Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
1 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
1)GÜZELDİR
Leonardo da Vinci, neden ‘Mona Lisa’ tablosunu ölene kadar yanında taşımış, kimseye vermemişti? Tablo çok güzeldi, evet ama usta ressam benzeri nice güzel tablo yapmıştı zaten. ‘Mona Lisa’yı diğerlerinden ayıran neydi? İlk bakışta anlaşılmayan bir şey vardı bu tabloda; ustalık ve sanatın gizemli ve iyileştirici gücü. Yapıldığı zamanın dışına taşan ‘Mona Lisa’ tablosu eşsizdir, çok taklidi vardır ama bir benzeri yoktur. Saatlerin çoğu da uzaktan birbirine benziyor gibi görünür. Temel farklılıklar, ilk bakışta yuvarlak kasalı, klasik modellerle kare benzeri kasalara sahip modern modellerden ibaret gibi görünüyor. Biliyoruz ki bunlar sadece yüzeysel bakışlar. Aslında hiçbir saat diğerine benzemiyor. Saatler, bakmaya değil görmeye başlayınca değişir. Gün gelir birdenbire Audemars Piguet Royal Oak ile Patek Philippe Nautilus’un nasıl da hem yakın hem çok farklı ve ruh okşayıcı tasarımlara sahip olduğunu anlarız.
2)DÜŞÜNCELİDİR
Düşünmenin belirli bir zamanı var mıdır? Saate bakmanın da zamanı yoktur. Daha doğrusu saate bakmak istediğimiz an zaten saate bakmanın zamanıdır. Bir saate baktığımızda ise bir dizi olay yaşanır. Öncelikle zamanı düşünürüz. İkindi vakti veya gecenin yarısı mı olmuş? Şimdi saat kaç? Peki ya şimdi? Düşünceler de gördüğümüz gibidir, bir yerde durmaz, ‘şimdi’ mütemadiyen ilerler, saatler ilerler; düşünceler kimi vakit düşe kalka, kimi vakit koşarak birbirini izler.
2 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
3)SEVGİLİDİR
12 Temmuz 2008 Cumartesi günü, ikindi vakti Beyoğlu’nda onu gördüm. Kosova Saat’in önündeydim; ikinci el saatlerin bulunduğu vitrine bakıyordum. Zenith’lerin, Omega’ların, Seiko’ların arasındaydı. Birden kalbim yüksek bir titreşimle çırpınmaya başladı. Hayırlı işlerde beklemek olmaz, hemen içeri girdim ve vitrindeki saati gösterdim. O günden bugüne birkaç yıl geçti, sağ kolumdaki saatler hep değişti ama sol kolumdaki saat hep aynı. Şimdi benim sevgili saatim kulaklarımda besteleri gezinen Tanburi Cemil Bey’in vefat ettiği 43 yaşına erişti; yani benimle yaşıt. Onu hep seveceğimi biliyorum.
4)HÜZÜNLÜDÜR
Bileklerimizde sıkıca veya gevşek bir halde duran saatler bize sarsılmaz bağlılıkları nedeniyle sadece bizi değil, her şeyi görürler. Onlar bazen dünyayı acıyla izlediğimiz bakışlarımızı da taşırlar. Hiroşima’da 6 Ağustos 1945 sabahı saat 08.15’de acıdan kavrulmuş bir yığın saat vardır. Onlar hüzünlü saatlerdir. Her saat bir insanı, bir insan da binlerce insanın acısını anlatır.
3 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
5)BENZERSİZDİR
El yapımı saatler daha yapıldıkları anda başkadır, diğerlerine değil kardeşlerine bile benzemez. Fabrikalardan çıkan saatler ise bir insana sahip olduklarında değişmeye başlar ve güzellikleri giderek benzersizleşir. Tıpkı dolmakalemin ucunun yazı tarzımıza göre zamanla aşınması gibi bize benzer, yüzünü bize döner. Zamana dayanıklı saatler zaman içinde kuşaktan kuşağa aktarılan sevginin de nişanesidir, bizi anlatır. Aynı atölyede üretilen birbirine benzeyen saatler, birlikte zaman yolculuğuna çıktıkları kişilere bağlanınca özel bir sese kavuşur, benzersiz bir ezgiyi mırıldanır.
4 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
6)HOŞGÖRÜLÜDÜR
Saatler insanları bir diğerinden ayırmaz, giydiğiniz giysilerin kalitesine bakmaz, cildinizin rengine aldırmaz, cinsiyetinizi ise hiç umursamaz. Saatleri sevenler de öyledir. Bazı kadınlar büyük erkek saatlerini kullanır, onları sever, bazı erkekler de küçük saatlerden hoşlanır. Saatler, eşitlikten, kardeşlikten, dostluktan yanadır. En ucuz ve en pahalı saatler temelde aynı şeyi söyler, saatin kaç olduğunu duyururlar.
7)TUTKULUDUR
Saatler az sevmeyi bilmez, hep çok sevmeyi, hayranlıkla bakmayı öğütler. Sabırla ve inatla zorlukların üstesinden gelineceğini gösterir. Bir tane iyi saat alan insanın, eğer saatin sesine, makinesindeki tarihe dikkat ederse o noktada kalmayıp kendine daha yakın olanı, çok daha yakın olanı, kendine daha çok yakışanı, kendisini daha iyi anlayanı almak istemesi, bunun için araştırma yapması, hiç değilse arzulaması bundandır. Saatler Leonardo da Vinci’nin yanından ayırmadığı resim gibidir, Turgut Uyar’ın şiirleri gibi kalbe iyi gelir. Tutkulu saatler, iyilikleri güzellikleri paylaşmayı önemser.
5 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
8)HAYAT DOLUDUR
Hayattan, düzenli olarak nefes alıp vermekten yanadır saatlerimiz; hep hatırlatır ama ölümden uzak durmak ister, ertelemeyi sevmez, yarın geç olabileceğini bilir. Bu durumu en iyi Behçet Necatigil’in ‘Sevgilerde’ isimli şiiri anlatabilir: “Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk, saygılı. / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı. / Bitmeyen işler yüzünden / (Siz böyle olsun istemezdiniz) / Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi / Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı. / Siz geniş zamanlar umuyordunuz / Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. / Yılların telâşlarda bu kadar çabuk / Geçeceği aklınıza gelmezdi. / Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı / Gecelerde ve yalnız. / Vermeye az buldunuz / Yahut vaktiniz olmadı.”
9)TERBİYELİDİR
Saatleri seven insanların bir gelişim süreci vardır. Başlangıçta her şey bir ağacın tohumu gibi son derece basit görünür, sonuçta bu da bir zevktir, saatlere bakar beğenirsiniz veya beğenmezsiniz olur biter. Her insanın geçmişinden gelen, bilgisine görgüsüne uygun düzeyde, ana hatlarıyla oluşmuş bir konumu vardır. Bu minvalde saatler herkes için farklı noktalardan çıkılan bir yolculuk gibidir; bundan sonra varılacak yer, kişinin öğrenme ve gelişme azmine bağlıdır.
6 / 6
Dijital bir çağda mekanik saat takmanın 10 nedeni
10)MERAKLIDIR
Saatlerden yayılan merak bulaşıcıdır. İyi bir saatin insanı tarihe meraklıdır, ayrıntılara çok düşkündür; sosyal bilimlere, geometriye, fotoğrafçılığa ilgi duyar. Kadim sanatları sever, heykel, müzik ve resim ruhunu zenginleştirir. Antropoloji ve arkeoloji bilimleriyle ilgilidir. İnsanın tabiatını da merak eder, bu yüzden edebiyat tutkunudur. Meraklı saatin insanı başka türlü bakar; şiire, romana, öyküye bakışı, bir hastanın ilacına bakışı gibidir.