Wes Anderson’ın “Fenike Planı” Yapay Zekâ Yorgunluğumu Giderdi
Amerikalı yönetmenin yeni filmi, bırakın yorgun ön lobunuzu dinlendirsin.
Yazı Henry Wong
Çeviri Özge Dinç
Fotoğraf TPS Productions/Focus Features © 2025
Birkaç yıl önce sosyal medyada bir trend vardı –hep vardır– TikTok ve Instagram kullanıcıları sıradan hayatlarını Wes Anderson tarzında sunuyorlardı. Yönetmenin filmlerini anımsatmak için fotoğraflarında neşeli bir müzik, göz alıcı renkler ve simetri kullanıyorlardı. Bir litre süt almak, bisikletini kilitlemek, metroya atlamak. Görünüşe göre her şey Wes Anderson tarzı olabilirdi. Viral trendler genelde beni zaten mutlu etmez ama bu trend iyice midemi bulandırdı: Başkasının stilini ne kadar ucuz bir şekilde taklit ediyorlardı!
Ama bunu düşünürken sonrasında yaşanacak dehşeti öngörebilir miydim? ChatGPT'nin saldırısı (Ne komik! Robotlar bizim için yazıyor!) ve görüntü üreten platform MidJourney (ve şimdi resim de yapabiliyorlar!). Sanatsal ifadenin gittiği yönü ve hızını bilseydim bu viral trend karşısında sadece susardım. Anderson'ın son filmi, bu anlamda geleneksel ve katı bir yapıya sahip ve zaman zaman kahkahalara boğan "Fenike Planı"nın bilgisayarların henüz kontrolü ele geçiremeyeceği zamanları hatırlatmasından çok mutluyum.
Bu kara komedi, suçlu bir iş insanı olan Zsa-zsa Korda'nın (Benicio del Toro) tek kızı ve rahibe adayı Liesl (Kate Winslet'in kızı Mia Threapleton tarafından canlandırılıyor) ile karmaşık bir yatırım planına girişmesini anlatıyor. Bu tuhaf ama çekici ikili, yol boyunca bir dizi Anderson tarzı karakterle karşılaşıyor: Prens Farouk (Riz Ahmed, filmde yeterince değerlendirilmemiş), sırrı olan öğretmen Bjorn (Michael Cera) ve Marseille Bob (Mathieu Amalric) olarak bilinen gece kulübü sahibi.

TPS Productions/Focus Features © 2025
Açılış jeneriğini izlerken banyoda yaralı Zsa-zsa'nın, dönüşümlü olarak gelen hemşireler ve asistanlar tarafından bakıldığı kuşbakışı görüntüsü karşısında, Anderson'ın sahne sanatına hayranlık duymaktan başka bir şey hissetmek zordu. Klozet üzerinde soğuyan şampanya şişesi, tepsisinde duran omlet, okuma malzemesi seçimi (filmde sürekli tekrarlanan bir şaka). Film ilerledikçe daha özenle kurgulanmış sahnelerle karşılaşıyoruz: Çoğu uçakta, koridordaki koltuklarda ya da kokpitte; bu uçaklar düştüğünde ormanda, finalde de labirent gibi bir konferans merkezinde. Anderson'ın dekorları filmi hem masal kitabındaki tatlılık hem de bakmaktan kaçınmak isteyeceğiniz kanlı sahnelerle canlandırıyor. Bu, sık sık canlandırıcı bir etki yaratıyor.
Birçok kişi Anderson'ı görsel estetikle ilişkilendirir ancak beni her zaman onun neşeli motiflerle çelişen melankolik tonu cezbetmiştir. Karakterler, ister eski satranç dâhileri ister hoşnutsuz gazeteciler olsun, hayatta bir yol bulurlar ve yaşadıkları üzüntüye rağmen (ya da belki de üzüntü sayesinde) güzelliğin ve kahkahanın da var olabileceğini anlarlar. "Fenike Planı"nda bu gerilim, Zsa-zsa ve Liesl arasındaki ilişkide ön planda.
Baba ve kız, hem duygusal hem de fiziksel olarak birbirlerini dikkatle ve merakla inceliyorlar (Anderson'ın A listesindeki oyuncularından aldığı fiziksel performansları asla küçümsemeyin) ve sonunda geçici bir uyum buluyorlar. Bu uyum gerçekçi, asla zarif değil ve çok, çok insani.
"Fenike Planı" yarın sinemalarda gösterime giriyor.