Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
22 Ocak 2019
1 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Röportaj Seda KARAN
Fotoğraf Sami ERİKÇİ
Türkiye'nin tek diyabetli profesyonel sporcusu
Basketbola sekiz yaşında başladım. Zaten sporcu kökenli bir aileden geliyorum, dayım eski basketbolcuydu ve beni basketbola o yönlendirdi.
17 sezondur profesyonel olarak sporculuk hayatıma devam ediyorum. Hayatımda iki Alper var; biri diyabet olmadan önce tanıdığım, diğeri ise diyabet olduktan sonra tanıştığım. Hayatımı tamamen değiştiren ve kendimi daha savaşçı ve daha güçlü hissetmeme sebep olan bir hastalık, diyabet. İlk diyabet tanısı konulduğunda profesyonel hayatımı OYAK Renault Takımı'nda sürdürüyordum. Tanı koyan ve danıştığım birçok doktor sporu bırakmamı söyledi. Tüm hayatım ve işim için kırılma noktası burada verdiğim kararda gizli; savaşmayı ve asla vazgeçmemeyi öğrendiğim bu süreçte, büyük bir mücadele verecektim. Tüm zorluklara rağmen bunu başardım ve bu noktaya kadar geldim.
2 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Hayatın getirdiği tüm zorluklara göğüs germeyi ve asla pes etmemeyi küçük yaşlardan beri iyi bilirim. Sokaklarda büyüdüm… Bize daha bize daha iyi koşullar sağlamak için ailem hep çalıştı. Benden dokuz yaş küçük kardeşimle çok ilgilendim, hatta onun babası gibiyimdir. Dolayısıyla zorlukları gördüğüm zaman kaçmam, aksine üzerine giderim. Bunun, kapasitemi arttırdığını düşünüyorum.
Diyabet, insanlara zorunlu hayat kalitesi sunar. Bunu size dikte eder, siz fark etmeseniz de hayat biçiminizi ve alışkanlıklarınızı değiştirmek zorunda kalırsınız. Ben değişime ve gelişmeye açık biri olduğum için diyabetle çatışmak yerine onun gibi saldırgan, huysuz ve yıpratıcı bir hastalığı nasıl yönetebileceğimle ilgili yöntemler bulmaya karar verdim. Diyabet öncesi Alper hayatını kontrol altında tuttuğunu zanneden biriymiş aslında. Her şeyi doğru yaptığımı sanıyormuşum. O kadar çok hatalı bildiğim şeyler varmış ki!
3 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Doktorlara çok büyük saygım var. Bana Türkiye çapında diyabetli bir sporcu örneği sunamadılar. Çünkü böyle bir örnek yoktu. Bu şu demek; ben sedanter değilim. Yani sıradan bir yaşamı olan biri gibi değilim. Performans sporcusuyum ve çok çeşitli kombinasyonlarda olan bir yaşamım var. Antrenmanlar, maçlar, halterler, atletizmler, dinlenme periyotlamaları... Bunları planlamak ve diyabeti kontrol altında tutarak basketbol oynayabilmek pek akıllıca durmuyor. Hoş, ben de çok akıllı sayılmam! Kontrolsüz diyabet altında spor yapmak bile bir intihar.
Benimle ilk karşılaştıklarında doktorlar olumsuz bakış açısıyla düşünmüş olabilir. Ama beni tanımıyorlar; ben kafama koyduğunu yapan biriyim. Kimin neyi yapıp yapamayacağıma karar vermesine izin vermem. İnatçı olmamın fayadalarını bu savaşın başında çok fazla gördüm. Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof.Temel Yılmaz'ı buldum. Diyabeti bana öğretti ve bana çok destek oldu. Onun sayesinde kılıçlarımı kuşanmıştım.
4 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Diyabet asla geçmeyen ve ihmal ettiğinizde içinizi yavaş yavaş yok eden bir rahatsızlık. Bir günümü ve her saniyemi öncelikle farkındalığım çok yüksek bir şekilde geçiriyorum. Yani kendinizi dinlemeniz gerek. İnsulin bağımlısı olduğumuz için doğru zamanda ve doğru dozda iğne yapmalıyız. O kadar çok teferruat ve sistem var ki, kendi kendinizin doktoru oluyorsunuz. Sabah uyanır uyanmaz ilk iş insulin iğnesi oluyorum ve şekerimi ölçüyorum. Gecemin nasıl geçtiğini ve şeker düzeyimi bu kontrolde anlıyorum. Proteinden yoğun bir diyetim var. Her öğün öncesi yapmak zorunda olduğum ikinci bir insulin var onu yemekten önce vuruyorum. Sonra antrenmanım oluyor günde iki defa, yaklaşık ortalama süreleri 2,5 saat. İdmanlarda defalarca şekerimi ölçüyorum, düşmesine veya sınırı aşıp çıkmasına engel olmam gerekiyor çünkü. Şeker ölçümleri parmak delip kan alınalarak yapılıyor. Günde 20 defa parmağımı delmek zorunda kalmak sizce kolay mı? Ancak artık teknoloji ilerledi ve son zamanlarda koluma taktığım sensörler sayesinde daha hızlı ve hiç kan almadan ölçümlerimi yapabiliyorum. Bu büyük bir rahatlık sunuyor. Çünkü vücudunuza sürekli iğne batırmak zor bir adaptasyon, psikolojinizi zorluyor.
5 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Farkındalık!, Kararlılık!, İnatçılık!, Erken vazgeçmemek!, İdealist olmak!, Çok para kazanma amaçlı olmak!, Kimsenin inanmadığı fikirlere sahip olmak ve o fikirleri yapabileceğine inanmak!, Risk alabilmek!, Empati kurabilmek!, Öngörü sahibi olabilmek!, Zamanı kendin için kullanmak!, İnternasyonal bir vizyona sahip olabilmek! Bunları kendilerine kazandırma çabası güdenler ve iç sesini dinlemekten vaçgeçmeyenler, bıkmadan usanmadan emek harcayanlar beklenen sona en nihayetinde ulaşacaklardır. Ama unutulmamalıdır ki, sonlar hiçbir zaman bitiş değil; aksine yeni bir başlangıçtır! Bu felsefeyi, fazlasıyla önemserim.
6 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
Akıllıca olan risklere girmeyi severim, hayat bana riskler altındayken tecrübelerini aktarmayı seviyor. Ben de onu dinlemeyi çok seviyorum. Ben şartlar ne olursa olsun; kendi doğrularım için savaşan biriyim. Buna da 'gözü karalık' diyebiliriz sanırım.
Türkiye'deki spor kültürünün futboldan ibaret olduğunu düşündürüyor insanlar bana. Ben buna inanmak istemesem de ne yazık ki yüzleştiğim ve tanık olduğum çok olay yaşadım. Genç nüfusu olup bu kadar sportif başarıdan uzak bir toplum olmamız beni çok üzüyor. Bunu değiştirmek ve geliştirmek için birçok proje üretmeye çalışıyorum ve gelecek nesillere daha güçlü sporcular armağan etmek istiyorum. Benim branşım için konuşuyorum; son zamanlarda uluslararası basketbol piyasasına değerli arkadaşlarım katıldı ve diğer ülkelerde çok ciddi başarılara imza atıyorlar. Onlarla gurur duyuyorum. Fakat azla yetinmemeliyiz. Daha çok sporcu yetiştirip onları da ülke çapında ve yurt dışında elit sporcular haline getirmeliyiz. Artık değişim rüzgârlarının esmesi gereken zamanlara geldiğimize inanıyorum. Türk basketbolunun geleceği parlak, buna inanıyorum.
7 / 7
Alper Saruhan | Hayattan Ne Öğrendim?
İnandığım bazı felsefeler var. Bunların beni ayakta tuttuğuna inanıyorum. Bunu biraz açmam gerekirse, hayatımda inandığım şeyler uğruna mücadele etmeyi ve yaşamayı seçtim ben. Ruhumu doğadan ve doğallıktan besliyorum. Zamanın her saniyesinde yaşarken şükrediyorum, tüm sürprizlere kapım açık. Asla büyük duvarlar örmeye çalışmıyorum etrafıma. Hümanistim, tüm insanlık için yaratıldığına ve onlara yardım edebilmek için var gücümle uğraşmaya her gün devam ediyorum. İnsanların kalbine dokunmaya çalışıyorum. Belki de gittiğim takımlarda o yüzden seviliyorum. İnsan ayırt etmem ben, varoluşa hayranım bir kere! Bana ulaşmak isteyenlere kapımı hep açarım. Elimden ne gelirse de veririm. İnsan olmakla ilgili benim felsefem. Olunabilmesi çok zor biliyorum ama söylemesi çok kolay bir kelime 'insan'. Hedeflerim var felsefelerimin altında yatan, o hedef beni yaratan felsefeyi bulmama sebep oluyor. O yüzden önce hedefimi sonra felsefemi belirliyorum. Bunlarla ilgili kitaplar okurum genelde