Dikkat Dikkat! Enerjimiz Bitiyor!

Giriş Tarihi: 03.10.2012 12:38 Güncelleme Tarihi: 03.10.2012 12:39
"Her şirket, bir enerji şirketidir; değilse bile, yakında olacaktır!" Bu sözler, dünyanın önemli denetim ve danışmanlık firmalarından biri olan deloitte'a ait. Enerjinin, enerji kaynaklarının ve sürdürülebilirliğin ne kadar önemli olduğunu kısa ve öz bir cümleyle anlatıyor. Üstelik sadece şirketlerin de değil; çok kısa bir süre içinde, enerji, dünya üzerinde yaşayan her bireyin en önemli gündemlerinden biri olacak, belli. Bu gidişattan kaçış, kesinlikle yok; o yüzden, yaklaşanın ne olduğunu bilmekte hepimiz için büyük fayda var gibi görünüyor."

ENERJİ, hiç şüphesiz bilişimle birlikte, son yılların en çok konuşulan ve ekonomik gündemde en büyük yeri olan; deyim yerindeyse, "moda" sektörlerinden biri. Borsalarda, enerji firmalarının hisseleri dikkatle izleniyor; özel firmalardan enerji satışının yayılmasıyla birlikte, firmalar enerji satın alacakları üreticileri seçebiliyor, kullanıcı ürün seçerken enerji tüketimine ve tasarrufuna daha çok dikkat ediyor. Kısacası enerji; tabii ki önemli bir yaşam ve üretim kaynağı da olması nedeniyle, her zamankinden daha fazla göz önünde, hayatımızın daha da içinde. Daha da ötesi, bu durum,gitgide artacak gibi görünüyor.

2030 YILINA KADAR, dünya nüfusunun, yaklaşık olarak iki milyar kişi artması bekleniyor. Tedavüle yeni çıkacak bu iki milyar yeni kafa nedeniyle, enerji talebi, şu andakinden yaklaşık %50 oranında daha fazla olacak. Bu da; esen rüzgârdan, akan sudan, yerin fersah fersah dibindeki kaynaktan, uçan kuştan; kısacası, gözümüzün gördüğü her şeyden enerji elde etme gerekliliğimizi bir kez daha gözler önüne seriyor. Kaynaklar tükeniyor; örneğin,dünya üzerindeki petrolün, sadece 37 yıl sonra tükeneceği söyleniyor.İster sosyal sorumluluk ve çevre bilinci nedeniyle olsun isterse de tamamen duygusal nedenlerle olsun; enerji, verimlilik ve tasarruf, önümüzdeki yılların en önemli konusu olacak,şüphesiz.

KAYNAKLAR bu hızla tükenirken ve ekonominin en temel kuramı olan arz-talep uyarınca, enerji kaynaklarının tümü bu hızla değerlenirken; küçük büyük herkes, imkânları dâhilinde, kendi enerjisini üretmenin yollarına bakmaya başladı bile. Örneğin, Türkiye'de artık 500 kilovata kadarki elektrik üretimi için lisansa gerek olmadan tesis yatırımının yapılabileceği kararı; bu hareketi, ülkemizde bir hayli hızlandırdı. Kendi ihtiyacını üretmenin yanında,fazlasını da satabildiğin bu sistem; Anadolu'nun her köşesinde hızla yayılmaya başladı bile. Sistem içinde en çok rağbet gören yöntem, güneş enerjisi. Uzun şehirlerarası seyahatlerde göreceğimiz siyah güneş panellerinin sayısı,önümüzdeki yıllarda epey artacak gibi. Şehir merkezlerinde ise, daha ziyade, kamu kuruluşlarının ve okulların;özellikle de meslek liselerinin, ciddi ve yoğun başvuruları olduğu dikkat çekiyor.

GEÇTİĞİMİZ HAFTALARDA son bulan Londra Olimpiyat Oyunları da, şu ana kadarki olimpiyatlar içinde, en yeşil ve enerji tasarrufunu en çok önemseyen oyunlar olma hedefinde. Açılış, kapanış törenleri ve oyunlar boyunca kullanılan yaklaşık 22.000 led'i bir kenara bırakırsak; ilk kez bir olimpiyat oyununun temasının sürdürülebilirlik olmasından yola çıkabiliriz belki de. Olimpiyatların bu konuda sponsoru olan General Electric firması,oyunlarda kullanılan tüm ampullerin, oyunlardan sonra, istenilirse başka yerlerde de kullanılabilecek şekilde geliştirildiğini söylüyor. Ülkemizde sıkça rastlanan, elektrik sayacına sakız yapıştırma ya da koli bandıyla bantlama gibi teknolojik yöntemleri henüz keşfetmemiş olacaklar ki GE yetkilileri,olimpiyat köyünün tüm elektrik sayaçlarını tasarruf sağlayacak sayaçlarla değiştirmiş. Karbon emisyonlarını düşürmek içinse, tüm ziyaretçileri, yürümeye ya da bisiklete teşvik eden yönlendirmeler yapmış. Londra'dakibisiklet sayısı 8.300'e çıkarılmış, inşaatların tümünde geri dönüşüm yapılmış, inşaat alanında kurulan beton santraliyle burada çalışan kamyonların, toplam 60.000 km daha az manevra yapmaları sağlanmış. Elektrik sayaçlarına sakız yapıştırmak akıllarına gelmemiş olsa da, bu denli ince düşünceler bile, İngiltere'yi olimpiyat ruhuyla tebrik etmeyi gerektiriyor. Tabii bu esnada,"Olimpiyatları biz yapmış olsaydık…" demekten de kendimi alamıyorum. Örneğin, olimpiyatları biz yapmış olsaydık; enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik adına, açılış seremonisinde konser verecek olan Bülent Ersoy'un mikrofonundaki pilleri çıkarabilirya da kutlamanın en heyecanlı yerinde, stadın tüm ışıklarını söndürebilirdik. Olimpiyat tarihine adımızı altın harfl erle yazdırmış olurduk hem de, fena mı?

VELHASIL KELAM, daha güncel olduğu için, olimpiyatlar örneğini vermiş olsam da; enerji, enerji tasarrufu, hatta kendi enerjimizi üretmemize dair konular, önümüzdeki yıllarda hayatımızın her alanında sıkça karşılaşacağımız konular arasında bulunuyor. Sistem,bize basitçe, "Artık tükeniyorum, harcadığın kadarını lütfen yerine koy!" diyor. Bu yerine koyma işlemi için de, bol kuru fasulye yiyerek, doğalgaz üretimine katkıda bulunmak ya da enerji içeceklerine ağırlık vermekten daha ciddi çözümler bulmamızın zamanı geliyor galiba…


BİZE ULAŞIN