Padişahtan şehzadesine hayat dersleri

Karakarga Yayınları’nın okurla buluşturduğu Babası Sultan Murad’dan Fatih Sultan Mehmed’e Nasihatler, cep kitabı boyutlarında olmasına rağmen hemen herkesin faydalanabileceği hayat dersleriyle dolu bir hazine niteliğinde.

Giriş Tarihi: 18.05.2018 11:45 Güncelleme Tarihi: 18.05.2018 12:04

Yazı: Ege Görgün

Kanuni Sultan Süleyman döneminde saraya hizmet eden Venedik Büyükelçisi Mario De Cavali, aynı görevle 2. Murad döneminde saraya hizmet eden dedesi Andrea Coscolo'nun eşyaları arasından Nasihatü Sultan Murad adlı bir çalışma bulur ve bunu saray tercümanlarından Murad Bey'e tercüme ettirip Sultan Süleyman'a takdim eder.

Arşivlerde aynı hattatın elinden çıktığı belirlenen iki nüshası bulunan eser, Andrea Coscolo'nun tanık olduğu, Sultan 2. Murad ve ileride İstanbul'u fethedecek olan Şehzade Mehmed arasında geçen konuşmaları içermektedir. Ancak daha da güzeli, eserde siyasi telkinlerden ziyade kişisel nasihatlere yer verilmiş olmasıdır.

Sultan 2. Murad, şehzadesi Mehmed'e insanın çocukluk çağından başlayarak ihtiyarlığa dek hayatın her evresinde yapması gerekenleri kendi ciddiyetini yumuşatarak samimi, dostane bir dille, hikâyeler ve örneklerle süsleyerek öğütlemiş. Bunun sonucunda da ortaya iki hükümdarın siyasetten ziyade kişisel ve sosyal hayata yönelik ılımlı, hoş sohbetinin genel çerçevesi çıkmış.

Kitabın ilk sayfalarında Şehzade Mehmed yaşı 80'in üstündeki babasına "Ben oğlunuz, kutlu ve mutlu babamdan şunu öğrenmek isterim: Şerefli ve yüce karakteriniz için ne tür bir ilaç, üstün aklınız için ne cins bir nesne kullanıyorsunuz?" diye sorar ve ekler: "Eğer bunu ben oğlunuz ve kulunuza da öğretme lütfunda bulunursanız inşallah o ihtiyarlık çağlarına vardığım zaman, kahramanlık ve yiğitlik yanında neşe ve sevinç dolu bir hayatı da beraberimde getirmiş olurum."

Oğlunun sorusu karşısında Sultan Murad'ın sözleri, uzun ve sağlıklı bir ömür sürmenin anahtarı sayılacak türden: "Ben ki, çok sayılabilecek bir yaşa sahibim; bu süre içinde doktorlara çok az başvurmuşumdur. Çünkü hemen her şeyi ölçüyle kullanırım, hiçbir zaman ölçüyü elden bırakmam. Ölçülü olma, bence her hastalığın yegâne çaresidir. Yemenin ve içmenin fazlasından her zaman sakınırım. Aşırı şekilde yiyip içenler, bence kendilerini zehirlemektedirler. Ben midemi öyle olur olmaz, gereksiz şeylerle doldurmaz, bunun yerine az fakat temiz ve iyi yiyeceklerle beslenirim.

Beni böyle sapasağlam olarak ihtiyarlığa ulaştıran iki şeyi iyice tecrübe etmiş ve bir âdet haline getirmişimdir. Bunlardan biri az yemek yemek, diğeri ise yediklerimi sindirmek için ister sabah ister akşam, bulunduğum yerde durmayıp bazen atla bazen de yaya olarak gezip dolaşmamdır."

TADIMLIK...

"Ey oğul! Padişahlar, ellerinde terazi tutmuş kimselere benzerler. Ancak asıl padişah odur ki, elindeki teraziyi doğru tuta."

"Ey oğul! Herhangi bir şeyin, kaba kuvvet, kılıç, kahramanlık ve ezici güç zoruyla meydana gelmesiyle, akıl ve tecrübeyle meydana gelmesi arasında büyük farklılıklar vardır."

"Ey oğlum! Bir an bile olsa sakın adaleti elden bırakma! Çünkü yüce Allah, âdildir ve âdil olanı sever."

BİZE ULAŞIN