Daniela ile Üç Gün Üç Gece
“NCIS: Los Angeles” dizisinin ve Ocak ayında vizyona giren “Red Tails” filminin 28 yaşındaki yarı Portekiz yarı ABD’li yıldızı Daniela Ruah’tan, ilginç bir talebimiz oldu. Daniela’dan, üç gün boyunca, dilediği saatlerde bizi aramasını ve içinden geçen ne varsa bizlerle paylaşmasını istedik. Bizi kırmadı; aklına geldikçe aradı ve içinden geçenleri, tüm içtenliğiyle bizlerle paylaştı...
Röportaj JULIAN SANCTON
Fotoğraflar ARI MICHELSON
Derleme ZEYNEP ŞEKER
Perşembe, 09.15 -10.45
DANIELA RUAH: Bir an için, erkek arkadaşımla konuştuğuma dair bir izlenime kapıldım. Çünkü onu da, sabahları uyandığımda ve geceleri uyumadan önce arıyorum.
ESQUIRE: Ama bunu, çıkarsız bir ilişkinin gerekliliği olarak görmelisin.
DR: Haklı olabilirsin.
ESQ: Portekiz nasıldı?
DR: Ülke, ekonomik olarak pek de iyi sayılmaz. İnsanlar, üzgün ve sinirli. Öyle ki, bunu, yolda yürürken dahi hissedebiliyorsunuz. Hatta insanların, otomobil kullanışlarından bile ne kadar mutsuz ya da sinirli olduklarını anlamak mümkün oluyor. Oysa tarihî anlamda çok zengin bir ülkeden, büyük bir imparatorluktan söz ediyoruz. Zamanında denizciliğe dair pek çok keşif yapan bir ülkenin bu duruma gelmesi, pek hoş bir durum değil. Ama yine de, Portekiz'i seviyorum.
ESQ: Orada seni tanıyorlar mı?
DR: Zaman zaman, tanıyan birilerine rastlıyorum. Ne de olsa, Portekiz pembe dizilerinde oynamaya başladığımda, henüz 16 yaşındaydım. Ama yine de ben, "Portekiz'in yüzü" değilim.
ESQ: Bizce, Portekiz'in yüzü, ya sen olabilirsin ya da Joaquim de Almeida (Portekiz dizi ve filmlerinde, genellikle kötü adamı canlandıran aktör.) olabilir.
DR: Bence, Portekiz sinemasında, önemli birkaç aktör daha var; fakat sayıları, yine de çok değil. Ancak ben, zamanla, daha çok tanınacağımı ve insanlar tarafından daha çok sevileceğimi biliyorum. Gelecekte, sokakta yürüdüğümde, beni tanıyan ve yanındakine beni işaret eden insanlarla karşılaşacağım. Ancak şimdilik, dört yaşındaki oğlumun sevgisiyle yetiniyorum. O gelip kollarını boynuma doladığında, dünyam duruyor.
ESQ: Bizce, senin gibi bir annesi olduğu için, o da çok şanslı. Bu arada, İngilizceyi son derece anlaşılır biçimde konuşman, dikkatimizden kaçmadı.
DR: Ben, ABD'de de doğdum. Sonrasında, beş yaşındayken, Portekiz'e taşındık. Ailem, bir İngiliz okulunda eğitim almamı istedi. Bu tarz bir konuşma biçimine, uluslararası bir okulda eğitim alan herkesin sahip olduğunu düşünüyorum. İngiliz ile Amerikan aksanı arasında bir aksanım vardı. Ancak Los Angeles'a taşındıktan sonra, farkında olmadan, tam bir ABD'li gibi konuşmaya başladım.
ESQ: "Red Tails"de, bir İtalyan'ı canlandırıyorsun. Bu role hazırlanmadan önce, İtalyanlar gibi ellerinle konuşmayı öğrenmek adına çabaların oldu mu?
DR: Hayır; çünkü biz Portekizliler de ellerimizi çokça kullanıyoruz. Daha da ötesi, biz de konuşurken, tıpkı İtalyanlar kadar saldırgan oluyoruz. Bir gün New York'ta, benim gibi Portekizli olan ev arkadaşımla birlikte, bilgisayar satın almak için bir mağazaya gittik. Satış temsilcisine, nasıl bir bilgisayar istediğimizi İspanyolca anlatmaya başladık. O sırada birkaç adam yanımıza gelerek, bizi sakinleştirmeye çalıştı ve kavgaya gerek olmadığını söyledi. Oysa biz, kavga etmiyorduk. Tek yaptığımız, derdimizi İspanyolca olarak anlatmaya çalışmaktı. İşte bu örnek, bizim konuşma tarzımızı açıkça ortaya koyuyor.
ESQ: O hâlde, Portekizlilerin de biraz saldırgan bir iletişim tarzı olduğunu söyleyebiliriz; değil mi?
DR: Biz Latin'iz. Enerjik, Akdenizli insanlarız. Bu, bizim kültürümüz. Yüksek sesle ve ellerimizi hareket ettirerek konuşuruz; fakat sanıldığı gibi, saldırgan değilizdir. Bir Portekizli, sebepsiz yere kimsenin canını sıkmaz.
ESQ: Fakat sebepsiz yere birilerine sarılır; öyle değil mi?
DR: Kesinlikle.
''YAZININ DEVAMI VE DANIELA RUAH'IN BİRBİRİNDEN SEKSİ FOTOĞRAFLARI'' İÇİN TIKLAYIN