Çinli Fransız Berenice Marlohe
'Skyfall' filmiyle son Bond kızı olma unvanını 'şimdilik' elinde bulunduran Bérénice Marlohe'yi daha yakından tanımak için Esquire'ın yaptığı röportaja göz atmakta fayda var.
11 Kasım 2012
Derleyen: Nilüfer Türkoğlu
nilufer.turkoglu@esquire.com.tr
Üç çeşit Bond kızı vardır. İyi olan, kötü olan ve bir de femme fatale dedikleri, fazla şuh, fazla seksi ve tüm bunları ustalıkla kullanan... James Bond serisinin son filmi 'Skyfall'da Daniel Craig'in hemen yanı başında arz-ı endam eden Séverine rolündeki son Bond kızı Bérénice Marlohe, bu üç kadın tipine de uyan portresiyle karşımıza çıkıyor. 33 yaşındaki Marlohe, yarı Fransız yarı Kamboçyalı ve bir o kadar da Çinli. Nasıl karmaşık olmasın? 'Skyfall', onun sinema kariyerindeki ilk filmi. Ve bir 'ilk film'de Bond kızı rolünü kapmak, her aktrisin harcı değil doğrusu... Şu sıralar Terrence Malick'in yönettiği henüz ismi olmayan bir projede oynamak için kolları sıvamış durumda.
Amerikan Esquire dergisi, son zamanların en dişi masumiyetiyle röportaj yapma olasılığı yakalamış. Biz de kaçırmadık, sizin için çevirdik...
ESQUIRE.COM: Carole Bouquet, Claudine Auger, Sophie Marceau, Eva Green ve şimdi sen. En iyi Bond kızları hep Fransız, neden dersin?
BÉRÉNICE MARLOHE: Açıkçası iyi bir James Bond kızı olmak için nereli olduğunun bir önemi yok. Sanırım doğru kişiye doğru zamanda doğru senaryonun denk düşmesinden kaynaklanıyor. Bu, kişinin yeteneği ve kişiliğiyle ilgili, ülkesiyle değil...

ESQ: Beğendiğiniz bir Bond kızı var mı?
BM: Evet, Grace Jones ve Famke Janssen. Çok iyi iki ekran yüzü. Famke Janssen, GoldenEye filmindeki Xenia Onatopp rolüyle harikalar yaratıyor. Bacaklarıyla insanları öldürüyor. Hayvani ve seksüel sesler çıkararak öldürüyor onları, bir de... Onun tarafından bu komik bir seçim. Rolleri için risk alabilen oyuncuları seviyorum.
ESQ: Hem Grace Jones hem de Famke Janssen kötüyü oynuyorlar. Siz de kötü karakteri oynamaktan zevk alır mısınız?
BM: Genel olarak içinde delilik barındıran rolleri seviyorum. Mesela 'The Professional'daki Gary Oldman veya izlemeyi en sevdiğim ve bence tüm zamanların en iyi oyunculuklardan Joker rolündeki Heath Ledger gibi... Bu rollerde ince bir şey var. İnanılmaz bir özgürlük hissi aynı zamanda. Christopher Waltz, 'Inglorious Basterds'ta fantastikti. Böyle karakterleri seviyorum.
ESQ: Bu role nasıl seçildiğini anlatsana biraz...
BM: Bir arkadaşım Paris'te Bond kızı için casting seçimleri olduğunu söylemişti. Fransa'da son sekiz yılda bu tip elemelerde hep sorun yaşadım. Bağlı olduğum ajans, iş bulma konusunda beceriksizdi. Bu yüzden de işi kendim ele aldım ve iki gün boyunca bilgisayarın başında e-mail adreslerini araştırdım, iletişim bilgilerini öğrendim. Bir yıl önce Los Angeles'ta tanıştığım iki kişinin aracılığıyla yönetmen Debbie McWilliams'ın e-mail adresine ulaştım. O da beni Skyfall'un iki sahnesi için deneme çekimlerine aldı. Daha sonra videomu filmin yönetmeni Sam Mendes'e sonra da Daniel Craig'e gönderdi. Ve böyle böyle rolü aldım.
ESQ: Bundan sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
BM: Hayatımdaki en büyük değişiklik ki ben buna çok gülüyorum ama ne yalan söyleyeyim sinirlerimi de bir o kadar bozuyor, 10 yıldır görmediğim insanlar bir anda bana kariyerimi veya hayatımı nasıl yönettiğimi sormaya başladı. Bu kadar yıl yoklardı, bir anda beni yemeğe davet emeye başladılar. Telefon numarama madem sahiplerdi, neden daha önce aramadılar?
ESQ: Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?
BM: İlk tutkularım resim yapmak ve müzikti. 10 yaşından 18'e kadar konservatuarda piyano dersi aldım.
ESQ: Hala çalıyor musunuz?
BM: Çok uzun zaman oldu. Piyano çalabileceğim odası olan bir daire buldum mu, yeniden başlayabilirim. Ama vaktim olunca resim yapıyorum.
ESQ: Skyfall'un setinde resim yaptınız mı?
BM: Birazcık. Oyuncuların portrelerini yapmaya başladım. Zamanım olursa hepsini yapmak istiyorum. Belki fotoğraflardan yola çıkarak böyle bir şey yapabilirim. Bana ilham veren insanların resimlerini çizmeyi seviyorum.
ESQ: Daha çok hangi materyalleri kullanıyorsunuz?
BM: Kuru pastel, akrilik, grafit, bir sürü malzeme...
nilufer.turkoglu@esquire.com.tr
Üç çeşit Bond kızı vardır. İyi olan, kötü olan ve bir de femme fatale dedikleri, fazla şuh, fazla seksi ve tüm bunları ustalıkla kullanan... James Bond serisinin son filmi 'Skyfall'da Daniel Craig'in hemen yanı başında arz-ı endam eden Séverine rolündeki son Bond kızı Bérénice Marlohe, bu üç kadın tipine de uyan portresiyle karşımıza çıkıyor. 33 yaşındaki Marlohe, yarı Fransız yarı Kamboçyalı ve bir o kadar da Çinli. Nasıl karmaşık olmasın? 'Skyfall', onun sinema kariyerindeki ilk filmi. Ve bir 'ilk film'de Bond kızı rolünü kapmak, her aktrisin harcı değil doğrusu... Şu sıralar Terrence Malick'in yönettiği henüz ismi olmayan bir projede oynamak için kolları sıvamış durumda.
Amerikan Esquire dergisi, son zamanların en dişi masumiyetiyle röportaj yapma olasılığı yakalamış. Biz de kaçırmadık, sizin için çevirdik...
ESQUIRE.COM: Carole Bouquet, Claudine Auger, Sophie Marceau, Eva Green ve şimdi sen. En iyi Bond kızları hep Fransız, neden dersin?
BÉRÉNICE MARLOHE: Açıkçası iyi bir James Bond kızı olmak için nereli olduğunun bir önemi yok. Sanırım doğru kişiye doğru zamanda doğru senaryonun denk düşmesinden kaynaklanıyor. Bu, kişinin yeteneği ve kişiliğiyle ilgili, ülkesiyle değil...

ESQ: Beğendiğiniz bir Bond kızı var mı?
BM: Evet, Grace Jones ve Famke Janssen. Çok iyi iki ekran yüzü. Famke Janssen, GoldenEye filmindeki Xenia Onatopp rolüyle harikalar yaratıyor. Bacaklarıyla insanları öldürüyor. Hayvani ve seksüel sesler çıkararak öldürüyor onları, bir de... Onun tarafından bu komik bir seçim. Rolleri için risk alabilen oyuncuları seviyorum.
ESQ: Hem Grace Jones hem de Famke Janssen kötüyü oynuyorlar. Siz de kötü karakteri oynamaktan zevk alır mısınız?
BM: Genel olarak içinde delilik barındıran rolleri seviyorum. Mesela 'The Professional'daki Gary Oldman veya izlemeyi en sevdiğim ve bence tüm zamanların en iyi oyunculuklardan Joker rolündeki Heath Ledger gibi... Bu rollerde ince bir şey var. İnanılmaz bir özgürlük hissi aynı zamanda. Christopher Waltz, 'Inglorious Basterds'ta fantastikti. Böyle karakterleri seviyorum.
ESQ: Bu role nasıl seçildiğini anlatsana biraz...
BM: Bir arkadaşım Paris'te Bond kızı için casting seçimleri olduğunu söylemişti. Fransa'da son sekiz yılda bu tip elemelerde hep sorun yaşadım. Bağlı olduğum ajans, iş bulma konusunda beceriksizdi. Bu yüzden de işi kendim ele aldım ve iki gün boyunca bilgisayarın başında e-mail adreslerini araştırdım, iletişim bilgilerini öğrendim. Bir yıl önce Los Angeles'ta tanıştığım iki kişinin aracılığıyla yönetmen Debbie McWilliams'ın e-mail adresine ulaştım. O da beni Skyfall'un iki sahnesi için deneme çekimlerine aldı. Daha sonra videomu filmin yönetmeni Sam Mendes'e sonra da Daniel Craig'e gönderdi. Ve böyle böyle rolü aldım.
ESQ: Bundan sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
BM: Hayatımdaki en büyük değişiklik ki ben buna çok gülüyorum ama ne yalan söyleyeyim sinirlerimi de bir o kadar bozuyor, 10 yıldır görmediğim insanlar bir anda bana kariyerimi veya hayatımı nasıl yönettiğimi sormaya başladı. Bu kadar yıl yoklardı, bir anda beni yemeğe davet emeye başladılar. Telefon numarama madem sahiplerdi, neden daha önce aramadılar?
ESQ: Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?
BM: İlk tutkularım resim yapmak ve müzikti. 10 yaşından 18'e kadar konservatuarda piyano dersi aldım.
ESQ: Hala çalıyor musunuz?
BM: Çok uzun zaman oldu. Piyano çalabileceğim odası olan bir daire buldum mu, yeniden başlayabilirim. Ama vaktim olunca resim yapıyorum.
ESQ: Skyfall'un setinde resim yaptınız mı?
BM: Birazcık. Oyuncuların portrelerini yapmaya başladım. Zamanım olursa hepsini yapmak istiyorum. Belki fotoğraflardan yola çıkarak böyle bir şey yapabilirim. Bana ilham veren insanların resimlerini çizmeyi seviyorum.
ESQ: Daha çok hangi materyalleri kullanıyorsunuz?
BM: Kuru pastel, akrilik, grafit, bir sürü malzeme...