Wes Anderson’ın “Fenike Planı”ndaki Gizli Karanlık

Auteur yönetmenin son filmi, klasik Wes Anderson evreninde karşılaştığımız türden sorunlarla mücadele eden aykırı bir iş adamının hikâyesini anlatıyor: Suikastçılar, hükümet ve kızı. Fakat her zamanki tarzının ardında daha derin bir şey var.

31 Temmuz 2025

Yazı Max Cea
Çeviri Öykü Gönül
Fotoğraf Alamy


Wes Anderson, 2009 yılında "The Fantastic Mr. Fox" filminin basın toplantısı sırasında filmin bu kadar belirgin şekilde kendine ait bir tarzda olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirmişti. "Benim yaklaşımım filmi Roald Dahl tarzında yapmaya çalışmaktı." diyor Anderson. "Hep, 'Roald Dahl bunu nasıl yapardı?' diye düşünüyordum. Ama sonunda, ne kadar uğraştıysam da kendi yapacağım gibi yapmıştım."
Aradan geçen on altı yıl ve altı uzun metrajlı filmden sonra Anderson, filmlerini kendi tarzından başka bir şekilde çekemeyeceği gerçeğiyle barışmış görünüyor. Her yeni filmi, adım adım Anderson'ın idealine; simetrik, süslü, zeki ve karmaşık olana daha çok yaklaşıyor.
Bu yüzden, yönetmenin son filmi "Fenike Planı"nın neredeyse tüm Anderson imzalarını taşıdığına emin olabilirsiniz. Göz kamaştıran dekorlar, karmaşık olay örgüsü, kırılgan aile ilişkileri ve en önemlisi, sorumsuz ve durdurulamaz bir baba figürü. Bu figür, "silahlar, havacılık, altyapı ve gizli ticaret anlaşmaları müzakeresi" alanında uzmanlaşmış zengin uluslararası iş adamı Zsa-zsa Korda.
Quentin Tarantino geçmişi yeniden yazmaktan hoşlanırken, Wes Anderson sürekli geçmişin en romantik versiyonunda sonsuza dek var olmak istiyor. Benicio Del Toro'nun Herman Blume'dan ziyade M. Gustave'a daha yakın, soğukkanlı bir canlılıkla hayat verdiği Zsa-zsa, kurnaz bir satıcı olsa da aynı zamanda kusursuz bir zevke, canlandırıcı bir ruha, doğa sevgisine ve dokuz haylaz oğlana aktarabileceği birçok bilgece (aynı zamanda akılsızca) derse sahip. Keşke günümüzün kanun tanımaz %1'lik keismi de bu kadar yaratıcı ve karizmatik olsaydı.
Zsa-zsa ile ilk karşılaştığımızda, özel uçağıyla uçuyordu ve itici bir ses, ileride bir tehlike olabileceğinin sinyalini veriyordu. Garip bir ses duyan Zsa-zsa, arkasını döndüğü anda uçaktan bir gövde paneli kopuyor ve sekreterinin vücudunun üst yarısını da uçakla birlikte götürüyor. Zsa-zsa, pilotunu mecazi anlamda kovduktan sonra ise onu gerçek anlamda uçaktan fırlatıyor ve Balkan ovalarındaki bir mısır tarlasına zorunlu inişten mucizevi bir şekilde sağ kurtuluyor.
Royal Tenenbaum'dan Augie Steenbeck'e kadar, Anderson'ın yaşlanan aile büyükleri sık sık ölümle mücadele etti. Ancak hiçbiri bu yeni filmde Zsa-zsa'nın başına geldiği gibi ölümle yüzleşmedi. Uçak kazasından sonra Zsa-zsa, ölüm ötesinden bir dizi görüntü deneyimlemeye başlıyor. Siyah beyaz çekilen bu sahnelerde Anderson, gerçeküstü bir tavır ve dini motiflerle elinden gelenin en iyisini yapıyor ve Zsa-zsa'yı yargılıyor. Elbette bu bir Anderson filmi olduğundan, kutsal figürler ağıt toplar tarafından canlandırılıyor ve bu sahneler tuhaflık ya da kutsallıktan çok muzipliği hissettiriyor.
Yine de sahneler amacına ulaşıyor. Ölümle burun buruna gelen ve gelecek suikast girişimlerini bekleyen Zsa-zsa, kızı Liesl ile yeniden bağlantı kuruyor. Rahibe adayı Liesl, annesinin ölümünden beri bir manastırda yaşamaktadır.
Zsa-zsa, kızını varisi ilan etmek amacıyla malikanesine getirmiştir. Ama önce, onu şimdiye kadarki en büyük planına dâhil eder: "Korda Kara ve Deniz Fenike Altyapı Planı." Proje, ayakkabı kutuları içinde detaylandırılmıştır ve gerçekte ne gerektirdiği, ne içerdiğinden dah önemlidir. Zsa-zsa'nın planın finansmanındaki bir açığı kapatması, yani çeşitli kilit aktörleri ziyaret etmesi gerekmektedir.
Kısa bir ikna sürecinden sonra Liesl, Zsa-zsa'nın yolculuğuna katılıyor; tıpkı Wes Anderson dünyasına yeni katılan Michael Cera'nın canlandırdığı ilenin yeni Norveçli öğretmeni ve böcek bilimci Bjorn gibi. Kusurlu aksanı ve kusursuz replikleri ("Kalbimi konuşuyorum, ben bohemim" yakın zamanda çokça alıntılayacağımız repliklerden biri) sayesinde Cera, filmde bolca kahkaha yaratıyor. Ancak bıyıklı Batı Yakası iş adamlarını oynayan Tom Hanks ve Bryan Cranston da mizah konusunda Cera'ya rakip oluyor. Onlar, Zsa-zsa'nın planının ilk duraklarından biri ve buluşmaları, komik ve dengesiz bir at yarışına dönüşüyor, filmdeki favori sahnelerimizden biri.
Bu, başka pek çok önemli an olmadığı anlamına gelmiyor. Fransız gece kulübü sahibi Marseille Bob (Mathieu Amalric) ile yapılan görüşme, bir grup dikkatsiz silahlı devrimci tarafından bölündüğünde kaosa dönüşüyor. Bataklıkla absürt bir mücadele yaşanıyor. Üçüncü perdede, Zsa-zsa ile sakallı kardeşi Nubar Amca (Benedict Cumberbatch) arasında muhteşem bir slapstick dövüşü izliyoruz. Genel olarak film, rolün büyüklüğü ne olursa olsun, dünyanın en iyi oyuncularının Anderson için neden sahneye çıkacağını sürekli hatırlatıyor. Yönetmenin tüm sınırlarına rağmen (kesin blokajlar, değişmez diyaloglar) oynamak için alan var ve neredeyse herkes parlıyor.
Anderson filmlerini tam olarak anlamak için genellikle birden fazla kez izlemek gerekir. Muhtemelen bunun nedeni sahnelerin doluluğu, tüm o klişe espriler, zekice laflar ve hem tarihsel hem de sinematik göndermeler arasında çok fazla şeyin olması. Bu durum, "Fenike Planı" için de geçerli. İlk izleyişte tüm bu şamata, filmin asıl gerilimini gölgeleyebilir. Zsa-zsa gibi adamlar neden böyle davranır? Ve kurtuluşları mümkün müdür?
Bir noktada Liesl, Zsa-zsa'ya ilk sorunun bir versiyonunu doğrudan soruyor ve çocukluğuna gönderme yapıyor. Ancak Anderson'ın güçlü ve asi adamları neyin motive ettiğine dair asıl teorisi, Zsa-zsa'nın Nubar Amca ile karşı karşıya geldikten sonra ortaya çıkıyor. İkisi de her şeyin kazanmakla, ya da filmdeki deyişle "kimin kimi alt edebileceğiyle" ilgili olduğunu kabul ediyor.
İkinci soruya gelince, Anderson'ın finalinin bir umut ışığı yansıttığını söyleyebiliriz. Bu bir bakıma ironik; en tutarlı yönetmenimiz, Zsa-zsa gibi bir adamın değişebileceğine inanmak istiyor. Ama bildiğimiz kadarıyla Wes'in ölümle hiçbir teması olmadı. Belki de eleştirmenlerden daha büyük bir güç tarafından yargılansaydı filmleri farklı görünürdü. Yine de bu eleştiriler, neden iyi olan bir şeyi hedef alsınlar ki?