Hollywood'u yönlendirecek 25 isim

Derleme: Özge DİNÇ

İsimleri belirlemek için senenin sonunu bekleyemeyeceğiz. 'Yönlendirmek' derken TV şovları ve filmlerden fazlasını kastediyoruz: Çünkü orijinal bir bakış ve fikirden yola çıkan, riskler alan, yepyeni bir yaratıcılık sunan bir nesille karşı karşıyayız. Eğlence sektöründe yer alan, izlemekten kaçamayacağınız cesur ve yeni bir devri başlatan yirmi beş adamı daha yakından tanıma vakti.

Barry JENKINS / Yazar-Yönetmen

2008'de, ufak bütçeli olmasına rağmen iyi dönüşler alan bağımsız fi lmi 'Medicine for Melancholy', South by Soutwest adlı fi lm ve müzik festivalinde prömiyer yaptığında, festival katılımcıları genç yönetmenin bir sonraki adımını merak etmişti. Barry Jenkins'e göre bir sonraki adımı, beş yıl hiçbir şey yapmamaktı. Elbette, Jenkins 'hiçbir şey' derken başarılı bir reklam-prodüksiyon şirketinin kurucu ortağı olmayı hesaba katmıyor. "Kendinizi ne kadar ikna edebildiğinizin bir önemi yok," diyor Jenkins, "Bu işleri yapmanın tek yolu para kazanmak. Yoksa prodüksiyon şirketi sahibi olmak bir hayalden sayılmazdı." Barry Jenkins, sonunda, 2013'te Brüksel'e gidip eşcinsel bir siyahi adamın dramını yazmış. O günleri şöyle anlatıyor: "Oraya istediğim şeyi gerçekleştirmek için gittim ve nihayet hayal ettiğim senaryoyu ortaya çıkarabildim." Jenkins, üç yıl sonra da beş milyon dolar bütçeli filmi 'Ay Işığı'yla izleyici karşısına çıktı. Kahramanın hayatının üç farklı dönemini konu alan film, 25 günde çekildi. Miami'de çekilen sahneler, zengin, tropikal renklerin altında kahramanın hayatındaki çatırdamaları dürüstçe anlatıyor ve izleyicinin kanını donduruyordu. Film, ABD'de siyahi ve korunmasız olmanın özgün ve derin hikâyesini anlatıyordu. Eğer Jenkins evine 'Ay Işığı'yla alacağı Oscar'la dönerse, Akademi Ödülleri tarihinin ödül alan ilk siyahi yönetmeni olacak. Bu gerçekten bahsettiğinizde Jenkins'in gözleri 'uyarı verir gibi' parlıyor, ama bunun sebebi bunu dillendirip ödül konusunda uğursuzluk getireceğinizden korkması değil. "Kazanmam ya da kaybetmem filmin kaderini etkilemeyecek." diyor. Ancak gerçek şu ki, o kazansa da kaybetse de fi lm insanları değiştirecek. - Julia Black

Duffer Kardeşler / Yazar-Yönetmen

Netflix'te yayımlanan 'Stranger Things' dizisini bir kategoriye koymak kolay değil. Bilimkurgu korku demek belki doğru, ama yetersiz, çünkü bu türü sevmeseniz bile muhtemelen bu diziyi seversiniz. Dizi bir Paskalya yumurtası gibi; internet çağıyla, örneğini ancak Tarantino stili pop kültür yapımlarında görebileceğiniz nostaljik sanat yönetmenliğini özenle birleştiriyor.
32 yaşındaki Duffer Biraderler (Matt ve Ross), aslında Stephen King'den etkilenmiş: Örneğini ancak romanlarda gördüğümüz gotik bir yazı tipiyle ve görkemli bir müzikle yapılan açılış, 80'lerin korku filmlerinden ve Spielberg yapımlarının çağından geliyor gibi. Biraderler, büyürken izledikleri bu yapımlar hakkında şöyle diyor: "Gençseniz, izledikleriniz üzerinizde darbe etkisi yaratıyor. Bir uyuşturucu gibi. Sizi kuvvetli bir şekilde etkiliyor, yükseltiyor; sonra yetişkinliğiniz boyunca aynı tadı arıyorsunuz. Bazen bu tadı bulduğunuz oluyor; gerçekten çok ama çok iyi bir fi lm yapabiliyorsunuz. Ama o tadı bulmak giderek zorlaşıyor." Her ne kadar arka arkaya yapımlar çekerek izleyiciyi hapsetme yoluna gitmedilerse de tek tük yapımlarında şifreyi kırmayı başardılar. Ve dizinin ikinci sezon tanıtımının aldığı tepkilere bakılacak olursa büyünün etkisi hâlâ üzerimizde. - Kevin Sintumuang

Roy PRICE - Amazon Stüdyoları'nın Yöneticisi

Kuralları Değiştiren Projeleri: Jim Jarmusch'un bir otobüs şoförü-şairin masalını anlattığı 'Paterson' filmi; Jill Soloway'in cinsiyet değiştiren bir kadının yaşadığı tuhaf olayları anlatan dizisi 'Transparent', Philip K. Dick'in distopik romanından uyarlanan 'The Man in the High Castle' dizisi, Kenneth Lonergan'ın bir ailenin yaşadığı travmayı anlatan dramı 'Yaşamın Kıyısında'. Amazon Projelerinde Yer Alacak Endüstrinin Devleri: Woody Allen, Matthew Weiner, David O. Russell ve Jill Soloway. Uluslararası Projeleri Hakkında: Japonya (Komedyen Hitoshi Matsumoto'yla bir dizi), Hindistan, Almanya, Birleşik Krallık ('Fleabag' ve 'Catastrophe' dizilerinden esinlenen bir proje). Başarısının Anahtarı: "Kural, bir stüdyoyu bir akşam partisi planlıyormuş gibi kurmaktı; çünkü bir partide yalnızca zirvedeki dâhileri bulmak istersiniz." – NATASHA ZARINSKY

Adam McKay / Yapımcı-Yazar-Yönetmen

Bir kışkırtıcı olmak, Adam McKay için özel bir durum değil. O, Upright Citizens Brigade adlı komedi grubunun bir üyesi olduğu 90'ların başlarından itibaren dikkafalı biri oldu. Belki onu Will Ferrell'la 'Anchorman' gibi absürt komedi filmlerini çekmek için kurduğu Funny or Die prodüksiyon şirketinin ortağı olarak tanıyorsunuz. Ya da Broadway şovu 'You're Welcome America: A Final Night with George W. Bush'tan. McKay, özellikle Michael Lewis'in "Filme alınamaz!" denen kitabı Büyük Açık'ın 2015 uyarlamasıyla doğaçlama yeteneğini kanıtlamıştı. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in mücadelesini anlatan sonraki filmi, yılın en merak edilen yapımıydı. McKay'in sonraki adımı ise tartışmalı kan testi şirketi Theranos hakkındaki 'Bad Blood'da J. Lawrence'ı yönetmek oldu. Bizi gıcık edecek bir sonraki filmini merakla bekliyoruz. Gerçi Twitter hesabını incelerseniz bir sonraki filmini beklemenize gerek kalmayabilir. - Alex Belth

Adam DRIVER / Oyuncu

Adam Driver 'Girls' dizisinde ilk göründüğünde korkunç saç kesimi, kasvetli ses tonu, pek fit görünmeyen vücuduyla bizi bizden almıştı. 'Y' Kuşağı'nın tuhaflık maskotu olabilirdi, ama oyuncu olgun bir ruha sahipti ve başka bir yere geçmesi kaçınılmazdı. Disiplin anlayışı, ABD ordusundan Juilliard Drama Okulu'na uzanıyordu ve bu disiplin ona Scorsese'nin dini masalsı filmi 'Sessizlik'te bir Cizvit papazını canlandırırken yardım etti. Hem mütevazı ('Paterson'da şiir yazan bir otobüs şoförünü canlandırdı.) hem de gösterişli bir rolün altından kalkabiliyordu ('Star Wars'taki Kylo Ren rolü). Bu yıl da Steven Soderbergh'in 'Logan Lucky' filminde oyuncunun 'aptal' tarafını göreceğiz; gerçi 2016 Saturday Night Live'deki çatlak halinden sonra nasıl olacağını tahmin edebiliyoruz. Hollywood'da sıra dışı erkek tipleri geleneği vardır, mesela Dustin Hoffman onlardan biridir. Driver'ın bu geleneğe girişi de tamamlandı. - J. B.

A24 / Stüdyo

Film yapabileceğiniz bir konunuz mu var? Bu adamlara götürün. 'Gizli Dünya'.'The Lobster'. 'The Witch'. Yani bütün iddialı yapımlar. Daniel Katz, David Fenkel ve John Hodges'ın kurduğu bu bağımsız distribütörü Hollywood cadı kazanında büyük bir prodüksiyon şirketine dönüştüren nedir? Öncelikle A24, genç ve tutkulu yönetmenleri desteklemeyi seviyor. Çoğunluk, bir iki uzun metraj fi lmden fazlasını çekmiyor olsa da. Şirket, aktörlerin A sınıfı aktörleri düşük ücretlerle oynattığı projelerinden istifade ediyor. Bu yıl A24, Chance the Rapper'ın ilk filminin, yine Michael Fassbender'ın oynadığı bir filmin, Brie Larson'ın bir 1970'ler filminin yapımcılığını üstlenecek. Şirketin kurucuları, dikkati filmleri üzerinde tutmak için perdenin ardındaki büyücü tavrını sürdürmeye niyetli. Biz de bir yandan başarılarının sırrını bilmek isterken bir yandan da bu sihrin gerçekleşmesine izin vermeyi seviyoruz. - J. B.

Damien CHAZELLE / Yazar- Yönetmen

"Hep hayallerin gerçek olması konusuyla ve şu soruyla ilgilendim: Hayat, gerçek olamayacağını kafana vururken hayallerini nasıl ayakta tutabilirsin?" Damien Chazelle'in 'Âşıklar Şehri' müzikal filminde bize anlattığı da buydu; bu soru, aynı zamanda yönetmenin filizlenmekte olan kariyerini de anlatıyor. Yönetmen, 'Whiplash' fi lmini 2014 Sundance Film Festivali'ne yetiştirebilmek istiyordu; bu sebeple filmde bir caz dâhisini canlandıran Miles Teller'a 19 günlük yoğun çekimlerden önce bateri çalmayı hızlıca öğretti. (Film, Akademi Ödülleri'ne 'En İyi Film' dalında aday oldu.) 'Âşıklar Şehri' de başlangıçta stüdyolar tarafından dirençle karşılandı: 1950'lerin ve 1960'ların technicolor müzikallerine mi dönüş yapılacaktı yani? Chazelle, filmin açılış karesinden melankolik sonuna dek bu yöntemi kullanma konusundaki ısrarını sürdürdü. Ayak diretti ve Summit Entertainment onun dediğine gelinceye kadar, dört yıl boyunca fikrinden dönmedi. (Ve işler Damien CHAZELLE 30 milyon dolarlık bütçeyle tatlıya bağlandı.) 'Âşıklar Şehri', Chazelle'in caz tutkusunu izleyiciye derinden aşılayan bir filmdi. Oyuncular, bir orkestranın doğaçlama yapan cazcılarını hatırlatıyordu; enerjileri birbirine aktarılıyor ve silindir şapkanın kıvrak ritmi sahneden sahneye taşınıyordu. 'Âşıklar Şehri', sanata ve Los Angeles'a yazılmış bir aşk mektubu ve tüm iyimserliğiyle eski auteur'lara duyulan sevginin bir ürünüydü. Tıpkı 'Whiplash' gibi aşk ve gerçek yaşam, sanat ve tutku arasındaki karanlık noktaların gerilimini ortaya koyuyordu. Damien Chazelle ise farklı bir yorumda bulunuyor: "Film, benim Los Angeles'ta istediğim işi yapmak isterken çektiğim yalnızlığı da anlatıyor. Tecrübeler, kâğıt üzerinde bile tansiyonu artırıyor." - J. B.

Johann JOHANNSSON / Besteci

O bir İzlandalı. Yani sektörün bir hayli uzağında. Bu da onun Dünya dışında geçen filmleri hissetmemizi sağlayan müzikleri nasıl yaptığını açıklıyor. Jóhann Jóhannson, 'Sicario' ve 'Her Şeyin Teorisi' filmlerindeki müzikleriyle Oscar adaylığı kazanmış avangart bir besteci. Bunun tipik bir örneği de 'Geliş' filmi oldu. Jóhannson, bu yıl da 'Blade Runner 2049'un müziklerini bestelemek gibi zorlu bir görevi üstlendi. "Orijinal filmin büyük bir hayranıyım," diyor

Steve GOLINB / CEO-Yapımcı

'Spotlight'. 'Diriliş'. 'The End of the Tour'. Steve Golin ile ekibi tüm bu başarılı filmlerin arkasındaki kahramanlardı. Anonymous Content adlı şirketleri, hem aktörlere hem yönetmenlere hem de yazarlara hizmet veren nadir prodüksiyon şirketlerinden biri. Bu da ona Madde 22 romanının sekiz saatlik versiyonu gibi projelerde en iyi içeriği sağlama lüksünü veriyor. Bunları nasıl yapıyor? Genç yapımcılara rehberlik ederek ve yaratıcı bir tartışma sonucunda çıkan fikri korumayı bilerek. Golin, yıllar içinde neyin değiştiğini ise şöyle anlatıyor: "Gençken çok iş yüklenmeye çalışırdım. Sonra yaş aldım ve en iyi neyi biliyorsam onu yapmam gerektiğini anladım." –N. Z.

Mike Farah / CEO-Yapımcı

Hollywood'a gittiğinde bir eksikliğin hemen farkına vardı: "Sanatçılar genellikle işlerini organize edecek birine ihtiyaç duyuyordu. Ben bunu yapabilirim, dedim." Yıllardır Hollywood'un birçok yaratıcı kararı toplantı odalarından çıkmıştır; Mike Farah ise bir yenilik olarak yeteneklerin dizginlenmesine değil, ortaya çıkarılmasına odaklanmayı seçti ve karşılığını fazlasıyla aldı. Onun yardımlarıyla 'Funny or Die' komedi sitesi yetmiş milyondan fazla uluslararası izleyiciye ulaştı; bunda yüksek verime, gelir yönetimine ve viral tanıtıma odaklanmanın payı büyüktü. Küçük bütçeli ve samimi yapımlara katılmayı seven (ve kendi PR propagandasını yapmakla bir derdi olmayan) oyuncular, bağlı oldukları ajansları 'Funny or Die'ın ücretsiz anti-talk şovu 'Between Two Ferns' gibi yapımları takip etmeleri konusunda sıkıştırmaya başladı. Eski ABD Başkanı Obama bile Farah'a, şovda görünmesinden sonra HealthyCare.gov sitesinin trafi ğinin muazzam artış göstermesinden ötürü bir teşekkür notu yolladı. Farah asıl yükselişini yemek servisi yapmaktan kendin-yap YouTube videolarına geçişte sağlamıştı ve bu onu umutlu insanların gözünde bir idol yaptı. Farah, başarısının sırrını şöyle anlatıyor: "'Between Two Ferns'te ünlü komedyen Zach Galifi anakis'le tanınmayan bir komedyen aynı muameleyi görür." Farah'a daha önce söylediği bir sözü hatırlatıyorum: "'Funny or Die'ın parası olsaydı gümleyebilirdi." Bu sözü hatırladığında gülüyor ve artık yatırımcıları ve işbirlikleri olmasına rağmen sitenin yine de yolundan ayrılmadığını anlatıyor: "Para sadece iyi yaptığımız işte iddiamızı artırmamıza olanak verir." -J. B.

John LANDGRAF / FX Kanalının CEO'su

Büyük Lafları: 2015'te şöyle demişti; "Çok TV kanalı var." Başarısını Kısaca Nasıl Anlatabiliriz? Yılda 20'den az şov yapmasına rağmen FX'i konuşulan bir marka yapmayı başarıyor. Kanalda Şunlar da Var: 'The Americans', 'Atlanta' ve 'Fargo'. Emeğinin Karşılığını Aldı: FX, 2016'da sekiz Emmy Ödülü kazandı; bu, kablolu bir kanal için rekor. İmza Sözü: "TV'nin zayıf noktası, insanlara istediklerini düşündüğümüz şeyleri vermeye çalışmamız." - TYLER CONFOY

Taylor Sherıdan / Oyuncu-Yazar-Yönetmen

Taylor Sheridan, TV'de aktörlük yaptığı yıllardan iki şey kazandı: Birincisi, para. Ama biraz. "Kablolu yayınlar, kazandırdığı popülerliğe nazaran az para getirir," diye anlatıyor Sheridan. İkincisi, yola bir senarist olarak devam etmek istediğinde kitabına uygun hikâye anlatıcılığına aşinalık kazandırması. "Bir oyuncuyken bütün senaryoları sakladım," diyor Sheridan. "Hepsini tekrar tekrar okudum. Ve dedim ki, 'Bunlar üzerinde çalışırsam yazdığım senaryolar da kabul edilebilir." (Mesela 'Sons of Anarchy' senaryosunda öyle oldu.) Sheridan oturdu ve izleyicilerin tepkilerinden çekinmeyen; özel operasyon kuvvetlerinin uyuşturucu kartelleriyle mücadelesini anlayan bir fi lmin zekice senaryosunu kaleme aldı. Filmin adını biliyorsunuz: 'Sicario'. Sonra bir neo-Western filmi yazdı. Onu da iyi biliyorsunuz, adı 'Hell or High Water'. Yarattığı rollerin hiçbiri kolay bir kahraman tiplemesi ya da sıradan bir kötü adam değil. Sheridan'ın fi lmlerinden hiçbiri tutacağı bilinen bir formülü takip etmiyor, hepsi kendi yolunu oluşturuyor. Senaryolarının ikisi de bir yıl içinde fi lme alındı ve fısıltı gazetesiyle yayılan hit yapımlar haline geldi. Sheridan'ın son projesi ise 'Wind River'. Bu fi lmin yönetmenliğini de o üstlenecek. Senarist-yönetmen, 'tematik bir üçleme' halinde ABD sınırının acıklı tarihini konu edecek. Filmin arka planında ise Kızılderililere yapılanlar var. "Senaryo yazım atölyelerine konuşma yapmak üzere çağrılıyorum," diye anlatıyor Sheridan, "ve eğitmenler bana sonradan şöyle diyor: 'Bütün yıl öğrettiklerimle çelişen işler yaptığın için teşekkür ederim." Yani kuralın ne olduğu fark etmez; Sheridan ne yapıyorsa belli ki doğru yapıyor. -Ash Carter

Noah HAWLEY / Yazar-Şov Adamı

Amaç hikâye anlatıcılığını öğrenmekse Noah Hawley doğru yerden başladı. Çoksatar bir yazar (Beşinci romanı Before The Fall'un senaryosi üzerine çalışıyor.), prestijli bir yapımcı ('Fargo' üçüncü sezonuna girdi.) ve çiçeği burnunda yönetmen ('Man Alive' adlı bilimkurgu-macera fi lminin dümeninde şu sıralar.). Çokyönlülüğünü "Bir saniye bile durmamam gerekiyormuş gibi geliyor, çünkü sadece bir işle uğraşırsan o iş senin efendin haline geliyor," diye açıklıyor Hawley. Sonuç olarak yaratıcılık içgüdüleri kitaplarla ekran dünyası arasında bir köprü kuruyor. Özellikle de 'Guguk Kuşu' ve 'Otomatik Portakal'dan izler taşıyan; Marvel'ın 'Legion'ına bakacak olursak. Hawley'nin sonraki adımı da, Kurt Vonnegut'un Kedi Beşiği'ni ve Don DeLillo'nun Zero K'sını bir dizi olarak hayata geçirmek olacak. "Yanına ne kâr kalacak?" sorusu, Hawley'nin mottosu. Şu ana kadarki yaptıkları ise cevabın "Neredeyse her şey." olduğunu gösteriyor. –N. Z.

Michael SHANNON / Oyuncu

Michael Shannon, çalışılması en zor oyunculardan biriyse de geçen yıl oldukça meşguldü: Aralarında 'Loving' ve 'Gece Hayvanları'nın da olduğu on fi lmde oynadı. Hem ürkütücü hem de güzel görünebilecek, tekinsiz bir yüze sahip. Shannon, Buster Keaton'dan bugüne bütün Amerikan oyunculara bakıldığında 'duygusuz' ifadeyi en rahat verebilecek kişi. Yüzü yüzeyde görünenin altında tamamen değişebilecek bir esneklik taşıyor; üstelik çok farklı fi lm dallarında: 'Frank&Lola'da romantik yanını gördük, 'Elvis&Nixon'da ise Kral'ı canlandırırken komedyen yönünü. Bu yıl Guillermo del Toro'nun 'The Shape of Water' fi lminin başrol oyuncularından biri olacak; yine 'The Current War'da George Westinghouse olarak yer alacak. Shannon kariyeri boyunca seyircinin onayına ihtiyaç duymadı, ama biz yine de bir an olsun gözlerimizi ondan alamadık. - A. B.

Riz AHMED / Oyuncu

Riz Ahmed, ilk büyük arayı kara listeye alındığında vermek zorunda kaldı. 2006'da, Riz MC takma adıyla söylediği şarkısı 'Post 9/11 Blues' Birleşik Krallık hükümeti tarafından yasaklandı. Hollywood için 10 yıl beklemesi gerekti. 2016, 'Jason Bourne', 'Rouge One: Bir Star Wars Hikâyesi' gibi yapımlarda yer almasıyla baş döndürücü bir yıl oldu. 2014'te yazıp yönettiği 'Daytimer'da Pakistanlı bir ailenin evinde yaşanan ve ikidilli hayata adapte olamama probleminin anlatıldığı hikâyeyi işlemişti. "Ben kabileci bir yolculuk sürmek için burada değilim," diyor Ahmed. "Fakat bu çöplük bizi içine çekmekte ısrar ediyor." Bazen yolu bulmak kolay olmuyor. Bu durum için şöyle diyor Ahmed: "Eğer yürüyebileceğiniz bir yol yoksa çekici alıp bir yol açmalısınız." Ne yazık ki dirençlerin yolu, sonunda bir cehenneme çıkıyor; Ahmed'in suçu yok. –J. B.

Bill HADER - Oyuncu

Birçok kişi 2005'ten 2013'e Saturday Night Live'i sadece Bill Hader için izledi. Hader'ın, şovu kurtaracak imza karakterler; örneğin Stefon ve yaşlı muhabir Herb Welch'i yaratan yetenekli senarist Phil Hartman gibi bir şansı vardı. Buradaki performansı, sıra dışı bir gözde adamı canlandırırkenki derinliğinin tam aksiydi. Hader'ın Orta Batı cazibesi, filme yakıştı; abartısız sade bir vatandaşı canlandırıyordu. Jimmy Kimmel ve Conan O'Brien gibi komedyenlerin taklidini yaparken çok komikti, ama Kurosawa filmleri hakkında konuşurken nazik birine dönüşüyordu. Dram filminde oynadı ('The Skeleton Twins'), yazdı ('South Park, Documentary Now!'), ama her zaman asıl yapmak istediği iş, yönetmenlikti. "Hayatım boyunca bir sinefil oldum," diye anlatıyor Hader. HBO dizisi 'Barry'yi Alec Berg'le birlikte yazıp yönetmesinin nedeni de buydu. Bill Hader'in ilk üç bölümünü yönettiği dizide ordudaki nişancılık görevini bırakıp oyunculuk kursuna yazılan birisi konu ediliyor. Hader'ın yönetmenlikle ilgili sevmediği tek şey, kendisinin oynadığı sahneleri izlemek zorunda olması. Ancak iyi bir yanı da var: Yönetmenlikte her hafta seçmelere katılıyor gibi hissetmek zorunda kalmıyor. Lorne Michaels'ın ona "Endişelenmene gerek yok, eğlenmene bak!" demesi de bundan. - A. B.

Donald GLOVER / Oyuncu-Yazar-Yapımcı

"İnsanlara siyahilermiş gibi hissettirmeye çalışıyorum," diyor Donald Glover, komedi dizisi 'Atlanta'da. Atlanta siyahi yerlilerin yazdığı FX dizisinde Glover, kuzeninin rap kariyerini yönetmeye kalkışan Ivy League adında aykırı bir babayı canlandırıyor. "Öncesinde birçok siyahi ikonu izledim," diye anlatıyor Glover; "Bu dizi de bana ikonik bir karakter yaratma imkânı verdi." Yaptıkları işe yaradı; dizi daha prömiyer yapar yapmaz izlenme rekorları kırdı ve iki Golden Globe Ödülü kazandı. Glover, esasında Yehova Şahidi olarak büyüdü. Daha okurken Tina Fey tarafından '30 Rock'ın senaristi olması için işe alındı. Sonra da 'Community' dizisinde Troy Barnes adında sportif bir karakteri canlandırdı. Ayrıca Childish Gambino takma adıyla üç albüm çıkardı. Onu sonra da 'Spiderman: Homecoming' fi lminde ve 'Atlanta'nın yapımcılığı sürerken yeni 'Star Wars' fi lminde göreceğiz. "İnsanlara damla damla hep aynı şeyi sunmak istemiyorum," diyor Glover. Öyle de yaptığını söylemek de mümkün. – T. C.

Christopher MILLER & Phill LORD / Yazar-Yönetmen

MTV animasyonları 'Clone High' yayından kaldırılınca (Kaba Gandhi karakterlerinden sonra Hindistan'da açlık grevi yapılmıştı.) Phil Lord ve Cristopher Miller başka bir iş bulmak zorunda kaldı. Miller ve Lord, 'Köfte Yağmuru' gibi umutsuz yapımlar yerine üsluplarını yansıtan eğlenceli fi lmlere döndü. Ancak sonraki projeleri daha büyük bir sorumluluk yükledi sırtlarına: Yeni 'Star Wars'u yöneteceklerdi. "Star Wars ruhunu yakalamaya çalışacağız," diye anlatıyor Miller. "Ama zayıf bir iş yaparsak insanlar bizi öldürecekmiş gibi bir ruh hali içine girmiyoruz." Lord ise ekliyor: "Ama umarız, bu kez kimse açlık grevi yapmaya kalkmaz." -A. C.

Josh BROLİN / Oyuncu

'Define Avcıları'ndan bir süre sonra ve 'İhtiyarlara Yer Yok'tan önce borsa simsarlığı yapmaya başladı. Amacı, istemediği rollerde oynamama özgürlüğü sağlayacak ve kendisini garantiye alabileceği bir birikim edinmekti. Bu, ona bir özerklik getirecekti. Brolin, fi lm yıldızı çekiciliğine sahip, üstelik şov dünyasının içine doğmuş (Evet, oyuncu ve yönetmen James Brolin babası oluyor.). O, aranan adam; üstelik kötü adam olduğunda bile. En büyük rollere şaşırtıcı detaylar katarak oynayabilir (Mesela 'W.'), yine küçük bir rolde masalsı ve komik tekerlemeler söyleyen birine dönüşebilir ('Gizli Kusur' fi lminde anlamsız sözler edişini nasıl unuturuz?). Bu yıl onu George Clooney'nin yöneteceği 'Suburbion'da göreceğiz; 'Sicario'dan ve yine 2017 yapımı 'Granite Mountain'den sonraki ilk fi lmi olacak bu. Hepsini izlemelisiniz. Eğer bir Brolin rolüyle ilgili garanti edilebilecek bir nokta varsa o da Brolin'in canlandırdığı karakteri derinden yaşadığıdır, ki bu da sinemaya verdiğimiz paranın karşılığını bize kat kat verir. –J. B.

Ryan MURPHY / TV Yazarı-Yapımcı

Şununla Tanınır: Projeleri doğru dallara yerleştirip yapımların hit olmasını sağlar. Birkaç Örnek Vermek Gerekirse: 'Nip/Tuck', 'Glee', 'American Horror Story'. Ekran Dışında Neler Yapar? Farklı ırklara mensup insanlara ve kadınlara danışmanlık yapmayı amaçlayan bir vakıf kurdu. Sırada Ne Var? Bette Davis ve John Crawford'un fırtınalı ilişkisine odaklanan 'Feud' adlı dizinin ilk sezonunu yürütüyor. Diziyle İlgili İtirafı: "Kariyerimin en zor işi."Fakat: "Şanslıyım ki 'Bu işi yapmazsam ölürüm.' desem insanlar bana destek olur."– T. C.

Max LANDIS / Yazar

Max Landis, bir fi lmi neredeyse sizin izleyebileceğiniz hızda yazıyor. Ayak izlerini bulabileceğimiz süper kahraman hikâyesi ve 2012 sürpriz hiti 'Doğaüstü'den sonra, özgeçmişine kendisinin yönettiği 'Me Him Her'ün de dahil olduğu dört fi lm ekledi. Geçen yıl, doğaüstü bir davayı anlattığı 'Bright' için yürütülen açık artırmayı Netfl ix kazandı ve proje, 90 milyon dolar bütçesiyle -bir Will Smith kadroya kolay eklenmiyor- akışın en iddialı projesi oldu. Landis ayrıca, babası John Landis'in 1981'de çektiği 'Kurt Adam Londra'da' fi lminin yeni versiyonunu yazıp yönetti. "Bir şeyleri eleştirmek kolaydır," diyor Landis; "Mesela Twitter'da sürekli benim için 'ahmak' yazıyorlar." Landis boş zamanlarında çevrimiçi hayran sayfalarına fütursuzca dalıp ortalığı dağıtıyor. Bazıları onun pop kültürün tuhaf bir yapısökümünü yapmasını merakla izliyor (Landis'in 17 dakikalık viski dolu YouTube eseri 'Superman'in Ölümü ve Yeniden Doğuşu' gibi), diğerleri ise ondan uzak durmayı tercih ediyor. Fakat biliyoruz ki, hariçten gazel okuyanların çok azı bir şeyler yaparken kendilerini eleştirme cesaretine sahip ve Hollywood üyelerinin çok daha azı uzun süreli bir kariyer umudunu kaybetme pahasına düşüncelerini sansürsüzce dile getirebiliyor. Landis ise her iki gruba da mensup. – A. C.