Kültür

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

20 Şubat 2019

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

1 / 4

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

Röportaj Seda KARAN
Fotoğraf Caner ÖZKAN

Zaman kavramı özellikle denizdeyken daha da önemsenmeli. Saat markaları da bu önemden yola çıkarak birçok deniz saati üretiyor. Biz ise işin öteki yanına bakıp denizler tutkunu isimlerin hangi saatleri tercih ettiğini öğrenmek istedik.

Münci öz

"Deniz en sert anında bile size ihanet etmez."

"Denizi anlaman gerekmez; bir tek su damlasını seyretmen, yaşamın bütün harikalarını görmen için yeterlidir." - A.W. Hare

Çelik sanayi, demir üretimi ve denizcilik… Türkiye'nin önde gelen çelik sanayi fabrikalarını kuran Münci Öz, bu birbiriyle alakasız gibi görünen üç alanı bir araya getirmiş. Denizlere beş yaşındayken balık tutmayı öğrenecek kadar düşkün olan Öz, aynı zamanda 40 yıllık bir dalış eğitmeni ve yelkenci.

Birazdan bahsedeceğimiz '7 Bela' grubunun en kıdemlisi ve 'abisi' Münci Öz, 1952 Suadiye doğumlu. Aslında bir Fransızca öğretmeni olan annesi ve babasının denize olan tutkusu sayesinde denizle arasında bambaşka bir bağ kurulmuş. Beş yaşında balık tutmayı öğrenen Öz için deniz bir tutku haline gelmiş. Öz, tutkusunu şöyle anlatıyor: "Tabii o zamanlar şimdiki gibi ekipmanlar ya da tekneler yok. Ya dalarak balık vururduk ya da sandalla denize açılırdık. Yaşım ilerledikçe tekne ve yelkenli sevdam da doğmuş oldu. Suadiye Yat Kulübü'nün ilk üyelerinden biri olan annem sayesinde denize merakım iyice arttı. İlk 'pirat' sınıfında başladım tekneciliğe. Çok hoş, eski tip bir teknedir pirat. Bir dönem hiç üretilmedi ama şimdilerde nostaljik tekne yarışları yapılmaya başladı. İyice tecrübe edindikten sonra dümene geçtim. Akabinde de artık su üstünde olmak bana yetmemeye başladı. Su altına merakımın iyiden iyiye artmasıyla birlikte 1977 yılında Caddebostan'daki Türk Balıkadamlar Kulübü'ne girdim.

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

2 / 4

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

İlk üç sene eski tip Amerikan bahriyeli tipi eğitim aldıktan sonra eğitmenlik hakkı kazandım. Böylece kulübün idaresinde de görev aldım. Fakat bunlar da yeterli gelmemeye başladı. Çünkü elimizdeki eğitmenlik sertifi kasıyla dünyada istediğimiz bir noktada dalamıyorduk. Bu yüzden 1980 yılında üç arkadaşımla birlikte Dünya Su Altı Federasyonu'nu Türkiye'ye getirme kararı aldık. Böylece eğitim alabileceğiniz dalış okullarının temelini atmış olduk. Yurtdışı ile yazışmalarımızı yaptık, anlaşmayı yaptıktan sonra kulübümüze geldiler. Sınavlardan sonra Türkiye'nin ilk 11 uluslararası dalış hocası da seçilmiş oldu. Bu isimlerin arasında olmaktan ve böyle bir süreçte yer almaktan her zaman mutluluk ve gurur duydum."

Arkadaşlarıyla böyle bir uluslararası sistemi Türkiye'ye getirmenin mesuliyetiyle kurslar düzenleyen Münci Öz bu süreci şöyle anlatıyor: "Federasyonun kurulmasıyla birlikte ülkede deyim yerindeyse pıtrak gibi dalış okulu açılmaya başladı. Böylece dileyen herkes dalış brövesi alabildi ve rahatça yurtdışına gidip dalmaya başladı. Düşünsenize; federasyondan önce eğitim alarak elde ettiğiniz bröve yurtdışında geçersizdi. Eskiden aldığınız brövelerle Mısır'a bile gitseniz dalış yapamıyordunuz. Bu gelişmelerden sonra 10 yıl boyunca dalış eğitmenliği yaptım. Daha sonra işleri genç arkadaşlara devrettim. Şu anda dalış okulunun başında 40 yıllık dostum Gündoğdu (Saruhanoğlu) var."

Dalış ve yelkencilik tutkusunu daha gözlerinin içine bakar bakmaz anladığınız Münci Öz, eğitmenliği bıraksa da kardeşi sayesinde deniz tutkusunu başka bir boyuta taşımış: Yelkence olan kardeşi Nezih, 1990'da Bodrum Ahşap Tekneler Yarışı'ndan teklif almış, ekibi hemen kurup birlikte yarışlara katılmışlar. Ekip, 16 yıl orada yarışmış." Daha sonra yeni katılan arkadaşlarla bir ortak yarış teknesi almaya karar vermişler, teknenin adı ise '7 Bela'. "Tabii en büyük 'bela' 'Münci Abi' olur." diyerek söze esprili bir şekilde devam eden Öz, aynı zamanda ahşap tekne tutkunu olduğunu da belirtiyor. Zingarella adlı teknesini anlatmaya başlıyor hemen… "Özel bir tekne olmuştu Zingarella. Şiir gibiydi. Herkes onunla fotoğraf çektirmeye gelirdi, her gittiğim limanda çok ilgi görürdü, sonra bir gün İtalyanın teki gelip tekneme âşık olduğunu söyledi. Beni ikna etti ve kendi ellerimle Zingarella'mı yaşadığı Patmos Adası'na götürüp ona teslim ettim. Zingarella halen orada ve yeni sahibi Lorenzo Fiorentini de ona çok iyi bakıyor."

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

3 / 4

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

Denizin onun için ne ifade ettiğini soruyorum… "Yıllardır değişmeyen iki tutkum var: Deniz ve müzik," diyor. "Bu ikisi olmazsa yaşayamam. Denizciliğin iş hayatımda da çok olumlu etkileri var; hem idareci olarak işlerimde, diğer yandan bunca sene büyük bir ekibi idare etmemde hem de denizdeki dostluğu ve arkadaşlığı pekiştirmemde. Sonra o denizin güzelliği ve size ihanet etmeyişi… En sert anında bile kendisini size sevdirmesi… Tabii bunlar bir âşığın sözleri. Deniz olmayan bir yerde yaşayamam, bunu bilir bunu söylerim."

Denizdeyken hiç korkup korkmadığını sorduğumda içtenlikle böyle bir duygusunun gelişmediğini belirtiyor Münci Öz: "Denizdeyken yalnız olsam da hiç korkmadım. Bu arada hiçbir zaman tek başınıza denize çıkamazsınız; denizde yanınızda mutlaka 'badi' dediğiniz bir yoldaşınız olmalı. Ben bundan yaklaşık 10 yıl önce tek başıma tekneyi adalara doğru götürdüm ve hortuma yakalandım. O hortumla beraber yanımdan geçen teknenin botları fırladı. Teknedeki herkes panik halindeydi, onlara yardım ettim. Tam hafi fl iyor derken bir anda dolu yağmaya başladı. Bu kez de teknenin tenteleri parçalandı. Hortumun içine girdim, teknem 75 derece yattı. Velhasıl hortumun içinden dümene sarılıp tam yol vererek kurtuldum, yalnız olmanın dezavantajını o gün yaşadım."

Öz'ün su altındayken başına felaket gelmese de unutamadığı bir anısı var: "Su altında çok yakın bir arkadaşım nitrojen narkozu yüzünden bayılınca onu tam 50m'den iki dalgıç arkadaşımla birlikte yukarı çıkardım. O gün onu yaşatmayı başarmıştık ama yıllar sonra kaybettik, en kötü hatıram bu."

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

4 / 4

'Mavi' tutkunlarının saat tercihleri: Münci öz

Türkiye'de değil tekne sahibi olmak tekne ve deniz meraklısı olmak dahi lüks sayılıyor, diyerek düşüncemi dile getiriyorum bir an… Bu tezimi hemen destekliyor Öz: "Halbuki çok yanlış… Mesela biz '7 Bela' olarak yarışlara katılıyoruz ancak bu yarışlara yaşı kaç olursa olsun herkes katılabilir. Bu işe meraklı olan gençler, gelip bizim yanımızda öğrenebilir. Ayrıca birçok dalış ve yelken okulu var. Deniz sadece tekne sahibi olmak demek değil; aynı zamanda denizciliği de çok iyi öğrenmeniz gerekiyor. Nerede, neyi nasıl bağlayacaksınız, nasıl çapa atacaksınız, teknede nelere dikkat etmeniz gerekir… Ancak denizcilik ayrı, yelkencilik ayrı. Çünkü yelkencilik bir spordur. Ve bu sporu yapabilmek için de illa büyük maddi imkânlara sahip olmak gerekmiyor. Fransa'da insanların teknede yaşadığını görürsünüz. Adamlar teknelerin içinde yaşıyor. Buradaki marinalara ödenen rakamlar dünyanın hiçbir yerinde yok. Çünkü tekne lüks sınıfından sayılıyor."

Son olarak deniz ve zaman üzerine konuşuyoruz. Denizdeki neredeyse en önemli şeyin zaman olduğunu belirten Öz, "Gideceğiniz yer ve hızınız saatle belirleniyor. Tabii kolunuzdaki saat de yeterli değil. Teknenin üzerinde rüzgârın ve teknenin hızını gösteren, hızınıza göre varış noktasına ne zaman varacağınızı işaret eden saatler de mevcut. Dolayısıyla bir denizci için saat ve zaman en önemli şeylerin başında geliyor. Bunun bir de su altı tarafı var. Su altındayken hayatınız tamamen kolunuzdaki saate bağlı. Yapacağınız beş dakikalık bir hata hayatınıza mal olabilir. Özetle küçücük bir kol saati, hayatınızı kurtarıyor."

Öz, tam bir TAG Heuer tutkunu. "Vakti zamanında rahmetli babam, bana Seiko marka bir dalış saati almıştı. Hâlâ saklarım. O zamanlar başkalarında görüp bir gün kendime TAG Heuer alacağıma söz vermiştim. Sözümü tuttum, artık TAG Heuer'in dalış saatlerini kullanıyorum."

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm