Margiela Tabi’nin Doğuşu
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Yazı Derin Övgü Öğün
Martin Margiela, bundan yıllar önce bir sonbaharda, Paris'in eteklerindeki terk edilmiş bir oyun parkında o güne dek hiç görülmemiş bir defile düzenledi. İlk defilesinde davetliler yoktu. "Önce gelen koltuğu alır" dedi. İlkbahar/Yaz 1989 koleksiyonu için podyuma beyaz bir kumaş serdi. Defilenin sonunda modeller laboratuvar önlükleri ve tabanları kırmızı boyaya bulanmış Margiela Tabi'leri ile yürüdüler. Her adımlarıyla arkalarında neredeyse uzaylı izler bıraktılar. (Bugün modanın en bilindik ayak izleri.) Margiela Tabi'ler, özel bir şey yaratıldığını tasdikleyen tepkiler aldı. Kimisi siluetine âşık oldu, kimisi bugüne dek gördüğü en çirkin şey olduğunu düşündü. Ama kimse gözlerini onlardan alamıyordu… Sonraki sezonlarda Margiela defilelerinde hep Tabi'ler vardı. Seçimden ziyade bir zorunluluktandı; yeni bir ayakkabı yaratmak bütçeyi aşıyordu. Peki nasıl oldu da bu ayakkabılar önce anti-modanın sembolü sonra da modanın ikonik silueti oldu?
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Peki nasıl oldu da bu ayakkabılar önce anti-modanın sembolü sonra da modanın ikonik silueti oldu?
Tabi siluetini Margiela'dan ayrı düşünemiyor olsak da bu stili yaratan Martin değil. Tabi tasarımı, 15. yüzyıl Japonya'sında doğuyor. İlk başlarda pamuklu bir patiği andırıyor; zamanla geleneksel Japon terlikleri (zori ve geta) ile birlikte kullanılabilmesi için baş parmağı diğer parmaklardan ayıran formunu alıyor. Farklı malzemeler ile tekrar tekrar hayat buluyor, lastik tabanlara (jika-tabi) kavuşuyor. Bir noktada yolu İkinci Dünya Savaşı'ndaki askerler ile kesişiyor. Yoshin Ryu jujutsu üniformasının, Bon Festivali'nde gerçekleştirilen Okinawan danslarının bir parçası oluyor. 1951 Boston Maratonu yarışçısı Shigeki Tanaka, ilhamını Tabi'den alan ayrık parmak Onitsuka Tiger koşu ayakkabıları ile birinci oluyor. Derken… Esneklik, konfor ve dengeyi önceliklendiren Tabi tasarımı, Martin Margiela ile tanışıyor.
"Görülmemiş bir ayakkabı yaratmanın insanda yaratacağı stresi tahmin edersiniz. Biraz deliriyorsunuz." Martin ilk Tokyo ziyaretini düşünürken, sokakta Tabi giyen işçileri hatırlıyor. Ve klasik kalıbı, topuklarla hayal ediyor. Fikir buradan doğuyor. "Görünmez bir ayakkabı yaratmak istiyordum; yüksek ve kalın topuklar üzerinde çıplak ayakla yürüyormuşsun illüzyonunu vermek…"
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Martin, Margiela'nın ilk koleksiyonu için istediği ayrık parmak tasarımı ayakkabı ustaları tarafından fazla radikal bulununca, uzun soluklu bir usta arayışına giriyor. O sırada yolu Geert Bruloot ile yeniden kesişiyor. Butiği Cocodrillo'da, Martin'in Jean Paul Gaultier'den önce üzerinde çalıştığı ayakkabıları stoklayan ilk isimle. Bruloot, Martin'i aradığı ustayla buluşturuyor; Mr. Zagato isimli İtalyan bir zanaatkar. Mr. Zagato yemekte Tabi prototipini görüyor ve gözleri parlıyor.
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Ve yapıyor. Var olan bir silueti alıp topuklar üzerine koyuyorlar. Margiela, insan-hayvan hibriti ayakları hatırlatan tasarımıyla hızla tanınırlık kazanıyor. Modaya karşı olağandışı yaklaşımı ile olağandışı karakterlere ilham oluyor.
Ayak baş parmağı ile diğer parmaklar arasına alışılmışın dışında bir mesafe koyan Margiela, tasarımı ile insanları karşısına almıştı. Bugün statüsü her ne kadar deneysellikten çıkmış, daha geniş bir kitleye hitap ediyor olsa da Tabi ayakkabılar podyuma ayak bastıkları ilk günden bu yana dikkat çekiciliklerinden hiçbir şey kaybetmediğini kanıtlıyor.
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Margiela Tabi'ler, yakın zamana kadar, moda ile cesur ilişki kuranların tercihi olarak biliniyordu. Fakat modada cesaretin yerini "kendini ifade etme sanatı" aldığından beri bu ikonik ayakkabılar daha çok konuşulur oldu. Yani istersek, sosyal medyanın Tabi köpürtmesine pozitif bir yerden bakabiliriz. Tutucu tavrı bir kenara bırakarak, yüzyılları deviren holistik ve fonksiyonel bir tasarımın, bugün geldiği noktada hâlâ insanlara ilham olabilmesinden keyif duyabiliriz.
Margiela Tabi’nin Doğuşu
Anti-moda'nın kurucu babası olarak da anılan Margiela, 2008 yılında markayla yollarını ayırdıktan sonra "Dünya çapında artan baskı ve ticaretin aşırı büyüyen talepleri ile baş edemeyeceğimi hissettim. Sosyal medyanın aşırı bilgi yüklemesi, 'bekleme heyecanı'nı yok etmesi ve benim için çok temel olan sürpriz etkisini ortadan kaldırmasını kabul edemiyorum" demişti. Peki, bugün Margiela Tabi dendiğinde akla indie cool'un vücut bulmuş hali Chloë Sevigny değil de Emily in Paris geliyorsa, bu bize moda evinin geleceği hakkında neler söylüyor?