Bir Prestij ve Stil Hikayesi: Polo’nun Savaş Meydanlarından Spor ve Tekstile Yolculuğu
Spor

Bir Prestij ve Stil Hikayesi: Polo’nun Savaş Meydanlarından Spor ve Tekstile Yolculuğu

Geçtiğimiz günlerde; televizyonda tamam mı devam mı maçı var. Maç, 90 dakikanın sonunda ülke temsilcisinin oldukça mistik bir şekilde elenmesiyle bitiyor. Sosyal medyada ise maça dair en çok konuşulanlar biri ne mi dersiniz? Polo yaka bir kazak…

29 Ağustos 2025

YAZI Ece Şahan


Benfica – Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi play-off turu… Olabilecek en kahredici senaryo yaşanmış, Fenerbahçe transfer sürecinde olduğu Kerem Aktürkoğlu’nun tek golüyle elenmiş. Üstelik Mourinho’nun maç öncesi tartışma yaratan açıklamaları hala taze; sosyal medya milyonlarca tweet ile kaynıyordu, eleştiriden mizaha, her tür yorum havada uçuşuyordu. Ama gecenin en çok konuşulanı neydi dersiniz? Bir polo yaka. Evet, yanlış duymadınız: bir yaka detayı, milyonlarca tweetin arasından sıyrıldı ve ertesi gün haber sitelerinin manşetlerine taşındı. Portekizli teknik adam, Adidas Golf koleksiyonundan Rolling Links Long Sleeve Polo Shirt giymişti ve herkes bu kazağı arıyordu. Bu küçük ama etkili detay, sporun modaya ne kadar yön verdiğinin bir kanıtıydı. Maç kaybedilebilir, ama stil her zaman kazanan olur.


Peki bu polo yaka nerden geliyor? Bugün herkesin gardırobunda yerini alan bu parça aslında çok eski bir hikayenin kahramanı. Çoğu kişi tenis sayesinde moda sahnesine çıktığını bilir; Lacoste’un kortlardan sokaklara taşıdığı bir moda olarak anlatılır. Ama hikayenin asıl kökü daha gerilere, polo sporuna uzanıyor. At üzerinde rüzgarla savrulan yakaları düğmeyle sabitleyen oyuncular, farkında olmadan modada devrim yaratıyordu. Pers süvarileri mızrak sallarken, yaka uçlarının savrulmasını engellemek için düşündüğü bir detayla modayı baştan tasarladıklarını tahmin edebilirler miydi? Modacılar neden hep erkek olur derken belki de aile dizilimi denilen şey gerçek olabilir mi?


Konuya dönersek, Mourinho’nun polo yaka kazağına sosyal medyada takılan gözler, aslında yüz yılı aşkın bir yolculuğun devamına bakıyordu. Spordan modaya geçen, sonra tekrar sahalara (tamam saha kenarlarına diyelim) dönen bir döngünün günümüzdeki yansımasıydı.


Pers süvarileri modaya yön vereceklerini bilebilir miydi?


Bundan yaklaşık 2 bin yıl önce… Orta Asya'da, Pers İmparatorluğu dönemi… İmparatorluğun sınırlarını genişletmek ve korumak için kralın muhafızları ve seçkin süvarileri, savaşın ritmini yansıtan bir çalışma geliştirdi; Polo… Bu oyun aslında bir nevi at üstünde yapılan bir savaş antrenmanıydı. Savaşın kaderini belirleyen atlı birliklerin ustalığını geliştiren bu oyunda binicilik ve savaş eğitimi kazanılıyordu. Askerler at hakimiyetini geliştirirken, mızrak ve kılıç benzeri silahlarla dengeyi nasıl koruyacaklarını öğreniyordu. Üzerine rakipten önce hamle yapma, takım halinde hareket etme gibi yetenekler kazanıyorlardı. Tüm bunların hepsi bir savaşın minyatür simülasyonu gibiydi. Yani polo, savaş meydanının oyunlaştırılmış haliydi. Ve kısa bir süre sonra Batı’ya yayılacak, aristokratların sporu olacak ve yıllar sonra ise modaya yön vermeyi bırakın bizzat modayı yaratacaktı…


Zaman ilerledikçe polo, İngilizler sayesinde Hindistan’dan Batı’ya taşındı. Atlar pahalı, alanlar devasa olunca spor hızla “elit ve ayrıcalıklı” bir kimliğe büründü. Tekstil için de bundan daha cazip bir imaj olamazdı; çünkü markalar, bu spora dair her şeyi otomatik olarak “prestij” etiketiyle sunabilecekti.


Tesadüfen mi moda oldu?


Polo tişörtlerin tarihi, başlangıçta tamamen işlevsel bir spor giysisine dayansa da zamanla moda dünyasının en ikonik parçalarından biri haline geldi. Peki bu tesadüfen mi oldu? Aslında hiç de değil.


Sıradan gömleklerle at üzerinde hızla ilerlerken yakaların savrulması büyük bir sorun haline gelince, pratik bir çözüm bulunduğunu söylemiştik; yakalara düğme dikilmişti. Bu hareket bugün “button-down” denilen düğmeli yakayı doğurdu. Ancak bu yeterli değildi. Polo’nun aristokratik ruhuna uygun, hem rahat hem de şık bir kıyafet anlayışı da gerekliydi. Gömlekten tişörte geçiş de işte böyle doğdu.


Her şey 1920’lerde, Fransız tenis şampiyonu René Lacoste’un kortlarda rahatça oynayabilmek için tasarladığı kısa kollu, pamuklu tişörtle başladı. Bu yaka artık bir gömlekte değil tişörtte yer alıyordu. İngilizlerin gömlek yakalarında diktiği düğmeyle başlayan bu moda Fransızların dokunuşuyla modern bir tişört haline gelmişti. Ama gelin görün ki, Polo’nun stil ikonu haline gelmesi için bir Amerikalı gerekti. Ne Paris’in haute couture podyumları ne de Londra’nın moda haftaları bu devrimin atalarıydı; işin içine bir Amerikalı girmeliydi; Ralph Lauren… Hayatında hiç Polo oynamamıştı ama polonun tekstil dünyasında prestij ve statüyle birleşmesini sağlayan ismi olmuştu.


1972’de Ralph Lauren, polo tişörtlerini piyasaya sürerken ürünü Lacoste’un evrimleştirdiği şekilde sadece bir spor tişörtü olmaktan çıkarmak istedi. Hedefi statü sembolü yaratmaktı. Küçük bir polo oynayan atlı figürü, göğsün sol üstüne işledi. Böylelikle hem imparatorlukların sportif mirasını hem de elit yaşamı çağrıştırmıştı. Logo çok hızlı bir şekilde prestijin simgesi haline geldi. Polo oyunu ve aristokrasiyle bağ kurulması sayesinde, polo yaka bir tişört giymek “lüks ve sportif bir yaşam tarzını benimsiyorum” demek oldu. Golf, polo ve tenis gibi elit sporların tekstil ayağı, zamanla prestijin ve stilin simgesi haline geldi; polo tişört artık sadece bir spor giysisi değil, sosyal bir ifade aracıydı.


Sahadan Hollywood’a


Bu tişört, zamanla sahadan çıktı ve Hollywood stüdyolarına ve sokaklara taşındı. James Dean, beyaz polo ve jean kombiniyle Lacoste’un kortlardaki işlevselliğini cool ve rahat bir imaja dönüştürürken; Steve McQueen, polo tişörtlerini chino pantolonlar, deri ceketler ve sofistike aksesuarlarla birleştirerek parçayı adeta bir stil ikonuna dönüştürdü.


Bugün polo tişört, sadece bir spor giysisi değil, bir duruş ve prestij sembolü. Kortlardan golf sahalarına, sokaklardan Hollywood setlerine uzanan bu yolculuk, tişörtün hem fonksiyonel hem de stil odaklı evrimini gösteriyor.


 

Daha Fazlası

DenizBank Tersane İstanbul Rowing Cup: Haliç’te Riviera Chic Bir Regatta Deneyimi

Wimbledon 2025 Rehberi

19. Şampiyonluğun hikayesi

Galatasaray Avrupa'dan men edilebilir!