Kültür

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

02 Mart 2019

Paha biçilmez Willem Dafoe

1 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Sektörde 40 yılı deviren Willem Dafoe, Julian Schnabel'in yönettiği yeni filminde, hemen her oyuncunun kutsal kabul edebileceği Vincent van Gogh rolüyle karşımıza çıkıyor. Appleton, Wisconsin'den hayallerine ulaşmak adına yola koyulan bir çocuk için şu gelinen nokta paha biçilemez nitelikte.

Yazı Ash Carter
Fotoğraflar Marc Hom
Derleme Togan Noyan
Moda Editörü Matthew Marden

O bir İsa ve aynı zamanda Japon ölüm tanrısı. Auschwitz'deki bir mahkûm ve SS subayı. Çürük dişli ve kalem bıyıklı, 'şehvetli' bir Fed (ABD Merkez Bankası) çalışanı. Bir vampir, bir rahip ve deneysel bir tiyatro oyunundaki bir rahibe. Londralı bir bankacı ve Florida'daki motel müdürü. Daha da ötesi, o; T.S. Eliot ve Green Goblin.

Willem Dafoe, herkes bir yana, fark yaratan aktörler arasında ve kendi jenerasyonunda çok yönlülüğüyle öne çıkıyor. Bu yılın sonuna doğru, kendisini DC'nin 'Aquaman' adlı filmdeki Atlantik bilimci Nuidis Vulko ve elbette Julian Schnabel'in yönettiği 'At Eternitiy's Gate'de, ki bu onun 99'uncu filmi olacak, Vincent van Gogh rolleriyle göreceğiz.

Dafoe, her rolün üstesinden gelebilecek biri gibi görünüyor ama belki bir istisna söz konusudur: O, orta sınıf bir orta batılıyı; yani tam olarak kendisini oynayamayabilir. "İtiraf etmeliyim ki," diyor, o sırada Manhattan'daki West Village bölgesinde yer alan bir mekânda buğday ekmeğinden tostunu ve yumurtasını yiyen 63 yaşındaki oyuncu; "Bazen hayatıma bakıyorum ve 'süreç beni buraya nasıl getirdi?' diye düşünüyorum."

Paha biçilmez Willem Dafoe

2 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Appleton, Wisconsin'de doğan Dafoe, Wisconsin-Milwaukee Üniversitesi'nden New York'a taşınmak için ayrıldığında yıl 1977'ydi. O yıl, New York için önemliydi; çünkü o meşhur uzun süreli elektrik kesintilerinin yaşandığı, Bronx'taki bir dükkânın kundaklandığı ve 'Son of Sam' adıyla bilinen bir seri katilin şehirde terör estirdiği bir yıldı. Dafoe şehre geldiğinde, avangart işler sergileyen tiyatroları bünyesinde barındıran Wooster Group'ta çalışmaya başladı. Bu grubun benzerleri Paris ve Berlin'de de bulunuyordu.

Üç sene sonra, 1980'de, karşısına Kathryn Bigelow çıktı ve Dafoe, bisikletli bir çetenin liderini oynadığı; aynı zamanda Bigelow'un da ilk çıkışı olan 'The Loveless-Sevgisizler' adlı filmde oynadı. Akabinde, işler peşi sıra geldi ve Dafoe'nun şöhreti William Friedkin'in 'To Live and Die in L.A. –L.A'de Yaşamak ve Ölmek', Oliver Stone'un 'Platoon-Müfreze', Alan Parker'ın 'Mississippi Burning-Mississippi Yanıyor' ve David Lynch'in 'Wild at Heart-Vahşi Duygular' adlı filmleriyle arttı. Öte yandan, şu sıralar Abel Ferrara ve Paul Schrader gibi çağdaş sinemanın temsilcileriyle çalışmaya devam etse de Dafoe, Wes Anderson'dan Lars von Trier ve Sean Baker'a kadar yeni dönemin en çok konuşulan, benimsenen ve birbirinden tamamen farklı tarzlarda iş yapan yönetmenleri tarafından tercih ediliyor. Dafoe'nun üç kez Oscar'a 'En İyi Yardımcı Oyuncu' dalında aday olduğunu da hatırlatmak gerek: İlki, 1986'da 'Müfreze'yle, ikincisi 2000'de 'Vampirin Gölgesi'yle ve sonuncusu 'Florida Projesi'yle 2017'deydi.

Dafoe ile buluştuğumuz restoran; Morandi, huzur veren bir iç dekorasyona sahip. Hem o hem de ben, burada kendimizi çok rahat hissediyoruz. Tabii bu hissiyatımızdaki en büyük pay, dekorasyona ait değil. Zira mekânın işletmecisi Keith McNally, daha önce de Lucky Strike adlı bistronun sahibiymiş ve Dafoe'nun çalıştığı Wooster Group Performing Center'a çok yakınmış. O dönemde Dafoe, bir nevi Lucky Strike'ın müdavimiymiş. Keith'le olan dostluğu işte o bistro zamanına dayanıyor ve bu dostluk Morandi'nin atmosferiyle de birleşince huzur kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.

"Ben, yan dairedeki çocuk gibiyimdir." diyor Dafoe, bu konuda haklı mı bilemiyorum ama şöyle de bir durum var: O, doğuştan tehditkâr bir profil çiziyor. Yani karşısında tedirgin olmanız mümkün. Tabii tüm bunlar sahnede geçerli! Evet, ne zaman sahne bitiyor, karşınızda iyi huylu, samimi ve çekici bir adam beliriyor. Öte yandan Dafoe'da bir dansçı duruşu var. Yani fark edilir derecede fiziki bir esnekliğe ve hareket kabiliyetine sahip. Fotoğraf çekimlerinde pek zorlanmamasını buna bağlıyorum. E, zaten 40 yıllık bir performans geçmişi var, hem sahnede hem de beyaz perdede. Üstüne üstlük 25 yıl boyunca Ashtanga yoga (Hindistan'ın güney bölgelerinde yaygın olan ve oralardan çıkmış, zorlayıcı ama aynı zamanda rahatlatıcı egzersizler bütünü) yapmış. Daha ne olsun? Zira bu detayları öğrendiğinizde, yaşının çok altındaki enerjisinin çapını kolaylıkla idrak edebiliyorsunuz. Peki ya yüzü? İnanılmaz derecede karakteristik yüz hatlarına sahip: dikkatini size verdiğinde birden büyüyen gözler, yanaklarının formu ve sırıttığında ortaya çıkan aralıklı dişleri... Yeteneği bir yana, yönetmenlerin bunca yıldır onun üzerinde durmasına asla şaşılmamalı!

Paha biçilmez Willem Dafoe

3 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

13 yıl önce, İtalya'da, 'The Life Aquatic-Suda Yaşam' filminde oynadığı sırada Giada Colagrande adlı bir yönetmenle tanıştı. Kısa süre sonra ise Giada'yla evlendi. Bu sebepten şu sıralar yılın yarısını Roma'da geçiriyor. "Kalbim iki yere de ait," diyor Dafoe; "İtalya, çok güçlü geleneklere sahip bir ülke. Tanrının bir lütfu âdeta. New York ise geleneksellikten uzak olmayı gelenek olarak benimsemiş bir şehir. Para, bunun dışında tabii. O, New York için tam bir gelenek. Ama burayı seviyorum. Uluslararası bir şehir burası. Pek çok kültürün bir arada olduğu bir sığınak gibi. Şaşırtan ve sorgulatan bir şehir aynı zamanda. Mesela şehrin batısına yolunuz düştüğünde, büyük binalarla karşılaşırsınız. Ve kendinize sorabilirsiniz, 'burada kimler yaşıyor; buraya ne kadar ödediler veya ödüyorlar, burada neler oluyor?' diye. New York, benim için bir sevgili gibi. Şehir elbette çok değişti. Anılar ve hayaletler kaldı geriye. Birikmeye, çoğalmaya da devam ediyorlar."

"Çocukken fıkra anlatırdık," diyor Dafoe, "Houdini'nin (illüzyonist) en büyük kaçışını, ortadan kayboluşunu biliyor musun?" Buradaki can alıcı nokta ve ona göre asıl cevap şu: Houdini de Appleton, Wisconsin'deki evinden ayrılıp başka şehre yerleşti!

Asıl adı William olan Dafoe, sekiz çocuktan biri olarak 1955'te doğdu. Baba William Dafoe, bir doktor, anne (Muriel) ise hemşireydi. "Her zaman ilk kardeşimin yol göstericiliği benden aldığını düşünürüm. Çünkü o, doktor oldu ve diğer kız kardeşlerimin hepsini hemşireliğe yönlendirdi. Benim ise muhakkak farklı bir alana yönelmem gerekiyordu!" diyerek eski günlerine dönen Dafoe ile ilgili bir bilgiyi de unutmadan biz paylaşalım: Babasıyla aynı ismi olduğundan ve bir şekilde ondan kendini ayrıştırma gereksinimden ötürü, babasının takma adı 'Willem'i kullanmaya başlamış.

Anne ve babasının o dönemde nadiren evde olduğunu, bu sebeple de hanede sürekli bir kaos yaşandığını belirtiyor, Dafoe: "Açıkçası beni kız kardeşlerim büyüttü. Pazar günleri hariç evde bir arada yemek yiyemezdik. Zira annem büyük porsiyon bir yemeği buzdolabına koyar ve işe gider, biz de onu dilimleyip yerdik."

Aileyi biraz daha tanımak adına, Martin Scorsese'in 1988 yapımı 'The Last Temptation of Christ-Günaha Son Çağrı' filmine dönmek gerek. İsa karakterini canlandıran Dafoe; dini doğrular, yanlışlar ve dine karşı oluşan öfkeler ekseninde dönen bir senaryonun parçasıydı. Dolayısıyla, filmde bolca dinin sorgulanması ailesi için bir sorun teşkil etmiş olabilir miydi? Çünkü William ve Muriel, dindardı. Annesi Muriel, gerçi bir demecinde şöyle demişti: "Oğlumun din karşıtlığını köpürtecek bir iş yaptığını düşünmüyorum." En azından annesinin bu sözünden, filmin aile içinde fazla sorun oluşturmadığını anlayabiliyoruz. Ancak Dafoe, bilinenin aksine ebeveynlerinin aşırı dindar bir yapıya sahip olmadığını ve onlarla yaşarken böyle bir hisse kapılmadığını söylüyor: "Tamam, kiliseye giderdik ki bu birlikte yaptığımız pek az şeyden biriydi; sosyalleşmemizin en önemli unsuruydu."

Paha biçilmez Willem Dafoe

4 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Tabii bu onun öyle sandığı bir durum! Oysa anlattıkça, aslında ebeveynlerinin dindar olduğunu net olarak anlayabiliyorsunuz. Mesela şöyle diyor: "Babam her zaman, 'Üret, üret, üret!' derdi. Meyveli gazoz ve alkol içeren hiçbir içecek evimize giremezdi. Kahve bile içmezlerdi. Kahveye benzer ama asla kahve olmayan, içinde krema ve şekerin olduğunu bildiğimiz bir karışım tüketirlerdi!"

Babası, evde sorun yaratan çocuklarına karşı çok açıkmış. Yani biri sorun mu çıkardı, toplarmış etrafına herkesi ve karşılarında kızgın birinin mi yoksa mutlu aile bireylerinin mi yer aldığı bir resim tablosu görmek istediklerini sorarmış. Elbette cevap, 'mutlu aile tablosu'ymuş.

Babası, 2014'te, 97 yaşındayken vefat etti. Annesi ise babasından iki yıl sonra… Özellikle babasının ölümünün ardından uzun yaşamdan geriye kalanı hep kendi içinde sorgulamış. İçinden ona gelen cevap ise her daim şöyleymiş: "Hayat, bir testten ibaret. Nasıl biri olacağına karar ver ve sana bahşedilen süre boyunca da o kişi olarak yaşa."

1973'te, Dafoe, Wisconsin-Milwaukee Üniversitesi'nin tiyatro bölümüne kaydoldu. İkinci sınıfın henüz ortalarındayken okuldan kaydını sildirdi ve geleneksel olmayan yerel bir şirkete girdi: Theatre X. Bu şirkette 1975 yılında, 20 yaşında ve uzun saçlı haliyle 'Civil Commintment Hearings' adlı prodüksiyonda yer aldı. Bu prodüksiyonun videosu YouTube üzerinden seyredilebilir.

Paha biçilmez Willem Dafoe

5 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

"Ebeveynlerim, 'Bilmelisin ki ne yapmak istiyorsan biz sana yardım ederiz,' diyerek genel anlamda bana çok destek oluyordu," diyor Dafoe; "Ailem, diğer kardeşlerimin okuldan ayrılmasına müsaade etmedi ve onlara eğitimlerine devam etmesi için ısrarcı oldu. Beni ise asla zorlamadılar. Zira iş yapmaktan kaçınarak ortalıklarda dolansam da iyi olduğum sürece müdahalede bulunmadılar." Ancak Dafoe, o dönemde yarı zamanlı olarak küçük bir matbaada ve Amerikan tarzı ufak bir restoranda çalıştı: "Biliyordum ki o zamanda eğer gerçekten paraya ihtiyacım olsaydı daha fazla çabalar, birilerinden bu konuda destek isteyebilirdim. Fakat yarı zamanlı işlerle küçük de olsa para kazanmanın peşine düştüm ve bu bana o zaman için duygusal bir haz da yaşatıyordu."

Theatre X ile çıktığı turnedeki duraklarından biri Amsterdam'dı ve Dafoe orada Performance Group'un kurucusu Richard Schechner ile tanıştı. Schechner, ona New York'a gelmesini söyledi. Gitti de. Bu tanışmadan birkaç ay sonra, Dafoe, Doğu Tenth Caddesi^ndeki apartman dairesine yerleşti. Aylık 225 dolar kira ödüyordu ki bu ödemeyi ev arkadaşıyla bölüşüyordu. "Niyetim, profesyonel tiyatro kariyerime herhangi bir seviyeden de olsa başlamaktı. New York'a tamamen bu amaçla taşındım," diyor Dafoe ve devam ediyor: "Sonra bir süre sürekli şehir merkezinde takıldım. Tiyatro oyunlarını takip ettim, izledim. Gidip gördükçe bu işe dair içimde karşı koyulamaz bir enerji oluştu." Performance Group, bu enerjisini ileride daha da büyütecek, onu yollar açacak bir şirket olabilirdi. Zira çok geçmeden grupta sahne görevlisi unvanıyla çalışmaya başladı. Devamında, elbette kendini etrafa çok sevdirdi ve göze girdi. Artık, Schechner'in himayesi altında, bir başka yeniden yapılanan şirket olan Wooster Group'un çalışanıydı.

Paha biçilmez Willem Dafoe

6 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Her şey yolunda gidiyordu. Hayal ettiği, istediği bir işti ve bu büyük şehre taşınmakla doğru karar verdiğini her geçen gün daha güçlü bir şekilde hissediyordu. Tabii aksilikler veya olumsuz geri dönüşler olmayacak değildi. Örnek mi? Wooster Group'a ait ve içinde Dafoe'nun da olduğu bir oyun, dönemin önemli oyun eleştirmenleri tarafından adeta 'taşlandı'. 'Our Town' adlı oyun pornografik ve ırkçı bulunurken New York Times'ta daha çok oyunun aşırı ırkçılığına vurgu yapıldı. Zira oyunda siyahi biri canlandırılırken beyaz oyuncu siyah maske takmıştı. Bu o dönem için bilinen bir durumdu ama makul insanlar tarafından bunun kabul edilmesi mümkün değildi. Oyuna dair birçok yayımda makale kaleme alındı. Eleştiriler fazlalaşınca da konu mahkemeye taşındı. Sonuç, tahmin edildiği üzere oyunun tekrarlanmaması lehineydi.

Sonuncusu 'The Grand Budapest Hotel-Büyük Budapeşte Oteli' olmak üzere Dafoe ile üç kez çalışan yönetmen Wes Anderson'da sıra: "Performansıyla daha önceden çizilmiş sınırları zorlayabilen, hakkıyla da ötesine geçebilen biri. Onu Theatre de la Ville'de dünyaca ünlü balet Mikhail Baryshnikov'la dans ederken de Richard Foreman'ın 'Idiot Savant' adlı tiyatro oyunundaki ayakta alkışlanası performansını sergilerken de gördüm, izledim. Muazzam bir adam. Onunla çalışmaktan hep keyif aldım. Dünya üzerinde her zaman çalışmak isteyeceğim birkaç oyuncudan biridir, Dafoe."

Tiyatro onun anavatanı olsa da Hollywood'a erken ayak basması, onu tiyatrodan bir süreliğine uzaklaştırdı. Gerçi bunun tam aksini düşünenler de var; tıpkı kendisi gibi. Ancak şu bir gerçek ki sinema her zaman tiyatroyu kıskanacak. Yani tabii söz konusu Willem Dafoe ise. Zira tek başına oynadığı otobiyografik monologlar; özellikle de 'Swimming to Cambodia-Kamboçya'ya Yüzmek', tiyatro camiasında ve eleştirmenler nazarında olumlu anlamda ses getirdi.

Paha biçilmez Willem Dafoe

7 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

1992 yapımı 'Light Sleeper-Tavşan Uykusu' adlı filmde uyuşturucu satıcılığıyla paraya kavuşan bir adam rolünde Dafoe'yu oynatan Paul Schrader, "Willem'i anlamak istiyorsanız, en başta onun deneysel tiyatroya olan tutkusunu anlamak zorundasınız," diyor ve devam ediyor: "Onun yaratıcı yanına hayran olmamanız olası değil." Bu noktada, Dafoe'nun oyunculukta gelişimi ve şu an geldiği durum üzerine yoğunlaşıyorum. Öğrenmek istediğim, onu farklı kılanın ne olduğu. Onunla altı kez çalışmış olan Schrader, merakımı şöyle gideriyor: "Bukalemun gibi bir aktör. Altından kalkamayacağı bir rol yok gibi. Çünkü konfor alanından uzaklaşabiliyor. Sadece oyunculuk performansıyla da ilgili bir durum değil bu. O, çıplak kalınacaksa kalıyor. Vücudunu yönetmeyi biliyorum. Skandal denen şeyden de korkmuyor. Evet, çok doğru; o, tek kelimeyle korkusuz! Çoğu oyuncunun aksine hem de."

1979 yılında, Dafoe, Michael Cimino'nun 'Heaven's Gate-Cennetin Kapısı' adlı yapımına dahil oldu. Yönetmenin "Etnik yüzler istiyorum." sözünü duymuştu ve bu iyi bir fırsattı. Ancak, kötü bir şakaya çok yüksek sesle güldüğü için setten kovuldu: "Benim için tuhaf bir ortamdı. Settekiler evlerinden, atlarından veya menajerlerinden konuşuyordu. Ben ise şiirden, resimden dem vurmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Sosyal uyumsuzluğun zirve yaptığı bir setti. Ne olduysa oldu, kovuldum işte."

Paul Schrader, Dafoe'nun zevkle çalıştığı bir yönetmendi. Schrader da onun kalıpların dışındaki oyunculuğuna hayrandı. Farklı yapım şirketleri altında kimisinin sıra dışı olarak nitelenebileceği filmlerde birlikte çalıştılar. Tabii bu sıra dışılık, onun Hollywood'daki geleceğini de belirleyecekti.

Mesela 2002 ve sonrasında, çok üzerinde durulmayan 'Auto Focus' haricinde, o meşhur Norman Osborn rolünü üstlendi. Bir başka deyişle Green Goblin'i… Sam Raimi'nin yönettiği 'Spider-Man-Örümcek Adam', Dafoe'nun çevresinde küçük çaplı bir infial yaratmıştı: "'Nasıl yani; bir çizgi roman filminde mi oynayacaksın?' diyorlardı. Kabul ediyorum, başta bana da komik geliyordu." Ancak film, bildiğiniz üzere çok sevildi. Osborn karakteri ise kimi yerde asıl karakterin önüne dahi geçiyordu.

Norman Osborn karakteri için resmi bilgi olmamakla birlikte, Nicholas Cage, John Malkovich, John Travolta, Jason Isaacs ve Robert De Niro gibi isimlere teklif gittiği konuşuluyordu.

Paha biçilmez Willem Dafoe

8 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Willem Dafoe, tüm bu isimlerden daha iyi mi, çok tartışılır. Ama Osborn'un onda vücut bulduğu bir gerçek.

Aslında Dafoe için aykırı bir tip denemez. Ne gençliğinde ne de şimdi. Ama bu tanımlamayı oyunculuğu için kullanabiliriz. Tabii sıra dışılık, çok daha doğru bir tanımlama da olabilir. Her şeyden öte, o göz önünde durmadan; sahneden, beyaz perdeden seslenerek kendisini hatırlatıyor. Hem de fazlasıyla etkili bir biçimde yapıyor bunu.

Paha biçilmez Willem Dafoe

9 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

10 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

11 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

12 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

13 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

14 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

15 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

16 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

17 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

18 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

19 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

20 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

21 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

22 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

23 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

24 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

25 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

26 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Paha biçilmez Willem Dafoe

27 / 27

Paha biçilmez Willem Dafoe

Daha Fazlası

James Cameron ile “DERİNLERDE”…

“Veni Vidi Mansi – Sessizliğin Yankısı” Ferit Yazıcı’dan Göç, Hafıza ve İnsanlık Üzerine Bir Heykel Sergisi

Dünyaca Ünlü Sanat Zirvesi İstanbul'da

No. 14, Bishop’s Stortford: Tarih ve Modernliğin Buluştuğu Ödüllü Bir Dönüşüm