Okunması gereken bin kitaptan altısı
23 Kasım 2018
1 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
Yazı Özge DİNÇ
KARAMAZOV KARDEŞLER
Dostoyevski
Herkesin, ama özellikle erkeklerin okuması gereken bir kitap bu. Erkeklerin babalarıyla ilişkileri, travmaları karakterlerinin asıl belirleyici noktasıdır çünkü. Hiçbir erkeğin biyografisi, babasından bahsetmeden tamamlanamaz. Karamazov Kardeşler de, üç erkek kardeşin ve babalarının hikâyesini, arka planda da hayatın diğer konularını anlatıyor. Dışarıda kalan hiçbir şey yok. Orhan Pamuk, bu kitap için şöyle yazmıştı, çok güzel satırlardı: "Bana göre geçen bin yılın kitabı Karamazov Kardeşler'dir. Kilise ve devlet, ideolojiler ve güzellik, özgürlük ve sorumluluk gibi her zamanın sorunlarıyla, taşradaki küçük bir Rus ailesinin para, aşk, baba korkusu, kardeş kıskançlığı, itibar gibi iç sorunları arasında bu roman öylesine bir ahenk ve güçle gidip gelir ki; insan, okumanın verebileceği en büyük armağanı alır: Kendi hayat deneyimimizin de insanoğlunun deneyiminin bir parçası olduğunu hissetmek."
2 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR
J. D. Salinger
Birçok yazar, ergenlik döneminin kavgacı, rekabetçi, alay eden ya da edilen erkekleriyle ilgili öyküler yazdı. Ama öte yanda bir de, kimseye benzemek istemeyen, yetişkinliğin kurallarına daha tanımadan karşı çıkmış gençlerin öyküleri var, Salinger'ın Holden Caulfield'ı gibi. Caulfield, tektipleşmekten nefret ediyor, bunu fark etmememizden, kendimizi hep farklı saymamızdan nefret ediyor, bizi uyandırıp çocukluğumuza döndürüyor; farklı olmaktan korkmadığımız günlere. O günleri hatırlamanın vakti: "Hep o lanet arabalarının mil başına kaç litre benzin yaktığından bahseden herifler. Golfte ya da ping pong gibi salak bir oyunda size yenildikleri için çocuk gibi kızan herifler. Çok ters herifler. Çok sıkıcı herifler. Hiç kitap okumayan herifler — ama bu konuda çok dikkatli olmalıyım. Yani, bazı heriflere sıkıcı demek konusunda. Bu sıkıcı herifleri hiç anlamıyorum. Gerçekten hiç anlamıyorum."
3 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
ULYSSES
James Joyce
Ulysses, insanın okumaktan gurur duyacağı bir kitap. Nedenlerine gelince, bir kitap için özel bir gün (16 Haziran) varsa okumak elzemdir. İkincisi, koca bir ülkenin hafızasına kazındıysa, zihinden geçenlerin yazıya nasıl aktarıldığını anlamayı mümkün kılıyorsa kesinlikle okunmalıdır. Üçüncüsü, geçmişte çeşitli ülkelerde yasaklanmış ise iyi bir okuru biraz daha kışkırtabilir. Dördüncüsü, antik çağlardan kalma bir öyküyü yeniden kurguluyorsa okuru biraz daha heyecanlandırabilir. Beşinci neden ise çevrilmesinin imkânsız görülmesi: Nevzat Erkmen ve Armağan Ekici bu kitapları dilimize çevirebildiyse okumak bir kazançtır. Ulysses'i okumanın zor olduğu söylenir, ama doğru değil; ortada bir yanlış anlama var. Ulysses bir mizah kitabı, elbette mizah anlayışı çok aydınlık değil; zaten romanın esas adamı Leopold Bloom da tekin biri değil, her yerde karşımıza çıkabilir.
4 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK
Jared Diamond
"Neden siz beyazların bu kadar çok kargosu var? Bunları Yeni Gine'ye neden getirdiniz ve biz siyahların kendi kargosu neden bu kadar az?" Yali adında bir yerlinin 1972'de kuşların evrimini incelemek için Yeni Gine'ye gelen yazara sorduğu bu soru, Tüfek, Mikrop ve Çelik'in yazılmasına neden olmuş. Bu soruyla başlayan kitap 13 bin yıllık insanlık tarihini anlatıyor ve diyebiliriz ki, daha iyisi henüz yazılmadı. Kitapta ağır sorular ve ufuk açıcı yanıtlar var: İnsanlık tarihi nasıl başladı ve nasıl şekillendi? Anadolu ve Orta Doğu coğrafyası tarihin akışında neden bu kadar önemli oldu? Neden Amerika kıtasının yerlileri Avrupa'yı istila etmedi de tersi oldu? 600 Avrupalı asker milyonlarca insanın barındığı koca bir kıtayı nasıl ele geçirdi? Neden bazı toplumlar zenginken diğerleri fakir kaldı? Gerçekleri öğrenmek, dünyaya çok daha yukarıdan bakmak için mutlaka okunmalı.
5 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
BÜYÜK SAAT
Turgut Uyar
Bütün türler bir yana, şiir bir yana. Anadilini geliştirmenin, içine doğduğun dili hiç kullanılmadığı şekilde kullanabilmenin, 'küçücük bir tohumda koskoca bir ağaç görmenin' en iyi yolu olan şiir, bir yandan da dışa kapalı; çoğunluğun "Şiir okumayı sevmiyorum." demesinin nedenlerinden biri yoğun hayatlarımızda hafifliği aramaksa diğer bir nedeni de şiirin bu kapalılığı. Şiir, ancak şairimizi bulduğumuzda bizi dünyasına alabiliyor. Sonrasında da önümüzde yeni bir Türkçe, yeni bir duygu ve fikir dünyası açılıyor. Birçok şairin külliyatını okuyabiliriz: Muazzam bir Türkçe için Ahmet Hamdi Tanpınar gözden kaçmasın isteriz, ki şair ismi saymakla bitmez, sadeliğin çarpıcılığı için haikular da orada beklemektedir. Peki döne döne okuyacağımız şiir kitabı hangisi? Bana göre Turgut Uyar'ın Büyük Saat'i; bir başucu kitabı, bir kurtarıcı.
6 / 6
Okunması gereken bin kitaptan altısı
KARA KİTAP
Orhan Pamuk
Aşk hikâyelerine önyargılı yaklaşacağız tabii, çoğu aşk kitabı konuyu çek senet işlerinden bahseder gibi anlatıyor. Oysa hayatın kendisinde aşk bu kadar basit ya da bu kadar abartılı değil, bir denge içinde: Bizi yerle bir ediyor, tamam ediyor da işlerimize de gidiyoruz, başka konuları da düşünüyoruz ister istemez; ama kimseye söylemesek de İstanbul'da onu arıyor, okuduğumuz satırlardan anlam çıkarıyoruz. Fazlasıyla komplike: Romanlar gibi. Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ı, Galip'in kayıp karısı, çocukluk aşkı Rüya'yı arayışını, arka planda İstanbul'un bilmediğimiz hikâyeleriyle birlikte anlatıyor. O duyguları anlatırken biz de İstanbul'da geziniyor; kendimizi sorguluyor, kederlerimize, zaaflarımıza odaklanıyoruz; sonra da işte, öyle herkesi yargılayamıyor, küçümseyemiyor, kendimizle övünemiyoruz. Böyle bakınca da, kitabın yaptığı iyilik mi kötülük mü bilmiyorum.