O filmleri hiç böyle bilmezdik
26 Eylül 2018
1 / 5
O filmleri hiç böyle bilmezdik
Yazı Yiğit TUNA
"Her kuşun eti yenmez, Bay Lovett."
1997 yılı sinemanın en bereketli yıllarından biriydi. O yıl çekilen onca güzel filmi ('L.A. Confidential', 'Good Will Hunting', 'The Fifth Element' vb.) aldığı 11 Oscar'la sollayan 'Titanic'in yeri ise çok ayrı çünkü bize Leonardo DiCaprio'yla Kate Winslet'ı kazandırdı, çünkü gerçek bir hikâye, çünkü onu seneler boyu, sonunda geminin batacağını bile bile izledik. Ama 1997'ye döndüğümüzde, James Cameron'ın bizim için başka planları vardı.
İzlediğimiz versiyonda yaşlı Rose'un akıbetini hepimiz hatırlıyoruz. Yıllar yılı o, Jack'le buluşabilmek için uykusunda ölümü beklerken biz gözyaşları içinde ekranı izledik. Fakat bir başka versiyonda, Rose'u elinde mavi elmasla birlikte geminin kenarında, mürettebatı da onu durdurmak için koşarken izliyoruz. Beyazperdeye taşınmayan bu sahnede Rose, elması okyanusun derinliklerine bırakmadan önce Lovett'a "Hazineyi yanlış yerde arıyorsunuz, yalnızca hayat paha biçilmezdir." diye hayat dersi veriyor. Rose, Lovett'a her ne kadar her kuşun etinin yenmeyeceğini söylese de 11 Oscar'ı toplayan filmin böyle bitmemesi hepimizin şansına.
2 / 5
O filmleri hiç böyle bilmezdik
Anlaşılmazın daha anlaşılmazı
Christopher Nolan filmlerine aşinaysanız her yeni filmine "Acaba bu kez nasıl bitecek?" sorusuyla başlamaya da alışıksınızdır. Sinemayı son 20 yılda en çok etkileyen yönetmenin bile kararsız kaldığı durumlar oluyor. 'Interstellar', belki de izlediğimiz en duygusal bilimkurgu yapımlarından biri; bu duygusallığını da son sahnelerine borçlu. Film boyunca ciğerimizi yakan babakız ilişkisinin doruk yaptığı, uzayın sonsuz derinliğinde sevginin gücünü bulduğumuz bir son, çok daha farklı olabilirdi.
Nolan filmlerinin arkasındaki kalem Jonathan Nolan, bir röportajda alternatif bir sonu anlatıyor ancak önce filmin anlaşılması vakit alan halihazırdaki sonunu hatırlayalım: Astronotumuz Cooper, kara delikten kurtulur, zamanın yeni bir boyut olduğu evrende kızına Mors alfabesiyle mesajını ulaştırır ve onunla kızını 'yeni dünyada' kavuşurlarken izleriz. Jonathan Nolan'ın söylediğine göre ise bu duygusal son, Cooper'ın kara delikten kurtulamamasıyla yer değiştirebilirdi. Böylece dünyayı kurtaramamış olacaktı ama Christopher Nolan'ın fikri olan bu acı son, hiç filme çekilmedi.
3 / 5
O filmleri hiç böyle bilmezdik
Bu galakside gözyaşı yok
2014 yılında 'Galaksinin Koruyucuları' vizyona girdiğinde, kimse o filmden böylesine vurucu bir etki beklemiyordu. Hem kahkahalarla güldüğümüz hem de uzak galaksilerde geçen bir süper kahraman hikâyesine nasıl da hasretmişiz… Şu günlerde, geçmişte attığı ofansif tweetler yüzünden Marvel'ın yollarını ayırdığı yönetmen James Gunn, filmin bu başarısını etkileyebilecek bir alternatif sonu olduğunu açıklamıştı.
Star Lord'un günü kurtardığı, Marvin Gaye'den 'Ain't No Mountain High Enough'ı dinlediğimiz bir son elbette ki tercih sebebi ancak sinema bu, her sahnenin alternatifi olur. Gunn'a göre Star Lord'un annesinin son hediyesini açıp mektubu okuduğu sahne bu alternatifte yine mevcut, üstüne Star Lord'un büyükannesini elinde Peter'ın çocukluk fotoğrafıyla yıldızlara bakarken izliyoruz. Böylece büyükannenin Peter'ın kaçırılmasına tanık olduğunu anlamış oluyoruz. Yönetmen James Gunn'ın sözleriyle 'son derece üzücü olduğu için çıkarılan' bu sahnenin kullanılmaması, belki de filmin başarısını perçinleyen bir diğer hamle oldu.
4 / 5
O filmleri hiç böyle bilmezdik
Hanlar yalnız ölür
'Star Wars' filmlerinden bahsederken serinin hayranları genellikle 1983 tarihli 'Jedi'nin Dönüşü'nü ayrı bir kefeye koyar. Hem olumlu hem de olumsuz anlamda. Kimilerine göre filmin yumuşak tonu iyi bir yönken 'kimilerine göre 'Jedi'nin Dönüşü', serinin diğer filmlerine kıyasla sönük kalmıştır. Bu konuda tarihin akışını değiştiren iki aktör, serinin yaratıcısı George Lucas ve yapımcı Gary Kurtz.
Gary Kurtz'ün anlattığı alternatif kurguda Han Solo önce kurtarılıyor, ardından filmin sonlarına doğru ölüyordu. Böylece çok daha epik bir filmin ortaya çıkacağına inanan Kurtz'ü bizzat Han Solo, yani Harrison Ford da destekliyor ve karakterin ölmesi gerektiğini söylüyordu. Ancak bu fikre karşı çıkan Lucas, gittikçe büyüyen (ve film dışında bir ekonomi yaratan) seriyi, ana karakterlerinden birini feda ederek sekteye uğratmak istemedi (hatta "Ölü Han'ın oyuncaklarını satmayacağım." bile dedi) ve senaryoyu baştan yazarak, herkesin mutlu olduğu bir sona ulaşmaya karar verdi. 'Star Wars'un bugün geldiği noktaya bakınca, zamanında küçük bir karar gibi atılan bu adım, yıllar içinde neleri etkiledi, tartışılır.
5 / 5
O filmleri hiç böyle bilmezdik
Her hali hüzünlü
Filmi ve sonunu hatırlamak isteyenler için tez elden hatırlatalım: 'E. T: The Extra-Terrestrial' filmi, Elliott ile E. T'nin hüzünlü bir vedasıyla son bulur ve uzaylı dostumuzun gökyüzünde kaybolduğu sahne, sinema tarihinin belki de en hüzünlü ve unutulmaz anlarından biridir; birçok filme, eşyaya, posterlere de konu olmuştur. Filmde Elliott'ın ağabeyi Michael'a hayat veren oyuncu Robert MacNaughton, filmden yıllar sonra verdiği bir röportajda planlanan alternatif bir sonu bizimle paylaşıyor: "Alternatif olan son sahnede çocuklar hep beraber Dungeons and Dragons oynayacaklardı. Son sahne böyle planlanmış, hatta senaryo da yazılmıştı. Buna göre kamera, oyun masasından yavaşça yükselip çatıyı gösterecek ve ardından biz izleyiciler de Elliott ile E.T'nin hala iletişim halinde olduğunu öğrenecektik."
Gerek mevcut ve unutamadığımız sonu gerekse bu alternatif finaliyle, 'Stranger Things' dahil bugüne kadar birçok hikâyeye ilham veren E. T'nin hüzünlü dokusu bozulmuyor; biz yine defalarca kez izleyip sonunda birkaç damla gözyaşıyla filmi bitiriyoruz.