Hera’nın öfkesi

Yunanistan'da iktidara geçen Syriza, seçimde taahhüt ettiği 'radikal' önlemleri hayata geçirirse Avrupa Birliği dağılmanın eşiğine gelecek.

Giriş Tarihi: 30.03.2015 14:50 Güncelleme Tarihi: 13.05.2015 15:30

Aleksis Çipras'ın partisi Syriza'nın seçimleri kazanarak Yunan Hükümeti'ni kurması ve akabinde Avrupa Birliği'ne 'rest' çekmesi son dönemde iyice tartışılan avronun resmen yerlerde sürünmesine neden oldu. 41 yaşındaki genç lider, seçim vaatlerinde IMF ve AB'nin ülkeye dayattığı 'kemer sıkma politikalarını' kaldıracağını söyleyerek toplumsal tepkinin bir nevi sözcüsü oldu ve seçimi kazandı. Elbette Çipras'ın başarısının sosyal boyutu çok derin ancak seçimi kazandıran faktörün ekonomi olduğu kesin. Yunanistan'ın neden avroyu tehdit ettiğini anlamak için fi lmi biraz başa almamız gerekiyor. 2008'de ABD'de başlayan ve 2010'da Kıta Avrupa'sına gelen kredi krizi, AB içinde bütün dengeleri bozdu. ABD'li yatırım bankalarının ürettiği toksik yatırım araçlarına yatırım yapan Avrupalı yatırımcıların parası bir anda buhar oldu. ABD aynı soruna para basarak cevap verirken, Avrupa çoklu yapısı nedeniyle hızlı davranamadı. Para muslukları kesilip bankalar milyarlarca avro zararla karşı karşıya kalınca, AB'nin gücünden faydalanan ülkeler (Az üreten, gelir-gider dengesini korumayan, kazancından fazla harcayan.) patır patır dökülmeye başladı. Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya ilk dalgada darmadağın oldu.

2011'de bu ülkeler (Hepimizin yakından tanıdığı!) Uluslararası Para Fonu (IMF) ve AB ile fi nansal kurtarma anlaşmaları yapmak zorunda kaldı. En acıklı durumda olan ülke Yunanistan'dı, zira fi nansal veriler Maastricht Kriterleri'ne uymamasına rağmen, uyuyormuş gibi yaptıkları da ortaya çıktı. Elbette IMF (Bildiğimiz taktiklerle.) Yunanistan'ın boğazına çöktü. Fransa ve İtalya'nın da borç krizine girmesiyle (Bu ülkelerin bankaları, batık olan ülkeleri fonluyordu.) AB'nin tek hakimi konumuna gelen Almanya, Yunanistan'ın çok sert önlemlerle toparlanmasını emretti! Sonrasında toplumsal olaylar dalgası Avrupa'yı sardı. En sert tepki 'boğazı sıkılan' Yunanistan'dan geldi. Grevler, sokak olayları, işsizlik, ırkçı saldırılar... Ve sonunda Yunan halkı geçen ay yapılan seçimlerde oylarını radikal sol parti olan Syriza'ya vererek AB'ye selamı çaktı. Seçim sonuçları açıklandıktan hemen sonra avro/dolar son 11 yılın en düşük seviyesi olan 1,12'lere geriledi; yani avro, dolar karşısında değer kaybetti. Piyasaların kaygısı net: Yunanistan, IMF ve AB'nin dayatmalarını artık kabul etmeyecek ve borçlarını ödemeyecek. Çipras'ın isteği, 300 milyar avroyu geçen borcun faizinin tıraşlanarak daha uzun vadeye yayılması, başka bir deyişle daha insancıl bir çözüm bulunması. Ancak Almanya, bu çözümün karşısında, sıkılaştırma önlemlerinden taviz verilmeden yola devam edilmesini istiyor. Havada tehditler uçuşuyor. Özetle, Şansölye Merkel "Sıkılaştırma yoksa para vermem." derken, Çipras "Bu işin sonu AB'den ayrılmaya kadar gider." diyor. Almanya şu sıralar Yunan mitolojisindeki Zeus'un tek resmi 'eşi' olan Hera konumunda. Aldatıldığını düşünüyor ve öfkesi çok ünlü olan Hera'nın ne yapacağını herkes merakla bekliyor.

Olay sadece Yunanistan sorunu olsa, AB kendi içinde bu sorunu sessizce hallederdi; ancak, sırada bekleyen ve Yunanistan kadar felaket durumda olmasa da ona yakın ülkeler var. Tek başına iki trilyon avroya yakın borcu bulunan İtalya'nın çöküşün eşiğinde olması bile yeterli. İşte, masadaki asıl tehdit: Yunanistan'ın takınacağı tavır ya da AB'nin bu ülkeye karşı atacağı adımlar diğer ülkeler tarafından çıpa olarak kullanılacak. Almanya, bunun olmasını istemediği için bugüne kadar sabırlı davrandı.

Konjonktür dalgalanmalarıyla ilgili krizler İtalyan Rönesans'ına kadar uzanır. Machiavelli'ye göre, Cosimo de' Medici'nin gayri meşru oğlu Piero de' Medici'nin, Cosimo'nun ölümünün ardından Medici Bankasını'nın yönetimine geçtiğinde bankanın verdiği borçları geri çağırması, kredi hacminde daralma ve ifl as dalgası yaratmıştı. Bugün ABD'den gelen dalga, Avrupa'ya acı çektiriyor. Almanya ve Yunanistan arasındaki 'at pazarlığı'nın sonucu üzerine spekülasyon yapmak şu anda anlamsız. Özellikle avronun geleceği açısından baktığımızda, Yunanistan'ın para birliğinden ayrılmasına kadar en uçuk senaryolar bile net olan sorunun nasıl çözüleceğine dair işaret vermiyor: Bu kadar borç, durgunluk varken, küresel büyüme yavaşlamışken nasıl kapatılacak? İşte avronun geleceğinin karanlık olmasının asıl sebebi bu sorunun cevabının net olmamasında yatıyor.

Tam bu noktada yatırımcıların aklından çıkarmaması gereken önemli bir bilgiyi hatırlatmak gerek: ABD'nin en çok ihraç ettiği malların başında 'dolar' gelir. ABD'deki ekonomik toparlanma, ülkenin bu gözde ihraç malının değerinin 'bütün' para birimleri karşısında artmasına neden oluyor. Avronun yaşadığı sorunlar da doları olumlu etkiliyor ve etkilemeye de devam edecek. Önümüzdeki kısa-orta vadede yatırım yaparken bu gerçeği aklınızda tutmanız gerekiyor.

YAZI ADİL UÇAR

BİZE ULAŞIN