Lewis Pullman, “Thunderbolts*” ve Kırmızı Halı Stilini Anlatıyor
Marvel Sinematik Evreni’ne ilk adımını atan oyuncu, hem ekranda hem de gerçek hayatta rolüne uygun giyinme işini öğrenmiş görünüyor.
Yazı Jonathan Evans
Çeviri Zeynep Dallı
Lewis Pullman, "Thunderbolts*"un Los Angeles galası sabahı Zoom'a bağlandığında şöyle dedi: "Kendimi hiç kahraman gibi hissetmiyorum." Haklı. Son 72 saat içinde, 32 yaşındaki oyuncu –onu "Top Gun: Maverick" ya da "Salem's Lot"tan tanıyor olabilirsiniz– Londra'dan Los Angeles'a gidip geldi ve Marvel Sinematik Evreni'ne eklenen son büyük ekran yapımını desteklemek için sayısız röportaj yaptı. Bunu "Vücudum oradan oraya savruluyor, zihnim ise anca yetişiyor," diye açıkladı. Sonra gülümsedi: "Ama her aşaması çok keyifli. Gerçekten harika bir deneyim."
Bu iyi deneyimi fazlasıyla hak etti. Sinematik olarak zorlu bir dönemin ardından, Thunderbolts*, Marvel Sinematik Evreni'nin eski parlak günlerine dönüşü olarak selamlanıyor. Eric Francisco'nun daha önce yazdığı gibi: "Marvel Sinematik Evreni'nin en karanlık saatlerinden birinde, Thunderbolts* yükselme görevini başarıyla yerine getiriyor." Florence Pugh'un Yelena Belova, David Harbour'ın Red Guardian rolleriyle hayran favorileri arasında yer aldığı filmde Pullman da kadronun tam ortasında. Onun karakteri Robert "Bob" Reynolds –nam-ı diğer The Sentry ve kötü günlerinde The Void– filmin "kalbi" konumunda. Üstelik Pullman'ın performansı, "en katı eleştirmenleri bile yumuşatacak güçte." Daha önce hiç süper kahraman kostümü giymemiş bir oyuncu için hiç fena değil.
Bugünse Pullman başka bir kostüm giyiyor: Bu kez İtalyan lüks markası Brioni imzalı. Stil danışmanı Warren Alfie Baker sayesinde hayatına giren bu takım elbise, Pullman'ın deyimiyle "fırtınanın gözü" olan Los Angeles galasında giyeceği kombin. Tüm bu telaş öncesinde ise bize Marvel evrenine katılışını, dev tişört koleksiyonunu, Thunderbolts* setinde öğrendiklerini ve daha fazlasını konuşmak için vakit ayırıyor. İşte sohbetimizden öne çıkan başlıklar (özetlenmiş ve düzenlenmiş şekilde):
Pullman Brioni takımı, Louboutin botları ve Omega saatiyle. (Fotoğraf Leigh Keily)
Galadaki Görünümü Hakkında
"Üzerimdeki bir şeyi beğenirseniz bilin ki onu Warren Baker seçmiştir. Bu işlerde oldukça yeniyim, o yüzden stilistim Baker bana kombinimle detayları yazmak zorunda kaldı. Takımım özel dikim Brioni, saatim Omega ve botlarım Louboutin. Takım elbise, yıkanmış ipek kumaştan ve monokrom renkte. Baştan aşağı aynı rengi giymeyi severim. Bazı açılardan filmdeki süper kahraman kostümlerini de andırıyor. Her kahramanın kendi rengi vardır ya; biz doğrudan karakterimin renklerini kullanmak istemedik ama Sentry'nin kostümünde mavimsi tonlar var ve bu kombin, ona sade, klasik ve zamansız bir şekilde selam durmanın güzel bir yolu oldu."
Kişisel Tarzı Üzerine
"Muhtemelen 150 tane tişörtüm var ama sadece 20 tanesini giyiyorum. Tişört, kot pantolon ve bot kombinasyonunu severim. Kovboy çizmelerine bayılırım. Onları daha şık kombinlere katmayı da seviyorum, bu da kombini bana özel kılıyor. Ama farklı şeyler denemeye de çalışıyorum. Yakın zamanda ilk kez spor ayakkabı ve Clarks Wallabees ayakkabı aldım. Yumuşak ve terlik gibi olmaları hoşuma gitti."
Pullman şöyle diyor: "Muhtemelen 150 tişörtüm vardır ama en fazla 20'sini giyiyorum." (Fotoğraf Leigh Keily)
Marvel Sinematik Evreni'ne Katılması Hakkında
"Bu evrene adım atmak gözümü korkuttu. Çünkü kendi olgunluğunu kazanmış bir yapı. Ergenlik dönemini geçirdi, şimdi ise kendi içinde büyük bir hikâyeye dönüştü: Marvel nasıl bu noktaya geldi? Bir şeye hayran olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum; bazen felç edici seviyededir. Benim de çok sevdiğim bazı kahramanlar var ve o dünyaya yeni biri girdiğinde orası kutsal bir alan gibi hissediliyor, yeni kişi dışlanabiliyor. Bu düşünce ve korku, bir an bile beni bırakmadı. Çizgi romanlardaki bu karakteri seven insanlara sadık kalmak istedim ama aynı zamanda sayfadan perdeye geçerken ister istemez kendimden bir şeyler de getirmem gerekiyordu.
Başta şöyle düşündüm: 'Sentry ve Bob karakterinde sevdiğim her şeye sadık kalacağım.' Ama sonra fark ettim ki, bu benim işim. Beni bu yüzden seçtiler. Kendi yorumumu getirmem, boşlukları doldurmam gerekiyor. Zorlu ama verimli bir mücadeleydi."
Pullman, "İnsanların çizgi romanlardaki bu karakterle ilgili sevdikleri şeylerin hakkını vermek istedim," diyor ve ekliyor: "Aynı zamanda, sayfadan perdeye geçtiğinizde, hoşunuza gitse de gitmese de kendinizce bir yorum getirmeniz gerektiğini aklımdan çıkarmadım." (Fotoğraf Leigh Keily)
Bob'un Çok Yönlü Doğası Üzerine
"Sanki bir kaleydoskop. Hangi açıdan bakarsanız psikolojisinin farklı parçalarını görüyorsunuz. Tüm bu içsel karmaşayı vaktinden erken ele vermeden taşımak zordu. Belki filmi ikinci kez izlediğinizde onu daha iyi anlayabilir, nüansları daha net yakalayabilirsiniz."
"Thunderbolts*"un Seyir Deneyimi Hakkında
"Seyircilerin filmde şaşıracağı çok şey var. Sürprizleri korumak için çok uğraştık. Ama bir yandan da filmde işlenen temaları konuşmak istiyorum ki insanlar heyecanlansın. Bu filmde ciddi bir duygusal yoğunluk var. Yönetmen Jake Schreier da bunun farkında olarak dengeyi kurmak için âdeta ince bir ip üzerinde yürüdü. Akıl sağlığı konusunu ele alırken aynı zamanda izleyiciyi eğlendirmeyi de başardı. Ben sinemaya işte tam da bu yüzden gitmek isterim. Evet, eğlenmek, patlamış mısır eşliğinde keyif almak için... Ama film bittikten sonra üzerine düşünmek, karakterlerle daha fazla vakit geçirmek için de.
Bu film bunu başarıyor. Salondan çıkınca o karakterlerle hâlâ vakit geçirmek istiyorsunuz. Yeni arkadaşlar edinmiş gibi hissediyorsunuz. Filmde üstelik konuşulması gereken şeyleri konuşuyoruz ama steril, cilalanmış bir şekilde değil. Karmaşık, kusurlu konuları da es geçmiyoruz çünkü film bir grup uyumsuzun sağlıklı ilişkiler kurmaya çalışmasını, dövüşler arasında birbirlerine terapi yapmalarını anlatıyor."
Pullman, "Thunderbolts*" ekibi için şöyle diyor: "Sağlıklı bir ilişki için kendi en iyi versiyonlarını bulmaya çalışan ve dövüşler arasında nefes alırken birbirlerine terapi vermeye çalışan bir grup uyumsuz ile karşı karşıyasınız." (Fotoğraf Leigh Keily)
Hikâyeyle İlk Karşılaşması Hakkında
"Yönetmenimiz Jake bana ilk başta tanışacağımız terasın fotoğrafını gönderdi ve "Burası bizim buluşma noktamız," dedi. Gerçekten de öyleydi. Orada kamp ateşi etrafında eski hikâyeler anlatan iki mağara adamı gibiydik çünkü senaryoyu okuyamıyordum. Jake bana 'Thunderbolts'un hikâyesini ve Sentry'nin hikâyedeki yerini detay detay anlattı. Elinde bazı storyboard'lar vardı, mağara resimleri gibiydi. Deneme çekimine neredeyse sadece kulaktan dolma bilgilerle girdim ki bu da bence çok havalı. Hikâyeyi baştan sona yönetmenden dinledim. Onun karakterlerle kurduğu kişisel bağları görmek etkileyiciydi. Bence en iyi yönetmenler projeyi kişisel alır ama aynı zamanda diğerlerinin duygularına da alan tanır. Jake'in bu filmi anlatmaya ihtiyacı vardı. Ondan başka biri de anlatamazdı."
Pullman yönetmen Jake Schreier için "Bu hikâyeyi anlatacak daha iyi biri olamazdı," diyor. "Sanki bunu anlatmaya ihtiyacı varmış gibiydi." (Fotoğraf Leigh Keily)
Oyuncu Kadrosundan Öğrendikleri
"Kadrodaki herkes inanılmaz komikti ama aynı zamanda işlerinde çok iyilerdi. Hayatınızın bir filme başladığınızda durup filmi bitirdikten sonra devam etmediğinin farkındalar. Bu filmleri yapmak bizim hayatımız. Herkes bunun farkındaydı ve bu yüzden eğlenmek istiyorlardı. Bu, öğrenilmesi gereken çok değerli bir şey.
Zamanla şunu fark ettim: İyi bir şey yapmak için acı çekmek zorunda değiliz. Bu filmdeki ton hem çok komik hem de oldukça gerçek. Bu iki ton arasında gidip gelmek için âdeta bir akrobat olmalısınız. Her birinden bu geçişleri nasıl yönettiklerine dair çok şey öğrendim. Mesela Florence Pugh tam bir unicorn. Set arasında şakalaşıyor, kahkahalar atıyor ama çekime geçildiğinde birden değişiyor. Yüz kasları bir anda dönüşüyor, az önce güldüğü şeyin izleri siliniyor. 'İşte ben de bu seviyeye ulaşmak istiyorum,' diye düşündüm."
"İyi bir şey yapmak için acı çekmek zorunda olmadığımızı anlamam biraz zaman aldı." (Fotoğraf Leigh Keily)
Ona Kimsenin Sormadığı Tek Şey
"Kimse bu süper kahraman kostümleriyle mesane kontrolü eğitimi hakkında bir şey sormuyor. Bu kostümü giyip çıkarmak 20 ila 30 dakika sürüyor. Ama benimle birlikte çalışan Ryan Dempsey'yle bu işi 10 dakikaya indirdik ve eğlenceli hale getirdik. Küçük hoparlörümüzde Creed çalıyorduk, o beni bebek pudrasına buluyordu. Kostümü giymeden önce üç saat boyunca bir şey içmemem gerekiyordu. Yetişkin bir adam olarak altınıza yapmamak için mesafeyi iyi hesaplamayı öğreniyorsunuz. İlk kostümde sağ olsunlar bir fermuar koymuşlardı ama Jake, 'Karakter için fermuar biraz tuhaf,' dedi. Ben de onu haklı buldum ve karşı çıkmadım."