap var ki yapısı gereği hiçbir yere sığmıyor. Okuyan veya okuyacak olan her saatseveri allak bullak ettiğini/edeceğini düşündüğüm bu eşsiz kitabın adı, Tik Tak: Zamana Kaçamak Bir Bakış (Pip Pip: A Sideways Look at Time). Yazarı ise Jay Griffiths adında, aklı ve kalbi birlikte çalışan, vicdan sahibi, çevreci bir İngiliz. Jay Griffiths kitabında yeryüzünde tek bir zamanın olmadığını, aksine tahmin bile edemeyeceğimiz pek çok zaman anlayışının bulunduğunu ve zamanın politik bir olgu olduğunu açıklıyor. Bununla birlikte modern Batı'nın sahip çıktığı ve kabul ettirdiği zaman kavramının kültürel emperyalizmin gizli bir yapı taşı olduğunu da şimdi belki de yanlış anladığımız bir geçmişten günümüze kadar taşıyıp getirdiği çeşitli düşünceler eşliğinde anlatıyor.

Jay Griffiths, küresel şimdiki zamanın (kendi deyimiyle Ortak Evrensel Zaman - UTC - Coordinated Universal Time) dünyamızı bozduğuna, insanı da insanlığından çıkardığına inanıyor. Yazar, egemen zaman/ saat dayatmasının diğer zamanları, farklı insan topluluklarının, hatta cinslerinin (kadınların ve erkeklerin bile zamanı yaşayışının farklı olduğu) zamanını yok ettiğini; coğrafya ve baskıcı kültürlerin zamanı başka türlü değerlendirme şansımızın önüne set çektiğini, aslında modern insanın yeryüzündeki zamanı hiç anlamadığını, kavrayamadığını "Modernlik kasılmayı ve kaygıyı bilir, saati değil." diyerek anlatıyor. Sonra uygarlığın insanı köşeye sıkıştıran yıpratıcı temellerini sıralıyor: "En çok kentler yaratır modernliğin saate bağlı zamanını; onlar, tüm dünyayı saat ve takvimin yapaylığı üzerine yapılandırır. Modern kent hayatının yüreği saattir, durmadan daha hızlı, daha hızlı atar. Kasıl, ürk, kasıl, ürk. İnsanlar, modern toplumun çılgın hızından bahsetmektedir. Hız, bu kitabın da göstereceği gibi, bugünün toplumunda hakim olan unsurdur. Hız, aldatıcı ve cazip, heyecanlandırıcı ve zalim, fantastik ve faşizandır, her şey hızlandırılmıştır; ilişkilerden geçici işlere, hazır yemekten hazır giysilere, hazır bilgiye kadar zaman kısaltılmış izlenimi uyandırır. Hızlandığı gibi, gittikçe daha küçük parçalara bölünmeye başladı zaman. Ajandalarda, randevu saatleri için on beşer dakikalık dilimler ayrılıyor artık. Bilgisayar ekranlarının köşesine çöreklenmiş saatler var; bilgisayarlar da zaten zaman, piko saniyeler ve nano saniyelere, insanın zamanı algılayışının da, duyduğu ihtiyacın da çok ötesinde birimlere ayırıyor, sadece durmadan bölmek adına."

BİZE ULAŞIN