Kültür

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

08 Aralık 2023

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

1 / 3

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

Yazı Shannon Liao

Çeviri Zeynep Merve Kaya

"BiRAZ YORULDUM," diyor Zoom'daki görüşmemize Şikago'dan katılan Ebon Moss-Bachrach. Konuştuğumuz sırada ABD'li oyuncu, dram-komedi türündeki hit dizi The Bear'in heyecanla beklenen ikinci sezonunun çekimleri için sabahlamakla meşguldü. Geçtiğimiz yılın en beğenilen yapımlarından biri olan diziyi izleyen herkes bu yorgunluğun sebebini biliyor: Her bölümde küfürler havada uçuşuyor; dizi, dramatik iniş çıkışlar yaşanan sıradan bir sandviç dükkanının mutfağındaki bağrış çağrış, sinir krizleri ve küçük dozda şiddet gösterileriyle dolu. Bölümlerden birinde Moss-Bachrach'ın karakteri kalçasından bile bıçaklanıyor. Yorulmasına şaşırmamalı.

The Bear, ölmüş ağabeyinin Şikago'nun River North bölgesindeki restoranını devralan, umutlarından büyük pazıları olan şef Carmen "Carmy" Berzatto'nun (Jeremy Allen White) hikayesini anlatıyor. 46 yaşındaki Moss-Bachrach ise Richie'yi; Carmy'nin "kuzen" demesine rağmen sürekli çatıştığı bozuk ağızlı restoran müdürünü canlandırıyor. The French Laundry ve Noma'da yetişen Carmy, lüks mutfak hayalleri kurarken Richie'nin kaba sabalığına şahit oluyoruz (bir aralar restoranı geçindirmek için arka kapıda uyuşturucu bile satıyor). "Ama," diyor Moss-Bachrach, iyi niyetli biri olarak, "Richie'nin büyük bir kalbi var ve içi sansürlenmemiş duygularla dolu."

Geçtiğimiz yıl aktör oldukça meşguldü. ABD'li girişimci ve dolandırıcı Elizabeth Holmes'dan esinlenilen The Dropout'taki gazeteci rolünü üstlendikten sonra onu Star Wars serisinden Andor'da kaypak Arvel Skeen olarak gördük. Sonra Jennifer Lawrence ile No Hard Feelings'te ekranı paylaştı. Gene Stupnitsky'nin yönettiği film, uzun zamandır Hollywood semalarında görmediğimiz türden gürültülü, keyifli bir komediydi. Moss-Bachrach, Salak ile Avanak'ın yaratıcıları Farrelly Kardeşler'den alınan ilhamı reddetmiyor ve filmin biraz "şapşal" olduğunu kabul ediyor. Oynadığı karakterin "çok hassas bir herif" olduğunu da ekliyor.

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

2 / 3

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

Moss-Bachrach kimi zaman kendi işleri hakkında konuşmaktan çekinse de okuduğu kitaplar (bol bol Murakami) ve izlediği filmler (Decision to Leave) hakkında konuşmayı seviyor ama The Bear ile de fazlasıyla gurur duyuyor. Hatta izlediği az sayıda dizisinden biri olduğunu söylüyor. "Genelde dizilerimi izlemem çünkü üzerinde çalışırken bir deneyim elde ediyorum ve izlediğimde iş karmaşıklaşıyor," diyor; "sanki güçsüzleşiyorum, haklarım elimden alınmış gibi hissediyorum." Zaten The Dropout veya Andor'u da izlememiş. Bunun sebebi genelde setteki anılarını kirletmek istememesi olsa da ("İşin içinde olmayı, yaratmayı seviyorum," diye ekliyor) sergilediği performans hakkında şüpheye düşmek de istemiyor. "Korkunç filmlere dönüşen harika senaryolar okudum," diyor. "Ama çok iyi filmlere dönüşen korkunç senaryolar da gördüm."

Çok iyi şeylerden söz açılmışken hatırlatalım: Henüz The Bear'i izlemediyseniz sorun değil, muhtemelen Moss-Bachrach'ı Lena Dunham'ın Girls'ünde, kendine zarar vermeye programlanmış Marnie'nin (Allison Williams) tuhaf, gitarist sevgilisi Desi Harperin rolünde izlemişsinizdir. İlk başlarda sadece birkaç bölüm görünecekken yazarlar "Desi faciasını o kadar çok sevdiler ki onu dizinin yan rollerinden biri yaptılar." Desi, unutulmaz karakterlerle -çıkarcı, çekici, delirtici- dolu dizinin en unutulmaz karakterlerinden birine dönüştü.

Şimdi, Moss-Bachrach 12 ve 16 yaşındaki kızlarının diziyi izlemeleri konusunda biraz endişeleniyor ki Girls'ün bir fenomene dönüştüğü düşünüldüğünde, izleyecekleri kesin.

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

3 / 3

Çatalları İyi Kurula, Kuzen

Moss-Bachrach, The Bear setinde Jeremy Allen White (solda)

Peki, The Bear'in Richie'si, Girls'ün Desi'si gibi kalıcı olabilecek mi?.. Benzer noktaları var. "İnsanlar, oynadığım karakterlerin çoğunun aşağılık serseriler olduğunu söylüyor," diyor Moss-Bachrach biraz alınmış şekilde. "Ben bu karakterlere çok yakınım, o yüzden onları doğru yargılayamıyor olabilirim." Bu tarz büyük fikirlerle dolu, yüksek sesli karakterleri seçmesinin sebebi, aslında oldukça çekingen bir insan olması. "Gerçek hayatta utangacımdır, bu yüzden duygularını dışa vuran insanları oynamayı seviyorum," diye açıklıyor bu durumu. "Kendini sansürlemeden ifade eden kişiler insanı çileden çıkartır." Ayrıca bu kişileri canlandırmaktan çok keyif aldığını da ekliyor. "Bebek rolleri oynuyorum resmen."

Ebon Moss-Bachrach The Bear'in ikinci sezonla geri dönüşünden bu yana Critics Choice Award ve Golden Globe kazanmış bir yapımın parçası olmanın keyfini çıkarıyor (kendisi de Independent Spirit Awards'ta En İyi Yardımcı Oyuncu ödülüne aday gösterilmiş ama The Bear'deki rol arkadaşı, Sydney'i canlandıran Ayo Edebiri'ye karşı kaybetmişti.) "Başlarda, küçük bir grup projesine benzeyen, gizli bir iş yapıyor gibiydik," diyor Moss-Bachrach ve ekliyor, "ama şimdi bütün spotlar üzerimizde. Minnettarız ama yorucu yanları da var elbette."

The Bear'in ikinci sezonuyla ilgili ne düşünüyor peki? Moss-Bachrach'a göre bu sezon "ilkinden daha sakin, hatta düşündürücü. İlk sezonun sonunda Carmy, Original Beef of Chicagoland gibi abartılı bir ismi olan sandviç dükkanını kapatıp The Bear adında yeni bir mekan açmıştı. İkincisi bir "geçiş sezonu oldu," diyor Moss-Bachrach; "ekip, yeni ve daha fonksiyonel bir restoran inşa etmeye çalışıyor."

Bu değişim, artık mutfakta domates sosu yüzünden birbirine bağıran sinirli yakışıklıları görmeyeceğimiz anlamına mı geliyor? Merak etmememizi söylüyor Moss-Bachrach, mutfak her zaman streslidir: "Her şey huzurlu görünüyorsa bu muhtemelen kötüye işarettir."

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm