Sporun 'özel' isimleri: Tuba Yakan

Tek hedefi olimpiyat şampiyonluğu azmi ve kararlılığı ile türk sporunu güçlendiren bir milli karateci ve bir anne.

Giriş Tarihi: 01.10.2018 11:31 Güncelleme Tarihi: 11.03.2019 10:16

Röportaj Kaan SANCAR
Fotoğraf Şeref YILMAZ

"Hayatta ne zaman neyle karşılaşacağınız belli olmuyor, derlerdi de inanmazdım." diyorum iskeleden oturacağımız kafeye doğru ilerlerken. "Aslında karate sporu da böyle tahmin edilemez; sadece karşınızdakiyle değil, hayat ile de mücadele ediyorsunuz." diyor Tuba Yakan sözümü destekler nitelikte. Kolay değil, bu konuşmadan birkaç dakika önce az kalsın şiddetli dalgaların mağduru oluyorduk.

Oldukça sıcak bir salı sabahı Avrupa şampiyonlukları, dünya şampiyonlukları ve daha birçok başarıya imza atmış 27 yaşındaki milli sporcu Tuba Yakan ile birlikte Karaköy'deyiz. Çekim sonrası şu anda adını hatırlayamadığım oldukça şirin bir kafede oturuyoruz. Benzer şekilde aynı sporda Avrupa şampiyonlukları, dünya şampiyonlukları kazanmış ve birçok madalya elde etmiş eşi Mehmet Yakan da bizimle. Sıcağın etkisinden kurtulmak için soda siparişi veriyoruz. Milli sporcu olmanın nasıl hissettirdiğini soruyorum Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kâğıtspor Kulübü lisanslı oyuncusu Tuba Yakan'a sodalarımız gelirken. "Milli sporcu olmak bir ayrıcalık bence. Kendini, bir şehri ya da kulübü değil ülkeni temsil ediyorsun. Yarışırken de 'Bu Tuba.' demiyorlar, 'Bu bir Türk.' diyorlar. Bununla gurur duyuyorum." diyor.

11 yıldır Karate Milli Takımı'nda Türkiye'yi temsil eden Yakan oldukça hareketli ve hayat dolu. "Karateye daha 11 yaşımda, küçük bir çocukken başladım. Antrenörüm karateye yeteneğim olduğunu söyledi ve gelişmem için elinden geleni yaptı. Daha sarı kuşakken Türkiye ikincisi oldum. Bu, sarı kuşakken elde edilmesi oldukça zor bir dereceymiş. " diyor bu sporla nasıl tanıştığını sorduğumda ve ekliyor, "Daha sonrasında ise yıllar içerisinde birçok kez Balkan şampiyonluğu, Avrupa şampiyonluğu, dünya şampiyonluğu kazandım ve daha birçok derece yakaladım."

O, tüm bu şampiyonluk hikâyelerini anlatırken bu spora olan tutkusunu net bir şekilde görebiliyorum. Halihazırda cevabı tahmin edebilsem de karatenin onun için ne ifade ettiğini soruyorum. "Karate benim için bir yaşam tarzı. Hayatımı kazandığım spor ve en büyük tutkum." diyor ve sodasından bir yudum aldıktan sonra devam ediyor, "Böyle hissetmemde bu spora çocukluğumda başlamamın da etkisi var, sanırım. Sevdim ve devam ettim."

Her sporcu gibi Yakan'ın da yoğun bir çalışma temposu olduğunu öğreniyorum. İki yıl önce Derin isminde bir kız çocuğunu dünyaya getiren sporcu, "Bizim antrenmanlarımız çok ağır geçiyor ve uzun sürüyor. İki senedir milli takım kampındayız. Kızıma da annem ve kardeşlerim bakıyor, mesela. Haftada bir gün görebiliyorum." diyor ve ciddileşiyor, "Ama benim bir hedefim var. Ben Olimpiyat şampiyonu olmak istiyorum; Olimpiyat şampiyonu bir anne olmak istiyorum. Hayatımı da buna göre şekillendirdim. Her günüm, her saatim, her dakikam buna bağlı."

Konuştukça Yakan'ın aile hayatının yanı sıra eğitimi ve sosyal hayatından da taviz vermek durumunda kaldığını anlıyorum. "Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde okuyorum. Epey uzadı fakat yaptığım spora odaklanmak için eğitimden feragat etmem gerekti. Bunun dışında sosyal hayatımız da etkileniyor, tabii. Şu sıralar sosyal hayatımız bu cihaz oldu." diyor ve telefonunu gösteriyor. "Bunun dışında, tabii, kendimi geliştirmek için kitaplar okuyor, yabancı dilimi geliştirmeye çalışıyorum. Zaman buldukça da ya eşimle birlikte ya da arkadaşlarımızla deniz kenarında bir yerlere gidiyoruz. Deniz ruhumuzu dinlendiriyor." Deniz kenarında olduğumuzu düşünerek, "İyi bir mekân seçmişiz o zaman." diyorum bunun üzerine. Gülüyoruz. Tuba Yakan, "Daha iyi olamazdı." diyerek cevap veriyor.

Yakan'ın feragat ettiği bunca şey sonrasında başarıya ulaştığında nasıl hissettiğini merak ediyorum. "Bir şeylerden feragat etmeyince başarı gelmiyor." diyor ve ekliyor, "Çok ağır antrenmanların ardından yüksek bir motivasyonla maça çıkıp şampiyonluğu aldığınızda tatmin olmuş hissediyorsunuz. Kürsüde İstiklal Marşı okunurken çok farklı duygular hissediyorsunuz. Aslında, şampiyonluğa ulaşmak en büyük motivasyon kaynağı, bu bağlamda".

Bu noktada, sporcunun anne olduktan sonra da birçok şampiyonluk kazandığını belirtiyorum ve bu başarıları yakaladığında daha önceki zaferlerinden farklı duygulara kapılıp kapılmadığını soruyorum. "Anne olduktan sonra hayata bakış açım değişti, tabii. Önceden kendim için yarışıyordum; şimdi ise kızım için. Şöyle bir örnek verebilirim; Akdeniz Oyunları'nda sezonun son oyunlarından biriydi. Maça devam edecek gücüm kalmamıştı. Ama şunu düşündüm: Kızımdan bu kadar ayrı kalmama değmeli." diye yanıtlıyor beni Yakan ve devam ediyor: "Sonrasında annelik duygusundan gelen gücü kullandım. Karnıma tekme yesem de, ağır darbeler alsam da bu duygulara tutunup kızım için savaştım ve bu motivasyonla
maçı kazandım. O yüzden de ödülü aldığımda çok duygulandım."

Ardından, Yakan'a müsabakalarda ringte yalnız olması üzerine konuşuyoruz. "Bence, tek başına olmak daha güzel. Çünkü tribündeki sesleri duyduğunda maça odaklanamıyorsun." diyor ve ekliyor, "Takım halinde olmak da ayrı güzel, tabii. Bu maçlarda da takımı iyi göğüsleyebiliyorum. Fakat tek başıma olduğumda aşırı motive oluyorum.".

Sohbetimiz yavaş yavaş sona yaklaşırken klasiktir, geleceği ve hedeflediklerini konuşuyoruz. "İlk hedefim Olimpiyatlarda derece almak." diyor Yakan, "Sonrasında birkaç yıl daha Milli Takım'da ülkem için yarışmaya devam etmek istiyorum. Nihayetinde ise antrenör olmak istiyorum. Kendim ve eşim gibi ahlaklı sporcular yetiştirmek en büyük temennim."

Masadan kalkıp sokağa doğru yürüyoruz. "Bu yolda en büyük destekçim ailem ve arkadaşlarım. Hepsi hem benim hem de eşim Mehmet'in Olimpiyatlarda başarı yakalayacağımıza inanıyor." diyor. "Başarabileceğime inanmaları kendime olan güvenimi artırıyor. Bana Olimpiyat şampiyonluğunu yakıştırıyorlar. Demek ki başarabilirim, diyorum."

Ben de bunun üzerine kendine başarılar diliyorum. Araçlarına doğru ilerliyorlar. O an yollarımız ayrılsa da Yakan ile tekrar karşılaşacağımızdan emin gibiyim. Tabii, bu sefer bir farkla: Karşımda bir Olimpiyat şampiyonu olacak!

BİZE ULAŞIN