Kültür

Usta şoför yoktur güvenli sürücü vardır!

Usta şoför yoktur güvenli sürücü vardır!

Etrafınızda bilgisine ve tecrübesine güvendiğiniz sürücüleri şöyle bir testten geçirin; acaba kaç tanesi “doğru sürüş pozisyonu” nu uyguluyor? “kamçı travması” nedir ve bundan nasıl korunmalı, haberdarlar mı? Acaba “lastik havası” neye göre ayarlanır eminler mi? Bu soruları çoğaltabiliriz ama işin önemli başka bir yanı daha var; peki, siz bunların hangilerini biliyorsunuz?

25 Temmuz 2013

Ne yazık ki ülkemizde, "ehliyet" alma sistemi istenilen düzeyde değil; bunu, hepimiz biliyoruz. Burada, iki önemli neden var; birincisi, denetim ve uzman eksikliğinden çok fazla açık kapı bırakan sistem. İkincisi ise; "Ben sadece sınava geleceğim, teorik derslere gelmeyeceğim." diyerek sürücü kursuyla pazarlık yapan kullanıcılar. İki taraf da teorik bilginin önemini anlamadığı sürece, bu iş aynen böyle devam edecek. Fakat şunu unutmamak gerek; doğru bilgisi olmayan sürücünün, doğru uygulama; yani güvenli sürüş yapma şansı da yoktur.

YILLARA DEĞİL BİLGİYE GÜVEN!

Eğer bir sürücü, defansif sürüş tekniklerinden; "doğru sürüş pozisyonu", "geçiş üstünlüğü kuralı", "kamçı travması ve önlemleri", "takip ve frenleme mesafesi", "lastik ömrü ve doğru lastik basıncı", "panik fren" ve benzeri hayati önem taşıyan bilgilere sahip değilse, güvenli ve bilinçli bir sürücü değildir. Ne yazık ki ülkemizde, bu bilinç ve bilgi düzeyi çok düşük seviyelerde. Türkiye'de ehliyet alma tarihiniz ne kadar eskiyse, o kadar "tecrübeli" bir sürücü olarak görülüyorsunuz. Fakat güvenli ve defansif sürüş teknikleri eğitimlerinde yıllardır görüyoruz ki; 20 senedir araç kullanan sürücülerin dahi yanlış alışkanlıkları ve kulaktan dolma bilgileri, doğrulardan çok daha fazla. Örneğin; çok uzun yıllardır araç kullanan sürücülerin neredeyse %95'i, karlı havalarda lastik havasını ciddi oranda düşürerek, aracın yere daha iyi tutunmasını sağlamak ister. Ama yapılan bu hareket, bilinenin aksine çok ciddi bir hatadır ve modern bir "intihar" biçimidir. Çünkü karlı havada lastik havası indikçe ve lastik yere yayıldıkça, yola daha iyi tutunmaz. Bu mantıkla, karlı havada en iyi tutunmayı "patlak" lastiklerin sağlaması gerekir; ama bu, tabii ki mümkün değildir.

Başka bir örnek ise, aracın lastik ömrü ve havası. Şunu unutmayalım; bir aracın lastiği, insanın ayakkabısına benzer. Yere sağlam basmak ve gün boyu rahat etmek istiyorsak, ayakkabımızın sorunsuz olması gerekir; tıpkı, lastiklerimiz gibi. Kritik soru, şu; lastik ömrünü biliyor musunuz? Eğer her lastiğin bir "son kullanma tarihi" olduğunu bilmiyorsak, üretim tarihini nasıl öğreneceğimizden bihabersek, "Yılların Şoförü" unvanımızın hiçbir değeri yok demektir. Ya lastik havası? Hâlâ sağdan soldan duyduğum kulaktan dolma bilgilerle veya lastikçideki çırağın bilgisine güvenerek aracıma lastik havası uyguluyorsam, hayatımla kumar oynuyorum demektir. Daha alfabenin ilk harfl erinden olan lastik havası konusunda dahi kendimden emin değilsem, doğru basıncı öğrenmek yerine, herkesin ağzına pelesenk olan 28-30 gibi rakamlarla lastiğime hava basıyorsam, kendimi ve trafi ktekileri riske atıyorumdur.

Peki, ya "çok tecrübeli sürücü" kategorisine soktuğumuz, canımızı emanet ettiğimiz; taksi, dolmuş, otobüs şoförlerinin büyük bölümünün hâlâ bu tip hataları yaptığını biliyor musunuz? Farkında olmadan kendilerinin ve aracının içerisindekilerin hayatlarını tehlikeye atmalarının vebali kimin? Bu sistem böyle gittikçe ve kimse sesini çıkarmadıkça, bizce bu vebal, başta yetkililer olmak üzere hepimizin. Bizler "kuralların arkasından dolanmak" yerine uymayı tercih edeceğiz, doğruyu öğrenmek için çaba sarf edeceğiz; ama otorite de üzerine düşeni yapacak.



DEĞİŞEN TRAFİK LEVHALARINA DİKKAT!

Mesela çok fazla haklı şikâyet aldığım konulardan biri de trafik levhaları. Sessiz sedasız Avrupa Birliği standartları kapsamında değişen bazı levhalar, sürücüler için tuzaklar oluşturuyor. Bu levhaların, mutlaka halka daha iyi anlatılması gerekiyor. Örneğin; "yaya giremez" levhası. Eski sistemde, "üzeri çizilmiş" bir yaya resminin bulundu- DEĞİŞEN TRAFİK LEVHALARINA DİKKAT! ğu tabela, "yaya giremez" anlamına geliyordu. Fakat yeni sistemde, "yaya giremez" levhasının üzerinde çizgi yok. Bakın burası çok önemli; "yaya giremez", yani yasak levhasının üzerinde çizgi yok. Tabela yuvarlak, ortasında yaya resmi var ve kırmızı bir dairenin içine alınmış. Aynı şey, "motosiklet giremez", "kamyon giremez" gibi birçok uyarı levhası içinde geçerli. Böylesine önemli bir değişiklikten sürücülerin büyük çoğunluğunun haberi yok. Suç kimin? Hâlâ eski tabelaların olduğu yerleri de göz önüne alırsak; sürücüler, hem yeni hem de eski tabelayı 15 dakika içerisinde görebilir. Bu karmaşadan dolayı biri hata yaparsa, kazaya sebebiyet verirse; sorumlu kim?



Onur AKÇAY

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm