Kendimizi ele veriyoruz!

Giriş Tarihi: 27.01.2017 11:29 Güncelleme Tarihi: 30.01.2017 12:10

Hazırlayan: Emrah SAKA

Sosyal medya, günümüzün eğlencesi ya da kendimizi açığa vurmamız için bize önerilen, eğlenceli görünen bir oyuncak. Hakkımızdaki her bilgiyi herkese sunduğumuz bir dünyada davranışlarımız bizi ne kadar ele verir? 'Bull', bu konuyu inceleyen, sezonun en ilginç dizilerinden biri. Psikoloji ve teknolojiyi bir araya getirerek çözümler buluyor. Dr. Bull. Fox Crime'da salı akşamları yayımlanan dizide ekibiyle birlikte suçları araştıran Dr. Bull'u canlandıran Michael Weatherly ile çok özel bir görüşme yaptık.

ESQ: Dizinin Dr. Phil McGraw'den esinlenerek hazırlandığını biliyoruz. Kendisiyle tanışma fırsatınız oldu mu?

Michael Weatherly: Evet, kendisiyle dizi hakkında konuştuk. McGraw'in davalar hakkında büyük tecrübesi var. Steven Spielberg ile de diziden neler beklediği hakkında konuştuk.

ESQ: Dr. Bull insan doğası hakkında çok güçlü sezgilere sahip ve bu sezgilerle jüriyi etkilemeye çalışıyor. Bu, ne kadar etik?

M.W: Çok güzel bir soru. Teknoloji, yaşadığımız hayatı çok değiştirdi. Yirmi sene önce, biriyle çıktığınızda birbirinizi tanımaya çalışırdınız. Ancak bugün her şey değişti. Artık söz konusu kişiyi internette araştırıyor, daha tanışmadan hakkında bildiğimiz sandığımız şeyleri keşfediyoruz. Peki bu etik mi? Bana kalırsa içinde yaşadığımız dünyada 'etik' meselesi önemli. Dr. Bull ise sadece kendini ifade edemeyenlerin yanında yer alıyor ve üzerlerine atılan suçu ortadan kaldırmak için sisteme müdahale ediyor.

ESQ: Amerikan vatandaşları oy kullandığında jüri görevini yerine getirmek zorunda. Son seçimlerde, jüri görevi almamak için oy kullanmayanlar bile vardı. Sizce neden bu görevden kaçıyorlar?

M.W: Bu görev zamanınızdan çok çalabiliyor. Örneğin çocuklarınızın okula başladığı gün jüri görevinizi yerine getireceğiniz haberi gelebiliyor. İnsanlar bunun özel hayatlarına müdahale ettiğini düşünüyor. Bunların bize demokrasinin hediyeleri olduğunu göz ardı edebiliyorlar. Benim de bir jüri görevim var, ancak ileri bir tarihe almam gerekecek, çünkü 'Bull'un çekimleri var.

ESQ: İlk sezonda iletişimin %93'ünün söze dayalı olmadığını söylüyorsunuz. Peki beden dili bizi yanıltabilir mi?

M.W: Tabii, her zaman! Bir insanın ne söylediğinden ziyade nasıl davrandığına bakarak onun hakkındaki birçok gerçeğe ulaşabilirsiniz. Özellikle mimiklere dikkat etmek çok işe yarar. Örneğin bir insan ne sıklıkta göz kırpıyor; yüzü kızarıyor mu, aşağı mı bakıyor yoksa yukarı mı ya da ayakları kapıya mı dönük? Bence dizinin en güzel tarafl arından biri de bu mimikleri fark etmemizi sağlaması. Bu anlamda yazar Malcolm Gladwell'in harika bir gözlemci olduğunu düşünüyorum, Gladwell karakterleri inceler. Bence Dr. Bull da aynı şeyi yapıyor.

ESQ: Dr. Bull'u kendinize yakın buluyor musunuz?

M.W: Dr. Bull çok ilginç biri. Ben de hayatımın bu evresinde etrafımda olup bitenleri anlayabilmek için çok çaba harcıyorum. Eşim, çocuklarım, iş arkadaşlarım ve bana bu soruları soran gazeteciler sayesinde 5 sene öncekinden daha fazla farkındayım. Bu anlamda Dr. Bull'a benziyorum ve bu bana keyif veriyor.

ESQ: 'Bull', bazı açılardan 'Lie To Me' dizisini hatırlatıyor. 'Bull'u farklı kılan nedir?

M.W: Bir farktan söz edeceksek bunun sezgilerle teknolojinin uyumu ve davranışları gözlemlemeyle ilgili olduğunu söyleyebiliriz.

ESQ: Türkiye'de dizinin çok hayranı var. Türkiye hakkında ne biliyorsunuz?

M.W: Eşim Sırp olduğu için Osmanlı İmparatorluğu hakkında pek çok şey öğrendim. Aynı zamanda bir James Bond hayranıyım. 'Skyfall'da İstanbul'dan kareleri izlemiştim.

ESQ: Hayranlarınıza ne demek istersiniz?

M.W: Umarım dizi onları insanlarla ilgili konularda daha açık fi kirli yapar, çünkü herkesin farklı bir hikâyesi var. İnsanları anlayabilmek için onlara sabırla yaklaşmak gerekiyor.

BİZE ULAŞIN