Bir keşif ve arınma hikâyesi: İlker Kaleli

Hakkında net bir yorumunuz olmasa da çoğunluğun katıldığı gibi ‘cool’ tanımını sonuna kadar hak ediyor. Kararlı duruşu, sakin tavrı ve muzip bakışları bunu destekleyen diğer başlıca özellikleri. Bu aralar gözlerin aradığı İlker Kaleli’den bahsediyorum… Kendi deyimiyle şu sıralar ‘devre arası’nda olan Kaleli ile kendini keşfetme çağını konuştuk.

Giriş Tarihi: 29.09.2018 12:00 Güncelleme Tarihi: 29.09.2018 12:01

Ünlü olmakla arası pek iyi değil; pek önemsediği bir detay değil doğrusu. Tanınıyor olmayı işinin bir parçası ve seyirciyle kurduğu ilişkinin bir yansıması olarak görüyor.

"Yani benim için magazinsel bir tanımı ve anlamı yok. O yüzden bir oyuncu olarak yeri geldiğinde ortadan kaybolabilme hakkım ve lüksüm olması gerektiğine inanıyorum. Diğer türlüsü çok kolay; sürekli göz önünde ol! Ben böyle bir şey istemiyorum çünkü işimi seviyorum. Daha çok farklı karakterlerle güreşmek, yoğrulmak ve kendimi geliştirmenin peşindeyim. Kendi kimliğim ile hayat verdiğim kimliklerin önüne geçmek istemiyorum."

Şimdilerde yeni bir projesi olmasa da genel tabloya baktığımızda projeleri nasıl değerlendirdiğini merak ediyorum.

"Öncelikle iyi okumaya gayret ediyorum, bir de senaryo okumak içgüdümü tetikliyor mu ona bakıyorum. Mutlaka bir derdi, bir tavrı olan bir projeyse daha okurken içine giriyorsunuz. Genellikle kabul ettiğim işlerde daha okurken kendimi replikleri sesli söylerken buluyorum. Anlaşma süreçleri tamamlandıktan sonra esas sancılı dönem başlıyor; 'Şimdi ne yapacağım?' gibi kocaman bir soruyla ufka doğru bakıyorsun. İşte o noktada güveneceğiniz tek şey içgüdünüz oluyor. Şöyle bir şey düşün; karanlıkta deniz üzerinde gidiyorsun ama elinde fenerin yok ve sadece havayı koklayarak, dalgaların rüzgârın nereden geldiğini hissederek yön bulmaya çalışıyorsun. Hayal gücün de böylece çalışmaya başlıyor. Oyunculuk anlamında fit olmaktan bahsediyorum burada. Aylarca çalışmamış bir oyuncu için bir paslanma söz konusu olabiliyor, bende de olduğu gibi. Biz biraz Brezilyalı futbolcular gibiyizdir; maçlar başlayınca form tutmaya başlarız. Bu yüzden paslanmamak adına hep ön çalışmalar yapmaya gayret ediyorum. Bir de yönetmen üzerime ne atarsa atsın veya senaryo beklenmedik bir yerden önüme ne çıkartırsa çıkarsın ona reaksiyon verebilecek kadar hazır olmalıyım. Bunun için de çalışmak gerekiyor, rolü hissetmek ve derdinin ne olduğunu anlamak gerekiyor. O noktada yüksek empati lazım. Çünkü canlandırdığın karakterler sana benzemiyor, aynı hayatları yaşamıyorsun. Karakterin mesleği nedir, hayat koşulları nedir, ekonomik durumu nasıl ki; bak bu çok önemli. Asgari ücretle mi çalışıyor; çalışıyorsa aylık tüm masrafları çıkarmak gerekiyor bu noktada. Taksiciyi oynuyorsan arkaya oturan müşteriye vereceğin tepki o gün yaktığın benzinle çok alakalı mesela. Bir oyuncu olarak bu detayı bilmeden o sahneye girersen zorlama bir şeyler çıkar ortaya. Anlamak gerek. Canlandıracağın karakteri 'anlamadan' oynayabileceğini iddia etmek veya düşünmek çok saçma geliyor bana. Düşün; derdi olan bir arkadaşınla sohbet bile ederken onu anlamadan ona nasıl cevap veremezsin ya, aynı şey…"

hırka KÖKSAL ATAY, tişört ve pantolon (İlker Kaleli'ye ait.), bot ELEVENTY

BİZE ULAŞIN