Anti – Hero: Novak Djokovic

Majesteleri’ni eve yolladı, yeni oyun arkadaşı Carlos Alcaraz’a da sahneyi bırakmamakta kararlı. Kortların “istenmeyen adam”ıydı, şimdi kırdığı rekorla artık “tarihin en iyi raketi”.

Giriş Tarihi: 22.12.2023 14:58 Güncelleme Tarihi: 04.01.2024 10:36

Bu yazı Esquire Türkiye 197. Sayısında yayımlanmıştır.

Yazı Serkan Ünlü

PETE SAMPRAS 2002'DE AMERİKA AÇIK'TA 14. Grand Slam şampiyonluğunu kazandığında birçok otorite bu rekoru kırmayı imkansız kabul ediyordu. Ama sporda imkansız diye bir şey yoktur. Her zaman süper kahramanlar çıkacaktır; bazense zaferi kazanan, anti-süper kahramanlar olur.

Bu anlamda 12 Eylül 2021'deki Amerika Açık finali her anlamıyla tarihi anlara sahne olacaktı. O yıl bir kez daha kortlarda durdurulamaz olan Novak Djokovic; Avustralya Açık, Roland Garros ve Wimbledon'u silip süpürmüştü. 1969'da Rod Laver'dan bu yana yapılamayan takvim Grand Slam'i artık bir adım uzaktaydı. Ancak 12 Eylül 2021 akşamı New York'ta bazı şeyler olağan akışının tersineydi. Kariyeri boyunca tenisin süper kahramanları olarak görülen Roger Federer ve Rafael Nadal'ın yoluna taş koyan anti-kahraman Nole, Rus raket Daniil Medvedev önünde tribünlerden hiç alışık olmadığı müthiş bir destek almıştı.

Oysa çok değil, 6 yıl önce Federer'e karşı Amerika'daki finalde tribünler İsviçreli efsaneyi öyle güçlü desteklemiş, Novak'ı bozmak için öylesine gürültü yapmışlardı ki en anti-Noleciler bile "Bu kadarı da biraz fazla oldu!" demişlerdi. Ancak adeta bu karşıtlıktan beslenen Sırp raket, tribünlerin protestosunu yine pozitife çevirmiş ve maçı 3-1 kazanmıştı.

Ama dedik ya, 2021'de işler tam tersiydi. Gotham şehri bu sefer Joker'in yanındaydı yanında olmasına da Djokovic hiç böyle bir durumda olmadığından mıdır bilinmez, Grand Slam finallerindeki en kötü oyunlarından biriyle mücadeleyi gözyaşları içinde 3-0 kaybetmişti.

İki sene sonra rövanş zamanı geldi. Novak Djokovic bu sefer rakipten daha çok verilecek desteğe hazırlıklıydı belki de... Üç sette Medvedev'i geçerek Grand Slam koleksiyonunda sayıyı 24 ile arşa çıkardı.

Üç Efsaneden Biri ve En Sempatik Olmayanı

Djokovic, yetenekli genç bir tenisçi olarak 2000'lerin ortalarında kortlarda sahne almaya başlarken Federer ile oynadığında Rafacıların, Nadal ile karşılaştığında ise Majeste fanlarının desteğini alan bir isimdi. Nadal ile oynadığı Roland Garros maçını yarıda bırakırken ya da 2007 Amerika Açık finalinde Federer önünde ilk sette 6-5 öndeyken 40-0'dan servisini kırdırıp maçı 3-0 kaybederken karşı taraftakileri üzüyordu.

Ta ki o meşhur 2011 yılına kadar... Tenisi takip edenlerin çok iyi bildiği gibi Djokovic'in glutene alerjisinin olduğunun saptanması, tarihin akışını tamamen değiştirdi. Glutensiz rejime geçen (bu konuda kitap da yazacaktı) ve yaşadığı fiziksel sıkıntıları tamamen aşan Nole artık bir Terminatör'dü.

Federer ve Nadal tarihin belki de en çok sevilen iki raketi olmuşlardı. Tenisi daha popüler kılan, nefes kesen rallilerle izleyicilerin yüreklerini ağzına getiren, tribünleri dolduran iki yaşayan efsaneydi Federer ve Nadal… Korttaki müthiş rekabetlerine rağmen saha dışında da yakın bir dostlukları vardı. Beraber yapılan video çekimleri sürekli kahkahaları sebebiyle yarıda kalıyordu. Kamera arkası görüntüleri milyonlarca kez izleniyordu. Kortta ise rekabet halindeydiler. Fakat onlar kadar sevimli olmayan bu Sırp Novak (!) nereden çıkmıştı? İkilinin ritmini bozmuştu.

Artık Gotham şehrinin yeni bir süper kahramanı vardı. Ancak Djokovic yaptığı inanılmaz işlere rağmen "istenmeyen adam" konumundan kurtulamıyordu. Her maçlarında Federer ve Rafa'ya verilen destek artıyor, Sırp raketin fanları kortlarda ancak kendilerine deplasman tribününde yer bulabiliyorlardı.

Djokovic bundan ne kadar rahatsız olsa da arabanın camından kafasını çıkarıp rüzgarı içine çeken Joker'in o efsane sahnesindeki gibi kendisine olan bu cepheyi bir rüzgara değil, bir fırtınaya çevirdi.

Korttaki hareketleri de ona çevrilen tepkileri haklı çıkarır nitelikteydi. Raketleri parçalayan, tribünlerle sürekli olarak diyaloğa giren, "Biraz daha ağlayın!" diyen, yan hakemin boğazına top atıp hastanelik eden, top toplayıcıları azarlayan Djokovic, kendi benchini de özellikle kötü giden maçlarda bir kum torbası olarak kullandı. Bunun için teknik ekibinden sürekli özür dileyen Nole, 36 yaşında bile tepki çekecek hareketler yapmaktan vazgeçmiyor.

Amerika Açık'ta adını dünyaya duyuran 2002'li Ben Shelton turnuva tarihinin en hızlı servislerini atmasının dışında galibiyet sevincini telefonu kapatma hareketi ile yapması ile de dikkat çekti. Genç raketin yolculuğunu çeyrek finalde 3-0 ile noktalayan Djokovic, rakibinin hareketini taklit ederken Shelton'un tokalaşma sırasındaki sert bakışlarına da aldırmadı. Nole, basın toplantısında "Hareketi çok beğendim ve taklit ettim," derken kortlarda hırçınlığın kitabını yazmış 7 Grand Slam sahibi efsane isim John McEnroe'nun Eurosport'ta yaptığı yorum çok kısaydı: "Bana hiç inandırıcı gelmedi."

Savaş Yıllarında Büyüdü

Belki psikologların meşhur koltuklarına uzansa anlatacağı çok şey vardı. Kendi ağzından dinleyebiliriz aslında: "Çok zor şartlardan geldim buralara. 90'larda ülkemizde savaş vardı. Ailem pek çok şeyden feragat etti. Ve ben şu anda çocukluk hayalimi yaşıyorum."

Çocukluk hayali Pete Sampras olmaktı ama onun da rekorunu kıracaktı: "1993 yılında henüz 6 yaşındayken Pete Sampras'ı Wimbledon şampiyonu olurken televizyonda izlediğimde tenisçi olmaya karar vermiştim. Bir gün o olacaktım."

Balkanları kan gölüne çeviren savaşlar sırasında yalnızca 6 yaşındaydı. Kortlara adım atmasına yıllar vardı. Belki de o yılların izleri vardı o antipatik görülen tavırlarında. Mesela korona aşısı olmayı reddetmesiyle 2022 Avustralya Açık'a katılamamak gibi ağır bir bedel ödemeyi, oraya kadar gidip mültecilerin kampında tutulup sınır dışı edilmeyi göze alabiliyordu. Ve 2023'te Avustralya Açık'a gelip şampiyon olup adeta bu kıtaya "İnandıklarımdan taviz vermem ve yine kazanan ben olurum," diyordu.

Çocukken savaşın ne olduğunu öğrenen Novak, Ukrayna işgali sebebiyle Rusya'nın sporcularının uluslararası turnuvalara alınmamasına da tepki gösteriyordu.

Süper Kahramanlar Şehri Terk Ediyor

"Tarihin en iyi raketi" statüsündeki birinin bu hareketleri belki de onun başarılarının sırrı. Kendisine yeni meydan okumalar, yeni düşmanlar edinmek.

Gotham şehrinin tek hakimi şu anda o. Süper kahramanlar şehri teker teker terk ediyor. Ancak 24 Grand Slam ile kadın ve erkeklerdeki rekoru Margaret Court ile paylaşan 36'lık efsanenin sabah idmanlara aynı hırs ile çıkması için yeni bir sebep var. Şehrin son süper kahramanı Carlos Alcaraz...

Şair, "Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!" diyordu ya; 20 yaşındaki müthiş yetenek Alcaraz da bu yıl başlayan büyük rekabette Djokovic'in kariyerini uzatacağa benziyor.

Yani Gotham şehrinde önümüzdeki 2-3 yıl yine ortalık karışacak.

BİZE ULAŞIN