Kültür

No Totti No Party

No Totti No Party

06 Ocak 2014

No Totti No Party

1 / 12

No Totti No Party

Futbolda bağlılık, sadakat ya da aidiyet dendiğinde son zamanlarda akla gelen tek bir adam var; Francesco Totti. O, 20 yıldır başka bir formayı sırtına geçirmedi. Ona karşı öyle bir ilgi var ki bu, tek bir cümleyle özetlenebilir: “Roma Totti’dir, Totti de Roma.” Tıpkı, tribündeki sevenlerinin dediği gibi…


Yazı: Gökhan İLKER

No Totti No Party

2 / 12

No Totti No Party

AS Roma’nın kapısından 1989 yılında, 13 yaşında girdi. Yanında fanatik Romalı anneannesi Maria Amabile vardı. Anneannesi, genç Francesco’ya tek bir şey dedi: “Bak Francesco! Burası, Roma ve sen başka takımın formasını giymeyeceksin. Hep Roma için mücadele eden bir gladyatör olacaksın.” Anneannesinin bu öğüdünü (vasiyetini), hiç unutmadı. 16 yaşında, ilk kez A takıma yükseldi. Roma’nın kurmaylarının gözüne girmesini, hayatındaki diğer önemli kadın olan annesi Fiorella sağladı. Zira anne, oğlunu minikler takımından itibaren yakından takip etti ve AC Milan’dan gelen “güzel” teklifi , Roma için reddetti. En sonunda, Roma’nın teknik heyetinden Gildo Giannini’yle konuşarak oğlunu izlettirdi. Fiziği nedeniyle stoper oynayan Francesco’yu fark etmemek zordu. Roma’nın altyapı yönetimi ikiye bölünmüştü. Ya stoper oynayacaktı ya da forvet arkası. Gol adamı olacak diyenlere en önemli destek Francesco’dan geldi. Çünkü o, takımına İtalya Gençler Ulusal Şampiyonası’nı kazandırmıştı. 1992 yılında U15’ten başlayarak, bütün yaş gruplarındaki İtalya Ümit Millî Takımları’nda oynayan genç bir yetenek doğmuştu. Artık adı, büyük puntolarla yazılıyordu: FRANCESCO TOTTI!

No Totti No Party

3 / 12

No Totti No Party

4 Eylül 1994’te, 17 yaşındayken; Carlo Mazzone yönetiminde, Foggia maçında ilk golünü attı. İtalyan gazeteleri, manşeti atmıştı: “Roma, küçük prensini buldu.” Mazzone’nin tatlı sert yönetimi, iyi gelmişti. Mazzone, onun için; “Totti’yi yarım devre izlemek, ne kadar eşsiz olduğunu anlamam için yeterliydi ama bunu ona söylemek yasaktı. Bunu zaten herkes biliyordu. Bundan taviz vermedim. Roma, bir cehennem ve 17 yaşındaki genç adamlar çok kolay yoldan çıkabilir. Böyle bir yeteneğin yok olmasını izleyemezdim. Korudum, sakladım ve onu çalıştırma zevkini tattım. Kiminle çalışırsa çalışsın, en iyi olacaktı. O, bir fenomen.” dedi. Totti ise, cevabını biraz daha büyüdüğünde, “Mazzone, her şeyi borçlu olduğum adam.” diyerek verdi.

No Totti No Party

4 / 12

No Totti No Party

1997 yılında takımın başına gelen, 4-3-3’e Tanrı’nın emri gibi inanan çakma İtalyan Çek teknik direktör Zdenek Zeman’ın Totti planı farklıydı. 21 yaşındaki genç adamı, sol kanada gönderdi. Buna karşılık Totti, itirazsız ve biraz da Hakan Şükür edasıyla, “Büyüklerim bu konuyu daha iyi bilir.” diyerek görev adamı olduğunu kanıtladı. Sol kanatta oynamak, ona; iki sezonda 30 gol, 22 yaşında takım kaptanlığı, efsane Giannani’nin 10 numaralı forması ve Serie A’da “Yılın Futbolcusu” ünvanını getirdi. Zeman, Totti ve arkadaşlarını maçlara futbol topundan çok fiziksel dayanıklılığı artıran idmanlarla hazırlıyordu. Ayağında ağırlıklarla oynadığı maçlardan sonra canı çıkıyordu ama maçlarda kolay kolay yere düşmemesi ve 90 dakikanın ardından bir maç çıkaracak kadar enerjiye sahip olmak çok hoşuna gitmişti. Arenada yıkılmayan bir gladyatöre dönüşmüştü.
No Totti No Party

5 / 12

No Totti No Party

Roma, milenyuma, 60 milyon dolar harcadığı yeni transferleri; Gabriel Batistuta, Emerson ve Walter Samuel’le girmişti. Takımda yer alan Aldair, Cafu, Vincenza Montella ve Totti’yle “pastanın üzerindeki çilek” de tamamlanmıştı. 30 maçta 13 gol ve 12 asistle 2000-2001’de Roma’ya 18 yıl sonra üçüncü şampiyonluğunu getiren isimlerden biri oldu. Fabio Capello yönetiminde, Roma tarihinin en çok gol atan adamı olan 107 gollü Roberto Pruzzo’yu da geçti. Roma’nın hem sembolü hem de imparatoru olmuştu. 2003 yılında tekrar “Yılın Futbolcusu” seçildiğinde düşüş başlamıştı. Takım 2004-2005 arasındaki bir sezonluk dönemde; Cesare Prandelli, Rudi Völler, Luigi Delneri, Bruno Conti tarafından yönetildi. Petrol zengini başkan Franco Sensi çıldırmıştı. Taraftarın tepkisi, ona döndü. Kendine oynamakla suçlanıyordu. Kupadaki Siena maçında atılan bozuk parayla başından yaralandı. Tam Real Madrid’e gidiyor dedikoduları ayyuka çıktığında, “İmparator savaşı bırakıp kaçmaz.” dedi ve beş yıllık sözleşmeye imzayı attı.
No Totti No Party

6 / 12

No Totti No Party

2006 yılında, Empoli maçında ayağı kırıldı ve tam üç ay sahalardan uzak kaldı. Ama 2006 Dünya Kupası’nı kaçırmadı. İkinci turdaki Avustralya maçında 90+5’de gelen ve herkesi donduran penaltı sırasında gerçekten bir imparator edasıyla topun başına geldi ve soğukkanlılıkla attığı penaltıyla takımını çeyrek finale taşıdı. Çeyrek finalde Ukrayna’yı 3-0’la geçen İtalya’nın iki golünün asistini yaptı. İtalya, Materazzi ve Zidane’ın golleri ve meşhur kavgasıyla dünya gündemini değiştiren maç sonrası kupayı kaldırdığında; Dünya Kupası’nın da sahibi olmuştu. Euro 2008 ve 2010 Dünya Kupası’nda İtalya, tarihinin en başarısız dönemlerini yaşarken; Totti, önce Luca Toni, Antonio Cassano; sonra Vincenzo Iaquinta ve Alberto Gilardino tercihlerine kurban edildi.
No Totti No Party

7 / 12

No Totti No Party

Totti ve taraftar ilişkisi her zaman gelgitlerle anlatılabilecek bir olgu. Çünkü hem taraftarın “Bandiera (Bayrak adam)”sı hem de öfke boşaltılabilecek ilk günah keçisi. Sahada olmasaydı, mutlaka tribünde olurdu. Sakat ya da cezalı olduğunda, maçları, stattaki locası yerine taraftarın arasında kale arkasında seyrediyordu. Hani taraftar, “Abi mevzu var!” dese, onlarla gidecek yapıdaydı. Çoğu zaman, taraftar tarafından hırpalandı, atılan bozuk paralarla yaralandı. Tepkiden sıkılıp gidecek gibi de oldu ama Roma’ya olan sadakatine hiçbir zaman ihanet etmedi.
No Totti No Party

8 / 12

No Totti No Party

Madalyonun diğer tarafını da görmek lazım. Zor zamanda tesisleri basmaya gelen ateşli taraftarları hep o durdurdu. 2004 yılında, bir çocuğun polis aracının altında kalarak öldüğü iddiasıyla çıkan olaylar nedeniyle tatil edilen Roma-Lazio maçında eğer sahada Totti olmasaydı, faciaya ramak kalmıştı. İki takım futbolcuları hakeme rağmen sahaya çıkmazken; 70 bin Romalı taraftar, polisle hem stat içi hem de dışında çatışıyordu. Sahanın içine giren taraftarlar, maçın iptal edilmesini istedi. “Öldürürüz!” tehditleri havada uçuşuyordu. Duman ve göz yaşartıcı bomba kullanan polis, ölüm olayının yalan olduğunu defalarca anons etmesine rağmen olaylar durmamış, hatta büyümüştü. Tribünlerden gelen Romalı taraftar gruplarının liderleriyle kale arkasında konuşan Francesco Totti, önce futbolcuları Cassano’yla birlikte soyunma odasına gönderdi. Sonra da tribün liderlerine olayları durdurmaları için bir abi edasıyla söylediği “Tamam, maçı oynamayacağız ama stat dışındaki olayları sona erdirin.” sözleri dalga dalga yayıldı. Saha içi ve stadın etrafı, bir anda boşaldı. İtalyan basını, çatışmada polisin yetersiz kaldığını Roma Olimpiyat Stadı ve çevresinde, huzuru Francesco Totti’nin sağladığını belirtiyordu. Taraftarın ona olan sevgisi öyle bir boyuta vardı ki 2006 yılındaki sakatlığı sırasında tribünlerde açılan “No Totti no party (Totti yoksa partide yok)” pankartları ve tişörtleri, onun yokluğunun alametifarikası hâline geldi. Şimdi sakat yatan Totti’yi, Roma tribünleri yine her maçta bu pankartları açarak bekliyor.
No Totti No Party

9 / 12

No Totti No Party

Taraftarla o kadar içli dışlıydı ki bu yüzden İtalya’nın en güzel kadınlarından biri olan TV yıldızı Ilary Blasi’yle 2005 yılında Roma’daki Santa Maria Bazilikası’nda yapılan düğününe binlerce taraftarı davet etti. Spor yazarı Serhan Asker, düğünü şöyle anlatıyor:

“Bir başka oldu, Totti’nin düğünü. Aracoeli’deki Santa Maria Kilisesi’ndeki düğününe kimleri davet etti biliyor musunuz? Dadısını, ilk öğretmenini, ilk teknik direktörünü, mahallesindeki bakkalı ve 12 bin Romalı taraftarı. Hepsine tek tek davetiye yollamış. Düğünün yayın hakkını SkyTG-24 kanalına sattı. Kanalla sözleşme imzalarken, onlara bir de hesap numarası vermiş. Televizyon yöneticileri, “Muhasebecinizden aldığımız hesap numarası bu değil ama.” deyince Totti, “Bu hesap, Roma Omurilik Felçlileri Derneği’nin. Bütün para oraya gönderilsin.” demiş. Hiç skandal yüzü görmeyen evliliğinden Christian adında bir oğlu ve biraz da reklam kokan bir hareketle Chanel adlı bir kızı var. Sevin ya da sevmeyin, o, tam bir yardımsever. UNICEF’in iyi niyet elçisi olan Totti, Giorgio Armani’nin her yıl özel kampanyayla duyurduğu modeli aynı zamanda. Defilelere çıkıyor, reklam anlaşmaları imzalıyor ve bunların hepsini zirvenin hep uzağında kalan Roma’da yapıyor. Armani’yle yaptığı anlaşmadan kazandığı paranın yarısını yoksul öğrencileri okutan bir vakfa bağışlıyor. Stattaki locasını da her maç bu vakıftan gelen kimsesiz öğrencilere tahsis ediyor. Bir ay önce Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini’yle Haiyan Tayfunu nedeniyle binlerce kişinin öldüğü, insanların aç ve susuz kaldığı Filipinler’e bir yardım kampanyası başlattı. Mancini ve Totti, kampanyanın 30 saniyelik reklamlarında da oynadı. Kampanya sayesinde, iki milyon dolar bağış toplandı.

No Totti No Party

10 / 12

No Totti No Party

Materazzi’nin “45 yaşına kadar oynar.”, Buffon’un “Totti ölümsüzdür.” dediği Francesco Totti; kendisini kupa öncesinde değerlendireceğini açıklayan Cesare Prandelli tarafından, muhtemelen Brezilya’daki 2014 Dünya Kupası’na giden İtalya kadrosuna alınacak. Brezilya’nın başındaki Felipe Scolari, “İtalya’nın başında olsam Totti’yi kesin kadroya alırdım.” diyerek oyunu verdi. Sakatlığı süren Totti, büyük bir ihtimalle Roma’nın Juventus’la hesap göreceği 6 Ocak’ta sahada olacak. Sezon başında “Bu muhtemelen giyeceğim son Roma forması olacak.” diyen Totti’yi yönetim ikna ederek, ona, 2016 yılının sonuna kadar süren yeni bir sözleşme imzalattı. Şimdiden hayırlı olsun; Totti, 40. yaşını, hâlâ Roma’da ve hâlâ sahadayken kutlayacak
No Totti No Party

11 / 12

No Totti No Party

TOTTI FIKRALARI

Francesco Totti, İtalya’da yaşadığı komik durumlarla anılıyor. Yani bir nevi Sabri Reyiz durumu yaşanıyor, Roma’da. Lazio’nun eski kaptanı Paolo Di Canio bu durumu, “Totti o kadar salaktır ki ona Orta Doğu’dan bahsetseniz orta sahanın solunu anlattığınızı zanneder.” diyerek anlatıyor. İtalya’nın en büyük yayınevi Mondadori, fıkraları, Totti’den izin alarak “Totti Hakkında Bütün Fıkralar” adlı bir kitapta topladı. Bir milyon satan kitaptan elde edilen 450 bin avro, UNICEF’e bağışlandı.

İşte, o kitaptan fıkralar:

Nişanlısı Ilary Blasi, Totti’ye sorar: “Shakespeare okudun mu?” Totti: “Okudum ama yazarı kimdi?”

Nişanlısı Ilary Blasi bir kedi yavrusu bulup eve getirir ve akşam eve gelen Totti’ye gösterip “Bak, ne şirin; acaba cinsi ne?” diye sorar. Totti, hemen cevap verir: “Tabii ki erkek; baksana bıyıkları var.”

Totti, bir seyahat acentesine telefon açar ve “Roma-Milano arası uçakla ne kadar sürüyor?” diye sorar. Acente görevlisi, “Bir saniye efendim.” der ve Totti teşekkür edip telefonu kapatır.

Totti, terastadır. Karısı Ilary, “Francesco içeriye gel, yağmur yağıyor.” der. Totti cevap verir: “Burada da.”

Totti, mahkeme öncesi çok ünlü bir avukatın çalışma odasındadır. Avukat tedirgin bir şekilde “Totti, savunmamızı daha iyi yapmalıyız.” deyince, Totti kendinden emin cevaplar; “O zaman, Roberto Carlos ve Nesta’yı çağıralım.”

No Totti No Party

12 / 12

No Totti No Party

İtalya Futbol Federasyonu ise, dört maçlık cezayı yeterli gördü. 2005 yılında, Şampiyonlar Ligi’ndeki Bayer Leverkusen maçında Carsten Ramelow Yaradan’a sığınıp ayağına kaydığında, Totti havaya zıplayarak kurtuldu. Ama inerken kendince ceza keserek, çimler yerine ayağındaki çivili kramponlarla Ramelow’un üstünde tepindi.

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm