Tapınakların gölgesinde: Seul
05 Ekim 2018
1 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
Yazı Arda SAYINER
Hwagyesa Tapınağı'ndaki sakinlik, inşa edildiği 1522 yılından bu yana artık aynı değil. Seul'un Gangnam Mahallesi'ndeki zengin kalabalık, Itaewon bölgesindeki gece kulüplerinden yükselen K-Pop müzik şehrin öteki ucundaki tapınağa meydan okurcasına hakimiyetini her geçen gün daha da artırıyor. Yine de halen huzur arayanların kaçış noktası olan Hwagyesa bir yüzü şehre diğer yüzü ise sonsuz bir ormana açılan masalsı bir dünya gibi. Kuzey ile güney arasında ayrılığın, teknoloji ve otomotiv devlerinin hırslı atılımlarının, popüler Batı kültürünün Uzak Doğu dünyasına enjekte edildiği bir hayatın yaşandığı Güney Kore'de tapınakların gölgesi herkes için sığınılacak bir liman. Turistler için ise başlı başına bir deneyim.
Ülke genelinde 40'ın üzerindeki konaklamaya açık tapınak, Temple Stay programı dahilinde, maneviyatı arayanlara geceliği 40 ila 55 dolar arasında değişen fiyatlarla sunuluyor. Böylesine düşük bedellerle tapınakta kalmak her ne kadar kulağa makul ve mistik gelse de içerideki dünya düşünüldüğü kadar kolay değil. Sabah 04.00'te kalkmak, hafiflik çizgisinin oldukça altına düşen porsiyonlarda beslenmek, tapınağın temizlik işlerine yardım etmek ve muazzam bir disiplin içinde davranmak herkesin harcı olmasa gerek. Bunun mükâfatı olarak monk'ların sabah ayinine katılmak, güneşin doğuşunu tarihi bir tapınakta seyretmek, sabra, şükre ve tekâmüle ilişkin meditasyon yapmak, keşişlerin geleneksel çay seremonisine eşlik etmek ise tek kelimeyle paha biçilemez deneyimler. Her yerâdeta bir film seti gibi. Kendinizi bir Brad Pitt gibi hissetmeseniz de Jean-Jacques Annaud'un yönettiği 'Tibet'te 7 Yıl' filmini aratmayacak görsellikte akıyor zaman. El boyaması ahşap tavan ve kirişler, bahçelerdeki mermer heykeller, endemik bitkiler ve ortalıkta dolaşan keşişler hayalinizdeki o film karesini kusursuzca tamamlıyor.
2 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
Gençlerin en büyük sosyalleşme araçlarından biri olan karaoke barlar şehrin banliyölerini dahi renklendiriyor. Farklı ambiyans ve fiyat kategorilerinde alternatifler mevcut. Hongdae bölgesindeki Su Karaoke ise konsept olarak en lüks ve en iddialı bar.
Tapınakların dünyasından Seul'un modern hayatına geçiş ise oldukça sert. Çılgın bir metro ağı, yükseklikte birbiriyle yarışan gökdelenler, adım başı görülen yerel kozmetik mağazaları ve Güney Kore yapımı otomobiller bilimin, teknolojinin ve harcanan ciddi mesailerin meyveleri. Itaewon ise eğlence mekânlarıyla tüm bu emeğin mükâfatı. Cadde boyunca sağlı sollu sıralanmış gece kulüpleri ve barlar muhafazakârlığı ve çalışmayı unutturacak türden. En iddialı kulüplerden biri, Fountain. Kuyrukta çoğunlukta yerel kadınlar ve erkekler, ellerinde yazın 39 dereceyi bulan Seul sıcağından kurtaran şarjlı mini el vantilatörleri ve yüzlerinde ise kapıda çok sıkı güvenlik kontrolünden geçiren korumalara attıkları sevimli bakışlar... İçerisi ise tıklım tıklım. Mekân tam bir kale ambiyansında. Üstü açık büyük avlu herkesin dans ettiği ortak alan. Avluyu çeviren surlara tırmandığınız zaman ise üst kattaki diğer bar alanlarına geçebiliyorsunuz. Surlardan aşağıdaki orta alana düşmemeniz için "Sen Bir Spartalı Değilsin" yazılı uyarı levhaları mevcut. Üst kattaki ilk bar alanı retro tarzda: Tilt makineleri, antik bilardo masaları, chester koltuklar ve şık bir bar alanı mevcut. Her yerde korumalar ve rahatsız edici bakışları var. Seul'un genelinde hem barlar hem AVM'ler hem de metrolarda ekstra bir güvenlik kurgusunun yapıldığı ve güvenlik görevlilerinin sayıca arttığı gözden kaçmıyor.
3 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
UÇUŞ VAKTİ
Güney Kore ile Türkiye'nin kurduğu dostluk bağı, bildiğiniz üzere yarımadadaki savaştan bu yana her geçen gün daha da sıkılaşıyor. Bu sebeptendir ki, Seul'e sadece THY haftada 11 sefer düzenliyor ve bu bağ, turizm boyutuyla da önem arz ediyor.
Itaewon'daki bir diğer iddialı kulüp ise Glam. Yabancı pop ve K-Pop müzikler çalan mekân iki katlı. Giriş katı Kaliforniya'daki beach barları anımsatır nitelikte. Rahat ve kalabalık. Üst kat ise tam tersine pirinç avizeler, antik aplikler, şık paravanlarla birbirinden ayrılmış localar, yağlı boya tablolar ve mekânın ortasındaki dev bir bar alanıyla üst segment kulüp havasında. Avrupa ve ABD'dekinin aksine, eğlenmeye gelmiş diğer gruplarla o mekânda tanışmanız, tanışsanız bile kaynaşmanız bir yabancı olarak ne yazık ki oldukça zor. Gençlik genel anlamda tanımadığı kişilerle iletişim kurmak ve sosyalleşmek hususunda çekingen. Kadınlarda uç bir profil görmek çok zor. Bakımlı, şık, orta boylu kadınlar Itaewon Caddeleri'nin neşesi durumunda. Erkeklerde ise aşırılıklar daha ortada. Saçını sarıya boyamasına rağmen oldukça maskülen duran erkeklerin yanında gözlerine far çekmiş feminen karakterleri de görebiliyorsunuz. Sarı saç boyaları ve cildi beyazlaştıran kozmetik ürünler hem erkek hem de kadınlar için Avrupalılara benzeme çabasının destek unsurları. En pahalı kozmetik mağazalarından en ücra mahallenin süpermarketlerine kadar birçok yerde sarı saç boyaları ve beyazlaştırıcı yüz kremlerinden bulmak mümkün. Kulüplerde K-Pop denen, 17-23 yaş arası Güney Koreli genç erkeklerden oluşan grupların şarkılarını dinlemek ise trend olmanın ötesinde bir alışkanlık. Kızlardan oluşan K-Pop gruplarının sayısı erkek gruplara göre oldukça az. Kırtasiyeler; tapınma derecesinde sevilen bu müzik gruplarının çıkartmaları, defterleri, takvimleri ve CD'leriyle dolu. K-Pop, müzik türü olarak, tamamen Amerikan pop müziğinden ezgiler taşıyor. Klipler, MTV izlediğinizi hissettirircesine yine Amerikan yıldızlarınınkine benzer. Karaoke kültürü ise başlı başına şehrin alametifarikası. Gençlerin en büyük sosyalleşme araçlarından biri olan karaoke barlar şehrin banliyölerini dahi renklendiriyor. Farklı ambiyans ve fiyat kategorilerinde alternatifler mevcut. Hongdae bölgesindeki Su Karaoke ise konsept olarak en lüks ve en iddialı bar. Renk renk döşenmiş odalar, kişiye özel sahne alanı ve altın renkteki mikrofonlar farklı bir karaoke kulübünde olduğunuzun emareleri. İçeride söylenen şarkıların çoğu yine K-Pop.
4 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
TV dünyasında ise yerelden uzaklaşma, Türk dizileri ile kendini göstermiş. Bu konunun detaylarını; engin diplomasi deneyimi, uluslararası vizyonu ve o şık tarzıyla Türkiye'nin Kore Büyükelçisi Ersin Erçin'le Seul Sports Club'da yediğimiz öğle yemeğinde öğrendim. Güney Kore'de sadece 850 Türk'ün yaşamasına rağmen yerel gençler Türk dizileri sayesinde Türkiye'yi oldukça yakından tanıma fırsatı bulmuş. Büyükelçi Erçin belirli bir jenerasyonun Türkiye'yi tarihi sebeplerden çok iyi bildiğini, genç jenerasyonun ise birçok üniversitede yer alan Türkoloji bölümleri ve TV dizileriyle Türk kültürünü tanıdığını söylediğinde, bu algının ne derece pozitif hale gelebileceğini tahmin edebiliyorsunuz. THY'nin haftada gerçekleştiği 11 uçuş ise bu bağın turizm boyutunda önemli bir parçası. Erçin'e göre pozitif ülkeler algısında Güney Korelilerin gözünde Türkiye kesinlikle ilk üç sırada.
5 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
40 yaş üzeri yerel kişilerle konuştuğunuz zaman ise Batı kültürüne duyulan eğilimin ve dejenerasyonun 35 yaş sonrası yok olduğu yorumunu işitiyorsunuz. Sarı saçların gittiği, dövmelerin silindiği ve o tüm dünyanın dışardan bildiği geleneklerine bağlı, muhafazakâr, çalışkan Güney Koreli yetişkin profilin ortaya çıktığı görüşü var. Bu değişim belki de gerçekten bir öze dönüşün ve olgunlaşmanın belirtisi veya gelenekçilik ile toplumsal baskının zorunlu bir neticesi. Ama sonuç şu ki arada kalmışlığın izleri şehrin kültürel dokusuna bariz bir şekilde sinmiş.
6 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
Bu kozmopolit yaşantı şehrin mutfağına çok yansımamış. Yerel lezzetler ve markalar hakimiyetini koruyor. Meşhur lahana turşusu kimchi ve dumbling denilen Türk mantısının 10 katı büyüklüğündeki haşlama hamur işleri satan restoranlar şehrin yeme-içme hayatına hakim. Daha da gelenekselleşecek olursak dev pasajlardaki yemek pazarları kurutulmuş ahtapottan canlı yengeçlere, taze ginseng köklerinden çuvallarda satılan çay çeşitlerine kadar Güney Kore mutfağının zenginliklerini fazlasıyla doğal bir ortamda gözler önüne seriyor. Gwangjang Yemek Pazarı, bu alanda ziyarete en layık noktalardan. Yerel hamburger markası Lotteria ise Amerikan fast food zincirlerinin açık ara önüne geçerek lokaldeki gücünü ispatlamış. 7/24 açık olan bu yerel fast food zinciri gece gezmelerinden sonra gençlerin en popüler atıştırma ve buluşma yeri.
7 / 7
Tapınakların gölgesinde: Seul
Ülke genelinde 40'ın üzerindeki konaklama açık tapınak, temple stay programı dahilinde, maneviyatı arayanlara geceliği 40 ila 55 dolar arasında değişen fiyatlarla sunuluyor.
Güney Kore'de dikkat çeken teknolojik gerçek ise cep telefonu bağımlılığı ve bunun neticesi olarak şehirde kol saati kullanmama alışkanlığı. Cep telefonu bağımlılığı, sokaklarda istisnasız herkesin göze parmak sokarcasına ortaya koyduğu bir gerçek. Seul'da metroda eğer uyumuyorsanız kesinlikle cep telefonundasınızdır. Süpermarkette veya kahve dükkânında kasada sıra size gelmediyse cep telefonundan başınızı kaldırmanız için hiçbir sebep yok gibi. Telefonu bu derece göz önünde tutmanın neticesi olarak da kol saati kullanımının ne kadar düşük olduğu basit bir gözlemle bile anlaşılacak seviyede. Güney Kore toprakları dünya teknoloji devlerinin doğuşuna şahitlik etse de, Batılılaşma çabaları halkın iliklerine işlese de, şehrin sokaklarındaki tek gölge gökdelenler değil. Tapınakların muhafazakârlık kokan soğuk gölgesi halen halkın üzerinde. Ama yine de netice maneviyatla bilimin, sorumlulukla zekânın, kültürel mirasla koşulsuz çalışmanın buluştuğu bir dünya devi. Seul, kısaca tüm gölgelerin efendisi.