“F1 The Movie”: Filmde Brad Pitt’in Stil Kodları
Formula 1 pistleri genelde hız, rekabet ve motor sesiyle hatırlanır. “F1: The Movie” ise bu yüksek desibelin arasından, karakterin gardırobuna saklanmış sessiz bir stil hikâyesini de anlatıyor. Brad Pitt’in hayat verdiği Sonny Hayes, pistlere yalnızca hızıyla değil, yıllanmış bir stilin adımlarıyla da dönüyor.
11 Temmuz 2025
Yazı Ekin Kurbetçi
90'larda Formula 1'in harika çocuğu olarak karşımıza çıkan Sonny Hayes, gelecek vadeden bir pilotken riski seven sürüş stili –belki de kendi deyişiyle henüz gelişmemiş frontal lobu– yüzünden trajik bir kazaya karışıyor ve bu durum onu pistlere vedaya zorluyor. Yarış ruhu için yarışan bu karakter, gürültüyü kesiyor, önüne bakıyor. Hayes, şimdilerde ölçülmüş risklerin adamıyken stili de bu anlayışı yansıtıyor.

Warner Bros
Sonny Hayes'in stil kodları, masa başında bir karakter çalışması gibi değil, âdeta karakterin zihninin içine girip kurgulanarak oluşturulmuş. Süet ceket, kaşmir gömlek, vintage denimler ya da sahneye girmeyen ama stil imzası olan çoraplar… Hepsi bir araya gelip karakterin sessiz anlatıcısına dönüşüyor. Julian Day'in anlatımına göre bu süreç, bir kostüm listesinin parça parça uygulanmasından çok daha fazlası. Film için belirlenen dolap, sette kurulmuş geçici bir stoktan ibaret değil; üç otel süitine yayılan, sweatshirt'lerden vintage denim'lere, yüzlerce ayakkabı ve gözlüğe kadar uzanan bir stil laboratuvarı.
Bu arada Brad Pitt de bu sürecin pasif bir figürü değil; kendi kıyafetlerini sete getiriyor, parçalar tek tek denenip fotoğraflanıyor, her biri sahneye göre bir seçim olarak değil, karakterin ruh haline göre şekilleniyor. Yani günün kombini çok önceden değil, daha anlık planlanmış. Julian Day'in deyimiyle, Pitt bu dolabı bir set kostümü değil, gerçek bir gardırop gibi kullanmış. Bir nevi, set günü Sonny Hayes personasına bürünen Pitt, dolabın karşısına geçip"'Bugün ne giysem?" diye sormuş. Day bu yaklaşımı şöyle özetliyor: "Brad kıyafetleri seviyor. Üzerine neyin nasıl oturduğuna çok dikkat ediyor. Ama mesele yalnızca iyi görünmek değil; o kıyafet karaktere ait mi, yıllardır onunla mı yaşıyor, onu arıyor."
Kararlaştırılmış değil, birlikte inşa edilmiş bir stil bu. Ve bu da Sonny Hayes'in görünümünü yalnızca estetik bir tercih olmaktan çıkarıyor. Daha canlı, daha gerçek bir şeye dönüştürüyor. Tam da Pitt'in istediği gibi, parçaların bir çoğu kendi yaşanmışlıklarına sahip ya da içinde yaşanmış hissi veriyor. Bu hissi her detayda, karakterin AirpodMax'inin üzerine yapıştırdığı eskimiş sticker'larda bile görebiliyorsunuz.

Warner Bros
Silverstone'un giriş sahnesinde Sonny Hayes, pistlere yıllar sonra ilk kez geri dönüyor. Üzerinde solmuş bir denim gömlek, altına vintage Levi's bir kot pantolon, ayağında Marsell marka kovboy botları ve tabii ki o ikonik süet ceket ve yeşil weekender çanta. Bir takımın umut ışığı olarak ufukta görünen bu yalnız kovboy, yalnızca F1 dünyasına değil, 70'lerin sinema estetiğinden bugünün ekranına doğru yürüyen bir figür gibi. Brad Pitt'in canlandırdığı Hayes, Clint Eastwood'un yalnızlığıyla Paul Newman'ın ölçülü karizmasının arasında bir yerde duruyor. Stil anlayışı ise filmin kostüm tasarımcısı Julian Day'in tanımıyla zamansız: 70'lerin asi kahramanlarıyla bugünün sade estetiğini aynı çizgide buluşturuyor.

Instagram: @palecriminal
Pitt'in sonraki sahnelerde giydiği Indigo gömlek de girişteki parçalarla kombinlenmiş. Bu dikkat çekici tasarım, Hindistan merkezli 11.11 / eleven eleven markasına ait. Julian Day, bu gömleği özellikle karakterin görsel dünyasına uyumu ve dokusuyla tercih ettiğini söylüyor. Doğal boyalarla elde edilen yumuşak indigo tonu, Hayes'in zamansız ama kişisel stiline tam oturuyor. Üstelik bu tercih yalnızca estetik değil, günümüz moda anlayışına da göz kırpan bir bilinç barındırıyor: El işçiliği, yerel üretim ve sürdürülebilirlik.
Sekiz zanaatkâr tarafından, dokuz saate yakın sürede tamamlanan gömlek, Hindistan'ın Gujarat bölgesine özgü Tangaliya dokuma tekniğiyle üretilmiş. El eğirmesi ve elde dokunan yerli pamuktan yapılan bu model, dokusuna işlenmiş küçük "dana" yani boncuk desenleriyle karakter kazanıyor. Ekru ve sarı renkli bu desenler, su kuyusu gibi günlük yaşamdan ilham alan geleneksel motifleri taşıyor.

Sonny Hayes'in pist dışındaki en çarpıcı görünümlerinden bir diğeri de, Macaristan Grand Prix'sinde karşımıza çıkıyor: Yeşil sweatshirt. Brad Pitt'in giydiği Sunspel'in klasik Loopback Sweatshirt'ü "yeni gibi görünmeyen" bir parça, yumuşak pamuk dokusu, karakterin yıllardır o kıyafete sahip olduğu hissini veriyor. Day bu sweatshirt'ü "açık ara en doğru seçim" olarak tanımlıyor.
Sunspel'in bu modeli Jonathan Anderson döneminden beri markanın çekirdek koleksiyonunun bir parçası. Film için yalnızca bir versiyon değil, Thyme ve Pale Pink olmak üzere iki farklı ton kullanılmış. Kamera arkası görüntülerde bu sweatshirt'ü gören Sunspel kreatif ekibi, parça filme girdikten sonra bu iki rengi sınırlı sayıda yeniden üretmeye karar vermiş.

Pitt'in filmde taktığı turuncu camlı aviator gözlükler, Julian Day'in merhum babasına ait. Sıkça karşımıza çıkan yeşil çantası ise görünürde sade ve tamamlayıcı bir aksesuar gibi dursa da, seçimi tesadüf değil. Filmde kullanılan çanta, motor sporları kültürüne köklü bağları olan Pacto Helmets tarafından özel olarak üretilmiş ve yeni Formula 1 aksesuarlarıyla uyumlu olarak tasarlanmış. Vintage ilhamlı bu parça, yarış dünyasından gelen bir adamın hâlâ bu kültürle yaşadığını hissettiren detaylardan biri.

Hayes'in görünümünde, aslında karakterin geçmişine yazılmış bir not gibi olan bir detay daha var: Kolundaki saat. Sonny Hayes'in bileğinde görünen IWC Ingenieur 1832 modeli, yalnızca bir sponsor ürünü değil; Brad Pitt'in birebir yönettiği bir yaratım sürecinin sonucu. Saate ait hikâye, David Fincher'la olan dostluktan başlıyor, Cloister Watches'ın kurucusu Cooper Zelnick'e kadar uzanıyor. Pitt, karakteri için yalnızca teknik olarak doğru değil, duygusal olarak da anlam taşıyan bir saat istemiş. O yüzden katalogdan hazır bir model seçmek yerine, 1970'lerin Gérald Genta tasarımı Ingenieur'ünü yeniden yorumlatmış. İnceltilmiş kasası, özel olarak geliştirilen yumuşak yeşil kadranı ve kurgusal geçmişiyle bu saat, karakterin babasından kalma bir miras gibi sahnede yer alıyor. Filmde, Hayes'in Daytona'da kazandığı yarış sonrası teklif edilen Rolex Daytona'yı reddetme sahnesi de bu saatin önemini doğrudan ortaya koyuyor: "Zaten bir saatim var."
Bu saatten gerçek hayatta ise iki prototip üretiliyor: Biri IWC arşivine giriyor, diğeri de tabii ki Brad Pitt'in kişisel koleksiyonuna. Ama merak etmeyin, saat ve F1 meraklıları için de Hayes'in baba yadigârından ilham alan, yeşil grid kadranlı IWC Ingenieur Automatic 40 tasarımından 1.000 adet üretilmiş.

Brad Pitt'in, Sonny Hayes'in gardırobuna kendinden bir parça katmayı özellikle istediğini söylemiştik. Bu katkı, Sonny Hayes'in görünümündeki o dikkat çekici gömlekle vücut buluyor. Hayes'i Las Vegas'ta, bir barda gördüğümüz sahnede, üzerinde ince açık tonlarda bir kaşmir gömlek var. Kumaş yumuşaklığıyla ve kalıbıyla, çabasızlık ve maskülen duruşu birleştiren bu tasarım, Brad Pitt'in kendi markası God's True Cashmere'e ait. Evet gömlek yüzde 100 kaşmir ve sizi sarıp sarmalayan bir dokuya sahip. Ama onu asıl özel kılan, düğmelerindeki ametist taşları. Markanın her gömleği, enerjinizi değiştiren bir detayla, elle oyulmuş yarı değerli taşlardan oluşan 11 düğmeyle tamamlanıyor. Her taş, bir enerji merkezine dokunmak, içsel bir denge yaratmak amacıyla seçiliyor. Pitt'in karakteri için seçilen ametist taşı ise "uyumlanma ve korunma" anlamı taşıyor.
Sonny Hayes'in stilinde dikkat çeken bir diğer detay da takıları. Brad Pitt'in film boyunca kullandığı bileklik ve kolye kombinasyonları, görünümüne çabasız ama karakterli bir hava katıyor. Farklı materyallerin ve dokuların bir araya geldiği mix & match bileklikler, özellikle metal ve taş ağırlıklı seçimlerle karakterin geçmişini ve bohem yanını yansıtıyor. Boynunda katmanladığı kolyeler ise kovboy estetiğine göz kırpan ama modern bir dil kuran parçalar. Bu takılar, stilin yalnızca kıyafetle sınırlı olmadığını, Sonny Hayes'in yıllarca biriktirdiği, belki pist dışında edindiği kişisel anlamlarla örülü bir dünyayı taşıdığını hissettiriyor.

Instagram: @palecriminal
Sosyal medyada en çok dikkat çeken görünümlerden biri de, Sonny Hayes'in Abu Dhabi sonrasında giydiği johnny yakalı sweatshirt. Stilist Julian Day, bu parçaya gelen yoğun ilgi sonrası detayları Instagram'da paylaşmış. Sweatshirt, İsveç merkezli Séfr markasına ait, etek kısmındaki eskitme detayıyla yine karakterin yıllardır taşıdığı bir parçaymış gibi görünüyor. Pitt'in sweatshirt'le birlikte giydiği vintage Carhartt WIP Double Knee pantolon ise Londra'daki ünlü vintage mağazalardan Duke's Cupboard'dan alınmış. Mağaza, Bella Hadid ve Central Cee gibi isimlerin de uğrak noktası.

Görünümün tamamlayıcısı da tabi ki film boyunca sıkça karşımıza çıkan ya da görünmeseler bile orada olduğunu bildiğimiz Rototo çoraplar. Japon üretimi bu parça, karakterin rahatlıkla özensizlik arasında kurduğu çizgiyi temsil ediyor.
Görünmeyen çoraplardan bilekten çıkmayan takılara veya çokça kullanıldığı belli olan parçalara: Stil, burada yalnızca görünmek için değil; bir yaşam biçimini, bir geçmişi ve bir karakteri taşımak için var. Ve Julian Day'in gardırobu, bu hikâyeyi sessizce ama unutulmaz bir şekilde giydiriyor.