Kim ne diyor burada: ONEDİO.COM
Bugün sosyal medyada en çok paylaşılan içeriklere sahip olan, hatta içeriği kullanıcıları tarafında belirlenen sosyal medya sitesi Onedio, kuruluşunun ardından çok kısa bir sürede ciddi bir büyüme gösteterek yüksek trafik rakamlarına ulaşmayı da başardı. özellikle genç jenereayonun merakla ilgiyle takip ettiği Onedio.com'un fikir babası ve kurucusu kaan kayabalı ile markasını ve sosyal medyadaki başarısını konuştuk.
-Kaan Kayabalı'yı tanımayanlara, onu kısaca anlatmak gerekirse; kariyer hikayesini şöyle özetleyebiliriz: Aslında elektrik ve elektronik mühendisi olan Kaan Kayabalı, bundan bir önceki işi ilgili başına gelen 'talihsiz' bir olay yüzünden kendine bambaşka bir iş alanı yarattı.
O, bugün belki de içeriğini en çok paylaştığınız ya da testlerini çözmeye doyamadığınız Onedio.com'un fikir babası ve kurucusu… 'Vatandaştan al haberi' felsefesiyle kurulan; yaşam, kültür, sanat, spor, teknoloji ve iş dünyası gibi birçok farklı başlıklar altında paylaşımlar yapan ve sosyal medyada 'farklı bir gözle' içerik paylaşan platform, bugün Türkiye'nin en çok 'tıklanan' İnternet sitelerinin üçüncüsü konumunda. Hedefinde ise önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin en büyük sosyal medya şirketlerinden biri olmak var.
Onedio.com'un kuruluş hikâyesine geçmeden önce kurucusunu biraz tanıyabilir miyiz?
-1983 Ankara doğumluyum. Lise eğitimimi Ankara'da tamamladıktan sonra ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünde okudum. Daha sonra da Bilkent Üniversitesi'nde işletme üzerine master yaptım. Kısacası hayatım Ankara'da geçti diyebilirim.
Elektrik ve elektronik mühendisliği üzerine eğitim almış olsanız da bugün Türkiye'nin en güçlü ve bilinen İnternet sitelerinden birinin kurucususunuz. Markayı kurma fikri nasıl doğdu?
-Üniversiteden mezun olur olmaz zaten kendi şirketimi kurmuştum; Türkiye'nin ilk 'ileri teknoloji görüntüişleme sistemi'ni uygulayan kuruluştu bu. Halen de aktif olarak hem burada hem de yurtdışında faaliyet gösteriyor.
'İleri teknoloji görüntü işleme sistemi nedir?
-Örneğin; trafikte gördüğünüz araçların ortalama hız tespiti, endüstriyel otomasyon hattında kameralara yansıyan ürünlerin hata tespiti ve sayımı ya da herhangi bir alışveriş merkezindeki ziyaretçilerin sayımı gibi analizler yapıyoruz. V-Count adıyla bugün yurtdışında 70 ülkeye ihracat yapan, dünya çapında da 12 binden fazla noktada faaliyet gösteren bir firrma olarak çalışmalarına devam ediyor şirketimiz.
Markalarla nasıl bir çalışma sisteminiz var? Kameralar ile hangi bilgilere ulaşabiliyorsunuz?
-Mağazaların giriş bölümüne bir kamera yerleştiriyoruz; içinde akıllı bir algoritma mevcut. Ziyaretçilerin giriş-çıkışlarını periyodik olarak kaydediyor. Kameraların görüntüleri sonucunda bu sistemle iyi performans gösteren ya da en az ziyaretçi alan mağazalar sıralanıyor. Bugün DeFacto, Kiğılı, Türk Telekom, Bimeks ve Kemal Tanca gibi aklınıza gelebilecek en güçlü markalarla çalışıyoruz.
Halihazırda sistemini oturtmuş, günden güne başarıya koşan bir firmanız zaten var iken Onedio.com'u kurmak nereden aklınıza geldi?
-Bunun komik bir hikâyesi var aslında… V-Count, Ankara Teknokent'te hizmet verirken, bölgeye bir gazeteci heyeti geldi; okuldaki hocalarımdan biri de 'genç girişimciler' olarak gazeteci arkadaşları bize yönlendirmiş. Neyse…
Gazeteci arkadaşlar geldi, V-Count sistemini anlatmamızı istediler, biz de geliştirdiğimiz sistemi anlatmaya başladık; trafik analizi, plaka okuma sistemi yaptığımızı alışveriş merkezlerini ziyaretçi eden insanları saydığımızı… Hatta trafik analizi yaptığımızı şu şekilde anlatmıştım: "V-Count kamerası koyduğunuz zaman dört şeritli bir otoyolu tamamen görürsünüz; sistemimiz teknolojik olarak Türkiye'de mevcut olan kamera sisteminden daha güçlü." diye…
Mevcut diğer sistemlerde kameraların tek bir şeridi görecek şekilde yerleştirildiğini ve bundan dolayı aracın şeridin ortasından gittiği zaman kameraların kör noktasına denk geldiğini ve dolayısıyla da kameranın aracın plakasını okuyamayacağını anlattım.
Ertesi sabah ortağımın telefonuyla uyandım; neredeyse tüm gazetelerde haber olduğumu söylemişti. Büyük bir heyecanla haberleri görmek üzere gazeteleri taramaya başladım. 'Genç girişimci…' başlıklı haberler yerine "EDS sistemindeki açık bulundu.", "ODTÜ'lü genç işadamı sistemin açığını yakaladı." gibi haberleri görünce hayatımın şokunu yaşadım debilirim. Anahaberlere çıkmam için bile aramışlardı o gün… İşte o gün, herkes kendi haberini yapabilsin diye onedio.com domainini satın aldım. Kısacası 'yeni medya'yı formülize etmenin ilk adımını atmış oldum.
Onedio.com'un oluşum fikrini biraz anlatabilir misiniz?
-Flipboard, Huffington Post ve Buzzfeed gibi platformlar daha çok yeniydi ve Türkiye gibi müthiş zengin bir gündemi olan ülkede mutlaka benzer bir model uygulanmalıydı. Türkiye'de İnternet kullanıcılarının %97'si her gün en az bir haber sitesini ziyaret ediyordu, ancak bu haber sitelerinin içeriği neredeyse aynıydı. Bir fark lazımdı; başıma gelen olay da fikrimi tetiklemişti…
Vatandaş gazeteciliği platformu kurmaktı amacım. Tamamen 'O ne diyor?' fikrinden oluşan bir platform bu. İkinci girişimim olduğu için girişimcilik konusunda artık tecrübeliydim. 'Onedio.com'u kurarken arkamda bir yatırımcı desteği olsun istedim. Üç kişilik melek yatırımcı ile 300 bin dolarlık bir yatırımla, sonunda şirketi kurduk. Yatırımı garanti altına alır almaz aktif ekibi de hemen kurduk.
Onedio.com'da yazabilmek için ne yapmamız gerekiyor; sadece üye olmak yeterli mi? Ya da kimler bu platformda yazabilir ya da yazamaz?
-Üye olup hemen yazar olabiliyorsunuz; tabii paylaşımınız yayıma girmeden önce Onedio.com'un standartlarına uygun olup olmadığı kontrol ediliyor. Kısacası 'iyi' yazan herkes bizde yazabilir.
Dışarıdan gelen paylaşımların haricindeki ana içerik başlıklarını nasıl hazırlıyorsunuz?
-Örneğin özellikle 'test'leriniz oldukça ilgi görüp sosyal medyada çok paylaşılıyor. Twitter'da çok komik paylaşımlar yaptığına inandığınız isimler de, profesyonel gazeteciler (Tamamen gündemle ilgili konularla ilgileniyorlar) de blogger'lar da ekibimizde yer alıyor.
Açıkçası bizimle çalışmak için herhangi bir yayımcılık geçmişiniz olması gerekmiyor; dediğim gibi iyi yazmanız yeterli. Bünyemizde şu anda aktif olarak 72 kişilik bir ekip var, 20 kişi de dışarıdan destek veriyor. Altı kişiden oluşan bir haber ekibimiz, dört kişilik de test ekibimiz var. Evet, testlerimiz oldukça ilgi görüp paylaşılıyor. Testler tamamen Türk kültürüne uygun olarak hazırlanıyor. Bir test, hazırlanması fikri ve sonuçlarının yazılması süreci dahil, her aşamasıyla bir günde hazırlanıyor.
Onedio.com'da yazıyor olmanın avantajı nedir?
-Halkın bizzat kendisinin hazırladığı içerikler yüz binlere ulaşabiliyor. Bugün Türkiye'nin en çok takip edilen blogger'ları bile ancak kendi çevrelerindekilere ulaşmakla sınırlı kalıyor; ancak Onedio.com üzerinden paylaşılan bir yazı 200-300 bin kişiye ulaşabiliyor. Instagram ya da Twitter'da fenomen olsanız bile maksimum 10 bin kişiye ulaşabiliyorsunuz. Böylece hem yazarın kendisine hem de bize fayda sağlıyor.
Onedio.com'un şu anki konumu hakkında neler söylemek istersiniz?
-Halen, Türkiye'nin en çok ziyaret edilen üçüncü İnternet platformu olarak çalışıyoruz. Farklı sosyal gruplardan ayda 23 milyon kişi ziyaret ediyor. Bu rakamın %85'i 18-34 yaş grubundan. Bu arada önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum; ziyaretçilerin %75'i mobil giriş yapıyor.
Bu da genç kitlenin ne kadar çok içerik takip ettiğini gösteriyor bizlere. Artık hepimiz haberleri ya da videoları belli bir mecradan takip ediyoruz. Bu arada bizim en büyük kriterimiz; ne kadar çok kişi tarafından takip ediliyor olmak değil; kaç kişinin sayfamızı paylaştığı. Ne kadar çok insanın timeline'nına düşersek o kadar başarılı sayıyoruz kendimizi.
Türkiye sosyal medya paylaşımı ve yeni platformlara adapte olma konusunda ne durumda?
-Türkiye, özellikle İnternet dünyasındaki yeni gelişimlere ve girişimlere çok çabuk adapte olabilen bir ülke. Tabii, genç jenerasyonun katılımının bunda çok etkisi var. Onedio.com'un bu kadar çabuk ve etkin bir şekilde yayılması da bundan kaynaklanıyor.
İnternet dünyasında girişimcilik yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
-Baştan şunu söylemeliyim ki; İnternet ve medya girişimciliği birbirinden çok farklı konular. Türkiye'de ne yazık ki, çok ciddi bir gelir problemi var. Yurtdışı ile karşılaştırdığımız zaman medya geliri çok düşük. İnternet'te medya işi yapmak için çok ciddi bir trafiğe ulaşmanız ve dışarıdan destek görmeniz gerekiyor. Girişiminiz ancak belli bir seviyeye geldikten sonraanlamlı paralar kazanmaya başlıyorsunuz. Bu yüzden ciddi bir finansman desteğiniz yoksa İnternet dünyasında medya girişimi yapmanızı tavsiye etmem. Başka bir tavsiyem de; dikey medya işlerine yönelmek; sadece annelere odaklı ya da sadece sokakta yemek yemeye odaklı bir platform gibi.
Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
-Amacımız Onedio.com'u iyice güçlendirmek. Artık gazete diye bir şey neredeyse kalmadı. Televizyon da çok kısa bir süre sonra kalmayacak. Yapılan araştırmalara göre; bugün Türkiye'de genç jenerasyon, gününün dokuz saatini sosyal medyada geçiriyor.
Mesai yapar gibi medya tüketmek, demek oluyor bu da. Onedio.com olarak amacımız; Türkiye'nin en güçlü ve büyük üç sosyal medya şirketinden biri olmak. Çok kısa bir süre önce Buzzfeed ile bir video anlaşması yaptık. Bölgesel yatırımlara da ağırlık veriyoruz; geçtiğimiz Ekim ayında Rusça içerik üretmeye başladık. Arapça içerik de yayımlayacağız.
Haftanın iki günü İstanbul'a geliyorsunuz. Bu çalışma sistemi zor olmuyor mu?
-Onedio.com'un AR-GE ve yönetim ekibi Ankara'da, içerik ekibi de İstanbul'da çalışıyor. Dolayısıyla haftanın iki günü buraya geliyorum; oturmuş bir çalışma sistemim var, alıştım artık.
Günlük çalışma sisteminizi biraz anlatabilir misiniz?
-Sabah saat 10.00 gibi uyanıyorum. İki yaşındaki oğlumla biraz vakit geçirdikten sonra ofise gidiyorum. Bizim işimiz genellikle geceleri yoğun oluyor; insanların yatağa girdiği saatlerde biz uyanık oluyoruz kısacası.
Kişisel merak ve hobileriniz nedir?
-Çok fazla seyahat ettiğim için Ankara'da bulunduğum sürece vaktimi aileme ayırmaya özen gösteriyorum. Artık fazla olmasa da profesyonel eskrim yapıyorum. Seyahat etmeye ve en iyi restoranları keşfe çıkmaya meraklıyım. 'İyi yemek' yemeyi çok seviyorum. Bu konuda New York'u tek geçerim. Bence zaten her şeyin en iyisi orada…
Bunların dışında profesyonel olarak poker oynuyorum. Mümkün olduğunca Kıbrıs'ta düzenlenen turnuvalara katılmaya çalışıyorum. Bir de PlayStation gibi cihazlara ve oyunlara son derece meraklıyım.
Röportaj/Seda Karan