Çakallar sofrası

Yazı Ege GÖRGÜN

Hizmetçi olarak çalıştığı malikânedeki bir davete katılmak zorunda kalan Maria'nın hikâyesini anlatan 'Madame', toplumdaki sınıf farklılıklarını ve ikiyüzlülüğü ele alan, eli yüzü düzgün bir Fransız komedisi.

Bob ve Anne, Paris'teki malikâneye yeni taşınmış burjuva bir çifttir. Yüksek sosyeteden dostları için bir akşam yemeği daveti organize ederler. On iki kişilik bir davetli listesi son anda Anne'in üvey oğlunun da aralarına katılmasıyla on üçe çıkınca Anne uğursuzluk getireceği gerekçesiyle hizmetçisi Maria'yı da yemeğe katılmaya zorlar.

Saf Maria'nın yemek boyunca zengin bir aristokrat gibi davranması gerekmektedir. Ancak hizmetçi kumaşından ne kadar aristokrat kumaşı biçilebilirse Maria'nın içinden de o kadar aristokrat çıkacaktır. Maria, içkiyi biraz fazla kaçırınca hanımının tembihlerini unutup içinden geldiği gibi davranmaya başlar. Ancak hiç beklenmeyen bir şey olur ve bu saf, umarsız halleri, davetlilerden sanat uzmanı David'in ilgisini çeker.

Senaryosunu Amanda Sthers ve Matthew Robbins'in birlikte kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini ise Régis Blondeau üstleniyor. Filmin yönetmen koltuğunda Amanda Sthers oturuyor; filmde Oscar adayı yıldız oyuncular Toni Collette ve Harvey Keitel'e Rossy De Palma ve Michael Smiley eşlik ediyor.

Film boyunca birinin dayatmalarını, diğerinin ayak diremelerini izlediğimiz, zengin ve mutsuz ev sahibi rolündeki Toni Collette ile saf hizmetçi rolündeki Rossy De Palma'nın kimyaları çok iyi uyuşuyor.

Toni Collette, hizmetçinin yaşadığı mutluluğu kıskanan zengin ama mutsuz Anne rolünü başarıyla canlandırırken Harvey Keitel da maddi durumunu karısına çaktırmadan düzeltmeye uğraşan, bir yandan da Fransızca öğretmeniyle flörte yeltenen Bob rolünün hakkını veriyor.

Filmin geneline şöyle bir bakınca Maria haricinde hemen herkesin bir sırrı olduğu görülüyor. Ancak poker suratlı sosyetikler ikiyüzlülüklerini gizlemekte usta olunca kabak alt sınıfa patlıyor desek yerinde olur.

ÇİRKİN ŞANSI
Picasso tablolarından fırlamış gibi duran Rossy De Palma'yı gördükçe insanın "Allah çirkin şansı versin!" diyesi geliyor. Rossy de Palma bugüne bugün Pedro Almodóvar'ın gözde oyuncusu olmakla kalmayıp dünyaca ünlü modacıların da ikonu olmayı başarmış, sempatik oyunculuğuyla kalpleri fethetmiş bir İspanyol. Oyunculuğa Almodóvar'ın 'Arzunun Kanunu' filmiyle başlayan Rossy de Palma'nın bir dergi röportajında kendisine yöneltilen "Kadınlara nasıl bir stil tavsiyesi vermek isterdiniz?" sorusuna verdiği, "Mutlu olun ve sahip olduklarınıza odaklanın. Kendinizi başkalarıyla adaletsiz bir şekilde karşılaştırmayın. Kendinizi sevin ve şükran duyun." cevabı da takdire şayan.