Haldun Dormen
Tiyatro yolunda zarafetle yürüyen Haldun Dormen, Esquire Big Legend Book için hayatının perdelerini araladı.
Röportaj Özge Dinç
Fotoğraf Emre Doğru
Dünyanın birçok büyük sanatçısını izledim, benim gördüğüm en iyi kadın sanatçı, Yıldız Kenter’di. “Maria Callas”ı ABD’de oynayan kişi “dünyanın en iyi sanatçısı” ödülü almıştı ama Yıldız ondan daha iyi oynuyordu. Bazen anlaşamadığımız oluyordu ama benim için her zaman idoldü. Ben kimseyi rakibim olarak görmedim, hepimizde Türk tiyatrosunu gördüm.
Büyük yıldızların ortak özelliği kaprisleridir. Ama ben herhalde onlara bir rahatlık veriyordum ki, bana kimse kapris yapmadı. Yıldız Kenter ise neredeyse bir figüran gibi hareket ederdi. Yale Üniversitesi’nde tiyatro okurken her zaman fikrim Türkiye’ye dönmek ve Türkiye’de tiyatroyu yükseltmekti. Ama geldiğimde beni uzun zaman kimse kabul etmek istemedi, “Zengin çocuğunun ne işi var tiyatroda!” dediler, “Hep uşak rolü oynamış,” diye eleştirdiler. Bunlar beni çok etkiledi, çok mücadele etmek zorunda kaldım ve sonunda kendimi kabul ettirdim.
Dormen Tiyatrosu’na hiçbir zaman “benim tiyatrom” demedim, o her zaman hepimizin tiyatrosuydu. İlk izlediğim oyunlardan biri, “Othello”ydu. Oyuncu olmaya karar vermiştim. Ama o yıllarda sinemaya daha yatkındım. Yale’den sonra tiyatro ağır basmaya başladı. Yale’deki hocalarımdan Miss Welch benim kılavuzumdu. Bana yol açtı ve ben o yoldan yürüdüm. Paul Newman’la okulda tanıştık, benden iki yaş büyüktü. Sonra dost olduk. Birlikte çalıştık. Hatta bir ara İstanbul’a bile gelecekti. Kimse benim kadar Hollywood artisti ismi bilmez; eskilerin hepsini bilir, sinema defterleri tutardım. Haftada iki üç kez sinemaya giderdim. Beni daha çok müzikaller etkilerdi; onlar gibi olmak en büyük hayalimdi.
Hollywood’un eşiğindeydim ama şansımı denemedim. Birkaç kez fırsat geçti elime ama çok ilgilenmedim. Niyetim Türkiye’ye dönmekti. Ama doğrudan doğruya bir teklif gelse belki yapardım. Benim büyüdüğüm yıllarda kimse çocuğunun sanatçı olmasını istemiyordu. Prestijli değildi, para kazandırmıyordu. Sonradan bunun değişmesinde herhalde benim çok etkim oldu.
Tiyatro için babamdan aldığım borçları ödeyememek içimde ukde kaldı. Babam öldüğü yıllarda tiyatro iyi durumda değildi, sonradan iyi günlerini görmesini isterdim. Babam ileriyi gören bir adamdı. Ondan devrimciliği, müthiş bir Atatürkçü olması yönlerini aldım. Çok arkadaş canlısıydı ama Atatürk’e kötü bir şey söylenince kıyameti kopartırdı. Hayatımda kendimi inşa etmemde yeri olan biricik insan babamdır. Babamı her zaman büyük saygıyla anarım.

Bana nezaketi, beyefendiliği annem öğretmiştir. Çok şık bir kadındı. Çocukları bile kapıya kadar geçirirdi. Gittiğim bir yere çiçek götürmek, davet ettiği için kıymet vermek, insanları evimde rahat ettirmek istemek gibi özellikleri annemden almışımdır. Böyle bir anneyle yetişmek, hayatıma girecek insanları seçmemde de etken oldu. Çocukken haşarı değildim ama çok muziptim. Çok şakalar yapardım. Mesela eve gelen misafirlerin çantasına gizlice evden iki gümüş kaşık atar, sonra ne olacak diye beklemeye geçerdim.
Pek kızamam, kızsam da hemen geçer. Ama yine de affedemediğim insanlar oldu. İnsanı çok seven biriyim, yalnızlığı hiç sevmem. Yakın dostlarım hep benim en yakınlarım olarak kaldılar. Nezaket her şeyin başlangıcı. Gittiğiniz yolun halısı bence. Betul Mardin’le 75-80 senedir tanışıyoruz.
Boşandıktan sonra devam eden dostluğumuz, birbirimize yıllardır duyduğumuz saygının devamıdır. Birine âşık olursanız onun içinde saygı vardır. Aşk bitse bile yakın ilişki kalır, kalması gerekir. Biz de öyle yaptık, bunu yapmaktan da çok mutluyuz. Ayrılan çiftlerin birbiri hakkında konuşması bana çok ters geliyor. Bu kadar zaman neyi paylaştınız öyleyse? Betul’un biz nişanlıyken hediye ettiği kolyeyi o zamandan bu yana hiç boynumdan çıkarmadım. İnandım.
Afife Jale ismini yaşatmak, tiyatronun benden önceki gündeme getirmek için elimden geleni yaptım. Cahide Sonku, son kez tiyatroda benim sahnemde oyunculuk yaptı. Eskiden seyirci oyuna gelirken daha iyi giyinirdi, reaksiyonu daha farklıydı. Şimdilerde her oyun bittiğinde ayağa kalkıp alkışlamaları beni rahatsız ediyor.
“Yarın başka bir gün. Gece nasıl uyumuş olursam olayım her gün için buna inanırım.”
Gençler hakkında daima iyi şeyler söylemek isterim çünkü gelecek onların elinde. Hayat mottom şu: “Tek bir kibrit çakmak dünyayı aydınlatmak gibidir.” Bir kişiyi kurtarmaya bütün dünyayı kurtarmak gibi bakıyorum.Yarın başka bir gün. Gece nasıl uyumuş olursam olayım her gün için buna inanırım. Hayatım ve zamanım sistemlidir. Sabah 08.00’de kalkar, her gün aynı kahvaltıyı yapar, müzik dinlerken bulmacamı çözerim. Her yere erken gitmeye dikkat ederim.
Müzikte Rahmaninov, Rimsky Korsakov’cuyum. Yazarlardan André Gide, Dostoyevski, Çehov ve tabii Shakespeare beni çok etkilemiştir. Başarısızlıklarımı kabul ederim ve asla takılmam. Hemen bir sonraki adıma geçerim. Başarısızlıklar bizim için çok önemlidir.
“Dormen Tiyatrosu’nda yüzlerce insan yetişti. Onların başarılarıyla gurur duyuyorum.”
Türk izleyicisi en çok komedi seviyor, gülmeyi seviyor. Ben de kişisel olarak Charlie Chaplin’e hayranımdır. O kadar güzel işler yaptı ki. Tiyatro için en önemli şey, genel kültür düzeyi. Kültür, insanı zenginleştirir, görüşünü geliştirir, onu daha iyi oyuncu yapar. Dormen Tiyatrosu’nda yüzlerce insan yetişti. Onların başarılarıyla gurur duyuyorum.
Eski İstanbul’da Boğaziçi bizim için nimetti. Rejans gibi müdavimi olduğum çok yer vardı. Eşyaya önem veririm. Babamdan kalan yazı masasını uzun zaman kullandım. Evimde babamdan, babaannemden kalan birçok resim, eşya var.
Ben babamdan farklı bir baba figürü oldum. İyi bir baba da oldum galiba; onlarla yakın ve zor günlerinde dertleşecekleri kişi olmaya çalıştım. Para konusunu hiç düşünmem, cebimde para taşımam. Şu an cebimde bir kuruş bile yok. Audrey Hepburn en beğendiğim insanlardan biriydi. Ankara’ya geldiğinde onunla program yaptım; çok doğaldı.
En sevdiğim yönetmen, Steven Spielberg’tir. “Schindler’in Listesi” filmine bayılırım. Güzel bir hayatım oldu. Tatillerde oyuncu arkadaşlarımla Çiftehavuzlar’daki evimizde tatil yapar, gitar çalar, yemek yerdik. Çok gezdim, çok gördüm. Hayatım boyunca çok çalıştım ama kendime vakit ayırmaktan hiç vazgeçmedim.