Mevzu Neredeyse ''O'' Orada - Neil Lennon

“Arıza” diye tabir edilen bir adamla karşı karşıyasınız ki kendisi, taraftarlar tarafından çok sevilmesine rağmen; gündemi, tehdit ve saldırı olaylarının tam ortasında bulunmasıyla işgal ediyor. İskoçya’nın önde gelen kulüplerinden Celtic’in teknik direktörlük koltuğunda oturan Neil Lennon’dan bahsediyoruz; birkaç ay önce bombalı paket alan, rakip takımın taraftarları tarafından saldırıya uğrayan, “Futbol’un İsa”sı olarak anılan İrlandalı bir futbol adamını konuk ediyoruz bu satırlara...

29 Şubat 2012

Yazı GÖKHAN İLKER

Aslında onun çilesi, çok daha önce başladı. Çünkü Neil Francis Lennon; 1971 yılında, Kuzey İrlanda'da, IRA'nın en güçlü kalesi olarak görülen ve "Haydut Kontluk" denilen Armagh'ın Lurgan kasabasında dünyaya geldi. Zor günlerdi; işçi bir babanın oğlu olarak, neye tutunacağı çok belli değildi. Başı da, her zaman beladaydı. Aynı kasabadan arkadaşı Niall Mcginn, o günleri şöyle anlatıyor: "Neil mı? Aramızda, sıradan başlayan bir günü olağanüstü hâle getirebilecek tek kişiydi. Eğer onunla dolaşmaya çıkarsanız, mutlaka, ters giden bir şeylerle ya da kavgayla yüzleşirsiniz. Çünkü o, kavgaları ve tartışmaları üzerine çeken bir mıknatıs gibiydi."

Armagh'da, neredeyse her Katolik aile, IRA sempatizanıydı. Babasına göre, Neil Lennon'un IRA'ya katılmak yerine futbol oynaması, çok daha güvenliydi. Zaten çocukluğunda, kızıl kafası dışında dikkat çeken bir diğer özelliği, müthiş futbol yeteneğiydi. Okul takımında; futbol ve rugby arası, kavgası, dövüşü bol Gal futbolu oynadı. Ayrıca, Armagh'ın, hem Gal futbolu takımında hem de normal minik takımında futbol oynuyordu. Işığı, City gördü ve 1987 yılında, soluğu Manchester'da aldı. Ancak ağır bir sakatlık geçirince, sadece bir maç üzerine geçirdiği Manchester City formasına veda etmek zorunda kaldı. City'den, 2. ligdeki Crewe Alexandra'ya gitti. Performansı, onu bir üst seviyeye taşıdı. Lecister City'ye geldiğinde, ispat etmesi gereken çok şey vardı.

Korkusuzdu. Dört yılda, 170 maçta oynadı. Taraftarın göz bebeği olmuştu. Bu arada, sırayla, Kuzey İrlanda Millî Takım'ında da oynamaya başladı. 1997-2000 yılları arasında, FA Cup'ta, Wembley'de oynadığı üç finalin ikisini kazanan Leicester City'nin en çok parıldayan oyuncusuydu. Süregelen müthiş performansı, ona, Celtic kapılarını açtı. Katolik bir futbolcu için, oynanabilecek en önemli takımdı, Celtic. Ama onun için, nerede oynadığı değil, ne oynadığı önemliydi. 1999 yılının Mayıs ayında; ilk defa, Kuzey İrlanda Millî Takımı'nın başında, sahaya kaptan olarak çıktı. Neil Lennon'ın, Steve Lomas ve Gery Taggart'ın sakatlıklarında Kuzey İrlanda'nın kaptanı olması, Protestanların da hedefi hâline gelmesine neden oldu. Şaka gibiydi ama kaptanlığı aldığı maç, İrlanda Cumhuriyeti'ne karşıydı. Tribünlerin neredeyse tamamını Protestan ve kraliyet yanlısı Kuzey İrlandalılar'ın oluşturduğu millî takım taraftarları, hemen homurdanmaya başladı.

2001 yılının Şubat ayında, millî takım, Windsor Park'taki maçta Norveç'e yenilince; tribünler tarafından tek yuhalanan isim oldu, Neil Lennon. Protestanların tepkisinin yanında, Katolikler de onun millî takımdan ayrılması gerektiğini söylüyordu. 1 Mart 2001'de, yaşadıklarını ve yediği küfürleri sebep göstererek, millî takımı bırakacağını açıkladı. Ancak bir hafta sonra, millî takıma döndüğünü duyurdu. Bu arada, Celtic'le harika bir sezon geçiriyor; 2001 yılında, takımla kupaları üçlüyordu. Lennon'ın elinde, lig şampiyonluk kupasının yanı sıra, İskoçya ve İskoçya Lig Kupası yükseliyordu.

Millî takımdan yana sorunları olduğu, ara sıra tehditler aldığı yazılıyordu. Kızıl kafalı adam ise, bunlara çok kulak asmıyordu. Ancak bomba, 21 Ağustos'ta patladı. Bir gün sonra; Kuzey İrlanda Millî Takımı, Dünya Kupası Elemeleri'nde, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'yle karşılaşacaktı. O gün öğleden sonra, hem takımın kamp yaptığı oteli hem de BBC'nin Belfast'taki ofisini arayan bir kişi, Neil Lennon'un son kez ve çok ciddi olarak uyarıldığını söyledi. Arayan kişi, eğer Lennon Güney Kıbrıs karşısında oynarsa, öldürüleceğini söyledi. Tahminler; tehdidin, 1998 yılında, barış için referandumla oylanan Hayırlı Cuma Anlaşması (Good Friday Agreement)'nı onaylamayan kraliyet yanlısı Protestanların kurduğu terör örgütü LVF (Loyalist Volunteer Force)'den geldiği yönündeydi. Nitekim bir süre sonra, örgüt resmen açıklamasa da, bu eylemi üstlendiğini belli etti. Tehdidin gelmesiyle, İngiliz polisi ve gizli servisi, hemen çalışmaya başladı. Tehdit, öncekilere benzemiyordu. İstihbarat raporlarına göre, emir kesindi: Oynarsa, ölecekti.

Başka şansı kalmayan Neil Lennon, 40 maç oynayıp bir gol attığı millî takımı bıraktığını açıkladı ve takımın kampından ayrıldı. Bu olay, İrlanda'da, durulan suların bir anda bulanmasına neden oldu. İrlanda Futbol Federasyonu Başkanı Michael Boyd, "Neil'ın, uluslararası kariyerini ölüm tehditleri yüzünden bitirmesi, bizim için büyük bir utanç. O, harika bir futbolcuydu" diye konuştu. Olayın asıl büyüklüğü, Lennon konuştuğunda ortaya çıktı. Maçtan birkaç gün önce, Lennon Ailesi'nin Lurgan'daki evinin yakınlarında bir duvara, "Neil Lennon R.I.P (Huzur içinde yat, Neil Lennon)" yazılmıştı. Baba Gerry, bu yazıyı görünce kalp krizi geçirdi. Aile ve mahalledekiler, şok olmuştu. "Annem Ursula ve ailemin geri kalanı, bunun hastalıklı bir şaka olduğunu biliyor. Ancak, ailemi tehlikeye atamam. Bu kadarı fazla; hayır, bunu yapamam!" diyordu, BBC'ye konuşan Neil.

"Kuzey İrlanda için, beni tehdit edenlerden daha fazla şey yaptım." diyordu ama "Artık Celtic için oynuyorum." diyerek de, içindeki fırtınayı dindiremediğini anlatıyordu. Futbolda, işler yolunda sayılırdı. Ama hayatı, bir türlü yolunda değildi. 2 Mayıs 2003'te, Glasgow'un; kafe, çay evi, bar, lüks otel ve butikleriyle ünlü West End bölgesinde saldırıya uğradı. Birkaç kadeh cin içmiş ve alışveriş yapmıştı. Giyim mağazasından çıktıktan sonra, mezhep kavgası içeren küfürler eşliğinde, üç kişi tarafından saldırıya uğradı. Karşı koymaya çalıştı ama saldıranlar hazırlıklıydı. Neil Lennon, saldırının ardından hastaneye kaldırıldı. Durumu çok ağır olmasa da, iki gece hastanede tutuldu. Bu saldırıdan 20 gün sonra, Sevilla'da Porto'ya karşı UEFA Kupası Finali'nde oynayınca, taraftarın sevgilisi oldu. Celtic, Porto'ya 3-2 kaybetmişti ama Lennon, finalin kazananıydı.

2005 yılının Ağustos ayında, ünlü Old Firm derbisinde çıldıran Glasgow Rangers taraftarı, Neil Lennon ve maçın hakemi Stuart Dougal hakkında ağır küfürler edip tribünde olay çıkarınca; maç, yarıda kaldı. Rangers mağlup ilan edilirken, sahası da üç maç kapatıldı. Bu arada, 2005 yılında ayrılıp Nottingham Forest'a gittiği 2007 yılına kadar, bir arıza yaşanmadı. Celtic'de 214 maç oynamış ve beş şampiyonluk, üç İskoçya Kupası ile iki Lig Kupası kazandı. 2008 yılında transfer olduğu Wycombe Wanderers'te, futbola son noktayı koydu. Celtic'ten ayrıldığı için rahattı. İngiltere'de, en azından mezhep kavgasının uzağındaydı.

Kısa bir süre, Hibernian'da, yardımcı antrenör olarak çalıştı. Daha sonra, Celtic'e, yine aynı görevle geri döndü; teknik direktör Tony Mowbray'in yardımcılarından biri olarak işe başladı. Celtic ve Neil Lennon denince, akla hemen, kavga ve dövüş geliyordu. 2008 yılının1 Eylül'ünde, Celtic'in Rangers'ı yendiği maçtan iki gün sonra; beş yıl önce saldırıya uğradığı West End'de, iri yarı iki Rangers taraftarı tarafından dövüldü. Başına aldığı darbeler yüzünden bilincini kaybeden Lennon, hastanelik oldu. Glasgow polisinin araştırmasına göre, saldırı, mezhep ayrımcılığı yapan radikal iki taraftar tarafından yapılmıştı. Lennon'a saldıran iki Rangers taraftarı, ertesi gün yakalandı ve tutuklandı. Mahkemece yargılanan iki saldırgan, 16 Eylül 2009'da, hem iki yıl hapis hem de tazminat cezasına çarptırıldı. Çilesi devam ediyordu. Glasgow'da, ona rahat yoktu. Ama o da, gitmemeye kararlıydı. 2010 yılında, Tony Mowbray, Celtic teknik direktörlüğünü bırakınca; takımın tek yetkilisi oldu. Yardımcısı olarak da, İsveçli arkadaşı Johan Mjallby'i yanına aldı.

Geldik, 2011 yılına. Bu yıl, Neil Lennon açısından oldukça hareketli geçti. Kavgalar, mermiler; hatta bombalarla dolu bir sezon yaşayan Neil Lennon'la ilgili ilk arıza, Ocak ayında çıktı. Daha önce yöneticilik yaptığı bir şirketin 3,7 milyon avroluk borcunu ödememesi nedeniyle başı derde giren Lennon; borç için, alacaklı Bank of Ireland ile anlaştı. Ancak birkaç gün sonra, Lennon ve kendisi gibi Celtic'te oynayıp Kuzey İrlanda Millî Takımı formasını giyen futbolcuları, 24 yaşındaki Niall Mcginn ve 27 yaşındaki Paddy Mccourt'un adreslerine, içlerinde kurşun bulunan mektuplar gönderildi. Lennon ve futbolcular, olaydan sonra sessiz kalmayı tercih etti.

Bu gerginlikle, 2011 yılının Mart ayında oynanan Glasgow Rangers derbisine çıktılar. İskoçya Kupası 5. tur maçında karşılaşan iki takım arasındaki maç, oldukça sert ve gergin bir havada geçti. Maçta, Rangerslı Steven Whittaker, 34. dakikada; Madjid Bougherra ise, uzatma dakikalarında kırmızı kart görerek, takımını dokuz kişi bıraktı. Maçın bitiş düdüğüyle, hakem Calum Murray'a hakaret eden, Celtic yedek kulübesinin üstüne yürüyen El Hadji Diouf ile Neil Lennon, tartışmaya başladı. Bu sırada araya, Rangers'ın yardımcı antrenörü Ally Mccoist girdi. İki adam, birbirlerini sert bir şekilde iterek tartıştı. Maçın hakemi Murray, Diouf'a maç bittiği hâlde kırmızı kart gösterdi. Lennon ve Mccoist kavgasını ise, araya giren görevliler engelledi. İskoçya Futbol Birliği, yaşananlar için "Utanç verici." dedi. Tartışmanın ardından, stadın çevresinde çıkan olaylarda, 34 fanatik gözaltına alındı. İskoçya polisi, iki kulübe çağrı yaparak; sokaklardaki şiddetin azalması için, maçlardaki gergin havayı düşürmelerini istedi. 1-0 biten maçı, Celtic kazandı. Lennon, bu maçın ardından, zorlanmadan İskoçya Kupası'nın sahibi oldu.

Ancak yaşananlar, bu kadarla sınırlı değildi. Mart ayının başında; İskoçya'da bir sahil kasabası olan Saltcoats'ın posta deposundan, Neil Lennon'a, polise de ihbar edilen şüpheli bir paket gönderildi. Polis ve Lennon, paketin içeriği hakkında açıklama yapmadı. Mart ayının sonunda ise, yaşananlar, artık çığırından çıktı. Bir sabah, İngiltere posta hizmetleri şirketi Royal Mail'in Glasgow'daki ana deposunu basan polis, şaşırtıcı paketlerle karşılaştı. Polis, Glasgow da dolaşıma girmiş üç adet bombalı paket buldu. Parça tesirli bomba için düzeneğin kurulduğu paketlerin biri, Lennon'a; diğer ikisi ise, koyu Celtic taraftarlıklarıyla tanınan Lennon'ın avukatı Paul McBride ve İskoçya Parlementosu Eski Başkan Yardımcısı Trish Godman'a gönderildi. Araştırma yapan polis, düzeneklerin, gönderilen kişilerin ölmesi için hazırlandığını belirtti. Lennon ve avukatı McBride'a gönderilen bombalı paketler, depo da ele geçirilirken; Trish Godman'a yollanan paketin ofisine geldiği ve şans eseri patlamadığı ortaya çıktı. Polis, araştırmayı derinleştirdikçe; kime gönderildikleri açıklanmayan, aynı şekilde hazırlanmış iki bombalı paket daha buldu. Soruşturmayı yürüten Glasgow polisi ve istihbarat birimleri; bombalı düzeneklerin, Lennon'a, Kilwinning kasabasından gönderildiğini belirledi. Ayrıca birçok İnternet sitesinde, Lennon'un hedef alındığı ve çok sayıda kurşun isabet ettirilmiş bir fotoğrafı da yayımlandı. Operasyon sonucu, ismi hâlâ açıklanmayan, 41 ve 43 yaşındaki iki erkek gözaltına alındı. Soruşturma, hâlâ sürüyor. Ancak bu olay, bardağı taşıran son damla oldu. İskoçya Başbakanı Alex Salmond, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Her şeyi açıklığa kavuşturalım. Yapan kişileri belirlemek ve tutuklamak için, polis tarafından, konuyla ilgili geniş çaplı bir araştırma yapılıyor ve ardından, bu kişiler yasa önüne çıkarılacak. İskoçya'da, bu tarz suçlara karşı toleransımız yok ve olayın başarılı bir şekilde sonuçlanması için, polis soruşturmasının gerekli desteği almasından emin olmak adına, geçen Cumartesi bakanlar kurulu ile görüştük." dedi. Salmond, ayrıca, Lennon'la da olay hakkında bir görüşme yaptı.

İskoçya hükümeti, futbol sahalarında mezhep kökenli şiddetin nasıl önlenebileceğine yönelik önerileri tartışıyor. Özerk hükümetin gündemindeki yasa tasarısı, suç işleyenlere verilen en yüksek hapis cezasının altı aydan beş yıla çıkarılmasını öngörüyor. Olayın ardından, Neil Lennon'a destek için; Celtic taraftarları, kulüp binasının önünde binlerce kişinin katıldığı bir miting düzenledi. Celtic'in İnternet sitesine de koyduğu mitingin en öne çıkan sloganı ise, bize biraz tanıdık geldi: "We are all Neill Lennon (Hepimiz Neil Lennon'ız.)." Ertesi hafta taraftarlar, statta, kocaman bir "Asla yalnız yürümeyeceksin Lennon" pankartı açtı. Ancak taraftar, esas hareketi; 21 Mayıs'ta, Motherwell ile Celtic arasında oynanan ve Celtic'in 3-0 kazandığı kupa finalinde çekti. Celtic taraftarı, maçın oynandığı Glasgow'daki Hampden Park Stadı'nın üstünden, kiraladıkları bir uçakla geçti ve açtıkları pankartla adından söz ettirdi. Pankartta, Amerikan dolarına gönderme yaparcasına, "In Lennon we trust (Biz Lennon'a inanıyoruz.)." yazıyordu.

Bitmedi. Neil Lennon, en son, takımını kenardan yönettiği bir maçın tam ortasında saldırıya uğradı. Sebep, yine aynı: Mezhep çatışması. 11 Mayıs'ta Edinburg ekibi Hearts'la deplasmanda oynayan Celtic, Gary Hooper'ın iki golüyle öne geçti. Bu gollere sevinen yedek kulübesine yaklaşan bir fanatik, direkt olarak Lennon'a saldırdı. Neye uğradığını anlayamayan Lennon, saldırıyı savuşturana kadar birkaç yumruk yedi. Lennon'ın arkasında bulunan yardımcısı Alan Thompson ve saha kenarındaki polisler tarafından etkisiz hâle getirilen saldırgan, tutuklandı. Tutuklanan 26 yaşındaki John Clark Wilson'un, daha önce, din ayrımcılığı ve saldırı suçlarından yargılandığı ortaya çıktı. İskoçya Futbol Federasyonu, Wilson'u, ömür boyu futbol müsabakalarından men etti. Ancak Lennon'a karşı yapılan saldırıların yoğunluğu, hem kulübü hem de İskoçya polisi ve istihbarat birimleri tarafından özel olarak değerlendirildi. Celtic'le geçtiğimiz günlerde sözleşmesini yenileyen Lennon ile sevgilisi Irene McCloy ve çiftin oğulları Gallagher'ın Glasgow'da yaşadığı ev, hem Celtic tarafından tutulan özel korumalar hem de İskoçya polisi tarafından 24 saat korunuyor.

#IRA #İRLANDA #Celtic #Mezhep çatışmaları #Neil Lennon #iskoçya