Gişe Rekorları Kıran Bir Film Nasıl Çekilir?

Parçalara ayrılan şu dünyada bir hikâye bizi bir araya getirebilir mi; Deadpool 3 ve All The Light We Cannot See filmlerinin yönetmeni Shawn Levy anlatıyor.

Giriş Tarihi: 08.11.2023 13:53 Güncelleme Tarihi: 08.11.2023 14:07

Levy, Stranger Things'in 3. sezon setinde.

Parçalara ayrılan şu dünyada bir hikâye bizi bir araya getirebilir mi; Deadpool 3 ve All The Light We Cannot See filmlerinin yönetmeni Shawn Levy anlatıyor.

Hazırlayan Michael Sebastian / Çeviri Ece Büyükçolpan

Deadpool 3 ile birlikte yakında beyazperdeyle buluşacak Star Wars filminin yönetmen koltuğunda oturmaya hazırlanan Levy, aynı zamanda Free Guy, The Adam Project, The Night at the Museum serisi, Real Steal, The Internship, Date Night ve This Is Where I Leave You gibi yapımların da yönetmeni. Bu projelerin ve daha pek çok yapımın yanı sıra Stranger Things'in de yapımcılığını üstlenen Levy, 21 Laps Entertainment'ın kurucusu. 2 Kasım 2023'te Netflix'te yayınlanmaya başlayan mini dizi All The Light We Cannot See'nin yönetmenliğini de üstlenen Levy, Deadpool 3'ün çekimlerine Hollywood SAG-AFTRA Grevi sebebi ile ara verildiği sıralarda, yani geçtiğimiz ağustos ayında, Esquire US baş editörü Michael Sebastian'a nasıl gişe rekortmeni yazılır, anlattı.

Return of Jedi'ı izlemek için tekrar ve tekrar sinemaya gittim. Luke'un İmparator'un odasında Vader'dan saklandığı sahnede Vader'ın "Eğer sen karanlık tarafa geçmezsen belki kız kardeşin geçer" repliğini çok net hatırlıyorum. Çok sessizdi. Yere iğne düşse sesi duyulurdu. Ve Vader aniden yanlış düğmeye bastı. Luke gölgelerin arasından çığlık atarak geldi ve Vader'la bir ışın kılıcı dövüşüne girişti. Seyircilerin o kırk saniyedeki sessizliği, perdedeki manzara ve seyircilere geçen duygu, sadece gözlerime değil kalbime de kazındı.

Gişe rekorları kıran bir filmin özü işte budur: Hikâye tek bir tonu yakalarsa, tema iyi ön plana çıkarılırsa, izleyiciye yaşatılan deneyim birleştirici olup ona dünyanın bizden çok daha büyük olduğu hatırlatılırsa, işte o zaman kalıcı bir anı yaratılmış olur.

Bence bu çok güzel.

Ne var ki, yıllardan beri böyle bir olgunun hâlâ mümkün olup olmadığı konusunda bir şüphecilik hâkim. Elimizde telefon, her zaman her yerde sosyal medyaya bakabilme özgürlüğü, dikkat süremizi bir hayli kısalttı. Dünya, sosyal medya akışlarımızın içine sığacak kadar küçülüyor. Algoritmalar bize zaten istediğimizi ve düşündüğümüzü sunuyor. Enerjik bir yaşamın sonunu getirir bu. Peki, parçalara ayrılan şu dünyada bir hikâye bizi bir araya getirebilir mi?

Filmim Free Guy, 2021'de, pek çok insanın hâlâ sinemaya gitmekten kaçındığı o dönemde ortaya çıktı. Hakkındaki beklentileri boşa çıkararak pandeminin en başarılı orijinal filmi oldu. Tabii bu bizim için çok şey ifade ediyordu. Bir izolasyon sürecinden çıkıyorduk. İnsanlara yeniden bir arada olmayı ve ortak alanlarda bir arada olmanın, temas etmenin ne kadar iyi geldiğini hatırlattı. Yazın hem Oppenheimer'ı hem de Barbie'yi tek başıma izlemeye gittim. İşte o salonlarda, birinin bizim için ölçüp biçtiği bir hikâyeyi, aynı anlarda nefesini tutan üç yüz küsur yabancıyla birlikte izliyordum. Bu öyle bir his ki, benden de büyük; yanımda oturan yabancıdan da.

Adeta otantik, toplumsal bir olay.

David Mamet ile bir akşam yemeği yedik ve ona şu soruyu sordum: "Kariyerinde yaşadığın en büyük heyecan neydi? Glengarry Ross için Pulitzer Ödülü'nü kazanmak mıydı? Bir filmi yapmak mı? Yoksa o kitabı yazmak mı?" Bana dedi ki, "Sinema salonunda oturup yazdığım bir senaryoya üç yüz yabancının güldüğünü görmekti, çünkü kimsenin yabancılarla dolu karanlık bir salonda gülüyor numarası yaptığını düşünmüyorum."

Üstelik bu deneyim sadece sinema salonlarıyla sınırlı değil. Stranger Things'in yönetici yapımcısı olarak, dünyanın her yerinde, her nesilden yüz milyonlarca insanın, tıpkı Star Wars'ta olduğu gibi bir televizyon programı etrafında bir araya geldiğini gördüm. Eğer bir hikâye, insanları duygular yoluyla ortak paydada buluşturabiliyorsa; ister sinema olsun ister oturma odası, o artık gişe rekorları kıran bir hikâye olur.

Ne şekilde olursa olsun, gişe rekorları kıran bir film izleyicinin zevkine adanır. Yani, tamamen kendinizi tatmin etmeye uğraşmıyorsunuz. Komedi değil, drama türündeki ilk dönem hikâyem mini Netflix dizisi All the Light We Cannot See'ye başladığımda bana şu soru soruldu: "İnsanlara ne hissettirmek istiyorsun?" Ben de, "Aradığınız cevap sorunuzun içinde; onlara bir şeyler hissettirmek istiyorum" dedim.

Hollywood SAG-AFTRA grevi nedeniyle yapım aşamasındaki çalışmalarına ara verilen Deadpool 3'ü şimdi yapıyorum. Filmdeki önemli bir sahne için dublör ve aksiyon ekibime "Arkadaşlar bu bir Jedi anı" dedim. Telefonumdan Vader ve Luke'un sahnesini açıp o sahnenin nasıl fotoğraflandığını, nasıl ışıklandırıldığını, çekilen kareyi ve o tempoyu yeniden inceledim. İlgilisi olan Star Wars hayranları, Deadpool filmimde, onlarca yıl önce bir sinema salonunda gördüğüm bir andan ilham aldığım sahneyi görecek. Bu, sonsuza dek sürecek bir anı. Bu bir hazine.

BİZE ULAŞIN