Uzayda hep birlikte yapayalnız
'Uzay Üssü 76' karakterler üstünden kara mizah yapma işini bilimkurgu türüne ait bir alanda yapmayı tercih eden enteresan bir film.
02 Mart 2015
Wes Anderson, 2001 tarihli 'The Royal Tenenbaums' filminde enteresan ve yalnızlaşmış karakterleri içine koymak için bir evi tercih ederken, Noah Baumbach, 2004 tarihli 'The Life Aquatic with Steve Zissou'da büyük bir tekneye doldurmuştu. 'Uzay Üssü 76' (Space Station 76) filminde ise uzayın derinliklerindeki bir ikmal istasyonu seçilmiş. Hayatla olan ilişkilerinde çözemedikleri problemlere sahip olan karakterlerin ortak sorunları ise; hissettikleri yalnızlık. Yalnızlıklarından kaynaklanan mutsuzluk duygusunu bastırmak için her biri kendince bir yöntem geliştirmiş. Hayatlarının sıkıcı rutini içinde yaşam denen şeyin kısalığını, geçiciliği unutmuşlar ve kurtarıcıları olabilecek fırsatları da göremez hale gelmişler. Belki de istasyona yeni tayin olan kaptan yardımcısı denkleme katıldığında işler biraz değişecektir.
Olayları geri plana atıp hikâyeyi karakterler üstüne kurmak ve ortaya iyi bir film çıkarmak ancak zeki yazar-yönetmenlerin altından kalkabileceği bir iş. Ama bu işi bilimkurgu türüne ait bir ortamda gerçekleştirmeye
kalkmak apaçık bir cesaret gösterisi. İki nedenden dolayı… Birincisi; gişede belli bir seviyede kalacağı garanti 'entelektüel' filminiz için ortaya çıkacak fazladan maliyet gelecek 10 yılınızı ipotek altına alabilir. İkincisi ise; bu filmi bilimkurgu meraklıları olma hasebiyle seyretmeye kalkacak kitlenin şimşeklerini üzerinize çekeceksiniz.
'Uzay İstasyonu 76'nın asıl alametifarikası ise gelecekte geçen bir hikâye anlatıyor olmasına rağmen, hikâyesini 1970'lerin görselliğiyle anlatmayı tercih etmesi. Kıyafetler, set tasarım, insan davranış modelleri ve müzikler fütüristik bir bakış açısıyla hazırlanıp kurgulanmak yerine 1970'ler taşınmış filme. Teknolojik tasarımların tezat oluşturmaması için yine 70'lerde çekilen bir bilimkurgu fi lminden ilham alınmış: '2001 Bir Uzay Destanı' (2001 A Space Odyssey).
Jack Plotnick'in yönettiği, Patrick Wilson, Liv Tyler ve Matthew Bomer'ı başrollerinde izlediğimiz 'Uzay İstasyonu 76' kendi hedefini kovalayan ve nihayetinde hedefini bulan sıradışı bir film. İlgiyi hak ediyor.
Yazı: Ege Görgün
