Kaptan Amerika Güzeli - Hayley Atwell

“Captain America (Kaptan Amerika)”nın 30 yaşındaki göz alıcı güzeli Hayley Atwell ile 90 dakika boyunca birlikteydik. Ve bizlerle, kendisine dair; şaşırtıcı, esprili ve sürprizli sırlarını paylaşmasını istedik.

Giriş Tarihi: 12.04.2012 16:36 Güncelleme Tarihi: 12.04.2012 16:51

Röportaj PETER MARTIN

Fotoğraflar SHERYL NIELDS

Derleme ZEYNEP ŞEKER

Gerçekten etkilenmişsem, yolda yürüyen bir adama laf atabilirim.

Büyük yapımların seçmelerinde; genellikle, oyuncu adayları, bir çeşit ses sınavına da tabi tutulur. Fakat "Captain America ( Kaptan Amerika)" filmi için görüşmeye gittiğimde, böyle bir sınavla karşılaşmadım. Onun yerine, senaryo hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen, yönetmenle tam bir buçuk saat boyunca sohbet ettim. Yönetmen, ses sınavı yerine, sohbet etmeyi uygun görmüştü. Bu taktik hoşuma gitti; çünkü ben de insanlarla sohbet etmeye bayılıyorum. Ancak, yönetmenle olan sohbetimizin sonuna doğru, karmaşık konulardan bahsetmeye başladık. Şahsen, bunun iyi olduğunu düşünüyorum. Zira her şeyi karıştırıp, sonrasında birleştirmeye çalışmanın; insanı başarıya götürdüğünü düşünüyorum.

Rol arkadaşım Chris Evans, "Captain America" nın setinde tişörtünü ilk kez çıkardığında, içgüdüsel olarak, ellerimi kaslı göğsüne doğru uzattım ve yönetmen, bu sahneyi filmde kullandı. Bu dalgınlığım, biraz uygunsuz görüntülerin ortaya çıkmasına neden oldu.

Filmdeki sahnelerimde, iç çamaşırı olarak, daracık korseler giyiyordum. Özellikle, siyah olanlarıyla oldukça seksi göründüğümü düşünüyorum.

Her zaman, bir aksiyon filminde yer almak istiyordum ve sonunda, bu dileğim gerçekleşti (Hayley Atwell'in "Captain America" filminde rol alana dek yer aldığı tüm filmler, genellikle dönem filmleriydi: "Brideshead Revisited", "The Duchess" ve kendisine Altın Küre ödülü kazandıran "Pillars of the Earth". "Captain America"da ise, bir ajanı canlandırıyor.).

Bana, projenin senaryosunun harika olmadığı; ancak, farklı bir ışığı olduğunu ve yolumu aydınlatacağını söyleselerdi de bu rolü kabul ederdim. Ya da çekimler için üç ay boyunca Karayipler'de olmam gerekeceğini söyleselerdi de, kabul ederdim. Bir keresinde "The Prisoner (Tutsak)" dizisinin çekimleri için, tam dört ayımı Afrika'da geçirmiştim. Düşünsenize, başka hangi iş, öyle bir yerde dört ay geçirmemi sağlayabilir? Mükemmeldi; işte, sırf bu nedenden dolayı bile senaryoyu kabul edebilirdim.

"The Prisoner" dizisi, benim için, kesinlikle tuhaf bir tecrübeydi. Çünkü çekimler esnasında, hiçbir şey olması gerektiği gibi olmadı. Örneğin, çekimler için Namibia'ya gittiğimizde; yönetmenimizin kovulduğunu öğrendik. Çekimler ertelendi ve iki hafta boyunca, ne yapacağımızı bilemez hâlde dolaştık. Sonunda, safariye gitmeye karar verdik. Safaride, su aygırı göremedik ama beş büyük hayvan gördük. Doğrusunu söylemek gerekirse, su aygırı görmememize şaşırmamak gerek. Zira orası, su aygırları için fazla kurak bir bölgeydi.

Evet, babam bir Şaman. Ama pek çok Şaman'ın yaptığı gibi, etrafta peştamal giyerek dolaşmaz ya da bir çadırda yaşamaz. Ancak, gerçek bir arayıştadır; hayatı sorgular ve nemli kulübelerde konaklar. Hatta bir keresinde, onunla birlikte bir nemli kulübede kaldım. Kulübelerin içi çok sıcaktı ve pek çok insan, kulübesinde çıplak oturmayı tercih ediyordu. Ancak ben, bikinimle oturmayı tercih ettim. Bu hayat tarzı, bana göre değildi ve çok iğrençti.

Londra'da büyümeme rağmen, çocukluğumda, yazları Missouri'de yaşayan babamı ziyarete giderdim. Kansas City'nin bir parçası olan bu yer, oldukça özgür bir bölgeydi.

''RÖPORTAJIN DEVAMI VE HAYLEY ATWELL'İN SEKSİ FOTOĞRAFLARI'' İÇİN TIKLAYIN

BİZE ULAŞIN