Kültür

Materyal Devrimi

Materyal Devrimi

14 Ocak 2019

Materyal Devrimi

1 / 6

Materyal Devrimi

Yazı Özge DİNÇ

Geçen yüzyılın ortalarında hız kazanan uzay araştırmaları ve yüksek teknoloji endüstrilerinin en önemli konularından biri olan materyal, yüksek saatçiliğin de ilk sıradaki gündem maddelerinden biri. Çünkü komplikasyonlarla birlikte sorun çıkarmadan, kendi kendine çalışabilmesini beklediğimiz bir zaman makinesinin uzun ömürlü olabilmesi için malzemesinin doğru seçilmesi de büyük önem taşıyor.

Değerli bir maden olarak kullanılan altının çeşitli maddelerle her markanın kendi formülünü içeren (ve formülü gizli tutulan) bir alaşım olarak kullanılmasının ardında da materyalde aranan işlevsellik var. Amaç, giderek daha işlevsel maddeyi bularak saatte ter etkisini, çizilmeyi, paslanmayı önlemek; bunları yaparken de saati olabildiğince hafif kılmak. Yani en doğru malzeme aranırken "imkânsız" sözcüğünden uzak duruluyor.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Materyal Devrimi

2 / 6

Materyal Devrimi

Malzeme önemli; öyle önemli ki Manchester Üniversitesi'nde görev alan fizikçi Andre Geim yeni bir nano-materyal bulduğu için 2010'da Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştı. "Graphene" adlı, titanyum-karbon alaşımı materyal gerçekten çok önemliydi; öncelikle çelikten 200 kat güçlüydü ve altı kat daha hafifti. Bu mucizevi materyal, doğada çok az bulunuyordu ama uzay araçlarından kalemlere, hatta saçları renklendirmeye dek birçok alanda kullanılabiliyordu.

Saat markalarının araştırma-geliştirme bölümleri de bu gelişmeleri yakından takip ediyor: Seramik, ardından sertleştirilmiş çelik, 1910'da üretilebilen titanyum gibi birçok materyal, saat kasalarında karşımıza çıkıyor. İngiliz heykeltıraş Anish Kapoor kara delik gibi bir boşluk içeren, en siyah saati tasarlamak istediğinde de karşısına yine materyal konusu çıkmıştı.

Materyale en çok önem veren markalardan biri de, Officine Panerai. Menşei İtalyan Donanması'na dayanan ve su altındaki görevlerde kullanılmak üzere "işlev-öncelikli" saatler üretmek konusunda uzmanlaşan bir markadan beklenen de bu olurdu, şüphesiz.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Materyal Devrimi

3 / 6

Materyal Devrimi

Markanın alanında uzman saat ustaları ve saat tasarımcılarıyla birlikte yeni materyaller konusunda araştırmalar yapan uzmanlarla da çalışmasının nedeni bu. Markanın Laboratorio di Idee (Fikir Laboratuvarı) adlı bölümü kurduktan sonra yaptığı saatlerden biri, bu laboratuvarın adını taşıyordu; saatin ana malzemesi ise karbon fiberin markaya özgü bir bileşimle kullanıldığı carbotech'ti. (Modelin ismi, LAB-ID Luminor 1950 Carbotech 3 Days PAM00700'dü.) 2010'da bronz bir kasa üreten, denizcilik tarihinin önemli bir parçası olan markanın sonraki –kapakta da gördüğünüz– "materyal devrimi yaptığı saati" ise Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic oldu. Bu model, metalik cam BMG-Tech'ten üretilmiş ilk mekanik saat olma özelliğine sahip.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Materyal Devrimi

4 / 6

Materyal Devrimi

Saatin kasası, bezeli, tepe ve tepe koruma mekanizmasının yapıldığı BMG-Tech metalik cam materyali "Bulk Metallic Glass" sözcüklerinin kısaltılmış hali aslında. BMG-Tech'in elde edilebilmesi için zirkonyum, bakır, alüminyum, titanyum, nikel maddelerinden bir alaşım oluşturuluyor, bu alaşım yüksek basınçlı bir püskürtme işlemiyle yüksek ısıya maruz bırakılıyor, sonra da hızlıca soğutuluyor. Böylece atomlar normal camlardaki gibi kristalleşmeye fırsat bulamıyor. Materyalden beklenen işlevi sağlayan etken de bu kaotik yapısı. BMG-Tech, bu işlemler sonrasında paslanmaya ve dış etkenlere karşı dayanıklı, çok sağlam, manyetik alan korumasına sahip bir materyal haline geliyor.

BMG-Tech materyalinin icat edilmesinin üzerinden sadece 58 sene geçti. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde görev alan Pol Duwez, 1960'ta bu materyali bulduğunda teknoloji çevrelerinde yankı uyandırmıştı. Duwez'in keşfettiği şey, alaşımı kristalleşmeye fırsat bırakmadan soğutunca çok dayanıklı bir malzeme elde edebildiğini keşfetmekti. Sonra 1987'de kurulan Likit Teknolojiler Enstitüsü'yle ve ilk kez bir golf kulübünün ihtiyaçları için (Raketler dahil!) kullanılan materyal, çelikten daha güçlüydü, çizilme ve paslanmaya dayanıklıydı; ama aynı zamanda da hafif ve şekillendirilmeye müsaitti. Daha önce söylediğimiz gibi, bir saatte ise ilk kez kullanılıyor.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Materyal Devrimi

5 / 6

Materyal Devrimi

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic, BMG-Tech materyaliyle hafif ve dayanıklı bir sualtı saatleri markası olma iddiasını güçlendirmiş. Saat, dalış saatleri için elzem olan; 300 metreye dek (30 bar) su geçirmezlik garantisi, sualtında sadece saat yönünün tersine dönebilen tek yönlü bezeli (Bu dereceli bezelle dalış süresi de hesaplanıyor.), su altında okunabilirliği sağlayan okunaklı kadran-indeks ve ibreleri, iki farklı tip Super-Luminova kaplaması sayesinde karanlıkta bile zamanı ve dalış zamanını görmeyi sağlaması, mavi kadran üzerindeki finisaj sayesinde okunurluğun artırılması ve tepe koruması gibi özellikleri karşılıyor. Saatte işlevsel olmayan tek bir yan yok; gereksiz kelimeleri atan editörlerin yazıda yaptığına benzer bir his uyandırıyor: Tamamlanmışlık hissi.

Saatin mekanizması ise Panerai'nin bahsettiğimiz laboratuvarında üretilmiş P-9010 otomatik kalibre. 200 parçadan oluşan mekanizma, 6mm yüksekliğinde; yani saat kasası, önceki modellere oranla biraz daha inceltilmiş. Üç günlük güç rezervine sahip mekanizma, saatte 28.800 salınım yapıyor (4Hz). Saate müdahalede bulunmadan bir saatlik aralıklarla ileri-geri hareket edebilen hızlı saat ibresi, özellikle zaman dilimi değiştiğinde (seyahatlerde!) veya yaz saati-kış saati geçişlerinde fayda gösteriyor. Saati ayarlarken tarih de otomatik olarak değişiyor.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Materyal Devrimi

6 / 6

Materyal Devrimi

47mm kasaya sahip modelin kadranında saat, dakika ve küçük saniyeyle birlikte tarih göstergesi de yer alıyor. Saatin arkası titanyumdan, kayışı da bir dalış saatinin alametifarikası olarak kauçuktan üretilmiş. Saatin arka kısmı Carbotech modeliyle benzerlik gösteriyor: Arka kısma öncelikle profesyonel dalgıçlara hitap ettiğini gösteren sözcükler (Automatic Divers Professional) ve Panerai'nin kurulduğu yer ve tarih olan "Firenze 1860" (1860, Floransa) yazısı işlenmiş. Ufak figür ise 1940'larda İtalyan komandoların taşıtı olan torpedoları temsil ediyor ve markanın tarihine gönderme yapıyor. Carbotech modelin arka kısmında saatin malzemesi yazılıydı, bu modelde de BMG-Tech materyali yazılmış.

Koyu gri rengiyle metal çağının çağrışımlarını akla getiren, ama asıl işlevi dayanıklılık ve sağlamlığı yerine getirmek olan BMG-Tech, saatçiliğin materyal devrimi tarihinde şimdiden kendisine yer buldu diyebiliriz.

Officine Panerai Luminor Submersible 1950 BMG-Tech 3 Days Automatic PAM00692

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm