İşte Türkiye'nin en güzel 10 plajı

Havlular hazır, deniz gözlükleri de... Haydi, kızgın kumlardan serin sulara...

Turkuvaz nedir görmek için Yukarıdaki dağ yolundan geçerken önce denizin rengine vurulursunuz; sonra dağla deniz arasına sıkışmış mini mini bir kumsala uzanmış, huzur içinde dalgaları seyreden insanları fark edersiniz. Burası Kaputaş... Burası ‘turkuvaz’ ne demekmiş, anlayacağınız yer. Kaş ile Kalkan arasındaki bu ufacık plaja virajlı yollardan gidiliyor. Tam da buradaki yol çalışmalarında dört işçi hayatını kaybetti, değerini bilin. Giderken de atıştırmalık bir iki şey almayı unutmayın; doğayla baş başa kalacaksınız.

DALYAN İZTUZU Bir tarafı tatlı bir tarafı tuzlu Dalyan Rıhtımı’ndan kalkan teknelere binin; sazlıkların arasında yarım saat yol aldıktan sonra plajdasınız. Vardığınız yer için milyon defa içinde ‘doğa harikası’ geçen cümleler kurulmuş olsa da tanım gerçekten bu. Bir tarafı Akdeniz, diğer tarafı tatlı su... 5400 metrelik kumsalda yapılaşma yasak. Mesele plajın esas sakinlerinin; caretta caretta’ların rahatını bozmamak.

SONSUZLUK KUMSALI PATARA Sonu gelmez mi bir kumsalın? Gelmiyor. Kalkan yakınlarındaki Patara Plajı’nda yüzün, güneşlenin; gün batarken de kilometreler boyu yürüyün. Tek başınaysanız, hayatınızı şöyle bir topyekûn gözden geçireceksiniz; biriyle beraberseniz, artık gerisi size kalmış. Huzurla dolacağınız bu plaj, bir zamanlar Likyalıların en önemli limanlarındandı. Antik kenti görmeyi ihmal etmeyin.

EN ANTİK PLAJ PHASELİS Böyle bir beraberliği başka yerde bulmak zor. Çam ağaçlarının içinde muazzam bir antik kent; hemen önünde kumsal, sonra da göz alabildiğine deniz... Hem de ne deniz... Üstüne de ince kumlu, çakılsız bir plaj. Kemer ile Tekirova arasında kalan Phaselis’e deniz yoluyla da gelebilirsiniz. Teknedeyken, yüzerken, dalarken eski limandan kalanları da görüp büyüleneceksiniz...

AKVARYUM KOYU’NDA BALIKLARLA BİR TATİL Giderken deniz gözlüğünüzü, şnorkelinizi yanınıza alın. Çünkü bir akvaryumda yüzeceksiniz. Bozcaada şehir merkezinden arabayla 20-25 dakikada ulaşacağınız Akvaryum Koyu’nda pek fazla tesis bulamayacaksınız. Ama illaki havlunuzu sermeye yer var. Su alabildiğine berrak ve adayı saran rüzgâra rağmen sakin. Eylüldeki bağbozumuna da denk getirebilirseniz sizden iyisi yok.

BİR ANTALYA KLASİĞİ KONYAALTI PLAJI “Hem denize gireyim hem de şehirden ayrılmayayım” diyenlerin on yıllardır bir numarası. Antalya’nın neredeyse şehirden başlayıp Beydağları gölgelerine uzanan Konyaaltı Plajı, Türkiye’de pek rastlanmayan şehir plajlarından. Özellikle sabahları, ortalık sakinken yüzmesi keyifli. Eğlence ve tesis arayanlar için de onlarca seçenek var.

TÜRKİYE’NİN SÖRF OKULU ALAÇATI PLAJLARI Memleketteki sörf hamlesini neredeyse tek başına Alaçatı plajları himaye etti. Uzayıp giden kumsal, hiç durmadan esen rüzgârla birleşince en doğru seçenek de buydu zaten. Alaçatı’nın civar plajlarındaki sörf okullarında profesyonel hocalardan dersler alabilir, hemen akabinde de kendinizi dalgalara kaptırabilirsiniz. Plajdaki tek kaygısı “soldan sağa mı yoksa sağdan sola mı dönsem” olan tatilciler için de paniğe mahal yok.

OVABÜKÜ’NDE HERKESTEN UZAK BİR TATİL İşte ‘cennet’ diye tabir edilen koylardan biri daha... Herkesten, her şeyden kaçıp, denizin koynuna sığınmak için ideal yer. Datça’nın temizliğiyle ve sakinliğiyle ünlü koylarından Ovabükü’nde, gayet düzgün işletilen aile pansiyonlarında kalıyorsunuz. Yediğiniz içtiğiniz tarladan halka, her şey mevsiminde zamanında. Yalnız, Datça koylarında klasik olduğu üzere plajı taşlık... Özellikle yüzmeyi sevenlere.

BİR ÖMÜR GÖKOVA AKBÜK’TE GEÇER İşte bütün Türkiye’nin gözü gibi bakması gereken bir koy. Akyaka’dan Ören’e uzanan bir tarafı orman bir tarafı deniz, rüya gibi ama biraz zahmetli bir yolda ilerleyip vardığınız Akbük Koyu’nun plajı yumuşacık çakıl taşlarından ibaret. Ayağı yakmayan taşlarıyla sere serpe güneşlenmek için ideal. Ama daha önemlisi her gidenin “Burada bir ömür geçirebilirim” demesi. Bozulmadan kaldığı sürece, herkes ömrünü Akbük’te geçirsin.