Jack Nicholson
"Hayatımdaki birçok ders, çocukken sahilde kumar oynarken öğrendiğim şeylerden geldi."
Röportaj Mike Sager
Çeviri Kadir Yiğit Kılıç
Fotoğraf Jack Robinson Hulton Archive/GettyImages
Sürekli göz önünde olmanın olumsuz taraflarını yaşadığınızda, kendinizi koruma ihtiyacı hissediyorsunuz. İnsanlarla göz teması kurmayı severim ama bunun duygusal yoğunluğunu kaldıramam. O yüzden güneş gözlükleri zırhımın bir parçası.
Öğüt almaktan nefret ederim, tabii ben veriyorsam orası başka. Tartışmayı severim. Fikrimin değişmesini dört gözle beklerim. Öğrenmek istiyorum. Herkesi dinlemeyi seviyorum. Bu, benim için yaşamın iksiri.
Birçok insan boş zamanın önemini anlamıyor. İnsanlar bunun hakkında bile fazla rekabetçi; boş zamanın bir değeri olması gerekiyormuş gibi. Ama eğer golf oynarken sayı almaya çalışıyorsan o golf değildir.
“Joker”deki performansımla gurur duyuyorum. Onu hep bir pop-art eseri olarak görmüşümdür. Kamera neyi görürse onu çeker.
11 Eylül’den sonra sessiz kaldım. Kamuoyunda herkes tarafını seçmişti ve bana yer kalmamıştı. “Artık palyaçoların zamanı,” diye düşündüm ve birkaç yıl boyunca sadece komedi yaptım.
Eğer bir Afro-Amerikan olsaydım dosyamın açılmasını isterdim. Ama şu an sivil hakların zamanı değil, Amerikalılar için daha büyük meseleler var.
Oyuncuların “karakter çalışması” dediği şeylere artık daha az önem veriyorum. Oyunculukta her şey içten gelmeli; katabileceğiniz tek şey bu. Bu yüzden yaptığım her şeyi otobiyografik hissederim.
Sean Penn ile telefonda konuşurken bir makaledeki “metot oyuncuları” listesine beni dahil etmemelerine şaşırdığımı söyledim. Metot oyunculuğunu benden daha fazla kullanan biri yok. Ama kimse bunun farkında değil. Sanırım bu, algı ve gerçeklik arasındaki fark.
Richard Nixon’ın “başkanlık ayrıcalığı” konusundaki tutumunu desteklemiştim. Bir ABD başkanının yaptığı her şeyin kamuya açık olduğunu düşünmek bana saçma geliyor. Herkesin özel hayata ihtiyacı var. Aksi, olayların kontrolden çıkmasına neden olabilir. Bill ve Monica olayında olduğu gibi. İnsan insandır, neden onlardan daha fazlasını bekleyelim ki?
Hayattaki sloganım: Daha fazla güzel an. Sanırım fena bir iş çıkarmadım. Başarılarımın da, hatalarımın da sorumluluğunu alıyorum. Soyut olarak biliyorum ki, iyi bir insanım, iyi bir profesyonelim. Takdir edilme duygusunu yaşamak güzel.
Annemin aslında kız kardeşim olduğunu 37 yaşıma kadar bilmiyordum. Ama hayat bana bunun gibi bilmediğim çok şey öğretti. Hayatın pozitif taraflarına odaklanmak gerek, hep bunu söylerim. Bir hile gibi ama işe yarar.
Eski bir oyuncu sözü şöyle der: Düşmek kolaydır, her zaman yukarıya çıkmaya bak. Erkekler fiziksel güçleriyle hâkimiyet kurar ve bu yüzden merhamet gösterir ama kadınlar göstermez. Bir kadın için bir şey bittiğinde gerçekten bitmiştir. Buna itiraz edemezsiniz.
Sosyal nezakete büyük saygım var. Kapalı bir kapıyı tıklatmadan açmamak, kadınlara kapı açmak... Bu davranışlar hayatı daha güzel hale getiriyor.
Bence Yunanlar, sporu felsefeye bir panzehir olarak icat etti. Sporda kesin kurallar vardır. Top potaya girer ya da girmez. Bilmediğim bir şey hakkında biliyor gibi konuşmaktan artık vazgeçtim.
Liberal bir demokratım ama mesela Bush’a diğerleri gibi karşı değildim. 2. Dünya Savaşı’nda hayattaydım. Tüm ışıkları kapatırdık, sanki biri sahile saldıracakmış gibi. Ama o iklimde başka ne yapabilirdik ki? O zaman bir seçeneğimiz yoktu ve şimdi de pek bir seçeneğimiz yok.
Britney Spears ile birlikte olmanın nasıl bir şey olduğunu merak mı ediyorsunuz: Muhteşem. Hayat değiştirici!
Kızıma büyürken en çok söylediğim cümle: “Lütfen popona kadar inmeyen bir pantolon alır mısın?”
Baba olarak neyi iyi yaparım? Çocuklarımın yanındayımdır. Onlara koşulsuz bir sevgi sunarım. Kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmakta yetenekliyimdir. Mutluluğun bir hak olduğunu hissettirmek için çaba gösteririm.
Hayatımdaki birçok ders, çocukken sahilde kumar oynarken öğrendiğim şeylerden geldi.
İnancı olan insanlara imreniyorum. Doğaüstü hiçbir şeye inanma yetim yok, en azından şimdilik. Dua ediyorum. Tanrı’yla ilgili bir hissim var. Ancak bu, dini olmaktan çok bir batıl inanç gibi.
Başkalarına nasıl davranılmasını istiyorsan sen de onlara öyle davran. Tek dini kural bu bile olabilirdi.
Kürtajı cinayet olarak gören birini kötülemem. Ben de evlilik dışı doğdum. Bugün var olmayabilirdim.
Bir sahneye başladığınızda her zaman sorduğunuz bir soru vardır: Hikâye burada bitmeseydi karakter nereye giderdi?
Uzun süre yalnız kalmaktan korktum. Ama sonra yalnız olmayı öğrenmek zorunda kaldım. Bazen, “Birisiyle konuşmam lazım yoksa çıldıracağım!” diye düşündüğüm oluyor. Ama şimdi yalnız olmayı seviyorum. Gerçekten seviyorum. Yalnızlık büyük lüks.
Öfkeliyimdir. Kimse benim kadar bağırıp çağırmaz. Ama benim için en zor günler, eve gidip “Sanırım haklılar!” dediğim anlardır. Bu da neredeyse her filmde başıma gelir. Öfke anlarında kendinizden o kadar emin olursunuz ki, büyük bir adam olduğunuzu sanırsınız. Sonra eve gittiğinizde gerçeklerle yüzleşirsiniz.
Her zaman kadınlarla iyi anlaşmışımdır; bu konuda şanslıyım. Hep kendime şunu sorarım: Bugün sektöre başlasaydım hayatımı kazanmak için porno film çeker miydim?
Hakkımda ne kadar az şey bilinir ise işim o kadar kolay olur.