Dünya üzerindeki en büyüleyici 25 mağara

Büyüleyici atmosferleriyle fantastik bir filmde başrol oynuyormuş gibi hissettirecek 25 mağarayı sizler için derledik.

Rusya'nın en büyük, dünyanın ise ikinci uzun su altı mağarası. Perm bölgesindeki, Orda köyünün yakınlarındaki Orda mağarası, dünyadaki en büyük sualtı alçıtaşı kristali mağarası.

Su altı mağarasında su sıcaklığı 3C ve 20C arasında, yüzeyde sıfırın altında. Dondurucu derecede soğuk olan suyun berraklığı da nefesleri kesiyor.

Phraya Nakhon mağarası, Khao Sam Roi Yot Milli Parkı içinde yer alıyor. Mağara, muhteşem dağ ve orman manzaralarına sahip ve aynı zamanda iki odacıktan oluşuyor.

Odalarda yer alan tavanlar güneş ışınlarının içeri girmesine izin vererek mistik bir görünümün oluşmasını sağlıyor. Mağarada çok sayıda sarkıt ve dikitler bulunuyor.

1836 yılında, bölgede avlanan bir avcının keşfettiği La Grotte de St Marcel d'Ardèche, bugün Fransa'nın ziyaretçi akınına uğrayan doğal güzelliklerinden.

Rengarenk havuzların doldurduğu yaklaşık bir kilometrekarelik alanda yapabileceğiniz rehberli turlar sayesinde bölgenin hem doğasını hem de tarihini yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.

Buzul ağırlığı altında sıkışmış mağaraların içinde bulunan buz, tavandan içeri çok az ışığın girmesine izin veriyor.

Yılda birkaç kez, genellikle Ocak ve Şubat sonu, yağmur buzulun yüzeyini yıkıyor ve buzdan tavan, su altındaymış izlenimi veren mavi bir ışığın içeri girmesine izin veriyor.

Batu Caves olarak bilinen mağara, Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da yer alıyor. Hinduların kutsal ibadet yeri olan mağara, dünyanın en büyük Hindu mağara tapınağı olarak geçiyor ve onlar için bir hac merkezi.

Mağara girişinde dünyadaki en büyük Lord Murugan heykeli ziyaretçileri karşılıyor. Hemen arkasında oldukça dik 272 adet merdiven ile mağaralara giriş yapılabiliyor.

Portekiz'de bulunan Algarve'nin adı "Batı Endülüs" anlamına gelen Arapça "el Garb el Endülüs"ten geliyor.

Güney Portekiz'deki sahil boyunca irili ufaklı mağaralardan oluşuyor. Karadan ulaşım olmadığından, sahilden kiralanan teknelerle gidilebiliyor. Gel-git akıntılarının çok fazla olduğu bu kıyılarda, aşınan kayalar sayesinde görkemli onlarca mağara oluşmuş.

Yalnızca Yeni Zelanda'ya özgü bir tür ateşböceği olan, "Arachnocampa luminosa" burada yaşıyor. Büyüklükleri ortalama bir sivrisinek kadar olan bu ateşböcekleri, mağaranın her yanını sarmış durumda ve onları ziyarete gelenlere, inanılmaz bir görsel şölen yaşatıyorlar.

Büyük bir özenle korunan bu mağaraya gelen turistler, rehberler eşliğinde gerçekleştirilen sessiz ve sakin kayık turları için gruplar halinde alınıyorlar. Maori dilinde, Waitomo, "su kuyusu" anlamına geliyor.

Taza şehrinin 30 kilometre güneyinde bulunan Friouato mağarası, bugüne kadar yalnızca 272 metrelik kısmı keşfedilebilmiş olsa da sınırları hala gizemini koruyor.

Uzmanlar yaklaşık 6 kilometrelik bir mağara olduğunu ve içinden bir nehir aktığını tahmin ediyorlarsa da mağaraya dair detaylar henüz bilinmiyor. Yakın civarda yaşayanlar, pek çok kâşifin mağarayı ziyaret ettiğini fakat bir kısmının hiçbir zaman geri dönmediğini söylüyorlar.

Reed Flute mağarasının dünyaca ünlenmesini sağlayan şey, kendine özgü yapısı ve rengarenk aydınlatması.

Mağaranın ismiyse sarkıtlarının bir müzik enstrümanı olan flüte benzerliğinden dolayı verilmiş. 240 metre uzunluğunda olan bu jeolojik oluşumun tarihi ise MÖ 792 yılına uzanıyor.

Fingal mağarası, dalgaların çarparken içerisinde çıkardığı yankı ve akustik nedeniyle Gal dilinde "melodi mağara" anlamına gelen "Uamh-Binn" olarak da biliniyor.

Fingal mağarası, İskoçya'nın batı kıyılarındaki Staffa'da ıssız bir kaya ada. Bu büyüleyici ve farklı mağaradaki altıgen sütunlar, bazalt ile okyanusta soğuyan lav akışının karışmasıyla oluşmuş.

Datdawtaung Mağarası, Buda tapınağı içinde yer alıyor.

Efsaneye göre bu büyüleyici mağara, Myanmar Asya Krallığı'na aitti. Daha sonra 13'üncü yüzyılda Moğollar, mağarayı saklanma yeri olarak kullandı.

Kamçatka Yarımadası'nda buz ve ateş, yerin altında adeta bambaşka bir dünyaya ait gibi duruyorlar.

Yarımadanın eğimli yüzü sayesinde, Mutnovsky volkanının lavları, buzul mağarasının yatağı boyunca akarak donmuş. Gün ışığı ise ince bir buzul tabakası tarafından filtreleniyor ve ortaya bu muhteşem görüntüler çıkıyor.

Skocjan mağarası, dünyada ayrıcalıklı öneme sahip mağaraların başında geliyor. Mağara yer yer yeşil renkteki farklı türde kireç taşlarından oluşmuş.

UNESCO, taşıdığı doğal ve kültürel değerler nedeniyle 1986'da Dünya Mirası Listesi'ne aldı. Sebepleri ise şu şekilde sıralanıyor: Bilinen en büyük yer altı kanyonlarından biri olması, muhteşem estetik değerleriyle doğal güzelliklerin bir örneği olması, mikroklimatik koşullarının, kendine has bir ekosistem geliştirmesi, prehistorik zamanlara ait kalıntılar nedeniyle kültürel ve tarihsel öneme sahip olması ve karstik sistemin en güzel örneklerini barındırması.

Meksika'da bulunan Swallows mağarası, yeraltındaki berrak nehirler ve doğal kuyularıyla enfes görüntüler oluşturuyor.

Bu muhteşem kaya oluşumları içerisinde el değmemiş yağmur ormanları mevcut ve altlarında ise sarkıtları, dikitleri, fosil ve yarasaları barındırıyor.

Kuzey Tayland'daki, Mae Hong Son bölgesinde bulunan Nam Lang Nehri'nin berrak suları üzerindeki 1,666 metrelik Tham Lod mağarası, yarasa ve kılıç kırlangıçlarına ev sahipliği yapıyor.

Ayrıca, Lawa aşiret kalıntılarından bazı tabutlar da mağara duvarlarında bulunuyor. Mağara, tekne yolculuğu için vazgeçilmez yerler arasında.

Mermer Katedrali, Mermer Şapel ve Mavi Mermer Mağaraları adı verilen ve birkaç adadan oluşan bu sahil, dünyanın en ilginç oluşumlarından biri.

İspanyolca "Las Cavernas de Marmol" olarak ünlenen mağaralar, Rio Tranquilo'nun dev bir kireçtaşı yarımadasına gömülmüş berrak sularıyla oluşmuş ve böylece etkileyici labirent mağaralar ortaya çıkmış.

Jeita Grotto mağarası, Beyrut'un 18 km kuzeyindeki Jeita'da bulunan, yağmur ve yeraltı sularının karstik kireçtaşını milyonlarca yıl boyunca aşındırarak adeta sanat eserine dönüştüğü bir mağara.

İki ayrı bölümden oluşan fakat birbiriyle bağlantısı olan Jeita Grotto, ortalama 9 km'ye yakın uzunluğuyla Ortadoğu'daki en uzun mağara oluşumu. Bu oluşum deniz seviyesinden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunuyor.

Altlı üstlü, iki kattan oluşan mağara sisteminin alt kısmı, prehistorik dönemlerden beri biliniyor ve kullanılıyormuş fakat 1836'da yeniden keşfedilmiş. Bu kısımdaki kanallar, botla gezilebiliyor ve bir milyondan fazla Lübnanlıya içilebilir su sağlıyor.

Son Doong'un keşfinden sonra, büyüklük olarak ikinci sıraya düşen bu mağaranın yüksekliği 148 metre, genişliği ise 142 metre.

Dünyanın en geniş giriş ağzına sahip olan mağaranın ana odası; 174 metre genişliğe, 122 metre yüksekliğe ulaşıyor.

Mağara, 2 kilometreden fazla uzunluğa ve 90 metreyi bulan genişliğe sahip. 12 çeşit yarasa türüne ev sahipliği yapmasıyla da dünyada eşsiz. Geyiklerin su içmeye, sığınmaya ve tuzlu kayaları yalamaya geldikleri bu mağaraya Penan ve Berawan insanları bu adı vermiş.

Meksika'da keşfedilen Dzitnup su altı mağarası oldukça yakın bir zamanda keşfedildi. Mağaranın, antik Maya uygarlığının tarihine yeni bir ışık tutacağı söyleniyor.

Meksika'nın güneybatısında bulunan Yucatan Yarımadası'nın doğu bölgesindeki mağara 347 kilometre uzunluğunda.

Vietnam'da yer alan, aynı zamanda milli bir park olan Hang Son Doong mağarasının büyüklük ve yüksekliği lazer ölçme cihazlarıyla yapıldı. Vietnam'ın balta girmemiş ormanlarında bulunan mağara, 1991 yılında keşfedildi.

Gürültü ve rüzgâr uğultusu yüzünden kimsenin girmeye cesaret edemediği bu mağara, 6,5 kilometre uzunluğunda.

Dünyanın en büyük buzul mağarası olan ve "Dünyanın Buz Devi" olarak bilinen mağara, Alp sistemine bağlı Hochkogel dağında, Salzburg'a 70 km mesafedeki Styria'da.

Salzach nehrinin dağın içine doğru akıp, kireçtaşını aşındırarak geçitler oluşturması sonucu meydana gelmiş. Mağara, içerisine sızan suyun aşındırmasıyla oluşan kireçtaşı formlarının, kış aylarında suyun buza dönüşmesiyle oluşan buzul formlarına karışması sonucu, olağandışı doğal bir görüntü sunuyor.

Toplam uzunluğu 42 km'yi bulan mağara labirenti, 100 milyon yıl önceki tektonik hareketler sonucu oluşmaya başlamış.

Balaa köyünde yer alan doğa harikası bu şelale, 255 metre derinlikteki bir mağaraya dökülüyor.

Bu mağarada oluşan üç katlı doğal yapı, üç doğal köprüyle birbirine bağlanıyor. Şelale sadece karların eridiği nisan ve mayıs aylarında ortaya çıkıyor.

Uhlovitsa mağarası, Bulgaristan'ın güneyinde yer alan Rudolf dağlarındaki Somolyan şehrinde bulunuyor.

460 metre uzunluktaki mağaranın 330 metresi keşfedilmiş durumda. Mercan polipi ve etkileyici akmataşı formasyonları bulunan mağaranın, özellikle mavi renkteki doğal havuzu meşhur.

İtalya'nın güneyinde bulunan Bari şehrine bağlı bir tatil beldesi olan Polignano a Mare'de bir otelin altında kireçtaşı mağarası bulunuyor.

Mağaranın restorana dönüştürülmesi ile İtalyan mutfağının farklı lezzetleri ziyaretçilerle buluşuyor.

Kapadokya'nın coğrafyasını şekillendiren volkanik tüfün yumuşak kaya yapısı, insanların barınmalarına olanak sağlayan küçük mağaraları içinde barındırıyor.

Tüfün çok kolay kazılabilmesi, gereksinime göre genişletmeyi, yeni koridorlar ve merdivenlerle barınakları birbirine bağlamayı kolaylaştırmış. Kapadokya evleri yamaçlara; ya kayaların oyulmasıyla ya da kesme taştan inşa edilmişler.

Göreme'de bu şekilde doğal yollarla veya sonradan oyulmuş mağaralara yapılmış pek çok butik otel bulunuyor.