Koşu Birliği

Son birkaç yıldır İstanbul ve İzmir’de bir grup sporsever, salı akşamları bir araya gelip kendi belirledikleri rotalarda koşuyor. Volt Floyd’u, iki yıldır grupla birlikte koşan Murat Koç’tan dinliyoruz.

Giriş Tarihi: 27.06.2019 12:49

Röportaj Çimen Uzsoy G.

En başından başlayalım; Volt Floyd'un temelleri nerede, kim tarafından atıldı? Siz ne zamandan beri bu grubun içindesiniz?
Volt Floyd'un temelleri, koşuya gönül vermiş birkaç genç insan tarafından 2014'te İstanbul'da, 2017'de de İzmir'de atıldı. Volt Floyd, beşinci yılını iki şehirde tek aile olarak doldurmakta olan bir topluluk. Benim koşu hikâyem ise üç dört sene önce alışverişe çıktığımda kendime yakışan kıyafet bulamayıp biraz kilo fazlam olduğunu fark etmemle başlıyor. O dönem hiç spor yapmadan sadece beslenme şeklimi değiştirerek 17-18 kilo verdim. Kafamda, "Zayıflayınca madem hafifledim, artık koşabilirim." fikri oluştu, ancak kısa sürdü ve hayata geçiremedim.

2016 Kasım'ında yine bir İstanbul Maratonu düzenlendi; bu sefer ben de 10 km yarışına kaydolmak istedim, fakat kontenjan dolduğu için 15 km'ye kaydolmak zorunda kaldım. Önümde hazırlanmak için iki aydan kısa bir süre vardı ve bir delilik yapmışım gibi geliyordu; "Yaşın olmuş 37, ne işin var bu kadar mesafe koşmakta?" diyordum kendi kendime. Yarışlarda koşarak, çeşitli STK'lar adına çevremizde farkındalık yaratarak bağış toplandığını daha önceden duymuştum. Bir kıtadan diğerine köprü üzerinden koşarak geçmek, güzel bir amaç için bağış toplamakla da birleşince, aradığım motivasyonun hazır olduğunu düşündüm. Yarışa kadar kendimce hazırlandım ve yarış günü 15 km'yi hiç durmadan koşarak tamamladım; bu, büyük bir başarıydı benim için. İlerleyen aylarda kendi başıma koşmaya devam ederken, Volt Floyd'a katılan bir arkadaşım, sonraki koşuya beni de çağırdı. Bu şekilde Volt Floyd ile tanışıp grupla beraber ilk koşularıma başladım.

İlk duyduğumda bir Pink Floyd cover grubu olduğunuzu zannetmiştim. Grubun isminin bir hikâyesi var mı?
Başka sebepleri olsa da, evet Pink Floyd'a açık bir gönderme var. Topluluğun kurucularının aynı isimli bir blues grubu da var. Hem müziğe olan ilgileri hem de amaçlarını bu isim altında birleştirmenin ilgi çekeceğini düşünmüşler.

Koşu genellikle bireysel yapılan bir spor. Grup olarak koşarken herkesin hızını birbirine göre ayarlaması zor olmuyor mu?
Aslında bir tercih meselesi; bireysel koşmanın da, haftanın belirli günleri grupça koşup yarışlara hazırlanmanın da yeri ayrı. Beş yıldır grup, her salı akşamı bir araya gelip koşuyor, diğer günlerde de herkes bireysel ya da grupça koşu programlarına devam ediyor. Grup koşularında belirli tempo gruplarına ayrılıyoruz; koşuya yeni başlayanlar ve belirli bir seviyeye ulaşmış koşucular kendilerine uygun grubu buluyor ve aynı rotada kendi gruplarıyla rahatça koşuyor. Grup antrenmanlarında, benimle aynı hedefleri olan insanlarla beraber koşmak hem eğlenceli hem motive edici oluyor, koşarken çok eğleniyoruz. Daha önceleri bireysel koşarken bir türlü aşamadığım mesafe ve hız bariyerleri, grup koşularıyla yavaş yavaş yıkılıyor; çünkü inanmaya başlıyorsun, seni inandıracak birileri mutlaka çıkıyor. Koşarken çok güzel dostluklar da kuruluyor.

Volt Floyd'un şu an kaç üyesi var? Gruba herkes dahil olabiliyor mu?
Volt Floyd'da üyelik kavramı yok, biz topluluk olarak varız. Koşmak, öğrenmek, gelişmek ve değiştirmek isteyen herkes bu topluluğun bir parçası olabilir. Grup olarak amacımız, Türkiye'de koşu kültürünü yaymak ve geliştirmek. Tam bir sayımız yok ama salı koşularımıza en az 100 kişinin katıldığı günler oluyor. Aramızda koşmaya yeni başlayanlardan milli atletlere kadar her düzeyden koşucu var. @voltfloyd hesabından duyurulan salı koşularına herkesi bekleriz.

Hangi rotalarda koşuyorsunuz? Sizce İstanbul'daki en iyi koşu rotası hangisi?
İstanbul'da birçok rotada koşuyoruz: Karaköy, Beşiktaş, Ortaköy, Bebek, Maçka, Etiler, Sirkeci, Yenikapı… İstanbul bence koşmak için bir yandan eşsiz güzelliğe sahip, bir yandan da trafiği, egzoz gazı ve bozuk yolları sebebiyle zor bir şehir. Şehirde pist olanakları, koşulabilecek parklar ve doğal alanlar sınırlı ama imkânları sonuna kadar değerlendirmeye çalışıyoruz. Ortaköy'den Yeniköy istikametine doğru Boğaz ve Belgrad Ormanı Koşu Parkuru, benim en keyif aldığım, doğayla iç içe ve temiz havası olan rotalar.

Avrupa kentlerinde gerçekleşen maratonlara da katılıyorsunuz. Bu deneyimlerinizden bahseder misiniz? Hayaliniz olan bir maraton var mı?
Koşmanın en büyük eğlencesi yarışlara katılıp önceki kişisel derecelerinizi geliştirmek, bunu başarmak için de iyi hazırlanmak. İstanbul başta olmak üzere birçok kentimizde düzenlenen yarışlara katılmaya çalışıyoruz. Zamanla biraz pişen bütün koşucuların gözü Avrupa kentlerindeki maratonlara kayıyor. Bu cazibenin başlıca birkaç nedeni var; ilki bazı Avrupa şehirleri, kişisel dereceleri geliştirmek için çok düz ve uygun rotalara sahip; şehirde koşu kültürü, yaşlısı genci olmak üzere geniş kitlelere yayıldığı için, yol boyunca seyirci desteği ve motivasyonu eksik olmuyor. O şehirdeki koşu topluluklarının yanı sıra, yine bizim gibi başka ülkelerden gelen koşu topluluklarıyla da bir araya gelip yarış öncesi ve sonrasındaki etkinliklere katılıyoruz. Bir yerden sonra kendinizi, yurtdışı tatil planları yaparken, tatilinizi bir maratona ya da yarı maratona denk getirmeye çalışırken buluyorsunuz. Ancak her istediğiniz maratona da katılamayabiliyorsunuz; bazı önemli şehirler için talep yoğunluğundan kuraya katılmak zorundasınız, eğer kurayı kazanırsanız katılım ücretini ödeyip o şekilde koşmaya hak kazanıyorsunuz. Nisan ayında Paris Maratonu'na bizden bir grup gidiyor, onlara katılabilmeyi çok isterdim ama bu sefer kısmet olmayacak. Bir de Avrupa'da koşulabilecek belki de en güzel maraton olan Berlin Maratonu'nda bir kez daha koşmak isterdim.

Enerjiniz düşük olduğunda koşmak için motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
Grup motivasyonu burada da devreye giriyor; bir telefon ya da mesaj geliyor ve "Geliyor musun?" diye seni çağırıyor, biliyorsun ki gittiğinde orada koşmaya hazır insanlar olacak ve bir şekilde o gün koşmaya başladıktan sonra havanın ya da o günü kötü geçirmiş olmanın bir önemi kalmayacak. Bir de önünüze bir hedef koyduğunuz zaman, o hedefe ulaşmak için izleyeceğiniz antrenman programını aksatmamak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne tavsiye edersiniz?
Sağlık problemi olmayan ve rahat bir koşu ayakkabısı olan herkes koşabilir. Koşuya başlamak isteyen birine vereceğim tavsiye ise "Couch to 5K" koşu programını uygulaması olacaktır. Sadece hızlı ve uzun mesafe koşmak için acele etmemek gerekiyor; bunlar doğru, akılcı ve düzenli antrenmanlarla belirli bir temeli oluşturduktan sonra kazanılacak şeyler. Aceleci olmak, beraberinde sakatlık riskini getirir, bu yüzden koşmak eklemlere zararlıdır gibi bir kanı vardır. Koşu antrenmanlarını fitness antrenmanlarıyla harmanlamak yine hem koşu dayanıklılığını artırmada hem de sakatlıklardan korunmada faydalı olur.

BİZE ULAŞIN