Moyes hatayı nerede yaptı?

Manchester United’daki 27 yıllık muhteşem bir kariyerin ardından teknik direktörlüğü bırakacağını açıklayan Sir Alex Ferguson, halefi olarak, Everton Menajeri David Moyes’i işaret etmişti. Altı yıllık sözleşmeye imza atan İskoç teknik direktör, sadece 10 ay sonra, büyük bir gürültüyle kovuldu. Peki, Moyes nerede hata yapmıştı?

Giriş Tarihi: 13.08.2014 11:43 Güncelleme Tarihi: 14.08.2014 16:05
Sezon başında 'Kırmızı Şeytanlar'ın başına geçtiği sırada, eleştiriler oldukça cılızdı. Öyle ya Alex Ferguson onu halef seçtiyse, bunu eleştirecek kaç kişi olabilirdi ki? Nitekim öyle oldu. Eleştirenlerin en önemli argümanı,Everton'la Moyes'in akılda kalacak bir başarısı olmamasıydı. David Moyes'e karşı çıkanlara göre, Everton'un istikrarı aslında tekdüze ve sıkıcıydı. Haklıydılar. Everton, Moyes'in takımı yönettiği 11 sezonun çoğunu tablonun ilk yarısında ve Avrupa kupalarına katılarak geçirdi. Ancak eleştirmenlerin dediği gibi, 'Fergusonvari' hırslı bir yapısı yoktu. Ferguson ne kadar agresifse, Moyes bir o kadar sakindi.

David Moyes'in Everton karnesini incelediğimizde, eleştirilerin isabetli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. 52 yaşındaki İskoç teknik direktörün en büyük başarısı, Alex Ferguson ve Arsène Wenger'den sonra Premier League'de en uzun süre takım çalıştıran üçüncü teknik adam unvanına sahip olmasıydı. Premier League'deki en önemli başarısı, Everton'un 2004-2005 sezonunda 61 puanla dördüncülüktü. Rakiplerine göre daha az bütçeyle mücadele eden Everton, onun yönetimindeki son beş sezonda sekizincilikten aşağıya düşmedi. Moyes, Lig Menajerleri Birliği tarafından üç kez yılın teknik direktörü seçilmeyi başardı.

Ancak Everton ve kupa sözcükleri yan yana geldiğinde, Goodison Park'a gelen hiçbir taraftar memnun değildi. Everton, Moyes yönetiminde tek bir kupa bile kazanamadı; sadece, 2007-2008 sezonu UEFA Kupası'nda son 16'ya kalmayı becerdi. Yerel kupalarda elde ettiği en yüksek başarılar ise, aynı sezon lig kupasında yarı final ve 2008-2009 sezonu FA Cup fi nali oynamasıydı. Kupa kazanmaya en yaklaştığı bu finalde, Chelsea'ye 2-1 yenildi. Aslında rakiplerine göre daha az bütçesi vardı demek, tamamıyla doğru değil. Sheffi eld United'dan Phil Jagielka 4 milyon, James Beattie 6 milyon ve Yakubu Aiyegbeni 11,25 milyon sterlin gibi yüksek ücretlere alındı. Marouane Fellaini için Standard Liege'e ödenen 15 milyon sterlin ise kulüp tarihinin rekoru oldu. Moyes kulübe sadece harcatmadı; 2002'de kadroya aldığı genç yıldız Wayne Rooney'i, kovulduğu Manchester United'a 37 milyon avroya sattı. Everton kadrosuna; Phil Neville, Andy van der Meyde, Joleon Lescott, Tim Howard, Yakubu, Steven Pienaar, Leighton Baines, Phil Jagielka, John Heitinga, Tim Cahill, Kevin Mirallas ve Nikica Jelavic gibi önemli isimleri kazandırdı.

David Moyes'in, istikrar dışında Everton'daki en büyük başarısı, genç futbolcularla çalışmayı sevmesi ve gençleri A takıma monte etmesiydi. Moyes yönetiminde ilk Premier League tecrübelerini yaşayan Wayne Rooney, Jack Rodwell ve Victor Anichebe, henüz 17 yaşındayken kadroya girdi. İskoç teknik direktör; James McFadden, Magaye Gueye, Apostolos Vellios gibi gelecek vadeden isimleri de genç yaşlarında takıma kazandırdı. Oyuncu yönetiminde standart üstü bir başarısı vardı. Moyes, sakatlık nedeniyle forvetlerinin olmadığı bir dönemde; Fellaini, Cahill gibi isimleri bu bölgede kullandı ve iyi sonuçlar aldı. İşte tüm bunlar, ona Manchester yolunu açtı. Takım başında Old Trafford'a geldiği ilk maçta açılan 'Chosen One (Seçilmiş biri)' pankartı, işler alt üst olana kadar hep tribünlerde asılı kaldı. Ancak Manchester'da, Everton'da yaptığı hiçbir olumlu hareketi sergileyemedi. Manchester tarihinin en çabuk gönderilen üçüncü teknik adamı olması da cabası.

Aslında her şey iyi başlamıştı. FA Community Shield, yani süper kupa finalini Manchester United, Wigan Athletic'i 2-0 yenerek kazanmıştı. İlk lig maçında, Swansea'yi 4-1'le geçtiler. Ama arkasından gelen 4-1'lik Manchester City ve Old Trafford'taki 2-1'lik WBA mağlubiyetleri, kötü gidişin öncüleriydi. MUFC, Aralık'ta evinde Everton ve Newcastle United'a yenildi. Ocak ayı, felaketle doluydu. 5 Ocak'ta, FA Cup 3'üncü turunda Swansea'ye Old Trafford'ta 2-1 yenilerek elendi. Sadece 17 gün sonra, 22 Ocak'ta, Sunderland tarafından penaltılarla elenerek Lig Kupası yarı fi nalinde evin yolunu tuttu.

Mart ayı, daha da rezaletti. Takım, ezeli rakipleri olan Manchester City ve Liverpool'a evinde 3-0'lık sonuçlarla mağlup oldu.

Old Trafford'taki hava tersine dönmüştü. Taraftarlar bu kez 'Chosen One' yazan pankart yerine, kiraladıkları bir uçakla gökyüzünde 'Wrong One–Moyes Out (Yanlış biri–Moyes dışarı)' yazan bir pankart açtı. Pankartın açıldığı Aston Villa maçını, Manchester 4-1 kazandı. Moyes ise, basın toplantısında taraftarların tavrını 'çok destekleyici' bulduğunu söyleyerek pankartı açanları iğneledi. Öte yandan 'Kırmızı Şeytanlar'ın Avrupa karnesi de tam bir hayal kırıklığı oldu. Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan çıkan Manchester, çeyrek finalde evinde 1-1 berabere kaldığı Bayern Münih'e Almanya'da 3-1 yenilerek elendi. Genç oyuncularla iyi işler yapan Moyes'in takıma bu anlamdaki tek katkısı, Kosova kökenli Belçikalı oyuncu Adnan Januzaj'ı kadroya monte etmesi oldu. Ancak Moyes, bu konuda da sık sık eleştirildi. Everton'daki isabetli transferlerine Manchester'da devam edemedi. Tabiri caizse, kime el atsa kuruttu. İstediği hiçbir yıldızı kadrosuna katamadı. Transferin kapanmasına saatler kala, Everton'dan eski öğrencisi Belçikalı Marouane Fellaini'yi 27,5 milyon sterline transfer etti. İlk yarının sonunda kendisine ayrılan 100 milyon sterlinlik bütçeyle de kalıcı bir transfer yapamadı. Ara transferde, Chelsea'de José Mourinho'nun sisteminde düşünmediği isimler arasında yer alan 26 yaşındaki İspanyol forvet Juan Mata'yı 45 milyon avroya transfer edebildi. Yıldızını parlattığı eski oyuncusu Everton'ın milli sol beki Leighton Baines bile Manchester'a gelmeyi reddetti.

Manchester United'ın yedincilikten yukarı çıkamaması, bırakın şampiyonluğu, Avrupa kupalarına bile katılamayacak bir yerde olması bütün şehri ve kulübün dünyadaki taraftarlarını rahatsız ediyordu. Manchester United yönetimi, 22 Nisan'da David Moyes'i kovduğunu açıkladı. Moyes, haberi İnternet sitelerinden öğrenmişti ve bu karara çok içerledi. Moyes'in kovulmasına, piyasalar bile olumlu tepki verdi. Takımın New York Borsası'nda işlem gören hisseleri, Moyes'in kovulması haberiyle hisse başına 6,5 cent artış gösterdi. İngiliz basını bu kararla Moyes'e atışın serbest olduğunu görünce, kaleme sarılarak adeta her gün 'Moyes ve Hataları' adlı bir kitap çıkardı. İskoç teknik direktörün Manchester United karnesi, tam anlamıyla rezaletti. Takım, 1978'den beri bu kadar kötü bir sezon geçirmemişti. Ligde sadece 57 puan toplayan Moyes, Manchester'ın başında çıktığı 51 maçın 15'ini kaybetmiş, dokuzunda berabere kalmış ve sadece 27'sini kazanabilmişti. 52,9'luk maç kazanma yüzdesi, birçok düşük bütçeli takım yöneten menajerden bile daha kötüydü. İşin ilginci, Moyes'in ayrılmasıyla Everton'un başına getirilen Wigan Athletic'in Katalan teknik direktörü Roberto Martínez, Everton'a tarihinin en iyi sezonlarından birini yaşattı. Martínez'in yönetimindeki Everton, tarihindeki en yüksek puanı toplayarak beşinci oldu. Everton, topladığı 72 puanla doğrudan UEFA Avrupa Ligi'ne katıldı. Peki, David Moyes teknik anlamda nerede hata yaptı? Hatalarının başında, Sir Alex Ferguson'un kulübü çok iyi tanıyan teknik ekibini dağıtması geliyor. Moyes, Ferguson'un ekibinin önemli isimleri Mike Phelan, René Meulensteen ve Eric Steele'yi takımdan gönderip yerine 'Kırmızı Şeytanlar'ı tanımayan kendi ekibini getirerek tüm çalışma sistemini değiştirdi. Özellikle Sir Alex'in senelerce sağ kolu olan René Meulensteen'i daha göreve geldiği ilk günlerde kovması, İngiliz yorumcular tarafından büyük bir hata olarak değerlendiriliyor. Hatalar zincirinin ikinci halkasında, yukarıda değindiğimiz transfer politikası geliyor. Moyes, transferde gerekli takviyelerle takımı güçlendiremediği gibi Gareth Bale ve Ronaldo fantezisiyle zaman harcadı. Sonunda, transferin bitimine dakikalar kala 27,5 milyon sterline Belçikalı Fellaini'yi alabildi. Moyes'in yanlışları bu kadarla da kalmadı. Sir Alex'e baba gibi bakan takımla iyi ilişkiler kuramadı. Soyunma odasında, eski futbolcuların desteğini almayı başaramadı. Özellikle Ryan Giggs ile arasındaki soğukluk, sık sık basına yansıdı. Giggs, Moyes'in ardından göreve geldiğinde, eski hocasıyla ilgili tek bir olumlu yorum bile yapmadı. Alex Ferguson'un 12 milyon sterline aldığı hızlı kanat oyuncusu Wilfried Zaha'ya şans vermemekte ısrar etti ve sonunda Cardiff City'ye kiralık olarak gönderdi. Halbuki bir yıl önce yılın genç oyuncusu seçilen Zaha, Nani'nin uzun sakatlığında Manchester'ın kanattaki en önemli gücü olabilirdi. Devre arasında Cardiff'e giden Zaha, 11 maçta forma giydi.



Takımın en önemli iki yıldızından biri olan Wayne Rooney'nin gitmesine engel oldu ama genç yıldız adayı Adnan Januzaj'a gerektiğinden fazla şans tanıdı. Toplam 35 maç oynayan Januzaj, dört gol attı. Galibiyeti getirdiği Sunderland maçından sonra performansı giderek düştü. Manchester'ın alıştığının dışında kötü bir taktik uyguladı. 'Kırmızı Şeytanlar'ın yıllardır oynadığı atak futbolu mantalitesini yok etti. Manchester'ı, rakibe mahkûm bir oyun planıyla oynattı. Soyunma odasında van Persie ile ilişkisinin iyi olmadığı, tercihlerinde ortaya çıktı. Taraftarın Moyes'i suçlamasındaki en büyük neden ise, tecrübeli teknik adamın Premier League'in yoğun programından şikâyet ederek bahaneler üretmesi oldu. Moyes, Liverpool'a Old Trafford'da 3-0 yenilmelerinin ardından Liverpool'u en yakın şampiyon adayı olarak ilan etmesi ise, taraftarlar ve basın tarafından ipinin çekmesine neden oldu.Şimdi, Ferguson'un bu çok büyük güvenle işaret ettiği halefi , kulübün önünden dahi geçemiyor. Taraftarlar, kayıp bir yılın hesabını sormak istiyor ama buna şu an için tenezzül dahi etmiyor. Belki de Moyes'e çabucak yol verilmesi, onların ateşini düşürmüştür; kim bilir?

Esquire Dergisi'nin Temmuz 2014 sayısından alınmıştır.

BİZE ULAŞIN