Tanrı'nın Yeni Evi - Maradona Kilisesi

14 yıl önce kurulan bir kilisede ayinlere katılıp, dualar eden Arjantinli bazı futbol fanatikleri; nefes alan, gözle görülüp elle tutulabilen yeni bir Tanrı’ya tapıyor! Futbol dünyasının efsane isimlerinden Diego Maradona’nın Tanrı, kendisiyle aynı adı taşıyan kilisesinin de mabet olarak görüldüğü bu yeni dine; 60 ülkeden 120 binin üzerinde kişi inanıyor. Şimdi, Buenos Aires’e uzanıyor ve futbolun gerçek “ilahının” evine konuk oluyoruz; Maradona Kilisesi’nde, biz de yerimizi alıyoruz!

Giriş Tarihi: 25.04.2012 18:34 Güncelleme Tarihi: 06.07.2012 15:17

Yazı JONATHAN FRANKLIN

Derleme TOGAN NOYAN

La Iglesia Maradoniana (Maradona Kilisesi)'nın içindeyiz. Koridorda yürürken, oldukça yüksek sesli çığlıklar kulağımıza çalınıyor. Biraz daha ilerledikten sonra, asıl mekâna adım atıyoruz. Karşımızda, bir papaz var; pür dikkat, önündeki kitaptan bir şeyler okuyor. Anlıyoruz ki o çığlıklar, papazın her cümlesinden sonra kendinden geçen "dindar"lardan çıkıyor. Çok fazla dikkat çekmemek adına, vakit kaybetmeden, kiliselerdeki o bilindik sıralardan birine ilişiyoruz. Tabii bu esnada, etrafımızdaki meraklı gözlerden de nasibimizi almıyor değiliz. Ancak, tüm meraklarına rağmen; inananlar, papazın ağzından çıkan her söze eşlik etmeyi sürdürüyor. Bu sırada, orada bulunan herkes, yüksek sesle şu kısa duayı etmeye başlıyor: "Bu dünyada yaşayan Diego'muz, kutsanmış sol ayağınla, mucizeler bahşettin bize; attığın gollerle hatırlanacaksın!" Ortama hâkim olan loş ışık, Katolik kiliselerini aratmıyor. Kısa bir sessizliği ardından, beyaz elbiseler giymiş altı adam çıkıyor meydana ve küçük bir geçitten geçerek, yine kiliselerden aşina olduğumuz sunak tarzı bir yapıya doğru ilerlemeye başlıyor. Dikkatli bakınca, her birinin kıyafetinin arkasında "10" yazdığı görülüyor; yani, Maradona'nın yeşil sahalarda sırtında geçirdiği formaların numarası. Efsane "10"! İçlerinden biri, "kutsal bir ikonu", futbol topunu elinde tutuyor. Ardından, futbolun; suiistimal edilen, hırpalanan ve işkenceye maruz bırakılan yönü tasvir edilmeye başlanıyor. Eldeki topun etrafına dikenli teller yerleştiriliyor ve topun yüzeyinden, kırmızı renkte (kan tasviri için) sıvılar akıtılıyor. Bir adam, o esnada öne çıkıyor ve alçak sesle ama tüm mekânda yankılanacak şekilde ilahi okumaya başlıyor: "O; çarmıha gerildi, işkenceye maruz kaldı ve öldürüldü. Yalnız yaşamaya mahkûm edildi. Yetmedi, bacakları kesildi. Ama o, geri döndü; mucizevî şekilde yeniden doğdu."

Yaşlı bir adam, birden ağlamaya başlıyor. İlahilerin verdiği ruhani hazzın doruklarında olacak ki, asla teskin olmuyor. Arada bir, "Diego'm" sözü dökülüyor ağzından ama o kadar; bu adam, durmadan ağlıyor. Papaz, duruma müdahale edip, yaşlı adama sımsıkı sarılıyor. Bir babayla oğlunki gibi, öyle içten ve öyle duygusal bir kucaklaşma anına tanık oluyoruz. Biraz sonra, özel bir ayin yapılacak. En azından, bize verilen bilgi bu doğrultuda. Hazırlıklar, başlıyor. Beyaz giymiş adamlar, yine sahneye çıkıyor. Ardından, genç bir çift, üç haftalık olduğunu öğrendiğimiz bebeğiyle papaza doğru ilerliyor. Evet, Maradona Kilisesi'ndeki vaftiz töreni başlıyor! Bebeğin başından aşağı, bira dökülüyor; yavaş ve dikkatli bir şekilde. Kilisedekiler, an itibariyle, tamamen hipnotize olmuş gibi davranıyor. Herkesin gözü, üç haftalık bu bebekte. İlahiler, dualar derken, tören sona eriyor. Papaz, son sözlerinde, içinde bulundukları yıla vurgu yapıyor; "Yıl, 48 DD. Tanrı Diego Maradona'nın evindeyiz." diyor. "DD", Despues del Diego; yani After Diego (Diego'dan Sonra) anlamına geliyor.

Diego Maradona'nın, 1986 Dünya Kupası çeyrek finalinde İngiltere karşısında attığı iki golden biri, hâlâ hafızalarda. Efsane futbolcunun İngiliz kaleci Peter Shilton'ın üzerinden elle kaleye gönderdiği o top, ağlarla buluşmuş ve yarattığı etki, hem saha içinde hem de saha dışında büyük olmuştu. Zira bir tek sahadaki hakemlerin göremediği "Tanrı'nın Eli", aynı zamanda, Falkland Adaları yüzünden iki ülke arasında yaşanan savaşın henüz taze anılarına atıfta bulunuyor ve bir anlamda, Arjantin halkının başını yerden kaldırıyordu. Zaten bir halk kahramanı olan Maradona ise, o maçtan sonra, kendi teolojik manifestosunu yazmaya başlıyordu. O, artık bir "Futbol Tanrısı"ydı! Ancak zaman içinde, yaşam tarzı yüzünden, "arızalı bir Tanrı" olarak da anılmayacak değildi. Uyuşturucu ve alkolle kurduğu dostluk, yeşil sahalardaki hegemonyasını sarsmaya başladığında; eski şaşalı günlerini arar oldu, Maradona. Avrupalı kulüplerin kadrolarında bulundurduğu "prestij" isimlerden biri oldu, bir süre sonra. Canı istemediğinde, bırakın antrenmanı, maça dahi çıkmıyordu. 2008 yılına gelindiğinde ise, işler, olumlu anlamda tersine dönmüştü. Maradona, kendisini ilahlaştıran millî takıma, teknik direktör oldu. Tarihler, 2008 yılının Ekim ayını gösteriyordu. Bu tarih, önemliydi; çünkü bir dinin kutsal tarihi, hatta Noel'i olarak kabul görecekti.

Her 29 Ekim akşamı, Maradona Kilisesi'nce, Noel Bayramı olarak kutlanıyor. Zira bu tarihten bir gün önce, Tanrı'larının doğduğuna inanıyorlar. Kilisenin önde gelen cemaat üyeleri, ki bu yaklaşık 500 kişi, Buenos Aires'te bir araya geliyor ve Noel etkinlerini başlatıyor. O bildiğimiz Noel ağaçlarından da var, ortamda; söylenenlere göre, devasa bir Noel ağacının yanı başında, Diego Maradona'nın doğum günü kutlanıyormuş. Son kutladıkları Noel'den kalan ağacı gösteriyorlar, bize. Ağaç, gümüş ve mavi renkte toplarla süslenmiş. Arjantin'in bayrak rengine atıfta bulunan çok sayıda parça var, ağaçta. Tabii en önemli parçalar, Maradona'nın gülen fotoğraflarının yerleştirildiği çerçeveler olarak görülüyor. Ayrıca "10" sayısı, kutsal bir hazine gibi, her yerde karşınızda! O esnada, etrafımdakilerden, yine dua sesleri yükseliyor: "Gazetecileri bağışla, tıpkı bizim Sicilya mafyasını bağışladığımız gibi. Futbolu, FIFA'dan koru; futbolumuzu lekelemesine izin verme."

Alejandro Veron, bu kilisenin kurucularından biri. Veron, inançları ve bu çatı altında sürdürdükleri geleneklerle ilgili şöyle diyor: "Bizim dinimiz, futbol. Ve diğer dinlerdeki gibi, bir Tanrı'mız var. Bizler, Diego'nun sahalarda yarattığı mucizeleri asla unutmadık. Onun ruhani kişiliği ve kitleleri harekete geçiren mucizeleri, bizi hayata bağlayan nedenler arasında yer alıyor." Aynen Veron'un da dikkat çektiği gibi, bu dinle diğerleri arasında benzerlikler var. Mesela "10 Emir", size de yabancı gelmiyor; öyle değil mi? Bu emirlerden, iki örnek verelim: No.5: "Diego'nun mucizeleriyle ilgili haberleri, kainata yay.", No.8: "Maradona Kilisesi'nin prensiplerini, başkalarına da tavsiye et." Maradona Kilisesi'ndeki gözlemlerimizi anlatırken, belki de en önemli görsel öğelerden birini atladık. Kilisenin antresinde, Diego Maradona'nın bir heykeli bulunuyor. Katolik kiliselerinden aşina olduğumuz tarzda bir heykel bu ama elbette birçok açıdan farklı. Heykel, yukarıya doğru bakan, elleri kalbinde kenetli bir Maradona tasviri sunuyor. Bu arada, heykelin üzerine, Arjantin Millî Takımı'nın forması giydirilmiş; "10" numaralı forma, heykelin görselliğine büyük katkı sunuyor. Öyle ki heykel, kendisini Tanrı yerine koyanlarca, Maradona'yı "yenilmez" gösteriyor.

Kilisenin sıralarında, yine her Katolik kilisesinde de rastlayabileceğimiz üzere, bir İncil bulunuyor: Maradona İncili. Aslında bu, birçoklarımıza göre de tanıdık; zira "I Am Diego (Ben, Diego)" adlı biyografi kitabı, kilisenin İncili olarak kabul ediliyor. Bu arada, "Sadık kullar", kilise ziyaretlerine eli boş gelmiyor. Hemen herkesin elinde, Maradona'nın eski fotoğrafları, yağlı boya tabloları var. Bunların çoğu da, İsa tasvirlerine benzetilmiş; yani, efsane futbolcunun bazı fotoğrafları, halelerle (Yeşil renkte.) süslenmiş. Ayrıca, ziyaretçiler ve kilisenin sadık cemaati, Maradona heykelinin ve kutsal kabul edilen sunağın etrafına, üzerinde notlar yazılı küçük kâğıtlar bırakıyor. "Maradona'yla aynı yaştayım ve onun kurduğu hayallerin aynısını kuruyorum.", "O, yukarıdan bize gönderildi.", "Tanrı, Maradona'yla konuşmuyor; 'Tanrı'yla konuşuyor." gibi bazı notların sahibi ise, Jose Gabino. Ona, Maradona'ya tapmanın nasıl bir his olduğunu soruyoruz. Cevabı, çok net; "Bu, bir tutku. Birimiz öldüğünde, yüzlerce Maradona fanatiği doğar; bizimkisi, büyük bir aşk!"

Dünyadaki birçok futbol fanatiğine göre, Diego Maradona'nın ömrü, pek uzun değil. Efsane futbolcunun geleceğinin olmadığını iddia eden bu fanatikler, onun, yeşil sahaların o parlak dünyasına bir daha adım atamayacağını düşünüyor; en azından, bir daha, üst seviyedeki bir takımın teknik direktörlük görevini üstlenemeyeceğini ileri sürüyorlar. Ancak, Maradona'ya tapanlar; onun, yeniden doğacağına inanıyor. "Aslında, bu düşünceyi çok basit bir önermeyle açıklayabiliriz; bizler, yaşayan bir Tanrı'ya büyük saygı duyuyoruz." diyen, "La Iglesia Maradoniana (Maradona Kilisesi)" adlı kitabın yazarı Jose Caldeira, inananlar olarak Maradona'nın her zaman yanında olacaklarını; çünkü onun, en karanlık dönemlerinde bile kendilerine ilham vermekten asla vazgeçmeyeceğini sözlerine ekliyor. Bu noktada, "karanlık dönemler" sözüne dikkat çekmekte fayda var. Caldeira, bu sözüyle, Maradona'nın bir zamanlar pençesine düştüğü kokain illetinden bahsediyor. Öyle ki, başka birinin, bu kadar kötü bir dönem geçirdikten sonra hayatta kalamayacağını bile iddia ediyor. Sanıyoruz bu durum, inananların gözünde, Maradona'nın kutsallığını daha da belirginleştiriyor.

Maradona Kilisesi'ne, dünyanın dört bir yerinden mektuplar geliyor. Irak, Somali, Peru, İzlanda gibi birçok ülkeden, Diego Maradona'nın kutsallığına vurgu yapan ifadelerle dolu mektuplar alan kilise; ellerinden geldiğince, her mektubu cevaplamaya çalışıyor. Irak'tan gelen bir mektubun içeriği ise, çok ilginç; yazan kişi, bir ABD askeri ve mektupta, bölgedeki savaşın olumsuz koşulları karşısında, Maradona'nın maneviyatından destek aldığını vurguluyor. Kilise, elbette bağışlarla ayakta kalıyor ama Maradona dininin önde gelenlerine göre, inanç her şeyden daha önemli.

Arjantin'deki Diego Maradona algısını değiştirmek, pek kolay değil; çünkü eleştiren çok ama onu sevmeyen yok gibi! Bu bakımdan, Katolik dünyasının en muhafazakâr ülkelerinden birinde alternatif bir dinin ve kilisenin olması, kimseyi rahatsız etmiyor. Belki de futbolu çok seven bir ülkenin, efsane olmuş bir oyuncusuna olan saygısı bu, bilemeyiz; ancak gerçek şu ki, Maradona, 26 yıl önce "Tanrı'nın eli." derken boş konuşmamış! Efsane futbolcunun, Arjantinliler gözündeki diğer algıları ise şu: Boca Juniors'a oyunuyla çok şey katmış ve takımını dünyaca ünlü bir kulüp hâline getirmiş bir futbolcu, işçi sınıfının adalet duygusunu iyi bilen sade bir vatandaş, savaşçı bir ruh, Arjantin'in spor elçisi ve dünya çapında milyonların hayran olduğu bir ünlü bir "Arjantinli"! Tabii, uzunca bir süredir de, 120 binden fazla kişinin Tanrısı!

Kuşkusuz, Diego Maradona, hayatının her anında kavgacı biri olarak bilindi. Gerek saha içinde gerekse de saha dışında, hep biri ya da bir şeylerle tartışıyordu. Ama en çok da kazanmak için kavga ediyordu! Kaybetmeye tahammülü olmadı hiç. 1986 Dünya Kupası çeyrek finalinde elle attığı o unutulmaz golü atarken de, hırsıyla hareket etti; zira aradan geçen yıllarda verdiği röportajlarda, konuya dair, daha çok kazanma hırsını öne çıkardı. Şimdilerde o, sadece bir futbol efsanesi değil. O, hatırı sayılacak sayıda insanın Tanrısı; kendisine inanlara ilham veren bir ilah. Kilisesindeki heykeli ve tasvirleri, onunla aynı hayalleri kurduklarını belirtenlerin en büyük hayat motivasyonu. Mevzuyu, isterseniz, Maradona dinine mensup birinin ağzından dökülenlerle kapatalım; "Diego Maradona, kalplerimizde yaşıyor ve yaşayacak. O, bizim gücümüze güç katıyor; hayata bağlanmamızı sağlıyor. İşte, onu Tanrı olarak görmemi sağlayan küçük, basit birkaç neden…"

MARADONA DİNİNİN 10 EMRİ

1 Futbol, asla kirletilemez.

2 Futbol aşkı, her şeyin üzerindedir.

3 Diego'ya ve futbolun güzelliğine olan koşulsuz sevgini herkese duyur.

4 Arjantin Millî Takımı'nın formasını, ne pahasına olursun koru.

5 Diego'nun mucizeleriyle ilgili haberleri, kainata yay.

6 Onun kutsal formasının bulunduğu kiliseye saygı duy.

7 Asla, Diego'nun tek bir takımın parçası olduğunu söyleme.

8 Maradona Kilisesi'nin prensiplerini, başkalarına da tavsiye et.

9 Diego'yu, ikinci adın olarak kullan.

10 Asıl adını, Oğul Diego olarak bil.

BİZE ULAŞIN